Bölüm 561: On İki Sene, Bir Kelimeyle Ortada

avatar
2937 14

Charm of the Soul Pets - Bölüm 561: On İki Sene, Bir Kelimeyle Ortada


 

Bölüm 561: On İki Sene, Bir Kelimeyle Ortada

 

Chu Mu Yaşlı Ruh Öğretmeninin dediği gibi tüm gün dinlendi.

 

Yaşlı Ruh Öğretmeni De'nin şifa yetenekleri oldukça güçlüydü, dediklerini yapıp dinlenen Chu Mu ruh gücünün büyük bir kısmının iyileştiğini hissedebiliyordu.

 

"Bu velet gerçekten de meşhur oldu," uyanan Chu Mu'nun ilk duydukları Yaşlı Ruh Öğretmeni De'nin bu sözleri oldu.

 

Kendine geldikten sonra Yaşlı Ruh Öğretmeni De'nin Göklerin Altındaki Savaşından bahsettiğini anladı. Şöhret her ruh hayvanı eğitmeninin istediği, Chu Mu'nun da asla reddetmediği bir şeydi.

 

Tabii ki Chu Mu'nun egosu bu yüzden şişmezdi. Onun için şan ve şöhret amacına doğru giden yoldaki küçük adımlardı sadece. İsmi birinci sınıf onur sıralamasının altlarında yer almıştı ve Chu Mu'nun birinci sıraya yerleşmesi lazımdı.

 

"Yaşlı De, bir konuda yardımınıza ihtiyacım var." Chu Mu naziklikle falan uğraşmadan Yaşlı Ruh Öğretmeni De'ye topladığı eşyaları çıkarıp verdi. Yaşlı Ruh Öğretmeni De'nin bu eşyalardan bir şeyler çıkarabilmesini umuyordu.

 

"Bunlar ne? Ne diye getirdin buraya?" Diye merakla sordu Yaşlı Öğretmen De.

 

"Bunlar toprakta bulduğum birkaç eşya. Benim için çok önemliler." dedi Chu Mu.

 

"Ben üst seviye bir Ruh Öğretmeni olmasam da senin için bunları inceleyebilirim. Ver bana. Bakalım şifa sarayının alet edevatıyla inceleyebilecek miyim," dedi Yaşlı Ruh Öğretmeni De.

 

"Teşekkürler." Chu Mu hemen teşekkür etti. "Dışarıda seni görmek isteyen birkaç kişi var. Git de hâlâ hayatta olduğunu göster onlara. Bu nesneleri incelemek çok vaktimi almaz," dedi Yaşlı Ruh Öğretmeni De.



Chu Mu kafasını salladı ve ceketini giyip dışarı çıktı.

 

Gerçekten de şifa salonunda oturan birkaç kişi vardı. Bunlar Ye Qingzi, Ye Wansheng, Ting Lan, Shang Heng, Chu Mu'nun hizmetçisi, Jia Jing ve Ting Lan'ın yanında oturan bir adam dahaydı.

 

Chu Mu'nun daha önce hiç görmediği bu adam Ting Lan'la bir şeyler fısıldaşıyordu.Ting Lan'ın sesi ve yüzünden bu adama saygı duyduğu anlaşılıyordu.

 

Shang Heng de öyle bir oturuyordu ki bu adamın statüsünün ondan yüksek olduğu anlaşılıyordu.

 

Chu Mu'nun kafası karışmıştı. Shang Heng ve Ting Lan Ruh Sarayının yüksek statüye sahip gençlerindendi. Kime karşı böyle bir saygı göstermeleri gerekiyor olabilirdi ki?

 

Bu adam Chu Mu'dan çok büyük durmuyordu, belki de yaşı iki ve üçüncü sınıf arasındaydı. Kıyafetleri de normaldi, sıradan Ruh Sarayı gençlerinden farklı durmuyordu. Yüzü soyluların muntazam ve muazzamlığına sahip değildi; en fazla yakışıklı denebilirdi. Mizacının da bir imparator havası falan yoktu. Nazik ve mütevazi insanlardan birine de benzemiyordu, kaygısız bir havası vardı. Koyu kahve göz bebeklerinden kendine güven fışkırıyordu; adamı inceleyen Chu Mu hemen tanıdık olduğu bir koku aldı. Bu taze koku aromatik ve çiçekliydi. Her kokladığında Chu Mu'yu bir garip hissettiren bu eşsiz bir kokuydu, her aldığında daha da çok koklamak istiyordu.

