Bölüm 208: Dokuzuncu Seviye Yanıltıcı Dünya, Gizemli Orman Dünyası

avatar
5841 20

Charm of the Soul Pets - Bölüm 208: Dokuzuncu Seviye Yanıltıcı Dünya, Gizemli Orman Dünyası


 

Çeviri: bebebiskuvisi

 

 


Ametist bir dağ ve dere suyu. Çok renkli ışıklar, hafifçe kıvrılan suda yıkanarak, her yönde muhteşem sahneler yaratan göz alıcı bir parlaklık yansıtıyordu.


Chu Mu taze dere suyunun yanına oturdu ve avuçlarını birleştirerek temiz suyu doldurdu. Tam ağzına götürmek üzereydi ki, Mo Xie hemen gelip avucundaki suyu içti.


Chu Mu acı acı güldü ve ufaklığı çimdikledi. Bir avuç daha aldı ve bu sefer Mo Xie’ye kaptırmadan kendisi içti.


“Garip bir şekilde tekrar yabana döndüm.” Etrafındaki yemyeşil dağ ormanına göz gezdirirken kendini biraz çaresiz hissetti.


Xia Guanghan, Beyaz Kabus’un yerini bulmak için ruh andacı damgasını kullanabilirdi. Ama aynı şekilde, Chu Mu da, Beyaz Kabus’taki ruh andacı damgası sayesinde Xia Guanghan’ın yakınlarda olduğunu hissediyordu. Normal yaşantısına geri dönmek için Xia Guanghan’dan kurtulmanın bir yolunu bulmak zorundaydı.


“Wu Wu Wu-----” Mo Xie kendine güvenle dolu bir şekilde başını kaldırarak Chu Mu ile konuştu. “Aceleci ve düşüncesizce davranamayız. Çok güçlüler. Şu anda bir Kraliyet Alevli Dokuz Kuyruklu Cehennem Tilkisi’ne dönüşmüş olsan bile, korkarım ki, hâlâ onun rakibi olamazsın. Üstelik yanında bir sürü adam da getirmiştir. Onlarla karşı karşıya gelemeyiz.” dedi Chu Mu, Mo Xie’ye.


“Wu Wu Wu---” Mo Xie gönülsüz bir ses çıkardı ve ardından, durumu daha da kötüleştirmekten başka bir boka yaramayan Beyaz Kabus’a söylenmeye başladı. “Nie-----Nie-----” Beyaz Kabus hemen itiraz etti ve bunun kendi hatası olmadığını söyledi.


“Beyaz Kabus’u da suçlayamazsın. Xia Guanghan’ın ruh andacı damgası, oldukça güçlü bir damga aracıyla yapılmış olmalı. Ruh Lordu’na ulaşmadan o damgayı kaldırmak çok zor olacaktır. Beyaz Kabus da kendi başına bu damgayı kaldıramaz.” dedi Chu Mu.


Elbette, Chu Mu, bu damgadan kurtulmak için Beyaz Kabus ile olan ruh sözleşmesini kaldırmayı düşünmüştü ama Chu Mu’nun dört yıl boyunca, onu yetiştirmek için çok şey feda ettiği hükümdar sınıfı Beyaz Kabus’la olan ruh sözleşmesini kaldırmaya gönlü el verse bile Beyaz Kabus’un da bunu kabul etmesi gerekirdi.


Beyaz Kabus, Chu Mu’nun ruh gücünü özümsemeye alışarak büyümüştü. Chu Mu ile olan ruh sözleşmesini bozmak onun yararına olmayacaktı. Dahası, Chu Mu’nun ruh gücü de bunu zorla yapabilecek kadar güçlü değildi.


Yani Chu Mu’nun şu anda başka bir seçeneği yoktu. Yapabileceği tek şey, güneyin yasak bölgesinin derinliklerine ilerlemekti. Karmaşık araziyi ve tehlikeli ruh hayvanlarını kullanarak, peşindeki Xia Guanghan için bir dizi engel yaratabilirdi.


İnsanların yaşadığı bölgelerde daima haritalar da olurdu. Hatta insanların sık sık girdiği tehlikeli bölgelerin kıyılarındaki şehirlerde bu bölgelerdeki nispeten tehlikeli yerlerin işaretlendiği haritalar bile olurdu.


Kimsenin ayak basmadığı gizemli bölgelere gelince, buralar için satın alınabilecek haritalar yoktu. Yani Chu Mu’nun gidebileceği kısa yollar hakkında bilgisi yoktu ve yasak bölgenin derinliklerine girebilmek için kendi hislerine güvenmek zorundaydı.


Yasak bölgelerin insanları korkutmasının sebebi, sadece orada sayısız ruh hayvanı olması değildi, aynı zamanda dağları ve ormanları birbirine bağlayan bölgelerde garip fenomenlerin ortaya çıkmasıydı. Garip renkler sergilermiş gibi görünen yanıltıcı hâleler vardı.


Yanıltıcı hâleler ormanlarda ortaya çıkardı. Eşsiz bitkiler ve doğal çevreye bağlı yetişen güçlü bitki tipi ruh hayvanları, korunan bir dünya yaratıyordu!


Bir yanıltıcı hâle, ormanda sadece farklı türlerde ruh hayvanlarının saklanmasına izin vermekle kalmaz, aynı zamanda davetsiz misafirlerin yönlerini kaybetmelerine de sebep olurdu! Yanıltıcı hâlelerin en korkunç yanı ise, o bölgeye giren canlının, hiçbir engelin bulunmadığı elli metrelik bir alanda sıkışıp kalmasına neden olabilmesiydi!


Bu elli metrelik alanlar oldukça küçük olsa da, bu eşsiz fenomenleri anlamayanlar bu bölgelere girdiği an, üç-dört gün boyunca bu elli metrelik alanda sıkışır ve oradan bir türlü kurtulamazdı.


Chu Mu güneyin yasak bölgesine girdikten sonra, böyle bölgelere neden yasak bölgeler dendiğini sonunda anladı. Zira daha derinliklerine giremeden, önünde oldukça korkunç yanıltıcı hâleler ortaya çıkmaya başlamıştı!


Bataklık, nehir, dağ, orman, ova, tundra gibi çeşitli bölgeleri derinlemesine araştıran pek çok insan vardı. Ve bu tür yerlerin hepsinin, kendine özgü, garip ve eşsiz fenomenleri vardı.


Yanıltıcı hâleler ise, kesinlikle dağ ormanlarında en parlak görünümlerini sergilerdi. Bu konuda araştırmalar yapan insanlar, bu yanıltıcı hâleleri seviyelere bölüp sınıflandırmıştı. Elli metrelik bir alanda bir acemiyi üç gün ve üç gece boyunca tuzağa düşürebilecek yanıltıcı hâleler, dokuzuncu seviye yanıltıcı dünya olarak anılırlardı!


Böyle dokuzuncu seviye bir yanıltıcı dünya ortaya çıkan her bölge, şeytani bölge olarak sınıflandırılırdı. Ama Chu Mu’yu şaşırtan asıl şey, tüm maceracıları ve avcıları da şaşırtacağı gibi, dokuzuncu seviye yanıltıcı hâlelerin, yasak bölgenin dış katmanında ortaya çıkmış olmasıydı.


Çökmüş Orman’daki Mo Ye Ormanı’nın yanıltıcı hâlesi sadece yedinci seviyedeydi. Chu Mu’nun çıkışı bulmak için bir kez daire çizmesi yetmişti. Sekizinci seviye bir yanıltıcı dünyada, Chu Mu ayrılmadan önce bir düzine gün geçirmek zorunda kalırdı. Dokuzuncu seviye bir yanıltıcı dünya ise, Hapis Adası’nın derinliklerindeki orman gibiydi ve Chu Mu oradan kurtulmadan önce bir yıl boyunca daire çizip durmuştu.


“Umarım burada çok zaman kaybetmem.” Chu Mu önce yanındaki Mo Xie’ye, ardından buradan çok hoşlanmış olan Karanlık Yıldırım Düşü Hayvanı’na baktı.


Karanlık Yıldırım Düşü Hayvanı, Chu Mu tarafından dokuzuncu seviye bir yanıltıcı dünyada yakalanmıştı. Yanıltıcı hâleyi gördüğünde, Karanlık Yıldırım Düşü Hayvanı eve dönmüş gibi hissetmişti ve bunu da belli etmekten çekinmemişti.


"Karanlık, yolu sen göster.” Chu Mu, Karanlık Yıldırım Düşü Hayvanı’nı okşadıktan sonra onun sırtına bindi. Karanlık Yıldırım Düşü Hayvanı’nın onu yönlendirmesine izin verdi.


Karanlık Yıldırım Düşü Hayvanı ilerlerken, siyah bedeni yavaş yavaş yanıltıcı hâlenin içinde kayboldu…


………


Üç saat sonra…


“Muhtemelen iki yüz metre bile ilerleyemedik…” Chu Mu kafasını yana yatırdı ve omzundaki küçük Mo Xie’ye baktı.


Küçük Mo Xie başıyla onayladı ve garip bir kızgınlıkla Karanlık Yıldırım Düşü Hayvanı’na baktı.


Karanlık Yıldırım Düşü Hayvanı yanıltıcı hâleye oldukça kendinden emin bir şekilde girmişti ama sadece iki yüz metre yürüyebilmişti ve nedendir bilinmez, başlangıç noktasına geri dönmüştü. Bu döngü de üç saat boyunca devam etmişti. Yanıltıcı hâlenin iki yüz metrellik kısmında daire çizip duruyorlardı. Bu da, Karanlık Yıldırım Düşü Hayvanı’nın özgüvenine ağır bir darbe indirmişti.


“Adalardaki ormanlar ile ana karalardaki ormanlar arasında büyük fark var. Üzülme, düzeni anlamak için zamanını kullan.” Chu Mu, onu endişelendirmek istemeyerek Karanlık Yıldırım Düşü Hayvanı’nı okşadı.


Chu Mu ruh andacını serbest bıraktı ve yanıltıcı hâleden kurtulabileceği bir yöntem aramaya başladı.


Beş saat sonra, nihayet iki yüz metrelik alandan kurtuldular ve ormanın derinliklerine girdiler.


“Burası şeytan ve ağaç tipi ruh hayvanları için bir cennet olmalı.” Chu Mu, dokuzuncu seviye yanıltıcı dünyanın eşsiz tarafını anladığında iç geçirmeden edemedi.


Farklı ruh hayvanları, farklı ortamlarda yaşamayı tercih ederdi. Bunun gibi gizemli hâlelerle dolu ormanlar, şeytan ve ağaç tipi ruh hayvanları için en ideal bölgelerdi. Karanlık Yıldırım Düşü Hayvanı’yla yol alırken, Chu Mu etrafta gezinen birçok nadir ruh hayvanını görebiliyordu.


Katil Xia Guanghan peşinde olmasaydı, Chu Mu burada biraz vakit harcar, üçüncü Ruh Öğretmeni ruh hayvanı olabilecek tatmin edici bir ruh hayvanı araştırırdı.


“Hui------”


İlerlemeye devam ederlerken, Karanlık Yıldırım Düşü Hayvanı aniden durdu. Siyah gözlerini, sanki bir şeyden korkuyormuş gibi yanıltıcı hâlenin içinde kaybolan ormanın derinliklerine dikti.


“Sorun ne?” diye sordu Chu Mu.


“Hui------Hui-----” Karanlık Yıldırım Düşü Hayvanı hemen bir ses çıkardı ve Chu Mu ile olan zihinsel iletişimini kullanmaya başladı.


“Önümüzde güçlü bir şeytanın olabileceğini mi söylüyorsun? Çevrede onun bölgesinin sınırlarını işaretleyen auralar var, öyle mi?” diye sordu Chu Mu.


“Hui---Hui-------” Karanlık Yıldırım Düşü Hayvanı hemen Chu Mu’yu onayladı.


Dokuzuncu seviye yanıltıcı dünyanın eşsiz ortamı, güçlendirilmiş bir insan yapımı kale gibiydi. Kale ne kadar büyükse, kalenin komutanı da o kadar güçlü olmalıydı. Böyle yanıltıcı bir dünyaya sahip ormanı, kendi bölgesi yapabilecek ruh hayvanının da oldukça güçlü bir şeytan olması yaygın görülen bir durumdu.


“Wu Wu Wu----” Mo Xie korkusuz bir ifade takındı ve Karanlık Yıldırım Düşü Hayvanı’na korkmadan ilerlemesini söyledi. “Hadi gidelim, aradığımız şey, bazı güçlü ruh hayvanlarının topraklarında. Onlar sayesinde, peşimizdekilere zorluk çıkarabiliriz.” dedi Chu Mu.


Karanlık Yıldırım Düşü Hayvanı aslında ilerlemekten korkmuyordu, sadece Chu Mu’yu uyarmıştı. Chu Mu’nun onayını aldıktan sonra ilerlemeye başlayarak güçlü şeytan tipi ruh hayvanlarının bölgesine girdi.


Bu dokuzuncu seviye yanıltıcı dünyanın tepesine çıkabilecek ruh hayvanı, hükümdar sınıfı olmasa bile, en azından komutan sınıfı ve dokuzuncu evre olmalıydı. Chu Mu onun bölgesinde çok dikkat çekici davranmaya cesaret edemezdi. Bu yüzden, bölgeye girdiklerinde Mo Xie’ye hükümdarlara denk güçlü aurasını dizginlemesini söyledi.


……….


Chu Mu, derinlere ilerledikçe yanıltıcı hâlenin daha seyrek ortaya çıktığını fark etti. Ormana girişlerinin yaklaşık onuncu gününde, Chu Mu yanıltıcı hâlelerden kurtulduklarını ve daha taşkın yeşil bir okyanusa girdiklerini fark etti!


Yeşil denizin bitkileri, çevredeki ağaçlardan bile daha bereketliydi. Ormanın derinliklerine doğru tüm bitkilerin boyları abartılı bir şekilde yükselirken, kendilerini daha küçük hissetmeye başladılar.


“Bu…”


Chu Mu, Karanlık Yıldırım Düşü Hayvanı’yla birlikte, yönünü tayin etmek için bir ağacın üzerine çıktı. Ama yüz metre uzunluğundaki ağacın tepesine çıkıp etrafa bakındığında, yeşil okyanusun ortasında yükselen üç devasa bitki gördü!


Bu üç bitki keskin bir üçgen oluşturuyordu ve aralarında epey mesafe vardı. Chu Mu bulunduğu yerden baktığında, üç devasa bitkinin dallarının devasa üçgen orman boyunca uzandığını görebiliyordu.


Devasa ağaç dallarının iç içe girmesiyle ve onların tepesindeki koyu mavi yapraklarla birlikte, bu orman okyanusunun zirvesindeki devasa ağaçların, orman okyanusunu besleyerek koyu mavi bir dünya yaratmasına sebep oluyordu. Geniş bir okyanusun ortasındaki göze çarpan, gizemli bir ada gibi…


Bu muhteşem sahneyi gördükten sonra, Chu Mu’nun kalbinde duygular yükseldi. Yanıltıcı hâle dünyasının içinin, böyle hayale benzer ve renkli bir dünya barındırmasını beklemiyordu!

 

 

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44257 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr