Çeviri: bebebiskuvisi

“Wu wu~~~~~~” Aniden su sıçraması sesi duyuldu. Yu He meselesini düşünen Duan Xinhe bu garip sesi duydu.

Sonunda başını hafifçe eğdi ve felç olmuş gibi görünen Fang Tong'un bira enerji toplayarak kaçmaya çalıştığını gördü.

Güldü ama onun kaçışını hemen engellemedi. Aksine, iffetsiz bakışlarıyla artık bir genç hanım mizacı kalmamış bu kadının çıplak bedeniyle sürünüşünü izledi.

Sonunda, tamamen hayatta kalma içgüdüsüyle birkaç metre süründü. İçgüdüleri ona buradan kaçtığı ve bir daha bu canavara yaklaşmadığı sürece hayatta kalma şansı olduğunu söylüyordu. Doğrusu, şu anda mantıklı düşünebilme yeteneğine sahip değildi, zira ne kadar sürünürse sürünsün, Duan Xinhe'den kaçamazdı.

"Madem bu kadar kışkırtıcı bir pozisyon gösteriyorsun, bir posta daha keyfimize bakalım. Sonuçta savaşları henüz tamamlanmadı." dedi Duan Xinhe gülerek. İleri adım attı ve Fang Tong'un sırtına basarak boynunu kavradı ve ona daha fazla acı verdi.

Fang Tong o kadar korkuyordu ki, yüzü çarpılmıştı ama onu durduramadı. Tüm bedeni bastırılıyor ve boynu o kadar sert tutuluyordu ki, yüzü pis kanalizasyon suyuna girmişti.

Duan Xinhe için bu lağım suyu en temiz su gibiydi, bu dolgun ve beyaz beden kirli suyun sıçramasını önemsemiyordu. Aksine kasten Fang Tong'un üzerine su sıçratıyordu.

Duan Xinhe, anormal şekilde gülerken bir at binicisi gibiydi. Gülerken kollarından tutup Fang Tong'un yüzünü lağım suyuna bastırıyor, bedenindeki çürüklere yenilerini ekliyordu. Ama kız güçsüzdü...ağlama sesleri ve kötücül kahkahalar çarpışırken hiçbir şey yapamıyordu. Şehveti zirveye ulaşmış piç ve ciddi aşağılamalardan muzdarip genç hanım...Duan Xinhe sonunda tacizini durdurdu ama Fang Tong artık mücadele etmiyordu. Kirli kanalizasyon suyunun içinde uzanıp kaldı, bembeyaz yüzü yeşilimsi siyah renkteydi. Bedeni yavaşça sertleşmeye başladı... 

"Piç Duan Xinhe, umarım geberirsin!" Yu He'nin öfkesi zirveye ulaşmışken aynı zamanda ölümün kıyısında olmanın korkusu içindeydi!

Gizli odada sayısız alev kalıntısı yanıyordu ve alevlerin gücü yüzünden kırmızıya dönmüştü. Hava bile kuduran alevlerin kokusuyla doluydu.

Bu alev kalıntıları, Chu Mu ve Mo Xie'nin Semavi Alev Ayini kombinasyonuyla oluşmuştu. Bu tekniğin gücü çok yüksekti ve Yüz Ağaç Dişi Şeytan alev tekniklerine direnmesini sağlayan su özniteliğine sahip olsa bile, Chu Mu'nun mutlak öldürme tekniğine direnebilmekten acizdi.

Yu He'nin bedeninde de yanıklar vardı ve anormal derecede sefil bir hâlde görünüyordu.

Yu He başındn beri bunu planlamıştı. Chu Mu ve takımının yakınlarda olduğunu ve Duan Xinhe'nin ayrıntılı mesajlarından, Camgöbeği Gizli Ejderha'nın da büyük ihtimalle burada olduğunu biliyordu.

Chu Mu'yu öldürmek ve ödül ile Camgöbeği Gizli Ejderha Yumurtası'nı almak için bu kurnaz planı yaratmış, Duan Xinhe'yi buraya getirmeye çalışmıştı.

Duan Xinhe varken neden Chu Mu'nun takımının tuzağını umursayacaktı ki? Dahası, Duan Xinhe'nin yardımını alabilmek için kendi kuzenini, Fang Tong'u satıp onu Duan Xinhe'nin pençeleri arasına göndermişti. Elemental Tarikatı'nın genç hanımının tecavüz edilerek sefil bir şekilde ölmesine sebep olmuştu.

