Bölüm 550: Savaştan Sonraki Sarılma Güzelin Kalbini Karıştırır

On binlerce bağırış arenayı doldurdu. Gürültü gök gürültüsü gibiydi. Harbi bir sahne!

Gürültü uzun süre devam etti ve hakemler, canavar mücadelesinin sonucunu duyurmadan önce ses dalgasının yavaş yavaş ölmesini beklemek zorunda kaldı.

Onur mücadelesi, özellikle bu meydan okumanın dördüncü dalgası olan son derece güçlendirilmiş bir turun zorluğuydu. Bu, ikinci sınıf üyelerinin dahi öldürmesi zor olacak bir ruh hayvanıydı. Bütün bunlar daha uzun bir devam ederek daha yüksek bir sıralama elde edebilmek içindi.

Bu canavarla 30 dakika boyunca savaşmak ve onur mücadelesini tamamlamak, kalp burkan tehlikeleri güç bela atlatarak kan havuza dönmüş arenada tekrar tekrar düşüp kalkmasını gerektirmişti!

Bu sadece cesaret ve irade değil, aynı zamanda bu yaşlı üyeleri bile iç çektiren bir mahkumiyet gerektiriyordu!

Sonunda, hakem yarışmanın sonucunu açıkladı!

Şu anda, on binlerce göz Chu Mu'daydı. Bu cesur canavar savaşçısının bir mucize yaratışını ve sonrasında ne yapacağını merak ederek izlediler. Onlara doğru mu yürürdü yoksa onurla dinlenme yerine geri mi dönerdi...

Çok geçmeden, herkes bu takdire şayan genç adamın yaralı olduğu halde yüce bir endamla Ruh Sarayı koltuklarına doğru yürüdüğünü gördü.

Chu Mu dinlenme alanına gitmedi. Bunun yerine, herkesin gözünün önünde güzel bir kadının önünde yürüdü.

“Qingzi, zahmet olucak ama beni yeniden iyileştirmene ihtiyacım var.” Chu Mu gülümsedi ve siyah göz bebeklerini Ye Qingzi'ye çevirdi.

Bu kaygısız adam onun önünde dururken, Ye Qingzi ne söyleyeceğini bilemedi.

On binlerce kişinin izlediği canavar savaş arenasında kalmaya ya da onlara bir şey kanıtlamaya zahmet etmemişti. Bunun yerine, doğrudan ona yürüdü ve basit bir şey söyledi.

Chu Mu'nun eylemleri kalp atışının hızlanmasına neden oldu.

Chu Mu'nun kavgaların sona ermesinden hemen sonra onurunu düşünmeyeceğini biliyordu. Bunun yerine, her zaman onun için kanlı ve zor bir savaş savaşan ruh hayvanlarını düşünürdü.

Ancak, gözlerinden, Ye Qingzi başka bir duygu okuyabiliyordu. Bir şey söylemese dahi gözlerinden okuyabiliyordu ki ilk alemin onurunu kazandığı gibi dokuzuncu alemin en büyük onurunu da elde edebilirdi. Onun için gizli iradeyi bile elde ederdi!

Ye Qingzi'nin gözleri biraz nemliydi. Rüya Yansımasının parçalanmasındaki yüreğini yakan acıyı düşünüp gözlerinin önündeki kararlı adama baktıktan sonra yüreğinde yoğun ve durdurulamaz bir his doğdu. Gözlerine bakarken büyülenmişti. Fakat başka bir şey daha vardı ki gözlerini Chu Mu'dan çevirmesine neden oldu.

"Qingzi, sorun ne?" Chu Mu Ye Qingzi'nin ona baktığını gördü ama konuşmuyordu. Gözlerinde bir şey hissediyordu, ama ne olduğunu bilmiyordu, bu yüzden sordu.

Chu Mu, kadınların kalplerinde ne düşündüğünü tam olarak anlamazdı. Siz Qingzi'yi böyle görmek kafasını iyice karıştırmıştı. Son olarak, Chu Mu sadece başını sallayabildi ve soğuk yüzü nadir sevimli bir ifade gösterdi: "İyileştirmen uygun değilse, onları kendim iyileştiririm…”

Kızın yanında duran Ye Wansheng Chu Mu'nun sözlerini duydu ve ayağını yere vurarak abartılı bir şekilde bağırdı: "Aptal, şu sıcaklıktan yararlanıp sarıl artık kıza. Böyle bir fırsatın her zaman geleceğini mi düşünüyorsun?!”

Chu Mu hayrete düştü ve Ye Wansheng onu azarladıktan sonra ne yapacağını bilmiyordu. Gerçekten Ye Qingzi'ye sarılmak istedi, ama hâlâ vücudunda kan vardı ve uygun olmadığını hissetti.

