Bölüm 589: Üç Büyük Asıl Hayvan, Krizde Yardımdan Yararlanmak (3)

Chu Mu Yaşlı Li'nin nasihatlerini hatırladı; birinci sınıfta karşısına onuncu faz hükümdar ruh hayvanları çıkabilirdi. Ama ikinci sınıfta karşısına böyle bir şey çıkması görüldük şey değildi.

Ancak gel gör ki Ling He onuncu faz orta seviye bir hükümdarı, Ateşli Güneş Gergedanını çağırmıştı. Birinci sınıftakilerle mücadele edebilecek güçte olmasına şaşmamak lazımdı. Bu onuncu faz hükümdar birinci sınıftaki birçok uzmanı bile ezip geçebilirdi!

“Mo Xie!” Chu Mu hemen Mo Xie'ye emir vererek Yıldırım Maymun Kralıyla savaşmaya yolladı.

Mo Xie dokuzuncu faz ikinci evredeydi ve Yıldırım Maymun Kralından tam olarak sekiz evre aşağıdaydı! İkili Kraliyet Alevlerinin etkisi üç evrelik farkı kapatıyordu ancak yine de geriye arada beş evrelik bir fark kalıyordu.

******

Chu Mu'nun ruh gücü sıfıra yakındı ve herhangi bir güç tekniğiyle Mo Xie'nin dövüş gücünü arttıramıyordu. Ancak Mo Xie'nin dövüş deneyimlerine güvenebilirdi, Yıldırım Maymun Kralını yenmesi için başka bir yardımda bulunması söz konusu değildi.

Yıldırım Maymun Kralı da hiç zayıf değildi. Pençelerini her açtığında güçlü bir şimşek çıkıyordu. Bu şimşek herhangi bir ruh hayvanını sakatlamaya yeter de artardı. Saldırısından sonra ruh hayvanının yavaşlaya yavaşlaya felç olması görülmemiş şey değildi.

Chu Mu, Mo Xie'yi yakın dövüşe yollamadı. Ne de olsa Mo Xie Yıldırım Maymun Kralından beş evre düşüktü ki bu da neredeyse iki seviye ederdi. Eğer kafa kafaya çarpışacak olsalar Mo Xie hemen kaybederdi.

Chu Mu'nun şu anda en güçlü ruh hayvanı, Beyaz Kabus da Ateşli Güneş Gergedanıyla savaşıyordu. Ayrıca gün ışığı olduğu sürece bu ruh hayvanı istediği gibi havada seyahat edebiliyordu da. Bu yüzden Beyaz Kabusun uçabiliyor olması herhangi bir avantaj sağlamıyordu.

Savaş çok uzun sürmedi. Chu Mu'nun Mo Xie'si ve Beyaz Kabusunun ikisi de kötü durumdaydı. Chu Mu kendisinden güçlü rakiplerle savaşmaya alışık olduğu için ve ruh hayvanları da sürekli kendilerinden güçlü rakiplerle savaştığı için Chu Mu çoktan arada büyük bir farkla savaşı kaybetmiş olurdu.

"Mo Xie, Beyaz Kabus, gidiyoruz!" Chu Mu geri çekilmeye karar vermişti.

Chu Mu buraya Ling He'yle savaşmaya değil de onu oyalamaya gelmişti.

Şimdi durum kötüye gittiğine göre Chu Mu tabii ki ruh hayvanlarını savaştırmaya devam etmeyecekti!

“Wu wu wu wu~~~~~~~~”

Mo Xie, Yıldırım Maymun Kralından çok daha zayıftı. Dokuz Kuyruk Şaşırtması tekniğini kullanarak savaştan kaçması zor olmadı yine de.

Beyaz Kabusun hareketleri de doğuştan akıl karıştırıcıydı. Ateşli Güneş Gergedanı Beyaz Kabustan daha güçlü olsa da hız açısından Beyaz Kabusun eline su dökemezdi. Beyaz Kabus Şeytan Silüetini kullandıktan sonra hemen savaş alanından kaçtı.

"Kaçamayacaksın!" Ling He çoktan Chu Mu'nun niyetini tahmin etmişti. Başka bir efsun söyledi; bir hayvan daha çağırıyordu. Bu çağırdığı hayvan muhtemelen Yıldırım Maymun Kralından yavaş bir hayvan olmayacaktı da.

“Hou hou hou!!!”

Ling He efsununu bitirdiğinde hâlâ vadinin yukarısında olan Zhan Ye kükredi. Birden aşağı bir Ölüm Işını uçtu ve zayıf, sarp taş duvarı paramparça etti!

"Beng!!!!!”

Yıkıcı ışının enerjisi patladı ve taş duvar sarsılmaya başladı. Yukarıdan kayalar düşmeye başlamıştı!

