Çeviri: bebebiskuvisi

Genç nesil eğitmenler arasında, ruh hayvanları yedinci aşama bir güç kullanabilenler oldukça müthişti. Sekizinci aşamaya yakın bir güç kullanabilenler ve dahası bunu kolayca kullanabilenler ise, gerçek zirve uzmanlardı.

“Sınırsız Değişim!”

Chu Yue, Chu Mu’nun Buz Perisi’nin anormal bir yeteneğe sahip olduğunun farkına vardı ve en ufak dikkatsizlik göstermeye bile cesaret edemedi. Hemen Mor Senluo’ya en güçlü savunma tekniğini kullanmasını emretti!

Mor Senluo kanatlarını hızla çırpmaya başladı. Yavaşça garip, mor bir rüzgar oluşturdu. Şiddetli rüzgar Mor Senluo’nun bedenini çevreledi ve garip bir değişim ortaya çıkardı!

Kırk Buz Kılıcı, Buz Perisi’nin kontrolü altında Mor Senluo’ya uçmaya başladı. Her bir kılıcı ayrı ayrı kontrol ediyordu.

“Sou Sou Sou Sou-----”

Sekiz metrelik devasa Buz Kılıçları durmaksızın Mor Senluo’nın bedenine aktı ama mor renkli kaotik rüzgarın içinde, Mor Senluo’nun bedeni durmaksızın yer değiştirdi. Bu sıyrılma tekniğiyle, otuz Buz Kılıcı’nı atlatmayı başardı!

Otuz Buz Kılıcı’nı atlatması, Mor Senluo’nun sıyrılma yeteneklerinin çok güçlü olduğunu gösteriyordu. Mor Senluo’nun sürekli yerini değiştirerek uçan Buz Kılıçları’ndan kaçındığıını görünce, Chu Jia’nın yüzünde memnun bir gülümseme ortaya çıktı. Kendi kendine düşündü ki: ‘Ağabeyim, ağabeyim sonuçta. Beklenmedik şekilde iyi kontrol edilen Buz Kılıçları’ndan bile kurtulabiliyor!’

Otuz Buz Kılıcı’nı atlattıktan sonra, kalan on Buz Kılıcı’nı bedeniyle veya kanatlarıyla engelleyebilirdi, korkulacak bir şey yoktu.

Chu Yue de gülümsedi. Mor Senluo’yu iyi tanıyordu ve tahminine göre, yirmi Buz Kılıcı’ndan kaçınması bile fena sayılmazdı. Ama Mor Senluo olağanüstü bir kararlılık sergilemiş ve onun yüzünü kara çıkarmamıştı.

“Beng Beng Beng----”

Kalan on Buz Kılıcı Mor Senluo’nun bedenine çarptı ve sağlam beden tarafından parçalanıp yere düşen buz parçacıklarına dönüştüler!

Mor Senluo’nun bedeninin savunması yedinci aşamanın orta seviyesindeydi ve on tane Buz Kılıcı ona gerçek bir hasar veremezdi.

Ama Chu Yue tam Mor Senluo’ya Buz Perisi’ne saldırmasını emredecekti ki, şok edici bir olay meydana geldi. Chu Yue, Chu Jia, Chu Xi, Chu Qian, hepsi hayrete düştü.

Buz Perisi’nin gözlerinin parlamasıyla, Mor Senluo’nun sıyrıldığı ve yere düşmeyip paralel bir şekilde uçmaya devam eden otuz Buz Kılıcı şok edici bir kavisle geri döndü ve Mor Senluo’nun bedenine çarptı!

Chu Yue tamamen afallamıştı. Alelacele bedenini koruması için kanatlarını kullanmasını emretti.

Mor Senluo’nun kanat savunması, beden savunmasından biraz daha güçlüydü, ama hazırlık yapamadan otuz Buz Kılıcı bedenine çarptı!

Mor Senluo’nun bedenine çarpan her bir kılıç küçük buz parçalarına dönüşürken, Buz Kılıçları aynı yere değil de daha yukarı çarptı.

“Şeytan Ağacı Bağlaması!”

Buz Perisi Mor Senluo ile uğraşırken, Şeytan Ağacı Askeri tekniğini hazırlamaya başlamıştı bile. Otuz kılıcın saldırısı bittiği anda Şeytan Ağacı Askeri kollarını savurdu. Zincire benzer iki tane kök fırlattı. Havaya fırladılar ve Mor Senluo’nun elli metrelik çevresinde kıvrıldılar.

Chu Yue’nin ifadesi değişti. Otuz Buz Kılıcı’nın ardı ardına çarpmasıyla, Mor Senluo’nun savunması bu saldırıdan daha yüksek olsa bile, çarpma gücü onun bilincini sarsacak ve teknik kullanamaz hâle getirecekti.

