Bölüm 206: Yasak Bölge, Kabus Sarayı’ndan Kaçış

avatar
6437 17

Charm of the Soul Pets - Bölüm 206: Yasak Bölge, Kabus Sarayı’ndan Kaçış


 

Çeviri: bebebiskuvisi

 

 


Kabus Şehri’nin derinliklerindeki Kabus Sarayı’nda…


Xia Guanghan koltuğunda tek başına oturuyordu. Başını indirerek bir parlaklık yayan süslemeye baktı ve düşündü.


Chu Mu hakkındaki bilgiler ona ulaşmıştı. İlk düşüncesi, Prenses Jin Rou’nunki gibiydi, hemen devamlı mutasyon ihtimalini değerlendirmişti.


Xia Guanghan Ana Camgöbeği Kabus Adası’ndayken, Chu Mu’nun Ayışığı Tilkisi’nin anormal yeteneğine tanık olmuştu.


Normalde, anormal yetenekli ruh hayvanlarının mutasyon geçirme ihtimali, sıradan ruh hayvanlarından çok daha büyüktü. Xia Guanghan da, Chu Mu’nun anormal yetenekli Ayışığı Tilkisi’nin bir mutasyon geçireceğini düşünmüştü.


Üç yıl sonra, Chu Mu yanında korkunç bir Şeytani Altı Kuyruk Alev Şeytanı Tilkisi ile geri dönmüş ve Kabus Sarayı’nda hızla yükselmişti. Xia Guanghan doğal olarak, Şeytani Altı Kuyruklu Alev Şeytanı Tilkisi’nin, olağanüstü yetenekli Ayışığı Tilkisi’nin tür mutasyonu geçirmiş hâli olduğunu düşünmüştü. Sonuçta çeşit çeşit nadir hazinenin ve garip bitkinin olduğu Hapis Adası, anormal yetenekli ruh hayvanlarının yiyebileceği bir sürü özel ruh nesnesi barındırıyordu ve bunlar, tür mutasyonu olasılığını arttırabilirdi!


Bu yüzden en başta bu konuyla ilgilenmemişti. Sonuçta tür mutasyonları nadir de olsa, imkansız değildiler.


Ama Şeytani Altı Kuyruklu Alev Şeytanı Tilkisi’nin, Jia Şehri’nde on binlerce kişinin gözleri önünde Kraliyet Alevli Dokuz Kuyruklu Cehennem Tilkisi’ne dönüştüğü haberleri kulaklarına ulaştığında, Xia Guanghan tamamen afallamıştı!


İlk düşüncesi de, Chu Mu’nun Ayışığı Tilkisi’ni terk ederek yerine bir Şeytani Altı Kuyruklu Alev Şeytanı Tilkisi edindiği olmamıştı. Bunun yerine, doğrudan devamlı mutasyona sahip olma ihtimalini düşünmüştü.


Devamlı mutasyon. Xia Guanghan, Chu Mu’nun ruh hayvanının devamlı mutasyona sahip olduğuna neredeyse %100 emindi.


“Ruh İttifakı’nın umutsuzca arayıp geri almaya çalıştığı ruh hayvanı yumurtası, beklenmedik şekilde bir ruhunu kaybeden veledin eline geçmiş. Öyle şans mı olur amına koyayım! Tahminim yanlış değilse, Semavi Camgöbeği Gizemli Ejderha’nın Hapis Adası’nda bıraktığı Gizli Ejderha Yumurtası da onda olmalı.” Xia Guanghan’ın yüzünde soğuk bir gülümseme ortaya çıktı ve ifadesi biraz ürpertici oldu!


Kendini güçsüz bir varlığa dönüştürmüş Semavi Camgöbeği Gizli Ejderha Sonsuz Okyanus’a kaçtığında, bu bilgiyi edinmiş Xia Guanghan kasten oraya gitmişti.