Mo Xie ve Beyaz Kabus çoktan yükseğe çıkmıştı. Devasa kayalar aşağı yuvarlanmaya başlayınca Beyaz Kabus emen Tayf Yerdeğişimini kullanarak daha da yukarı çıktı. Şimdi Chu Mu'nun önünde uçuyordu.

Mo Xie çevikliğiyle hemen yukarı tırmandı. Aşağı düşen kayaları basamak olarak kullanıyor kayadan kayaya atlıyordu.

Yıldırım Maymun Kralı aslında çok yakındı, bu yüzden Mo Xie vadinin yukarısına doğru tırmanmaya başlayınca o da bir şimşek oldu ve peşinden gitti.

Ancak Yıldırım Maymun Kralı Mo Xie kadar iyi kayalardan kaçamıyordu. Yarı yola geldiğinde devasa bir kaya tarafından ezildi ve yüzlerce metre aşağı düştü.

Yukarıdan düşen sayısız kayayı gören Ling He yine de efsununu söylemeyi bırakmadı.

Tam da bir kaya kendisini ezecekken yanındaki Ateşli Güneş Gergedanı birden kayayı paramparça etti.

Ling He'nin etrafında yavaş yavaş bir ruh hayvanı sembolü beliriyordu. Eğer Chu Mu hâlâ orada olsa şüphesiz Ling He'nin çağırdığı bu ruh hayvanının Ateşli Güneş Gergedanından bile güçlü bir aurası olduğunu hissederdi!

Kayalar bir süre daha yuvarlanmaya devam etti. Chu Mu önceden geçerken buranın iyi bir konum olduğuna karar vermişti. Bu yüzden Ling He hazırlıklı olsa bile topografyayı Chu Mu kadar iyi anlamıyordu. Chu Mu onu başarıyla durdurmuş ve kaçmıştı.

Ancak Ling He endişe içerisinde değildi. Üçüncü hayvanını çağırdıktan sonra doğuya doğru kovalamasına devam etti. Chu Mu'nun bir amaç uğruna kasıtlı olarak kendini burada durdurduğunu anlamıştı. Dikkatle ararsa Chu Mu ve Prenses Jin Rou elinden kaçamazdı.

Chu Mu kasıtlı olarak birkaç daire çizdi, amacı Ling He'yi şaşırtmaktı ve daha sonra Prenses Jin Rou'yla ayrıldığı yere döndü.

Prenses Jin Rou da arkasında iz bırakmamak için birkaç numara öğrenmiş olmasına rağmen vahşi doğada çok deneyimli olan Chu Mu için bu çok bir şey ifade etmiyordu. Chu Mu birazcık daha dikkatli olarak Prenses Jin Rou'nun izini buldu.

Prenses Jin Rou'nun yürüdüğü yoldan devam ederek bıraktığı tüm izleri sildi. Aynı anda farklı yönlere giden bir sürü sahte iz de bırakıyordu. Bu Ling He ve diğer katilleri yanlış yönlendirmek içindi.

Bu kadar şeyi yapan Chu Mu çok yorulmuştu. Zihninin sınırlarına ulaşmıştı.

"Beyaz Kabus, Mo Xie, Zhan Ye artık işi size emanet ediyorum." Chu Mu zihninin sınırlarına ulaştığını biliyordu, üç hayvanını tekrardan uyardı.

” Wu Wu Wu~~~~~ " Mo Xie, Chu Mu'nun elini yaladı.

Chu Mu'nun eli bembeyazdı, yeşil damarları belli oluyordu. Korkunç bir hâldeydi.

Chu Mu, Mo Xie'nin kadife gibi kulaklarını okşadı ve zayıf bir sesle, "Düşmanımız benim ilk ruh hayvanım, benimle sizden önce bir ruh anlaşması yapmıştı. Ancak kaçtı, artık benim ruh hayvanım değil. Sizin de yoldaşınız değil!"

"O benim en büyük düşmanım. Ne bu sefer ne de Göklerin Altındaki Savaşı kaybetme şansım var. Bana bu savaşta yardım etmeniz gerekiyor. Anlıyor musunuz?!"

Beyaz Kabus, Mo Xie ve Zhan Ye hep birlikte kafalarını sallamaya başladı.

Chu Mu'nun bu üç asıl hayvanı uzun süredir takip ediyordu onu ve ruhları Chu Mu'yla bağlıydı. Şu anda hissettikleri tek şey kalplerindeki yoğun savaş aşkıydı. Bu, ruh hayvanlarına özgü bir onurdu . Chu Mu'nun da kendi onuru vardı ve hayvanları bu onuru korumaları gerektiğini anlamıştı! Tam güçleriyle bu işe odaklanmaları gerekiyordu!