Çeviri: bebebiskuvisi

İki dakika çabucak geçti. Chu Mu, Buz Perisi Alev Kuşu’nu oyalarken Hayalet Kral ve Şeytan Ağacı Askeri’ni Zincirlenmiş Şeytan Öküz Hayvanları’nı öldürmeleri için koordine etti.

Buz Perisi’nin özniteliği Alev Kuşu’nun zıddıydı. Öznitelik karşıtlığından dolayı, Alev Kuşu ondan yaklaşık iki seviye daha güçlü olsa da, Buz Perisi bu açığı kapatabilirdi. Bu iki dakikada herhangi bir ölümcül saldırıdan yaralanmaması da bunun kanıtıydı.

Ama Chu Mu’nun üç ruh hayvanı arasından sadece Buz Perisi’nin buz tipi teknikleriyle Hayalet Kral’ın kaya tipi teknikleri ona zarar verebilirdi. Şeytan Ağacı Askeri bu savaşta bir farklılık yaratamazdı.

Alev Kuşu çevik uçma yeteneklerine güvenerek kanatları açık bir şekilde Chu Mu’nun tepesinde dönmekten hiç vazgeçmedi. Şiddetli alevleri oldukça geniş savaş alanını kavurucu bir ısıyla yakan alev denizleri yaratmaktaydı zaten.

Buz Perisi de havada süzülüyor, durmaksızın Alev Kuşu’na karşı buz tipi teknik kullanıyordu.

Hayalet Kral yerde duruyordu, kaya tipi saldırıları havada kısıtlı bir etkiye sahip olduğundan Alev Kuşu’na gerçek bir zarar vermesi çok zordu.

Şeytan Ağacı Askeri’yse, Chu Mu’nun yanında duruyor, ara sıra işe yaramasını kendisinin bile beklemediği birkaç mızrak fırlatıyordu.

Bu şekilde, beş dakika çok hızlı bir şekilde geçti. Ne Hayalet Kral ne de Buz Perisi ona gerçek bir zarar veremezken Alev Kuşu’nun sürekli kullandığı Kan Alevleri ruh hayvanlarının kanlarının buharlaşmasına neden oluyordu.

Buz Perisi ateş tipi saldırılara karşı belli bir ölçüde savunmaya sahip olduğundan, Kan Alevleri onu bu vakte kadar etkileyemedi.

Ama Hayalet Kral’la Şeytan Ağacı Askeri’nin yaşam güçleri, kavurucu alevler sebebiyle sürekli düşmekteydi. Hayalet Kral’ın yaşam gücü %80’e düşmüşken Şeytan Ağacı Askeri’nin yaşam gücü, savunmasındaki yanıklarla beraber %60’a düşmüştü.

“Dördüncü ruh hayvanını çağırmaz ya da ruh hayvanlarını değiştirmezse kalan yirmi dakika boyunca arenada kalamayacak.” İkinci dalga karşısında Chu Mu’nun elinin kolunun bağlı olduğunu görünce Zhan Hong gülümsedi.

Birçok kişi Chu Mu’nun dördüncü ruh hayvanını çağırıp çağırmayacağını merak ediyordu.

Hayalet Kral düşük seviye hükümdardı ve onu sadece bir Ruh Lordu kontrol edebilirdi. Bu sebepten, tüm izleyiciler Chu Mu’nun dördüncü ruh hayvanı çağırabileceğine emindi.

Ama Chu Mu henüz dördüncü ruh hayvanını çağırmamıştı. Bu sebepten herkes şaşkındı, kendi sınıfının ötesinde bir onur mücadalesine katılan yarışmacının gücünü korumaya çalışmasının nedenini merak ediyorlardı.

“Üçüncü dalganın gelmesinden önce üç dakikası var. Üçüncü dalgayla birlikte, Lider’in üç ruh hayvanı yeterli gelmeyecek. Neden yaşam gücü muazzam Zhan Ye’yi çağırmıyor?” Zhao Cheng de Chu Mu için endişelenmeye başladı.

Zhao Cheng’den bir seviye daha yüksekte oturan Ting Lan ise, güzel gözlerini üzerinden ayırmaksızın Chu Mu’yu izliyordu. Şu anki durum için endişeliydi, zira üçüncü dalga geldiğinde Bağlayıcı Rüzgar Ruhu’nu çağırsa bile baş etmekte çok zorlanacaktı.

“Neden Bağlayıcı Rüzgar Ruhu’nu çağırmıyor? Gücünü korumaya çalışıyor olsa bile Hayalet Kral ve Şeytan Ağacı Askeri’ni değiştirmeli.” Üçüncü dalgaya iki dakika kaldığında Ting Lan endişelendi.

Savaş alanındaki durum çok açıktı. Alev Kuşu, Buz Perisi ve Hayalet Kral’ın saldırılarından yaralanıyor olsa da yaşam gücünün %70’i hâlâ duruyordu ve öldürülmesi için hâla epey süreye ihtiyaç vardı.