Ama Duan Xinhe'nin hâlâ gelmeyecek kadar kurnaz olacağını düşünmemişti. Bu da panik olmasına sebep olmuştu, çünkü Duan Xinhe ortaya çıkmazsa, Chu Mu ile tek başına yüzleşmek zorundaydı.

Ama şu anda, hileler yapma konusunda uzman olan Yu He, savaşmayı asla bırakmayan Chu Mu'nun rakibi değildi. Daha demin Semavi Alev Ayini Bindirmesi altında Yüz Ağaç Dişi Şeytan'ı küle dönmüştü. İkinci ruhu da yaralanınca ölümün çok yakın olduğunu hissetmişti.

İki ruhu yaralanmıştı ve bu, onu öldürmek için en iyi zamandı. Chu Mu kesinlikle bu şansı bırakmazdı ve Buz Büyücüsü'nü görmezden gelip Mo Xie ve Şeytan Ağacı Askeri'ne saldırı başlatmalarını emretti.

Yu He dişlerini sıktı ve bir büyü okudu. Zayıf bir savunma kullanarak Chu Mu'nun iki güçlü saldırı ruh hayvanına karşı savunma yapmaya çalıştı. Ama ruh hayvanları olmadan, daha güçlü olsaydı bile Mo Xie'nin pençeleriyle Şeytan Ağacı Askeri'nin dallarına uzun süre dayanamazdı.

Savunması çabucak parçalandı ve Mo Xie'nin Kraliyet Alevli Pençesi altıncı seviye ruh zırhına vurdu. Karnında derin bir yara açtı.

Alevler karanlığı aydınlatmazken, orada dış hatları belli belirsiz görülebiliyordu. Parlaklıkla dolu bir çift göz Chu Mu'nun Yu He'yi öldürmesini bekliyormuş gibi sessizce Chu Mu ve Yu He'yi izliyordu.

Yu He yanlış hesap yapmıştı; bir komplo uzmanı olan o, tamamen yanlış hesap yapmıştı. Ne Duan Xinhe'nin bu kadar kurnaz olmasını beklemişti, ne de kendi neslinden hiç kimse tarafından öldürülemeyeceğini düşünürken Chu Mu'nun gücünün onu tamamen aşmasını beklemişti.

Korku ve paniğin arasına, biraz da gönülsüzlük karışmıştı. Böylesine mükemmel bir planın bu şekilde başarısız olacağına inanmaya gönülsüzdü ve gerçek hedefine ulaşmadan önce ölmeye gönülsüzdü. Elemental Tarikatı'nın en büyük yetkisini elde etmeden önce ölmeye gönülsüzdü ve daha önce bir kere görüp kara sevdaya kapıldığı yüzü peçeli kadını elde etmeden ölüp gitmeye daha da gönülsüzdü.

“Shua!!!!!”

Sonunda Mo Xie tarafından öldürüldü. Kraliyet Alevli Pençesi Yu He'nin boynundan geçti. Aslında, pençeleri boynuna dokunmamıştı ama kafası bedeninden ayrılmıştı bile. Püskürmesi gereken kan, Kan Alevleri tarafından tamamen yakıldı ve dahası, Yu He'nin bedenine de yayıldılar.

Alevler bedeninin önündeki yaralara girdiler ve bedenini dıştan yakmaya başladılar. Yu He kendisine neler olduğunu hissedebiliyordu, belki de kısa süre sonra hiçbir şey hissedemeyeceğini söylemek daha iyiydi.

Alevler bedenini yakarken, Yu He'nin yüzü yavaşça alevler tarafından yutuldu. Ama ölürken...hemen öncesinde, Yu He'nin çaresizlik dolu olması gereken gözlerinde, acının ortasında vahşi bir parıltı açığa çıktı. Hâlâ komplo kuruyormuş gibiydi...çabucak bedeni küle dönüştü ve gizli odanın tamamı, önceki Semavi Alev Ayini'nden kalan yoğun bir yanık kokusuyla doldu.

"Tch...gücün gerçekten fena değil. Bu kadar genç yaşta böyle bir seviyeye ulaşabilmişsin. Bu, bulunması aşırı zor bir şey..." Yavaşça gizemli bir ses geldi.