Çeviri: bebebiskuvisi

"Sadece bu ruh hayvanların varsa, o zaman çok kötü bir şekilde kaybedeceksin." Yu He sonunda ayrılırken Chu Mu'ya gülerek bunları söyledi.

"Bunlar yeterli." Chu Mu kayıtsız bir şekilde yanıtladı.

Yu He daha fazla konuşmadı. Yolun iki yanındaki buz sütunlarını dağıttı ve Renkli Gökyüzü Şehri'ne doğru yürüdü.

Yu He ayrıldıktan sonra, şehir her zamanki durumuna geri döndü. Gelip geçen herkes, Chu Mu'ya şöyle bir göz attı. Birçoğu garip bir şekilde ona baktı ve sessizce beraber yürüdükleri arkadaşlarıyla bir şeyler konuştu.

Az önce Yu He'yle savaşan Chu Mu'nun ruh hayvanı oluşumu çok barizdi. Yu He'nin üç ruh hayvanı, bir bütün olarak değerlendirildiğinde Chu Mu'nunkilerden daha güçlüydü.

Yani Chu Mu onunla planlanmış olarak savaştığında, muhtemelen kaybedecekti. Bu insanlar asla Chu Mu'nun seviyesine ulaşamayabilirlerdi ama çoğu insan daha zayıf olan Chu Mu'nun kaybedeceğini düşünüyordu.

"Genç Efendi, Li Şehri'ne gitmek için mi ayrılıyorsunuz?" Saray Efendisi Tang izlemeye çalışan kalabalığı dağıtırken konuştu.

"En, Bin Ağaç Şehri'ne doğru." Chu Mu başıyla onayladı.

"Güvenliğiniz için, Zhao Yi'yi yanınızda göndermeme izin verin. Soylu kimliğinizden dolayı başınıza hiçbir şey gelmemeli." Saray Efendisi Tang ağzını açıp konuştu.

"Olur." Chu Mu bu teklifi reddetmedi. Şimdi Genç Efendi kimliği açığa çıkmıştı ve Ruh Sarayı karşıtı gruplara hedef olursa, kesinlikle ortaya çıkacak sorunlar hafif olmazdı. Güvenli olması için, bölgeyi kimliklerini ve rotalarını saklayarak terk etmek zorundaydılar.

   ……

"Genç Efendi, onu öldürmek için birini göndermek ister misiniz? O adamın hayatta kalması sizin için çok kötü olur." Binanın üzerinde, koyu mavi kıyafetli orta yaşlı bir adam, Yu He'nin yanında durdu ve kayıtsızca konuştu.

Yu He binanın yanında, elleri arkasından bağlı şekilde duruyor, Chu Mu'nun nereye gideceğini izliyordu. Uzun bir sürenin ardından sonunda kafasını salladı. "Bu Chu Chen, ya takma isim kullanan bir Ruh Sarayı Genç Efendisi ya da bir Genç Efendi'nin astı. Onu öldürürsem, onlara bir tanık öldüren suçlu olduğumu bildirmiş olurum. Ayrıca, kolayca kışkırtılabilir biri değil. Onu öldüreceksem iyi bir plana ihtiyacım var ve duruşma sona erene kadar ona dokunamam."

Yu He, Chu Chen'in Ruh Sarayı Fermanı'nın sahte olmadığını biliyordu, yani kimliği çok gizemliydi.

Elbette kuytu köşelerde, onunla ilgilenmek için dolaplar çevirebilirdi ama Genç Efendi seviyesindeki karakterler kışkırtılabilecek insanlar değildi, bu yüzden öfkesini dışa vurmak için meydan okumayı beklemeliydi.

"Yedinci Büyük Saray Efendisi Yu çetin cevizdir. Bu çocuk tanıklık ederken, iki ay sonraki duruşmada bir sürü sorun olacak." dedi koyu mavi kıyafetli orta yaşlı adam.

"Heng, böyle olmasını ister miydim?" Yu He de bunu düşününce acayip rahatsız oluyordu.

Planı çok başarılıydı. Hiçbir kanıt yokken, Saray Efendisi Yu bile bir kaza olmadığı konusunda şüphelenmeyecekti, bu yüzden onun başına bela olmayacaktı.

Ama Yu He, aniden bir Ruh Sarayu Genç Efendisi'nin ortaya çıkacağını, planlarını mahvederek tüm şüpheleri onun üzerine çekeceğini düşünmemişti. Bundan kurtulmak gerçekten çok zor olacaktı.

Chu Mu'yla alay ederken hâlâ sakin ve aklı başında bir görünüm takınabilmişti. Ama işin aslı, uzun süredir öfkeden deli olmuş durumdaydı. Chu Mu'nun varlığından dolayı, çok büyük ihtimalle Ruh Sarayı tarafından ağır bir şekilde cezalandırılacaktı. Bu da, Elemental Tarikatı içindeki pozisyonunu etkileyecekti.