Şeytan Ağacı Askeri’nin gücü kötü değildi ve Şeytan Ağacı Bağlaması başarıyla Mor Senluo’yu bağladı. Kapana kısılmış avını yere indirmek için yeterli güce sahipti.

“Zhan Ye, Mürekkep Zırhı Dikeni!” Chu Mu hemen Mo Ye’ye emir verdi.

Zhan Ye uzun zamandır hazırlanmaktaydı. Şeytan Ağacı Askeri, havadaki Mor Senluo’yu aşağı çekmeye başladığında hemen ona doğru koşmaya başladı. Mor Senluo’nun altında sakince durdu ve savunmayı görmezden gelebilecek Mürekkep Zırhı Dikenleri’ni uzattı!

“Beng----”

Mor Senluo yere düştü ve düştüğünde bedeni Zhan Ye’nin Mürekkep Zırhı Dikenleri tarafından delindi. Taze kan her yana yayılmaya başladı.

“Zhan Ye, Yakın Savaş Düğümü!”

“Hou!!!”

Zhan Ye’nin savaş arzusu ve heyecanı her zaman en yüksek seviyedeydi. Mor Senluo’nun düşmesiyle ortaya çıkan yıkıntıların arasından bir anda fırladı ve karanlık aşındırma etkisine sahip Mürekkep Zırhı Dikenleri’ni Mor Senluo’ya sapladı!

“Buz Perisi, Siyah Kristal Buz Zırhı!”

“Ling---”

Siyah Kristal Buz Zırhı’nı düşük güç seviyesine sahip Mo Ye üzerinde kullanmak, savunmasını en az bir aşama arttırdı. Zhan Ye şu an beşinci evrenin beşinci seviyesindeydi ve savunması artmasaydı da, Mor Senluo onu bir anda öldüremezdi.

Mor Senluo yaralanmıştı ama savaş gücünü kaybetmemişti. Pençeleriyle çılgınca Şeytan Ağacı Askeri’nin kök zincirlerini kesmeye başladı.

Şeytan Ağacı Askeri’nin kökleri, Şeytan Ağacı’ndandı ve sıradan ağaç tiplerinden daha esnekti. Mor Senluo sonunda kendini kurtarmadan önce epey uğraşmak zorunda kaldı. Ama ne yazık ki, Şeytan Ağacı Askeri aynı anda üç teknik yapabilirdi!

Ağaç tipi ruh hayvanlarının, hayvan ve kanat tipi ruh hayvanlarına karşı mutlak üstünlükleri vardı. Buna Şeytan Ağacı Askeri’nin aynı anda üç teknik kullanma yeteneği de eklendiğinde, yere çakıldığı an, güçlü bir teknik kullanmadığı sürece, Şeytan Ağacı Askeri’nin bağlama tekniklerini parçalayamayacaktı.

Buz Kılıcı Formasyonu’ndan sonra, Buz Perisi’nin seyirci kalmayacağı da açıktı. Mikro Kontrol’ü kullanarak, buz tipi tekniklerini tam bir isabetle Mor Senluo’nun bedenine vurdu. Zhan Ye’nin karanlık aşındırması sayesinde savunması düşmüştü zaten. Böylece buz tipi teknikler savunmasını aşıp derisini delebildi.

“Altıncı evrenin yedinci seviyesinde savaşçı sınıfı Buz Perisi, altıncı evrenin dördüncü seviyesinde savaşçı sınıfı Şeytan Ağacı Askeri ve beşinci evrenin beşinci seviyesinde komutan sınıfı Mo Ye. Bunlarla bile yedinci evre güçlendirilmiş komutan sınıfı kanat tipi ruh hayvanını teknik kullanamayacak duruma getirdi…” Chu Qian olanları izlerken şaşkındı.

Chu Mu’nun üç ruh hayvanı, savaş sırasında uyumlu çalışmamıştı aslında. Öyle olsaydı, bu üç ruh hayvanı kendi tür ve güç seviyelerini fersah fersah aşardı. Uyumlu çalışsaydılar, Mo Xie bile karşılarında duramazdı.

Ağaç tipinin savunmasının ve kısıtlamasının birleşimi, tam bir baş ağrısıydı. Buz tipinin güçlü savunması ve korkunç saldırı gücü ise, bu savaşın öne çıkanıydı. Mo Ye’nin cesurca yakın savaşa girmesiyse, rakibin teknik bile kullanamamasına sebep olmuştu! Bu ruh hayvanlarının birleşimi, tür ve güç seviyesi açığını kapamak için fazlasıyla yeterliydi.

Üç ruh hayvanının saldırılarıyla, Mor Senluo’nun bedenindeki yaralar gittikçe çoğaldı. Chu Yue’nin yüzü küle döndü.

“Ağabey...ağabey...ruh hayvanını geri çek. Yoksa…” Chu Jia’nın yüzü çok garipti. Mevcut durum çok açıktı. Mor Senluo, üç ruh hayvanının saldırıları altında teknik bile kullanamıyordu ve durmaksızın saldırılardan dolayı acı çekiyordu. Kısa sürede geri çağrılmazsa ölecekti.