 

Bu kokunun sahibi tabii ki Ye Qingzi'ydi. Chu Mu'nun önünde duruyordu şimdi; koparmaya kıyamayacağınız kadar güzel bir güle benziyordu.

 

"Tanrıya şükür olsun sağ salim geri dönmüşsün!" Diye abartıyla Ye Qingzi ve Chu Mu'nun arasına girdi Ye Wansheng. Sonra da Chu Mu'ya eski bir dosta sarılır gibi sarıldı.  

 

Sarılması bittikten sonra Ye Wansheng hemen Chu Mu'yu Ye Qingzi'ye doğru itti.

 

Chu Mu Ye Wansheng'in niyetini anlamıştı. Böyle soğuk kalmak şimdi olmazdı, o da hemen kollarını açtı ve güzel kokulu kızı kolları arasına aldı.

 

Bu diğer sarılmadan farklıydı; Chu Mu kollarını Ye Qingzi'nin bellerinde birleştirmişti. 

 

Ye Qingzi'nin yanakları birden kızardı. Chu Mu'nun sarılması sanki edepsizce bir şeydi. Birden sıcaklar bastı kızı; Chu Mu'nun sıcaklığını da hissediyordu. Sanki yakacaktı bu sıcaklık onu...

 

Yanlarında duran Ye Wansheng de donakalmıştı ancak kısa bir süre sona gülerek, "Haha, kardeşim ne hızlısın öyle." dedi.

 

Shang Heng de yanda gülüyordu. Ting Lan'ın da yüzünde bir gülümseme vardı.

 

"Neyse. En azından hâlâ hayatta bunu biliyoruz. Kolunu bacağını da kırmamış. Herkes gitsin yapması gerekenleri yapsın." Ye Wansheng Chu Mu'ya fırsat yaratmada çok iyiydi. O adamı da görmezden gelerek hemen Chu Mu için ortalığı temizledi.

 

"Onunla tanışmak istiyordum aslında. Ama yapacak daha önemli şeyleri var madem, bir dahaki sefere." Adam Chu Mu ve Ye Qingzi'nin ilişkileri için önemli bir evrede olduklarını anlamıştı. Ting Lan ve Shang Heng de selam vererek oradan ayrıldılar. 

 

Çok bir söz edememişlerdi. Ye Wansheng konuştuktan sonra birkaç kelam edip salondan çıkmışlardı.

 

Kısa bir süre sonra Chu Mu ve Ye Qingzi salonda tek başlarına kaldılar. Chu Mu Ye Qingzi'yi bırakmıştı ama yaramaz eli hâlâ kızın esnek ve sıkı belindeydi.

 

Ye Qingzi'nin güzel bacakları vardı; beli öyle inceydi ki Chu Mu neredeyse tek eliyle kavrayabiliyordu bu beli. Elini aşağılara doğru indiren Chu Mu kızın beli ve poposu arasındaki kıvrımın ne kadar mükemmel olduğuna hayran olmaktan kendini alamadı. İnsanın dokundukça dokunası, daha da aşağı inesi geliyordu.

 

Ye Qingzi kızardı ve bir şey demedi; biraz utanmıştı. 

 

Ye Wansheng'in de dediği onunki gibi gün geçtikçe daha da güzelleşen bir güzellikti. Büyüleyici bir güzellikti. Chu Mu'yu bile afallatıyordu, ne yapacağını çocuk bilemiyordu.

 

"Ne... ne... Neler yaptın, ne kadar ilerledin..." sonunda Ye Qingzi ağzını açtı ve kısık bir sesle sordu.

 

Ancak Chu Mu'nun kulağı ağzına çok yakın olduğu için bunu kolaylıkla duydu. Ye Qingzi'yi yanına çekti ve oturarak genç kadınla ilgili teorilerini anlattı. 

 

Ye Qingzi'nin analitik zekası oldukça güçlüydü; birçok vakit Chu Mu'yla tartışırlarken Chu Mu onu takip etmekte güçlük çekerdi çünkü kız sürekli onun görmediği, anlamadığı şeylere parmak basıp dururdu. 

