Çeviri: bebebiskuvisi

Ruh Sarayı'ndan ayrıldıktan sonra, Chu Mu hemen Avcı Birliği'ne gitti.

Muhtemelen Âlem Tahtı ve Ruh Sarayı iki farklı ihtişam hissettirdiğinden, Chu Mu diğer yapıları görünce hayran olsa da sakin kalmayı başarabildi.

Avcı Birliği'ne girdikten sonra, hemen Dun Şehri'nde ona avcılık bilgilerinde yardımcı olan genç kadını, Xiao Qin'i düşündü.

Bu yüzden ana salona girdiğinde, bu genç kadının burada olup olmadığını özellikle sordu.

Gerçekten de kısa bir süre sonra, açık pembe kıyafetler giyen Xiao Qin geldi. Yavaşça koşarken yüzü al aldı ve çok tatlı görünüyordu, özellikle de güzel kulaklarındaki dört zincirli küpeyle, koşarken sallanıyor, güzel yüzünü ön plana çıkarıyordu...

"Genç Efendi Chu Chen, sonunda geldiniz." Xiao Qin çok sevimli ve itaatkar bir ifade takınırken güzel yüzünü kaldırdı.

Chu Mu başıyla selam verdi ve Xiao Qin'e ruh hayvanı yüzüğünü teslim etti. Dedi ki: "Orada yaklaşık on ruh hayvanı olmalı. Avcı Birliği'nde onları satmama yardım et. İlaç almak için yandaki dükkana gideceğim."

"Oh, peki. Hemen on ruh hayvanını değerlendirme uzmanına teslim edeceğim." Xiao Qin yüzüğü aldı ve Chu Mu tarafından yabanda yakalanmış ruh hayvanlarıyla ilgilendi.

Chu Mu'nun şu anda toplam altmış milyonu vardı, yani Dokuz Kuyruklu Cehennem Tilkisi Kalbi'ni almadan önce eksik kırk milyonunu toparlamalıydı.

Dokuz Kuyruklu Cehennem Tilkisi Kalbi, Xia Guanghan tarafından kurulan bir tuzak olabilirdi ama bu ruh nesnesi Chu Mu'ya gerçekten lazımdı. Bu nedenle parayı topladıktan sonra Saray Efendisi Yu'dan onu satın almak için yardım isteyecekti. Muhtemelen arka planda bazı dolaplar dönüyor olsa da, büyük bir Saray Efendisi'ne karşı oyun oynamaya cesaret edemeyecektiler.

Chu Mu elli tane kadar yedinci seviye iyileştirici ilaç aldı. Çeşitli yedinci seviye zehir giderici ilaçlar ve on tane de sekizinci seviye ilaç aldı.

Sekizinci seviye ilaçların on tanesi beş milyon tuttu, bu da Chu Mu'nun kalbini acıttı. Ama sekizinci seviye Büyüleyici Dünya'ya girdiğinden beri bu pahalı ilaçların bir gereklilik olduğunun farkındaydı!

İlaçlar için yaklaşık yedi milyon, ruh hayvanlarının iki aylık yiyecek masrafı için üç milyon harcadı, on milyon bir anda eriyip bitti!

Neyse ki, avlanırken bir sürü ruh nesnesi, ceset materyali, ruh kristali ve ruh kristali benzeri şeyler toplamıştı. Tüm bunlar on milyon değerindeydi ve bu harcamaları finanse edebilirlerdi.

Xiao Qin işleri çok verimli ve hızlı bir şekilde halletti. Chu Mu tüm ihtiyaçlarıyla ilgilendi ve Chu Mu'ya içinde kırk milyon bulunan bir uzamsal yüzük verdi.

"Bu kadar çabuk mu?" Chu Mu biraz şaşkınlıkla sordu.

"Evet, gençken burada yaşadığımdan pek çok kişiyi tanıyorum. Yüzüğü onlara verdim ve değerinden satın aldılar hemen. Genç Efendi, bana gerçekten güvendin. Kırk milyon altın değerinde ruh hayvanını bana teslim ettin." dedi Xiao Qin utangaç bir şekilde.

"Mhm, teşekkürler. Oh, Xiao Qin, Antik Çöl'de herhangi bir görev var mı?" diye sordu Chu Mu.

Chu Mu, Saray Efendisi Yu'ya sekizinci seviye görevin sekizinci seviye Büyüleyici Dünya olan Antik Çöl'de olmasının en iyisi olacağını söylemişti zaten. Ama Avcı Birliği'nin de orada bir görevi varsa, daha hızlı para kazanabilirdi.

"Mhm, tamam..." Xiao Qin başıyla onayladı. Ama hemen bir şey fark etti ve gözlerini sonuna kadar açtı. Birkaç saniye Chu Mu'ya baktıktan sonra dedi ki: "Genç Efendi Chu Chen, Antik Çöl sekizinci seviye Büyüleyici Dünya. Oraya mı gidiyorsun?"