Chu Yue, öfkeyle Chu Jia’ya baktı. Ruh hayvanını geri çağırmak istemiyor muydu sanki? Sorun şuydu ki, ruh hayvanını geri çağırırsa tüm gururunu kaybederdi?

Chu Qian şaşkınlığından kurtulduktan sonra berrak gözleri titremeye başladı. Chu Mu’nun ruh hayvanları gerçekten olağanüstü bir savaş gücü sergilemişti; en azından Chu Qian’ın yenilmeyeceğini düşündüğü Mor Senluo’yu yenebilmişlerdi.

Chu Mu bir ruh hayvanı eğitmeni olduğundan beri çok zaman geçmemişti. Ama ruh hayvanlarını eğiterek bu kadar güçlü yapabilmişti. Chu Qian daha çocukluklarından beri Chu Mu’nun olağanüstü yeteneklere ve onlarca yıllık ruh hayvanı eğitmenlerinden daha fazla bilgiye sahip olduğunu biliyordu. Gelecekte kesinlikle bir uzman olacaktı!

Ama ruhunu kaybetme talihsizliğini yaşamıştı. Buna rağmen şu an sergilediği güç, Chu Qian’ın her zaman umut ettiği günün gelişinin habercisiydi. Bu yüzden kalbindeki heyecanı bastırmakta zorlanıyordu…”Geri dön…” Chu Yue sonunda büyüsünü okudu. Daha fazla beklerse ruh hayvanı öldürülecekti.

Chu Yue ruh hayvanını geri çağırdığında, Chu Mu da Zhan Ye’yi geri çağırdı. “Chu Yue kaybetti…” Chu Xi hâlâ şoktan kurtulamamamıştı ve inanmazlıkla Chu Mu’ya bakıyordu.

Chu Yue, Büyük Chu Ailesi’nde gerçekten muhteşem bir figürdü. Üçe karşı birde bile ona karşı avantaj elde edebilecek pek insan yoktu. Chu Xi, küçük bir şehirden gelen bir veledin Chu Yue’nin ana ruh hayvanını yenebileceğini nasıl düşünürdü ki?

“Sen bahsi kaybettin. Sen ise, artık onu rahatsız etme. Yedinci seviye buz tipi ruh kristalini alacağım.” Chu Mu elini uzattı ve yerden yedinci seviye buz tipi ruh kristalini alarak uzamsal yüzüğüne attı.

Beyaz kıyafetli Chu Mu’yu izlerken, Chu Yue kibirli gülümsemesini nasıl sürdürebilirdi ki? İfadesi çok çirkindi ve diğer insanlar göğsünün inip kalkışını açıkça görebiliyordu.

Bir süre sonra aniden gülümseyerek Chu Mu’ya dedi ki: “Hahaha, Chu Qian’ın küçük ailesinden böyle bir yetenek çıkmasını beklemiyordum. Tüm Büyük Chu Ailesi’nde, Mor Senluo’yu üç ruh hayvanıyla yenebilenlerin sayısı çok değildir. Sen de onlardan birisin…”

Chu Yue’nin içten gülüşü, Chu Qian ve Chu Xi’nin rahatlamasına neden oldu. Daha önce Chu Yue’in kasvetli olduğunu sezmiş, onun patlamak üzere olduğunu düşünmüştüler…

“Neredeyse dişleri kırılacak ama zorla gülümsemeyi başarabiliyor. Gülüyor ama gözleri uğursuz. Kurnaz piçin teki olduğu çok açık…” dedi Yaşlı Li küçümsemeyle.

Chu Mu da doğal olarak Chu Yue’nin açık fikirli biri olmadığını gördü ve başıyla onayladı.

“Birkaç gün sonra, Büyük Chu Ailemiz’in öğrencileri arasında bir yarışma olacak. Chu Qian, izlemesi için kardeşini de getir. Uygunsa, yarışmaya giriş koşullarından da bahset…” dedi Chu Yue.

Konuştuktan sonra rahat bir tavır takındı ve dağ zirvesi savaş alanından ayrılmak üzere yürümeye başladı.

“Peki.” Chu Qian, Chu Yue’nin bunları söylemesini beklemediğinden hemen başıyla kabul etti.

“Chu Chen, katılman gerektiğini hatırla. Katılman için öneride bulunabilirim. Ödül oldukça cömert ve eminim ki, iyi bir sıralama elde edebilirsin. Bu şekilde, Büyük Chu Ailesi insanları sana daha saygı dolu bakabilirler…” Chu Yue, Chu Mu’nun yanından geçerken gülümsedi ve bir kez daha vurguladı.

“Bakarız.” dedi Chu Mu. Ne kabul etti ne de reddetti.