 

"On iki sene önce olduğuna emin misin? Yirmi bir yaşındasın," dedi Ye Qingzi.

 

"Onuncu yaş günüme birkaç ay kalmıştı. Şimdi de birkaç aya yirmi iki olacağım. Göklerin Altındaki Savaşa katılmadan önce ruh halkama baktılar, yaşım doğru," dedi Chu Mu.

 

Ruh yüzüğü denen şey bir ağacın halkaları gibi kişinin kaç senedir hayatta olduğunu anlamaya yarardı. Göklerin Altındaki Savaşına katılanlar ruh yaşı testinden geçerlerdi. Bu sayede yaş limitini aşmalarına rağmen yaşam gücü ruh sıvısıyla daha genç gözükenlerin yarışmaya girmesi engellenirdi. 

 

Chu Mu Kabus Adasında on beş yaşındaydı, bundan yarım sene sonra da Hapishane Adasına girmişti. Üç sene sonra Kabus Şehrine gelmiş ve aile işlerini hâlletmişti; yani o sene neredeyse on dokuzdu.

 

Liu Binglan Chu Mu'yu oraya on sekiz yaşındayken götürmeyi düşünüyordu. Ancak Chu Tiangmang meselesi bir krize sebep oldu ve Liu Binglan Batı Krallığına gelmesi bir sene ertelenmiş oldu.

 

Chu Mu kendi yaşını saymamıştı ve yaşının yirmi bir civarında olduğunu düşünüyordu. Neredeyse yirmi iki olduğunu düşünmezdi.

 

Yirmi dört yaşının altında olanlar üçüncü sınıf sayılırdı. Bu yüzden yirmi bir yaşında olan Chu Mu üçüncü sınıf için kıyasla genç sayılırdı. Yirmi yaşının altında çok az insan vardı ve zaten olanların çoğu da öyle eğlencesine gelmişlerdi. Onlar için onur sırasına girme şansı falan yoktu. 

 

"On iki sene daha ileri git," dedi Ye Qingzi.

 

"On iki sene ileri mi gideyim?" Chu Mu Ye Qingzi'nin ne demeye çalıştığını anlamamıştı.

 

Ye Qingzi güzel gözleriyle ona baktığında Chu Mu sonunda anladı ve Ye Qinzgi'nin beyaz ve zarif ellerini daha da sıktı.

 

"Göklerin Altındaki Savaştaydı!" diye bağırdı Chu Mu.

 

Ye Qingzi ciddi ciddi başını salladı ve "Kutsanmış Kutlu Bölgeye girdiğinde neredeyse on yaşındaymışsın. Muhtemelen Göklerin Altındaki Savaşdan hemen sonraydı. Zaman konusunda çok hassas olduğum için mi bilmiyorum ama bu zamanlamada garip bir şeyler var."

 

"Garip olsun ya da olmasın, kutsal muhafızlarda Kutsal Bölgelere giren herkesin kayıtları var. Eğer Kutsal Muhafız Yüzbaşısını bulabilirsem o zaman vakti tam olarak bilebilirim," dedi Chu Mu heyecanla.

 

 Ye Qingzi'nin dedikleri bir şeyi fark etmesini sağlamıştı. Hâlâ Ye Qingzi'nin küçük ellerini sıktığını görünce Ye Qingzi'nin tatlı yüzüne bir öpücük kondurdu. "Qingzi gerçekten de çok iyisin," dedi. 

 

Ye Qingzi'nin yüzü daha da kızardı; neredeyse tüm yüzü kıpkırmızıydı. Suratını asarak, "Hâlâ bir tesadüf mü bilmiyoruz. Seni serseri seni," dedi. 

 

En azından bir ipucumuz var!" dedi Chu Mu.

 

Chu Mu yaptıkları çıkarımının doğru olup olmadığını umursamıyordu. Hemen Ye Qingzi'yi de aldı ve Kutsanmış Kutlu Saraya doğru yol aldı; Kutsanmış Kutlu Bölgeye ne zaman girdiğini bulacaktı. Böylece ipuçları daha da netleşebilecekti.

 

Ayrıca Kutsanmış Kutlu Bölgeye Göklerin Altındaki Savaş sırasında girip girmemiş olduğunu da öğrenecekti. 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44346 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr