Bölüm 601: Lider Hükümdar, Antik Canavar Ruhu'nu Uyandırma

“Zhan Ye...” Chu Mu donup kalmıştı.

Dünyadaki tüm kelimeler bir araya gelse bile yine de hissettiklerini tarif edemezdi!

Kaya bariyerin arkası yüzlerce ceset, kopuk uzuvlar, parçalanmış bedenler ve organlarla doluydu. Bu ceset dağından kan ve bağırsak suyu gibi her türden sıvı akıyordu!

Zhan Ye ise ceset dağının tepesinde yatıyordu. Ayağının altında birçok şey vardı. Bunlar artık binayak cesedi değildi, ölümle karşı karşıya kalmış savaş kralının kibriydi!

Zhan Ye gururluydu ancak Chu Mu, Zhan Ye'nin gurur yapıp da yüzlerce binayak öldürebileceğini düşünmezdi!

Chu Mu da Zhan Ye'yi terk etmediği için memnundu, çünkü onu terk etmek dünyadaki en kuvvetli yaşam gücünü terk etmek olacaktı. Şu anda ruhu güçlüydü ve belki de bir gün ruhu kendisiyle eş hale gelecek ve ruh hayvanı âleminin en tepesine oturacaktı!

“Beng! Beng!”

Kaya bariyer bir darbe daha aldı ve elli metrelik kaya parçalandı!

Her yere kaya parçaları uçuşuyordu. Yukarıdan da kaya parçaları düşmeye başladı, ceset dağına çarpıp duruyorlardı.

Binayakların ceset dağı kaya bariyer yüzünden oluşmuştu ve kaya bariyer yok olduğunda sanki baraj çökmüşçesine cesetler de dağılmaya başladı. Cesetlerin hepsi boşluğa saçılmaya başlamıştı!

Ceset dağı çöktükçe her yere kanlar fışkırıyordu. Kısa bir süre sonra dağ falan kalmamıştı.

Ceset aurasının içinde kırmızı gözler beliriyordu. Gözler uzaydaki yıldızlar gibi parlıyordu, ancak yıldızlar kadar güzel değillerdi. Bunlar daha çok dehşet yaratıkların korkunç bakışlarıydı!

“Si si si si! Si si si si!”

“Si si si si si! Si si si si! ” Yoldaşlarının kanları boşluktaki binayakları da uyandırmıştı.

Kırmızı gözleriyle yıkılmış kaya bariyerin olduğu yere bakıyorlardı. Yavaş yavaş titremeye başladılar, bu durum her an saldırıya hazır olduklarını gösteriyordu.

Biri saldırdığı anda yüzlerce binayak saldırıya geçecekti. Zhan Ye'nin ne kadar güçlü olduğunun bir önemi yoktu, binayakların böylesine okyanus dalgaları gibi saldırısı karşısında bir şey yapamazdı!

Kasırga gibi bir böcek tipi aura yükseldi. Chu Mu ilk defa onuncu faz komutan ruh hayvanı yuvasına bu kadar yaklaşmıştı. Deneyimli olsa ve sakin kalabilse bile bu kadar fazla binayak karşısında titrememesi mümkün değildi!

Binayaklar çoktan hedefe kilitlenmişti ve Chu Mu'nun titreyecek vakti bile yoktu.

Dişlerini sıkarak tünelden aşağı atladı ve Şeytan Silüeti'ni kullandı.

“Hu hu hu hu hu hu!”

Kendini midesini bulandıran bir koku içerisinde buldu, buradaki aura da dokuzuncu seviye rüzgar tipi tekniğinden aşağı kalır değildi!

Chu Mu, Zhan Ye'nin yaşam gücünün ölüm sınırlarına ulaştığını fark edince hiç düşünmeden uzay yüzüğünden milyonlar değerinde olan onuncu seviye bir ilaç çıkardı.

Chu Mu ilaç konusunda asla cimri davranmazdı, çünkü bir gün ruh hayvanının hayatını kurtarmak için bu ilaçlara ihtiyaç duyacağını biliyordu.

“Hemen al şunu Zhan Ye!” Chu Mu, Zhan Ye'nin ağzını açtı ve ilacı zorla ağzına koydu.

Zhan Ye'nin göz kapakları düşüyordu. Ne Chu Mu'yu duyabiliyordu ne de onun karşısında olduğunu hissedebiliyordu.

Onuncu seviye ilacın etkisi hızla görüldü ve Zhan Ye'nin yaşam gücü yüzde yetmişlere çıktı.

Ancak Zhan Ye'nin yaşam gücünü tüketen şey kendini iyileştirme yeteneği değildi. Sekizinci faz dokuzuncu seviye olan Zhan Ye, Cesur Sızlayan Kalp ve doğuştan gelen yetenekleri sayesinde onuncu faza kadar yükselmişti. Ancak onuncu faz yüksek seviye hükümdar için maksimum seviyeydi. Zhan Ye'nin fiziksel gücü tükenmişti ve Cesur Sızlayan Kalp ve Boynuzlu Hayvan Sembolü'nün verdiği güç de sönüyordu. Bu ruhani bir tükenmeydi ve yaşam gücünün tükenmesiyle alakası yoktu.

Chu Mu dilini ısıra ısıra kanatmıştı. Zhan Ye'nin yaşam gücü ve ruhunun böyle yitip gitmesini izleyemezdi. Zhan Ye'yi uyandırması lazımdı, sanki ölüm uykusuna yatmıştı. 

Chu Mu'nun dudağından akan kanlar o bir efsun söylerken kıpırdamaya başladı.

Chu Mu'nun Zhan Ye'ye en büyük şoku yaşatması lazımdı. Yoksa Zhan Ye'nin bulanık bilinci onun varlığını hissedemeyecekti.

Sekizinci ruh anlaşması ruhu ve ruh yemini ruh anlaşması sembolü şeklini aldı. Mavi yıldızlar şeklini alıp Chu Mu'nun etrafında dönmeye başladılar.

Chu Mu “Sekizinci ruh anlaşması, geri alınsın!” diye kararlılıkla ruh anlaşması geri alma efsununu söylemeye başladı.

Ruh anlaşmasını geri almak Chu Mu'nun aklına gelen tek şeydi. Belki bu yolla Zhan Ye'nin bitkin ruhunu uyarabilirdi. Zhan Ye'nin yalnız bir ruhla ölmek istemeyeceğine emindi!

Ruh anlaşması geri alındığında ruh hayvanı ve ruh hayvanı eğitmeni arasındaki ruha büyük bir darbe vururdu. Ruha sanki lanet yağmış gibi olurdu ve ruh titremeye başlardı!

Zhan Ye'nin ruhu ölüme yaklaşıyordu ancak bu etkiyi hissettiğinde titremeye başladı!

Zhan Ye'nin ruhu “Hou!” diye kükredi.

Ruh sönmediği sürece ruh yemini bozulamazdı ve Zhan Ye de buna sadıktı.

Chu Mu'nun yüzü bembeyazdı, ancak yine de yüzünde bir gülümseme belirdi. Zhan Ye'nin ruhunun kükrediğini ve direndiğini hissedebiliyordu. Ruh anlaşmasının bozulmasıyla savaşıyordu.

Ruh anlaşmasının geri alınması için hem ruh hayvanının hem de eğitmenin onayı gerekirdi. Chu Mu'nun tek taraflı olarak ruh anlaşmasını bozması hem kendisine hem de ruh hayvanına ağır bir zihinsel zarar verirdi.

Bu yüzden de Chu Mu ve Zhan Ye arasındaki ruh çatlayamazdı.

“Zhan Ye, uyan. Geri geldik!” Chu Mu, Zhan Ye'yle konuşmak için ruhu kullandı.

Ruh etkisiyle Zhan Ye sonunda gözlerini açtı. İşte karşısında en çok görmek istediği insan vardı. Sanki bu ölümden önce gördüğü bir seraptı.

Ancak Zhan Ye gerçek ve hayal arasındaki farkı anlayabiliyordu. Gerçekten de karşısında duran Chu Mu'ydu ve yanında da Mo Xie ve Hayalet Kral vardı.

“Hu...”

Zhan Ye ağır ve bunaltıcı havayı içine çekti, ardından ayağa kalktı. Yorgun gözlerinden gözyaşları akıyordu!

Ancak Zhan Ye, Chu Mu şanlı zamanlarını görmediği için değil, ruhunun bile ağlayacağı kadar şok olduğu için utanmıştı. Bu öyle güçlü bir duyguydu ki şu vakte kadar bir damla bile gözyaşı dökmemiş Zhan Ye ağlamaya başlamıştı!

“Hadi gidelim buradan.” Chu Mu, Zhan Ye'nin ayağa kalktığını görünce gözyaşlarını sildi. Bir efsun söyledi ve Zhan Ye'yi ruh hayvanı uzayına geri çağırdı. “Si si si!! Si si si si!”

Bir binayak fırtınası arkadan geldi ve Chu Mu'yu içine alarak sarstı.

Bunlar binlerce binayağın ayak sesleriydi!

Tüm boşluğu sayıca çok ve yoğun bir binayak ordusu doldurmuştu. Kırmızı gözleriyle deliler gibi koşuyorlardı!

Bu devasa yaratıklar yerdeki cesetleri paramparça etmişti. En önlerinde iki yüz metrelik bir binayak vardı. Bu korkunç yaratık onuncu faz yüksek seviye hükümdardı!

Chu Mu'nun karşısındaki onuncu faz yüksek seviye hükümdar neredeyse tüm alanı kaplıyordu. Chu Mu onun karşısında dağ karşısında çakıl gibiydi!

Chu Mu kafasını çevirdi ve birden yüksek seviye hükümdarın yoğun aurası yüzüne çarptı. Chu Mu'yu felç etmişti!

Binayağın gözleri Chu Mu'dan büyüktü! Böylesine devasa bir yaratığı yenmek mümkün değildi, sanki Azrail gelmişti!

“Hou hou hou!” Birden Zhan Ye tüm boşluğu sarsan bir şekilde kükredi!

Bu kükreme çılgın, karanlık bir aurayla doluydu ve Zhan Ye'nin mürekkep zırhında tuhaf bir siyah ışık belirmişti!

Bu siyah ışık Zhan Ye'nin mürekkep zırhındaki Boynuzlu Hayvan Sembolü'nden geliyordu. Şimdi bu Boynuzlu Hayvan Sembolü baş döndürücü bir şekilde parlıyordu. Antik, gizemli ve güçlü bir soy gücüyle doluydu!

Bu hayatının son anıydı. Ya kaderi burada gerçekleşecekti ya da reenkarne olacaktı!

Zhan Ye'nin ruhu gerçek gözyaşlarıyla yıkandıktan sonra yükselmeye başladı. Yükselme sadece ruhunu güçlendirmemişti, ilk başta çok belli olmayan boynuzlu hayvan da daha belirgin hale gelmişti. Boynuzlu hayvan, ruhunda antik bir sembole dönüştü, eski zamanlardan Boynuzlu Hayvan gücünü çağırdı! 

Zhan Ye “Hou hou hou!” diye kükredi. Sanki üstündeki kısıtlamalar kalkmış ve antik gücü açığa çıkmıştı!

Yüksek seviye hükümdarlığın yüksek seviyelerine çıkarken evrim geçiriyordu!

Lider antik canavar ruh çağırması sayesinde hükümdarlığa doğru yaklaşıyordu!