Çeviri: bebebiskuvisi

Dış saray savaş alanında…

Chu Mu, Jia Jing’in yol göstermesiyle savaş alanına yürüdü.

Avcı Birliği’nden Luo Peng savaş alanının tam ortasında duruyordu. Chu Mu göründüğünde gözleri parladı ve yüzünde kendinden emin bir gülümseme ortaya çıktı.

“Sonunda ortaya çıktın. Ölene dek Ruh Sarayı’nda saklanacağını düşünmüştüm.” Avcı Birliği’nin yedinci seviye unvanı Birlik Yöneticisi’ne sahip adam gülerek konuştu.

Avcı Birliği’nden izlemeye gelen dört kişi vardı toplamda. Üçü Luo Peng’le arkadaş olan genç nesil uzmanlardı. Hepsi üçüncü sınıfın güçlü katılımcılarındandı. Bu Göklerin Altındaki Savaş’ta da Luo Peng’in takım arkadaşları olacaklardı.

Dördüncü kişiyse, Chu Mu’nun daha önce görmüş olduğu ikinci sınıfın zirve adaylarından Wang Xuan’dı. Wang Xuan’ın yapacak başka işleri vardı aslında ama daha önce Luo Peng’i yenen Chu Mu’nun Ruh Sarayı’na geri döndüğünü duymuştu. Bu karşılaşmayı izlemeye gelmenin bir sorun olmayacağını düşünmüştü.

“Luo Peng geçtiğimiz üç ayda iki kere yedinci seviye Büyüleyici Dünya’ya girdi. Tüm ruh hayvanlarının güçlerini arttırdığından Dun Şehri’nde olduğundan daha farklı. Ruh Sarayı veledi kesinlikle yenilecek.” dedi Luo Peng’in takım arkadaşı.

“En, Luo Peng’in eğitimi gerçekten çok sıkıydı, umarım kazanır.” Wang Xuan başıyla onayladı. Luo Peng üçüncü sınıfta güçlü bir rakipti. O yaşta o seviyeye ulaşmak çok zor olduğundan, Avcı Birliği’nin yüksek seviyelileri onu gözlemliyordu.

Wang Xuan gözlerini karşıya dikti ve Chu Chen’in yanında biri olduğunu görüp onun tanıdık olduğunu düşündü.

Adam, Chu Mu’yla birlikte savaş alanına girdi. Ardından yavaşça seyirciler için ayrılmış bölgeye geçti. Yabancılarla konuşmak istemediğinden kimsenin onu fark etmeyeceği tenha bir koltuk bulup oturdu.

“Sanırım...Sanırım Ruh Sarayı’ndan Li Heng…” Bir Birlik Yöneticisi uzun süre adama baktıktan sonra tereddütle söyledi.

Avcı Birliği’nden Wang Xuan şaşkına döndü. Ama bir süre sonra ayağa kalktı ve bu Ruh Sarayı uzmanının yanına doğru yürüdü.

Adam gerçekten de Saray Efendisi Yu’nun yetenekli astı Li Heng’di. Buraya da Saray Efendisi Yu’nun Chu Mu’ya Göklerin Altındaki Savaş’a Ruh Sarayı adına katılıp katılmayacağını sorma emri üzerine gelmişti ama Genç Efendi Chu’nun savaşacağını görünce ilgiyle izlemeye karar vermişti.

“Kıdemli Li Heng.” Wang Xuan, Li Heng’in önüne geldi ve saygıyla konuştu.

Wang Xuan bir deli gibi yabanda eğitim yaptığından herkese karşı kibirliydi ve hayvanlarınkine benzer gözlerinde saygı namına bir şey yoktu. Ama Li Heng’in önünde inanılmaz saygılıydı.

“Oh, Avcı Birliği’nden Wang Xuan, bugün Ruh Sarayım’a sorun çıkarmak için mi geldin?” Li Heng yerinde oturmaya devam ederken ona kayıtsız bir bakış attı sadece.

“Buna cesaret edemem, tesadüf eseri buradayım sadece…” diyerek garip bir şekilde güldü Wang Xuan.

“Oradaki, Avcı Birliğin’in üçüncü sınıf genç nesil uzmanı, değil mi?” Li Heng, Luo Peng’e bakarak sordu.

“Avcı Birliğimiz’in yeni Avcı Kralı Luo Peng ve gerçekten de üçüncü sınıf uzmanımız.” dedi Wang Xuan başıyla onaylayarak. Sonra Chu Mu’yu işaret edip dedi ki: “Kıdemli Li Heng, bu Chu Chen senin öğrencin mi?”

“Öğrenci mi? Böyle bir öğrenciyi alamam muhtemelen!” dedi Li Heng gülerek.

Li Heng, sekizinci seviye Büyüleyici Dünya’nın en tehlikeli yerlerinde tek başına dolaşmış yirmi yaşındaki bu anormal güçlü genç uzmanın öğretmeni olma onuruna sahip olamayacağını düşündü.

Li Heng’in cümlesi, Wang Xuan’ın kafasını karıştırdı biraz. Ruh Sarayı’nda Li Heng’in mükemmel bir konuma sahip olduğu bilinmeliydi. Öğrencisi olarak alamayacağı bir genç ise, ya çok yüksek bir konumda ya da çok güçlü olmalıydı.

“Herkes senin Ruh Sarayı’nın üçüncü sınıf katılımcılarının eğitmeni olduğunu biliyor. Ruh Sarayı’nın Sekizinci Genç Efendisi bile sana büyük saygı duyuyor. Avcı Birliği’ne borçlu olmasaydım ben bile senin rehberliğinde olmak isterdim…” dedi Wang Xuan.

………………..

Li Heng, Wang Xuan’ın iltifatını umursamadı, yavaşça buraya gelen güzel ve zarif kadını fark ederek başını eğip ona baktı.

Kadın zarif ve terbiyeli bir şekilde yürürken asil de görünüyordu. Neredeyse hiçbir erkek onu gördüğünde sakin kalamazdı.

“Ting Lan demek. Tam şu anda, bu güzelliğin Ruh Sarayı’nın hangi karakteri olduğunu düşünüyordum.” Li Heng bu ünlü güzelin gülümseyerek yürüdüğünü gördü.

“Kıdemli Li Heng.” Ting Lan basit bir jestte bulundu.

Ting Lan ilk başta yüksek statülü Li Heng’in burada olmasından dolayı şaşırmıştı ama biraz düşününce, Li Heng’in üçüncü sınıf katılımcıların eğitmeni olduğunu hatırladı. Muhtemelen Chu Chen de onun öğrencilerinden biriydi ve bu yüzden gelmişti.

Tianxia Şehri’ne sık sık gelen herkes, Li Heng’in Ruh Sarayı’nın birinci sınıf uzmanı olduğunu bilirdi. Avcı Birliği’nin, Tüccar Birliği’nin, Elemental Tarikatı’nın, Luo Bölgesi Tarikatı’nın ve diğer büyük oluşumların zirve uzmanları onun elleri altındaydı. Böyle bir uzman varken, kibirli Wang Xuan bile ciddiyetsiz davranmaya cesaret edemezdi.

Daha da önemlisi, Li Heng Ruh Sarayı’nın üçüncü sınıf uzmanlarının eğitmeniydi! Wang Xuan’ın Li Heng’in Chu Chen’in eğitmeni olduğunu düşünmesi de aynı sebeptendi!

Birbirlerini kibarca selamladıktan sonra hepsinin dikkatleri savaş alanına çevrildi.

O anda, Chu Mu çoktan savaş alanının merkezine girmişti. Savaş arzusuyla parlayan siyah gözleriyle Luo Peng’e baktı, soğuk yüzünde hiçbir ifade yoktu.

Chu Mu’dan yirmi metre uzakta duran Luo Peng gönlünü kaptırdığı hanıma baktı ve kendine güvenli bir şekilde gülümsedi.

Sadece o izlemeye geldiyse savaşmanın anlamı vardı. Luo Peng kendi yaşıtları arasında sadece Chu Mu’ya yenilmişti. Ting Lan’ın dediği gibi, başarısızlık ruh hayvanı eğitmeninin yoluydu. Ama zayıf olanlar düştükleri yerden kalkamazdılar.

Bu savaş için, Luo Peng aylardır gücünü artırmaya çalışmaktaydı. Onurunu tekrar kazanmanın zamanının geldiğini düşünüyordu!

“Üçüncü sınıfın onuru benimdir. Kimsenin beni durdurmasına izin vermeyeceğim, özellikle de senin. Geçen sefer kendime çok fazla güvendiğim için kaybettim. Bu sefer, gücümün sadece göründüğü kadar olmadığını sana göstereceğim!” dedi Luo Peng, Chu Mu’yu işaret ederek.

“Üçüncü sınıfın onuru için seninle savaşmayacağım.” dedi Chu Mu.

Üçüncü sınıf. Chu Mu’nun amacı üçüncü sınıf olsaydı kendinden utanırdı. Âlem Tahtı’nı elde etmek istiyorsa, yeterli cesareti ve hırsı olmalıydı. Chu Mu ikinci sınıfın onurunu istiyordu!