Ancak, Ye Wansheng öyle söylediğinden dolayı, Chu Mu bunu yapmaya karar verdi. Böyle bir fırsat gerçekten nadirdi o yüzden sarılsa iyi olurdu.

Ye Qingzi tekrar kendine geldi ve başkalarına yaramaz şeyler yapmasını söyleyen Wansheng'e baktı. Elini gözünün köşesine hızla sildi ve sıcak ve zarif bir sesle güldü ve ded iki: "Bana ruhunu ver…”

Ye Qingzi, kana bulanmış bir adamın kokusundan bayılmadan önce yolun yarısını gitmişti. Hemen sonra, bir erkeğin geniş kolları tarafından kucaklandı.

Chu Mu Ye Qingzi'nin o anda kendinde olup olmamasını umursamadan direk sarıldı!

Yalnızca omuzlarını sarmış olsa da her daim insanları binlerce kilometre öteden iten bir auraya sahip Ye Qingzi için başka anlamlara da geliyordu. Ayrıca onu utandıran bir eylemdi.

Savaşını yeni bitiren Chu Mu, on binlerce insanın odak noktasıydı. Ona bu şekilde sarılmak zaten zevk alan bu insanlara daha da neşelenmek için mükemmel bir sebep veriyordu!!

Alkışlarından yumuşak olmayan bir soru yağmuru dalgası güzelliği kucakladığı anda etrafını sardı!

”Çabuk, bırak gideyim... " Ye Qingzi'nin yüzü tamamen kızarmıştı. Onun güzel ve büyüleyici yüzü utangaçlık, ışıltı ve biraz sabırsızlık taşıyordu. O kadar utanmıştı ki o an bu delikanlıyı tekrar arenaya atabilmeyi diledi. Burada on binlerce göz vardı. Ye Qingzi bunu küçük kara ormanda uzun zaman önce yapmış olmayı tercih ederdi. Bu kadar çok insanın önünde bu kadar sıkı sarılmak istemezdi. Her halükarda, o bir kızdı ve normalde ne kadar sakin olursa olsun, utandı ve yüzünü burada saklamak istedi.

Onun yanında, Ye Wansheng başparmağını kaldırdı, bu felaketten zevk alıyor gibi görünüyordu.

Shang Heng ve Zhao Cheng, Chu Mu'yu tebrik etmeyi planlıyorlardı, ancak bu sahneyi gördüklerinde, çok hassas bir şekilde yan tarafta durdular. Çok eğlenerek izliyorlardı.

Ting Lan koltuğundan ayağa kalkmak üzereydi, ama bu fikirden çabucak vazgeçmişti. Bunun yerine, Chu Mu ve Ye Qingzi'yi güzel ve ruh dolu gözleriyle izledi.

Yakın bir yerde. Prenses Jin Rou'nun ağzının köşeleri, örtüsünün altında kavislendi, böylece ağzı bir yay oluşturdu. Bu ince ifade, kalbindeki düşünceleri göstermiyordu tabi.

Daha da uzakta, Shen Yicheng'in yüzü çirkin idi. Kollarını salladı ve kasvetli bir yüzle arkasını döndü.

Bir kadın ne kadar çok elde edilemezse, hırslı bir adam onu o kadar çok isterdi. Kendi gözleriyle, Ye Qingzi'nin başka bir adamın kollarına düşmesine, özellikle de kan davası olan birine düşmesine şahit olmak, Shen Yicheng'i içten patlayacak gibi hissettirdi.

Başkalarının öfkelendiğini ve sakinliğini kaybettiğini görmesine izin veremedi. Bu, olgun değilmiş gibi görünmesine neden olacaktı, bu yüzden Canavar Savaş Arenasını şikayetlenir bir şekilde terk etti.

"Tüm gücünü ilk alemde açığa çıkarmak ... Gerçekten ahmak. Yakında ne kadar aptal olduğunu anlamanı sağlayacağım. Şimdilik bu gurur anını yaşamana izin vereceğim!!" Ardından sadece kendisinin duyabileceği bir şekilde söyledi!

”Hâlâ bırakmıyorsun..." En son, Ye Qingzi artık o kadar insanın kavurucu bakışlarına dayanamadı.

Chu Mu'yu itmesi uygun değildi, bu yüzden küçük ayaklarıyla Chu Mu'nun ayaklarının üstüne bastı.

Chu Mu acıyı hissetti ve yumuşak ve esnek vücudunu serbest bıraktı.