Ama üçüncü dalga gelmek üzereydi ve geldiğinde durum daha da karışacaktı. Chu Mu bu şekilde devam ederse kalan yirmi beş dakika boyunca dayanamazdı.

Sadece Ting Lan da değil, on binlerce insan Chu Mu için endişeliydi. Bu üçüncü sınıf katılımcının hiç mi mantığı, hiç mi korkusu yoktu? Onca vakit kaybetmişken hâlâ Alev Kuşu’na karşı Buz Perisi’ni kullanmaya devam ediyordu. Diğer iki ruh hayvanı, Alev Kuşu’nun tekniklerinin onları etkilemesinden korkuyormuşçasına uzak duruyordu. Bu zamana oynamak değil miydi? Ve bunun zararı ona değil miydi?

Ruh Hayvanı Savaşı’nın en önemli noktası zaman kullanımıydı. Zamanı iyi kullanamayan hızlı bir şekilde elenirdi.

“Chu Mu gücünü koruyor, değil mi? Üçüncü dalga geldiğinde pes etmeyi seçecek gibi görünüyor!” dedi Ye Wansheng.

“İki seçeneği var. Üçüncü dalga geldiğinde Hayalet Kral ve Şeytan Ağacı Askeri ona karşı direnemezse pes edecektir. Dayanabilirlerse devam edecektir.” dedi Ye Qingzi.

………….

Sonunda yirminci dakika doldu. Alev Kuşu yüksek seviye Kan Alevleri’ni kullanarak gökyüzünde daire çiziyor, Buz Perisi’yle kapışıyordu.

Buz Perisi’nin bedeninde belirgin yaralar vardı. Buz Perisi’nin kalan yaşam gücünün Alev Kuşu’nun kalan yaşam gücünden daha az olması, Alev Kuşu’nun ona zıt özniteliğe sahip Buz Perisi’ni yavaşça öldürdüğü anlamına gelebilirdi.

“Ning, onu tut!” Chu Mu üçüncü dalga ruh hayvanlarının kükremelerini duyduğunda kalbi sıkıştı ve Buz Perisi’ne emir verdi.

Buz Perisi’nin Alev Kuşu’nu tek başına oyalayabileceğini umarak onun gökyüzünde daha fazla yükselmesini sağladı.

Üçüncü dalganın ruh hayvanları ortaya çıkmak üzereydi. Buz Perisi Alev Kuşu’nun tüm dikkatini kendi üzerinde toplayamazsa, Chu Mu onuru kazanma fırsatını kaybedecekti.

Neyse ki, onca ruh nesnesiyle güçlendirildikten sonra, Buz Perisi’nin anlık sergileyebileceği patlayıcı güç çok yüksekti. Sekizinci evrenin dokuzuncu seviyesindeki gücüyle onuncu evre Alev Kuşu’nu köşeye sıkıştırdı ve alevlerinin savaş alanına yayılmasına izin vermedi.

“Long long long long!!!!!!”

“Long long long long!!!!!!”

Görkemli Ruh Hayvanı Arenası aniden sallanmaya başladı!

Zemin şiddetle sarsılırken yapılar ve koltuklar da sarsılmaya başladı. Daha önce Ruh Hayvanı Arenası’na hiç girmemiş ruh hayvanı eğitmenleri o kadar korktular ki, yüzleri bembeyaz oldu.

Ruh Hayvanı Arenası’nın zemini çok genişti. Chu Mu etrafına baktı ve arenanın kenar kısımlarında çok miktarda tozun havalandığını gördü. Sanki uzaktan bir kum fırtınası geliyordu!

Toz her yana dağılıp herkesin görüşünü kapattı. İnsanlar, açık bir şekilde görünmeyen Ruh Hayvanı Arenası’nda bir yaratık sürüsünün koşturduklarını tespit edebildiler sadece. Onların ayakları altında, Ruh Hayvanı Arenası çökmek üzereydi sanki!

“Ao wu!!!!!!! Ao wu!!!!!!!!”

“Ao wu!!!!!!!!!!!”

Korkunç, etkileyici ve içe işleyen kükremeler etrafı doldurarak insanların kalp atışlarını hızlandırdı!

Arena vahşi hayvanların kokusuyla doluydu. Orada tek başına olmasalar, on binlerce insanın arasında duruyor olsalar da, yine de korkutucuydu!

“Dehşet Kurdu sürüsü! Antik Çöl’ün Dehşet Kurdu sürüsü!”

Havadaki toz biraz azaldığında, insanlar şok olmuş ifadeler sergilediler!

Dehşet Kurtları. Vahşi ve kana susamış isimleri olan bu hayvanlar, yüksek komutan sınıfı ruh hayvanlarıydı!

Chu Mu etrafına baktığında tüm arenanın bu korkunç yaratıklarla dolu olduğunu gördü. Sayıları yüzden fazlaydı!

On binlerce seyirci, bu keskin dişlere ve korkunç pençelere sahip yaratık sürüsünü gördüklerinde derin bir nefes almadan edemedi.

Çok kalabalık. Dahası biraz bakındıktan sonra, en güçsüzlerinin sekizinci evrenin yüksek seviyelerinde olduğunu gördüler!

Bu sadece ilk âlemin onur mücadelesiydi, böyle bir zorluk acımasızlıktan başka bir şey değildi.

Daha da önemlisi, Chu Mu’nun kafasının üstünde, hâlâ oldukça güçlü bir Alev Kuşu vardı. Buz Perisi ciddi bir şekilde yaralanırsa tüm savaş alanı onun bölgesi olacaktı. Chu Mu zamanında teslim olmazsa, ölümün kıyısına gelecekti kesinlikle!

“Bu gerçekten çok korkunç! Göklerin Altındaki Savaş yetkilileri yarışmacılar için nasıl böyle imkansız bir zorluk belirleyebilir? Üstelik bu sadece üçüncü ruh hayvanı dalgası!” Chu Xing ve Chu Ning öylesine şok olmuşlardı ki, ağızları hâlâ açık duruyordu.

İkisi de kendi güçleriyle sadece bir tane dokuzuncu evre Dehşet Kurdu’yla başa çıkabilirdi. Ama her ne kadar uzakta olsalar da, savaş alanında yirmi tane dokuzuncu evre Dehşet Kurdu olduğunu görebiliyorlardı ve bunlardan on tanesinin gücü, dokuzuncu evre Çıkıntılı Kemik Hayvanı’ndan aşağı değildi.

Chu Mu dokuzuncu evre Çıkıntılı Kemik Hayvanı’nı bir dakika içinde öldürebildiğine göre, diğer seksen sekizinci evrenin yüksek seviyesindeki Dehşet Kurdu’yla on dokuzuncu evre Dehşet Kurdu’nu geç, sadece on tane dokuzuncu evrenin orta seviyelerindeki Dehşet Kurdu için on dakikaya ihtiyacı vardı.

“Bu velet neden karşısına böylesine büyük bir Dehşet Kurdu sürüsü çıktığını görünce rahatlamış gibi görünüyor. Duruma uymayan bir ifadesi vardı...Ben mi yanlış gördüm yoksa?” Chu Ning gözlerini ovuşturarak konuştu.

“Muhtemelen yanlış görmedin. Ben de öyle hissettim.” Ye Wansheng onun iki yan koltuğunda oturuyordu. Gerçekten de Chu Mu’nun garip bir ifade takındığını hissetmişti.

“Muhtemelen savaşmaya devam etmeyi planlıyor. Rakibinin Dehşet Kurdu sürüsü olması, Hayalet Kral ve Şeytan Ağacı Askeri’ni belli ölçüde etkili kıldı.” dedi Ye Qingzi hafifçe.

………………..

Diğerlerinin analizleri gibi Ye Qingzi’nin analizi de yanlış değildi. Chu Mu gerçekten iki seçeneğe sahipti ama üçüncü dalganın Dehşet Kurdu sürüsü çıkmasıyla savaşmaya devam etmeyi seçti.

Alev Kuşu tarafından yakıldıktan sonra, Şeytan Ağacı Askeri’nin sadece %40 yaşam gücü kalmıştı. Ama bu bir grup savaşıydı. Şeytan Ağacı Askeri karşısında kaç tane düşman olduğunu neden umursayacaktı ki? Saldırıları karşısındaki yaratıkların savunmalarını aşabildiği sürece, fiziksel gücü tükenmediği ve düşmanlar onu tek hamlede ağır yaralayabilecek kadar güçlü olmadığı takdirde, Şeytan Ağacı Askeri durup dinlenmeksizin grup savaşına devam edebilirdi!

Chu Mu’nun hedefi açıktı. Olabildiğince uzun süre arenada kalmak!

Arenada daha uzun süre kaldığı sürece daha yüksek bir sıralama elde edecek ve daha yüksek bir ödül kazanacaktı!

…………….

Ruh hayvanı sürüleri çok korkunçtu; ruh hayvanı ya da ruh hayvanı eğitmeni fark etmeksizin, ufak bir hatayla geride ceset bile kalmazdı. Pek çok kişi Chu Mu’nun kalan yirmi beş dakika boyunca dayanamayacağını düşünüyordu, zira Dehşet Kurdu sürüsünden gelen bir saldırı dalgasıyla Chu Mu da ruh hayvanları da ölürdü.

Ama Chu Mu durumun böyle olmadığına inanıyordu. Buz Perisi görevini sürdürebildiği sürece, kalan otuz dakika içinde tüm sürüyü katledebilirdi!