“Hengheng, kendi sınırlarını bilmen güzel bir şey. Nasıl rekabet etmek istiyorsun? Sen seç!” Luo Peng, Chu Mu’nun üçüncü sınıfın onuru için savaşmayacağı sözlerinin ardında yatanı anlamadığından onu kışkırttı.

“Geçen seferki gibi olsun.” dedi Chu Mu.

“Tamam, ilk ruh hayvanını çağır!” dedi Luo Peng.

Büyü okumaya başladığında bir ruh sözleşmesi Luo Peng’in etrafında döndü ve yavaşça ayaklarının altında duran bir ruh sözleşmesi deseni hâline geldi.

Sembolün içinden, savaş alanına doğru büyük bir rüzgar dalgası yayıldı. Savaş alanının merkezinde, bulanık bir hava akımı ortaya çıkarak yavaşça bir perinin bedenini oluşturdu.

Luo Peng’in çağırdığı ilk ruh hayvanı, geçen seferki gibi Kasırga Perisi’ydi!

Birkaç ay geçmişti ve Kasırga Perisi’nin gücü açıkça yükselmişti. Çağrıldığı anda savaş alanı içindeki tüm hava akımını kontrolü altına aldı.

Luo Peng ilk ruh hayvanını çağırdıktan sonra, Chu Mu da çağrısını bitirdi.

Yoğun bir karanlık enerji yavaşça Chu Mu’nun etrafını sardı ve belirsiz gölge güneşi engelledi. Bilinmeyen bir bölge ortaya çıktı. Boşluktan, başka bir dünyadan geliyormuş gibi görünen Karanlık Yıldırım Düşü Hayvanı garip bir şekilde ortaya çıktı!

Ting Lan’ın bakışları Chu Mu’nun Karanlık Yıldırım Düşü Hayvanı’na kaydı ve yüzünde bir şaşkınlık ortaya çıktı. Karanlık Yıldırım Düşü Hayvanı’nın güç seviyesini anlayamayacağı bir seviyeye gelmesini beklememişti!

“Bu Karanlık Yıldırım Düşü Hayvanı büyük bir güç artışı yaşamış sanırım!” dedi Ting Lan kendi kendine, uzun bir süre düşündükten sonra.

Li heng orada oturdu ve çenesini okşayarak Chu Mu’nun Karanlık Yıldırım Düşü Hayvanı’na baktı. Ruh andacı Ting Lan’ınkinden daha yüksekti ve bu Karanlık Yıldırım Düşü Hayvanı’nın güç seviyesini anlayabilecek tek kişiydi oradakiler arasında.

Karanlık Yıldırım Düşü Hayvanı karanlıkta saklanabiliyordu ve şeytanlar tespit edilmesi en zor ruh hayvanlarıydı. Li Heng şimdi Genç Efendi Chu’nun sekizinci seviye Büyüleyici Dünya’nın en tehlikeli yerine girmeye cesaret edebilmesinin nedenini anlıyordu.

………………….

“Yine bu şeytan. Kısıtlayıcı gücü yüksekse ne olmuş yani!” diyerek güldü Luo Peng.

Kasırga Perisi’nin rüzgar enerji kristali başlangıç seviyesinde Çalkantılı Rüzgar olduğundan hasar gücü epey artmıştı. Luo Peng, ruh hayvanının bu Karanlık Yıldırım Düşü Hayvanı’nı yüz metrelik alanına sokmayacağına çok güveniyordu.

Luo Peng bu sefer tekli kontrol yapmak istemedi. İkinci ruh hayvanını çağırmak için hemen başka bir büyü okudu!

Yavaşça bir ruh sözleşmesi sembolü ortaya çıktı. Kahverengi kayalar Luo Peng’i çevrelemeye başladı. Büyük kahverengi sembol yavaşça belirginleşti ve sembolden kayalar fırlayarak devasa bir ruh hayvanının bedenini yarattı…

Bu, kaya tipi Çıyan Kuyruklu Taş Devi Şeytanı’ydı!

Uzun menzilli Kasırga Perisi ve yakın menzilli Çıyan Kuyruklu Taş Devi Şeytanı; bu, geleneksel bir elemental ruh hayvanı stratejisiydi!

“Kaya tipi Çıyan Kuyruklu Taş Devi Şeytanı, mükemmel…” Luo Peng’in savaş alanına ikinci ruh hayvanını çağırdığını görünce Chu Mu gülümsedi.

Ruh hayvanı bölgesinde soğukça duran hayalet hükümdar yavaşça gözlerini açtı ve gözlerinde şeytani bir parıltı ortaya çıktı!

Chu Mu’nun çağırdığı ikinci ruh hayvanı, kaya türlerinin en büyük hükümdarıydı, Hayalet Kral!