”Pislik..." Ye Qingzi Chu Mu'ya yüzü utançla kızarmış halde bakıyordu. O kadar hoş ve çekici görünüyordu ki Chu Mu'nun aklı durdu. Onu azarladıktan sonra, Ye Qingzi on binlerce insanın bakışları altında sahnede kalmaya daha fazla dayanamadı. Canavar Dövüş Arenasından çıktığında yüzü kıpkırmızıydı. Kızarmıştı ve başkalarını görmek istemedi. 

“Sadece üstünkörü bir şey söyledim; aslında bir şeyler yapmanı hiç beklemiyordum. Cesaretin var! Bir arkadaşından tavsiye, Qingzi üzgün olduğunda sahte hükümdar onuncu aşamasından daha korkutucudur. Chu Chen, burada tek başınasın... " Ye Wansheng iyi bir kahkaha attı ve Chu Mu'nun sırtına vurdu. Konuştuktan sonra, kışkırtıcı, bir adım attı ve Qingzi'nin gittiği yöne doğru yürüdü.

Chu Mu'nun derisi kalındı, Ye Qingzi'nin bir telaş içinde kaçtığını görünce sadece güldü. Sanki bir şey yapmamış gibi görünüyordu.

Ye Qingzi, suçu Chu Mu'nun ruh evcil hayvanlarına atmadı ve ruh evcil hayvan alanında iyileştirmesine yardımcı olmak için elinden geleni yaptı.

Fakat iyileştirme süreci boyunca Ye Qingzi kırgındı ve Chu Mu'ya bir şey söylemedi, bu onu biraz garip hissettirdi.

Ye Qingzi'nin keyfi Chu Mu ona sarıldığı için kaçık değildi. Eğer kimse olmasaydı ya da zaten Canavar Dövüş Arenasından ayrılmış olsalardı, ona sarılıp sarılmadığı önemli olmazdı. En çok utanırdı ama kalbinde istekli olurdu.

Chu Mu, onun kardeşinin çene çalmasını dinlemek zorunda kaldı. On binlerce göz önünde bunu yapmak, Chu Mu onun vücudunun ısındığını hissetti ve soluk beyaz cildi bile biraz pembeleşti…

Chu Mu'ya gelince, neler olduğuna dair hiçbir fikri yoktu. Ye Qingzi'nin ona sarıldığı için kızgın olduğunu sanıyordu. Durumu hiç anlamamıştı, bu yüzden oldukça dürtüsel olduğunu itiraf etse bile, boşuna olurdu. Yapabileceği tek şey buz gibi bu güzellik ruh hayvanlarını iyileştirirken konuşacak şeyler bulmaktı.

Zhan Ye her gün yalnızca bir Parçalanmış Organ Yeniden Doğuşu gerçekleştirebilirdi, bu yüzden tamamen iyileşmesi 6 gün sürmüştü.

İlk alem mücadelesi birkaç gün daha devam edecekti o yüzden ruh hayvanlarının iyileşmek için bolca zamana ihtiyaç duymaları sorun değildi.

Onuncu günde, ilk bölgenin kırılması ve onur mücadeleleri sonunda sona erdi!

Bu on gün içinde, tutku ve coşku ile dolu sayısız genç erkek ve kadın ilk bölge tarafından elenmişti. Ayrıca, ilk bölge tarafından iyice hırpalanmış olan güven dolu sayısız insan vardı; sadece tüm mücadele güçlerini harcayarak, diyarı kırmada zorlukla başarılı olabilmişlerdi. İlk bölge onuruna meydan okurken trajik bir şekilde kayıp veren ya da ölen daha da çok kişi vardı.

Göklerin Altındaki Savaş acımasızdı. Burada güç her zaman ilk gelirdi.

On binlerce genç erkek ve kadın, Göklerin Altındaki Savaş'ın ilk alanını tecrübe ettikten sonra, kuvvetlerinin kendilerini göklerin altında barındırabilmekten çok uzak olduğunu derinden anladılar. Hâlâ daha fazla eğitim ve çabaya ihtiyaçları vardı!

Bununla birlikte, büyük miktarda elemeden sonra dahi, ilk bölgeyi olağanüstü güçle tamamlamış olan ve her insanın ulaşmayı hayal ettiği uzmanın onur sahnesinde duracak küçük bir grup insan vardı!

Bu insanların isimlerinden her biri muazzam bir taş sıralamasına kazındı!

Bu taş sıralaması Tianxia Plaza'nın tam merkezinde yükseliyordu. Kudretli ve görkemli, yüce hakimiyet dolu, aynı zamanda onurlu antik tarih ile yayılan!

Bu Tianxia sıralamasıydı!!