"Altıncı seviye bir unvanım var, bunun üzerindeki görevleri almam mümkün değil mi?" diye sordu Chu Chen.

Chu Mu'nun ifadesine bakınca, Xiao Qin gerçekten de bu adamın Antik Çöl'e gideceğine emin oldu.

Sekizinci seviye Büyüleyici Dünya'nın ne kadar korkunç olduğunu biliyordu ve oralardaki tüm görevler sekizinci seviyeydi. Chu Mu'nun altıncı seviye unvana sahipken sekizinci seviye görev alacağını asla düşünmezdi.

"Kurallar yapamayacağını söylüyor ama Genç Efendi istiyorsa, Xiao Qin sana yardımcı olabilir..." dedi Xiao Qin yumuşak bir sesle.

Chu Mu hoş bir şaşkınlık ifadesi gösterdi, çünkü bu genç kızın Avcı Birliği'nde böyle yöntemleri olacağını hiç düşünmemişti. Avcı Birliği'nden sekizinci seviye bir görev alabilirse, Ruh Sarayı'nın göreviyle birlikte iki yüz milyon altın bile kazanabilirdi. Zhan Ye'nin ekipmanı, Karanlık Yıldırım Düşü Hayvanı'nın ruh nesneleri ve Beyaz Kabus'un ruh nesneleri böylece tek seferde hallolurdu!

    ……

Chu Mu bir süre Avcı Birliği'nin ana salonunda bekledi. Sonra aksi gibi, Dun Şehri'nin Avcı Kralı Luo Peng'i girişte yürürken gördü.

Luo Peng'in yanında siyahlar içinde bir adam vardı. Bu adam kolayca kalabalığa karışmış gibi görünüyordu. Dikkatli bakıldığında gözlerinin kahverengi olduğu ve sürekli etkileyici bir aura taşıdığı görülebiliyordu. İnsanlar ona baktıklarında, bilinçsizce ürkmüş bir ifade sergiliyorlardı.

"Büyük Kardeş Wang, iş avcılığa geldiğinde seninle nasıl kıyaslanabilirim? Şu anda kendi gücüne güvenerek sekizinci seviye Büyüleyici Dünya'da dolaşabilirsin. Diğer yandan, ben sadece yedinci seviye Büyüleyici Dünya'ya girebilirim." Luo Peng yanındaki adamla konuşurken saygıyla gülümsüyordu.

Karanlık adamın pozisyonu ortalama değildi ve Avcı Birliği'nin ana salonuna girdiğinde, sakince yürürken üyeler ve görevliler onu sakince selamladı.

"Bu Wang Xu. Kısa süre önce Huikui Ormanı'nda orta seviye bir hükümdar sınıfı yavru ruh hayvanı yakaladığını ve onu iki yüz milyona sattığını duydum. O kadar altınla ruh hayvanlarını bir seviye yükseltebileceğine eminim!" Chu Mu'nun yakınlarındaki pek çok kişi kısık sesle konuşmaya başladı.

"Bu seferki Göklerin Altındaki Savaş'ın ikinci sınıfındaki en güçlü kişi o. Göklerin Altındaki Savaş'a dokuz ay var hâlâ ve bu sefer liderlik ettiği takım yüksek bir sıralama elde edip Avcı Birliğimiz'e onur getirecektir."

"Öyle. Oh, Wang Xu'ya Avcı Birliği tarafından düzenli bir hizmetçi verildiğini duydum."

"Bu artık bir sır değil. Hiçbir arka planı yok ve bu seviyeye ulaşmak için sadece kendi gücüne güvendi."

Avcı Birliği'nin ana salonuna giren bu karanlık adam bir anda odak noktası oldu ve Chu Mu'nun etrafındaki herkes onun hakkında konuşmaya başladı.

İkinci sınıf uzmanı olduğundan, Chu Mu da doğal olarak ona dikkat etti. Sonuçta dokuz ay sonra rakibi olacaktı.

"Oh? Sen de mi buradasın? Seni arasam da bulamamıştım." Luo Peng hemen ana salonda rahat bir şekilde oturan Chu Mu'yu fark etti.

Chu Mu, Luo Peng'i rakibi olarak görmüyordu aslında, kayıtsızca ona baktı. Hiçbir şey söylemedi.

"Büyük Kardeş Wang, bu sana daha önce bahsettiğim kişi, Ruh Sarayı'ndan Chu Chen." Luo Peng, Chu Chen'in onu görmezden geldiğini fark etmedi, onu işaret ederek Wang Xu'yla konuştu.

"Oh, sen Luo Peng'i yenen kişisin. Ruh Sarayı'nda gerçekten de birçok gizli uzman var." Wang Xu orada durdu ve kahverengi gözleriyle Chu Mu'ya baktı.