Şanssızlığı yüzünden yakınıp duruyordu. Dokuz Ruh Sarayı Efendisi'nden sadece dördü ya da beşi dışarıda gezinirdi. Bu dünya devasaydı ama daha yeni yüksek pozisyona sahip bir Ruh Sarayı Genç Efendisi'yle karşılaşmış, anormal katı Ruh Sarayı yargısı karşısına çıkarılacağı gibi yüzüne bir tokat yediğinde de misilleme yapamamıştı.

Yargılamadan güven içinde kurtulabilirse kötü olmazdı. Aksi hâlde, onun için kıyametin başlangıcı olurdu. Bu iki ay içinde, suçlamalardan kurtulacak bir yol düşünmek için beynini zorlaması gerekiyordu.

   ……

   ……

Kirli sakallı Zhao Yi'nin eşliğinde, doğuya doğru yürüdü.

Yol boyunca, Zhao Yi ana Ruh Sarayı'na girmek için Genç Efendi Chu Mu'nun özel ilgisini kazanmayı umarak sürekli Chu Mu'nun hangi Genç Efendi olduğunu anlamaya çalıştı.

Ana Ruh Sarayı'na girebilenlerin hepsi gerçek uzmanlar ve güvenilir, yetkili figürlerdi. Zhao Yi sadece dokuzuncu seviye bir Ruh Sarayı şubesinin ruh görevlisiydi. Daha yüksek bir pozisyon elde ederek onuncu seviye bir Ruh Sarayı'nın ruh görevlisi olmak istiyorsa, Chu Mu gibi önemli birinin onu tavsiye etmesi gerekiyordu.

Ama Chu Mu'nun Zhao Yi'yi tavsiye edebilmesi imkansızdı. Sonuçta, Chu Mu Ruh Sarayı içindeki rütbe sistemini bilmiyordu. Annesi dışında, Ruh Sarayı'ndan tek bir kişiyi bile tanımıyordu.

Bin Ağaç Şehri'ne ulaştıktan sonra, Chu Mu Zhao Yi'yi birkaç kelimeyle postaladı ve dilediği yere gidebileceğini söyledi.

"Genç Efendi, Bin Ağaç Şehri'nde çok sayıda Bitki Dünyası ruh hayvanı bulunur. Kan Emici Ağaç'a ihtiyacın yok muydu? Burada satılıyor olabilir." Yaşlı Li, Chu Mu'ya hatırlatmada bulundu.

Damarlı kan Yağı, uzun süredir Chu Mu'nun uzamsal yüzüğündeydi. Şimdiye kadar geçtiği şehirlerde Kan Emici Ağaç'ı aramıştı ama hiçbirinde satılmıyordu, bu yüzden onu Damarlı Kan Yağı ile birleştirerek Şeytan Ağacı Askeri'ni güçlendirme fırsatını bir türlü bulamamıştı.

Bin Ağaç Şehri, Bitki Dünyası ruh hayvanları için oldukça hoş bir şehirdi. Bunun ana nedeni de, ünlü Yuan Ormanı'nda olmasıydı. Bu da demekti ki, ruh hayvanı eğitmenlerinin çoğu, Yuan Ormanı'nda bulunan Bitki Dünyası ruh hayvanlarını seçiyordu.

"Yüz Ağaç Dişi Şeytanı'yla başa çıkmak çok zordur. Onunla savaşırken Beyaz Kabus'u çağırmayacaksan, önümüzdeki iki ay içinde Şeytan Ağacı Askeri'nin gücünü büyük ölçüde arttırmalısın ve Şeytan Ağacı Askeri'yle onu kontrol etmelisin, yoksa küçük tilkin çok kısıtlanacak."  dedi Yaşlı Li.

Chu Mu da bunun farkındaydı. Öznitelikler arasındaki zıtlık çok aşikârdı. Güç seviyesindeki artışla birlikte, ruh hayvanı teknikleri de daha güçlü bir hâle geliyordu, bu yüzden ruh hayvanları arasındaki öznitelik avantajları daha da belirginleşiyordu.

Yu He'nin Yüz Ağaç Dişi Şeytanı'nın savaş gücü, kesinlikle Mo Xie'ninkinden aşağı değildi. Ama çoklu teknikler kullanabilmesi ve ağaç tipinin güçlü kısıtlayıcı teknikleri, Mo Xie'nin hayvan tipine büyük bir zıtlık yaratıyordu. Bu zıtlığın dezavantajını aşacak bir şey bulamazsa, Chu Mu, Yu He karşısında kesinlikle kaybedecekti.

Şeytan Ağacı Askeri şu anda altıncı evrenin altıncı seviyesindeydi. Chu Mu onu önümüzdeki iki ay içinde güçlendirmeye ve yedinci evrenin birinci seviyesine yükseltmeye odaklanacaktı, böylece Yüz Ağaç Dişi Şeytan'a karşı bir şans bulabilirdi.

Chu Mu elbette ikisi arasında devasa bir fark olduğunu biliyordu.