Wang Xu'nun gözlerinde aşağılama yoktu; unun yerine olgun bir ifade vardı. Bakışları insanları rahatsız hissettirdi, özellikle de Luo Peng hakkında konuştuğu sırada. Birçok savaşa girdiği gözlerinden anlaşılıyordu ve etkileyici bir niyetle birlikte hafif vahşilik sızıyordu.

Chu Mu'nun bakışları soğuklaştı. Diğer insanlar ona dişlerini gösterdiğinde, Chu Mu'nun da gözlerinde vahşiliği ortaya çıkardı.

Wang Xu, Chu Mu'nun ona kafa tuttuğunu ve pek de nazik olmadığını hissetti. Aurasını tamamen serbest bıraktı!

Siyah gözlerle kahverengi gözler birbirlerine kenetlendiğinde buz gibi soğuk bıçaklar çarpışmış gibiydi. Öldürme niyeti baskı yarattı ve çevrenin sıcaklığını düşürdü!

Luo Peng bu iki vahşi hayvana bakarken şaşkınca bir kenarda durdu. Luo Peng'in kendi başında Büyüleyici Dünyalar'da dolaştığı bilinmeliydi ama bu ikisinin vahşiliğinin vahşi ve güçlü ruh hayvanlarından bile daha korkunç olduğunu hissetti.

"Kardeş Wang değil mi bu...eh?" Xiao Qin durumdan habersizce yanlarına geldi. İkisinin arasındaki soğuk bakışmanın tüylerini ürpertip yüzünü beyazlaştırdığı anda Wang Xu'yu selamlamak üzereydi.

Sevimli Xiao Qin'in içeri girdiğini görünce, Wang Xu baskıcı aurasını geri çeken ilk kişi oldu ve hiçbir şey olmamış gibi bir ifade takındı...

"Kız Kardeş Xiao Qin, son zamanlarda iyi misiniz?" diyerek güldü Wang Xu.

"Evet...Evet..." Xiao Qin şaşkınlığından kurtulamamıştı hâlâ. Yüzü solgundu ve vahşi aurasını serbest bırakan Chu Mu'ya bakmadan önce karanlık Wang Xu'ya baktı.

"Büyük Kardeş, hâlâ yapacak işler var. Önce ben gidiyorum." Wang Xu selamladı ama daha fazla bir şey söylemedi. Hemen Avcı Birliği'nin iç salonuna doğru yürüdü.

Luo Peng'in ifadesi oldukça garipken Xiao Qin hâlâ şaşkınlık içindeydi.

"Chu Chen, seninle tekrar savaşmak istiyorum. Zamanı ve yeri belirle." Luo Peng bu işi böyle bırakamazdı elbette. Hemen şaşkınlığından kurtulup Chu Mu'yla konuştu.

"Ben de yedinci seviye Büyüleyici Dünya'ya eğitime gideceğim. Geri döndüğümde tekrar savaşacağız. İki ay sonra savaşalım, savaş alanını sen seçebilirsin." Luo Peng kendinden oldukça emindi.

Konuştuktan sonra hâlâ Wang Xu'yla konuşacak şeyleri varmış gibi göründü ve aceleyle onun peşinden gitti. Chu Mu'nun onun savaş teklifini kabul edip etmemesini önemsemedi.

Chu Mu da umursamadı. Bakışları yavaş yavaş kendine gelen Xiao Qin'e düştü. Hemen afalladı ve bu genç kadının sıradan bir Avcı Birliği görevlisi gibi görünmeyip, özel yetenekleri varmış gibi görünmesine şaşırdı.

"Antik Çöl'de bir görev var mı?" Chu Mu Xiao Qin'un durumunu soruşturmak yerine doğruca onu ilgilendiren durumu sordu.

"Var. Yüz milyon ödüllü ama..." Xiao Qin hemen başıyla onayladı.

    ……

Avcı Birliği iç salonu...

"Ona kaybetmene şaşmamalı. Ruh Sarayı veledinin Ruh Sarayı'nın anormal gençlerinden biri olduğu açık." Wang Xu Luo Peng'e bakarak konuştu.

"Büyük Kardeş Wang, ana ruh hayvanlarımdan sadece birini çağırdım. Dahası, iki ay içinde iki ana ruh hayvanım sekizinci evre sahte hükümdara ulaşacak. O zaman geldiğinde kesinlikle benim rakibim olamayacak." Luo Peng biraz haşin şekilde konuştu.

"Ona kaybettiğinde rakiplerine kaybetmedin. Soğukluğu ve sakinliği, çok uzun ve anormal bir eğitim geçirdiğini kanıtlıyor. Ruh hayvanların onunkinden daha güçlü olsa bile, kaybetme ihtimalin kazanma ihtimalinden daha fazla."