Yüz Ağaç Dişi Şeytan'ın ağaç tipi güçlendirmeleri, açıkça görülüyordu ki, onu düşük seviye hükümdar sınıflarına yaklaştırmıştı. Şeytan Ağacı Askeri'nin ağaç tipi ise, anca orta  komutan sınıfı seviyesindeydi. Yetenek, güç ve tür seviyeleri bakımından, devasa bir fark vardı. Chu Mu, Şeytan Ağacı Askeri'ni, Yüz Ağaç Dişi Şeytan'la savaşabilecek seviyeye ulaştırana kadar güçlendirip güçlendiremeyeceğinden bile emin değildi.

"Özet olarak, onu güçlendirmek ve geliştirmek için elimden gelenin en iyisini yapmalıyım." Chu Mu kendine bir hedef koydu.

Ağaç tipi ruh hayvanı, çoklu ruh hayvanı savaşında her zaman çok önemliydi. Sekiz yüz Kurnaz Kaya Muhafızı karşısındayken, Şeytan Ağacı Askeri Yüz Ağaç Dişi Şeytan seviyesinde olsaydı, kendi başına yüz Kurnaz Kaya Muhafızı'yla kolayca ilgilenebilirdi. Bu, ağaç tipi ruh hayvanların, takım savaşlarındaki büyük avantajıydı!

Kurnaz Kaya Muhafızları'nı düşününce, Yu He'nin bir de gücü zirve komutan sınıfını aşan Sağlam Kaya Generali olduğunu hatırladı.

Hayalet Kral sadece beşinci evrenin sekizinci seviyesindeydi. İki ay içinde, Hayalet Kral'ı Sağlam Kaya Generali'yle savaşabilecek seviyeye ulaştırması pek mümkün değildi ama Chu Mu yine de onun savaşmasına izin vermeyi düşünüyordu.

Hayalet Kral ve Sağlam Kaya Generali aynı türdendi, ama Hayalet Kral, Sağlam Kaya Generali'nden bir seviye daha yüksekti.

Ve Hayalet Kral hiç güçlendirme geçirmemişti. Bazı ruh nesneleri alarak onu güçlendirdiğinde, altıncı evreye ulaşabilirdi. Yu He'nin Sağlam Kaya Generali'ni yenemese de, onu meşgul edebilmesi yeterli olacaktı!

   ……

Chu Mu ticaret yerini ve pazarı dolaştı ama ne yazık ki, Kan Emici Ağaç bulamadı. Aslında düşünülürse, sekizinci seviye bir şehirde, milyonlarca altın değerinde bir şeyin bulunmaması normaldi.

Sadece dokuzuncu ve daha yüksek seviye şehirlerde Ruh Sarayı'nın şubeleri vardı, bu yüzden Chu Mu Kan Emici Ağaç satın almak için Ruh Sarayı'nın kaynaklarını kullanmak istese bile bu mümkün değildi.

Biraz araştırdıktan sonra, nihayet Ruh Hayvanı Sarayı'nda bir ödülde, Kan Emici Ağaç hakkında bir ipucu buldu.

Chu Mu'nun bulduğu şey Kan Emici Ağaç değildi, Kan Emici Ağaç Şeytanları'nın yaşadığı yerdi.

Ruh Hayvanı Sarayı ödülü, Bin Ağaç Şehri'nin elli kilometre kuzeyinde sık sık ortaya çıkan komutan sınıfı Kan Emici Ağaç Şeytanları'ndan bahsediyordu. Ödül ise, beşinci evrenin altında yüksek nitelikli bir Kan Emici Ağaç Şeytanı için beş milyon altın teklif ediyordu.

"Ne, bu ödül ile ilgileniyor musunuz?" Chu Mu ödüle bakarken şirin bir çocuk yanına geldi.

"En, sen de mi oraya gidiyorsun?" Chu Mu gözlerini on yedisinde ya da on sekizinde gibi görünen gence çevirdi.

Çoğu ruh hayvanı eğitmeni on yaşındayken ruh hayvanlarıyla yavaşça temas kurmaya başlar ve on sekiz yaşları civarında, ailelerini, güçlerini, kıdemlilerini geride bırakarak kendi eğitimleri için dış dünyaya açılırdı. Bu eğitim yirmi beş yaşlarına kadar sürer, ardından kendi güçlerine güvenerek oluşumlara katılırlardı. Elbette, oluşumlara katılmak istemeyenler de olurdu, onlar eğitimlerine devam ederdi...

Chu Mu on yedisinde görünen gence baktı ve onun erkenden eğitimine başlamış genç bir ruh hayvanı eğitmeni olduğunu tahmin etti.

"Kan Emici Ağaç Şeytanı Bölgesi'nden geçerek kuzeye doğru devam etmek zorundayım. Ödülü kabul ederseniz, beni de yanınıza alıp Kan Emici Ağaç Şeytanı Bölgesi'nden sağ salim geçmeme yardım eder misiniz? Size komisyon öderim." dedi tatlı genç.

"Fazladan bir kişiyi götürmek külfetlidir ve elverişli de değildir." Chu Mu çocuğa bakarak hafifçe konuştu.

"Altıncı andaç Ruh Öğretmeni'yim. Sadece yanımda gidecek birini arıyorum, böylece birbirimize göz kulak olabiliriz. Kimin yük olacağı, o kadar kolay belli olmaz." dedi genç gülümseyerek.