Tesadüf o ki, anormal yetenekli Beyaz Kabus’u beslemek için yemek gerekmişti. Kendisi Semavi Camgöbeği Gizli Ejderha’yı ararken, Beyaz Kabus’a yemek temin etmek zorunda bıraktığı Chu Mu’yu da Sonsuz Okyanus’taki Camgöbeği Kabus Adası’nda bırakmıştı.


Xia Guanghan, Semavi Camgöbeği Gizli Ejderha hakkındaki bütün bilgileri almıştı. Hatta Ruh İttifakı’nın sadece Gizli Ejderha Yumurtası’nı değil, ondan çok daha önemli bir ruh hayvanı yumurtasını da aradığını biliyordu.


Xia Guanghan bu nedenle, Sonsuz Okyanus çevresinde uzun zaman boyunca dolaşmıştı. Hatta araştırmak için Prenses Jin Rou’nun güçlerinden bir kısmını ödünç alıp onları bile kandırmıştı!


Ama hiç beklemediği şey, uzun yıllar boyu aradığı ruh hayvanının, Beyaz Kabus’la ruh sözleşmesi imzalattıktan sonra Camgöbeği Kabus Adası’na gönderdiği isimsiz gencin ellerinde ortaya çıkmasıydı.


Xia Guanghan’ın entrikaları sonunda sonuç vermişken, onun ellerinden kayıp gitmesine nasıl göz yumabilirdi? Bu yüzden Chu Mu’nun ruh hayvanının mutasyon geçirdiği haberlerinden sonra hemen birini gönderip onu yakalatmak istemişti.


Ama Chu Mu’yu hafife almıştı. Xia Guanghan’ın gönderdiği insanlar oraya ulaştığında, Chu Mu çoktan ardında bir iz bırakmadan kayıplara karışmıştı. Ama Xia Guanghan’ı asıl utanç içinde bırakan şey, Wangluo Şehri’ndeki Chu Ailesi’nin de şehirden ayrılıp göç etmesi ve onlara dair bir haber bulamamasıydı!


………….


“Kıdemli Xia, aradığınız kişi şu an muhtemelen Xiling Bölgesi’nde. Xiling Bölgesi’nin kuzey sınırında.” Aniden soğuk ve boş salonda bir ses çınladı.


“Gizli Katil Görevlileri! Benimle Xiling Bölgesi’ne gelin; Chu Mu’yu ne pahasına olursa olsun bulmalıyız!” Xia Guanghan ayağa kalktı ve cübbesini arkasından savurdu. Aceleyle soğuk salondan ayrıldı.


Xia Guanghan’ın salondan çıkmasıyla birlikte, soğuk salonda on siyah figür ortaya çıktı ve onu takip etmeye başladılar.


………….


Xia Guanghan bizzat bir göreve çıktığından beri çok uzun zaman geçmişti…


………….


Uzak doğuda, sınırsız açıklıkta bir arazide, gökyüzüne yükselen bir Kutsal Anıt duruyordu. Devasa bir kılıç gibi yere saplanmış olan bu anıt, görkemli, etkileyici ve gururla dolu bir şekilde yer ile gök arasında uzanıyordu.


Bu muhteşem Kutsal Anıt, batı bölgelerin sınır işaretiydi ve insanlar tarafından Kutsal Anıt olarak adlandırılırdı.


Kutsal Anıt ile ilgili çeşitli efsaneler vardı. Bazıları, bunun, hakkında efsaneler anlatılan muazzam ruh hayvanlarından birinin omurgası olduğunu söylerdi. Sessizce burada öldükten sonra, devasa iskeleti bu geniş ve belirsiz bölgeye gömülmüştü. Ama yüce ve boyun eğmez karakteri onu desteklemiş, zaman geçtikçe gökyüzüne doğru yükselen mükemmel bir iskelete dönüşmüştü. Antik çağda yaşayan insanlar bunu yonttuktan sonra da şu anki görkemli Kutsal Anıt hâlini almıştı.


Kavurucu güneş gökyüzünün tepesinden inmeye başladı. Kutsal Anıt’ın gölgesi epey bir uzadı ve uzun Kutsal Anıt’ın yere yansıyan görüntüsüyle birlikte, bunu gören insanların küçük dillerini yutmalarını sağlayacak muhteşem ve şaşırtıcı bir görüntü ortaya çıkardı.


………….


Kutsal Anıt’ın altında, bir kadın ve bir adam sessizce duruyordu.


İkisi arasında iki metre kadar mesafe vardı. Gözlerini birbirlerine dikmişlerdi ama birbirlerine daha fazla yaklaşmıyorlardı.


Kadın, açık mor görkemli bir elbise giyiyordu. Kutsal Anıt’ın altında sessizce dururken bir an bile değersiz görünmüyordu, bunun yerine, insanlara hürmetkâr bir kibir ve ihtişam hissi veriyordu.


Adam, rastgele kıyafetler giyiyordu ve biraz hırpaniydi. Otlarla kaplı bu bölgede dururken, dünyayı dolaşan ve pek çok şeyi deneyimleyen bir gezgin gibi görünüyordu. Varlığının ve mizacının, kadınınkiyle oldukça uyumsuz olduğu söylenebilirdi.


“Bugün sana açıklama yapmaya gelmedim.” Adamın ses tonu dümdüzdü ve bakışları kadının yüzüne sabitlenmişti.


“Bugün açıklamanı dinlemeye gelmedim. Sadece dört yıl önce olanlardan bana neden bahsetmediğini ve bunu kimin yaptığını öğrenmeye geldim.” Kadın öfkeli bir ifade takınmıştı.


Kadının sözlerini duyunca, adam duygusuz bir kahkaha attı. Bir süre sonra soğuk bir sesle dedi ki: “Dört yıl olduğunu biliyorsun demek. Dört yıl boyunca neredeydin? Senin zırvalarını ne dinlemek ne konuşmak istiyorum. Benim olanı geri almak istiyorum!”


Adamın davranışlarını görünce, kadının ruh hâli değişmiş gibi bakışları daha da soğudu. Bir süre sonra dedi ki: “Aklını yitirdiysen sana tek bir kelime bile söylemeyeceğim. Mu’er’in nerede olduğunu bilmek istiyorum!”


“Mektubumda sana çoktan söylemiştim. Dört yıl önce, Kabus Sarayı’ndan Xia Guanghan tarafından öldürüldü!” dedi adam.


O anda, kadının ifadesi tamamen bozuldu. Bir fırtınaya benzer korkunç soğuk hava, Kutsal Anıt merkez olmak üzere her yana dağıldı!


Adam, kadının muazzam ruh andacını anımsıyormuş gibi göründü ve aynı şekilde gözleri değişti. Bedeninden, kadınınkinden daha aşağı olmayan muazzam bir enerji salındı.


“Hâlâ savaşmak mı istiyorsun? Gel öyleyse!” Adam geri adım atmadı.


Enerjiler şiddetle çarpıştı. Kumlar ve kayalar her yana uçarken sarı tozlar tüm göğü doldurdu ve Kutsal Anıt şok edici bir şekilde sarsılmaya başladı.


“Yeter! Şu an seninle savaşmak istemiyorum! Xia Guanghan kim?” Kadın birden onunla savaşmaktan vazgeçti ve aurasını geri çekti.


“Kabus Sarayı’nın çömezlerinden biri. Eninde sonunda yedi ceddini dünya üzerinden sileceğim!” Aynı şekilde adam da aurasını geri çekti.


“Hmph, şu anda güçlü bir ruh andacın olsa da, en düşük seviye ruh hayvanı eğitmenlerinden ne farkın var? Güçlü ruh hayvanları elde etmeden önce hayatını beş para etmez bir şekilde yaşamaya devam etmeni tavsiye ederim!” dedi kadın, soğuk bir sesle.


Bundan sonra, adama daha fazla bir şey söylemedi. Bakışlarını uzak batıya çevirdi. Bir adım atarak Kutsal Anıt’ın gölgesini geçti ve Kutsal Anıt’ın batısına doğru yürümeye başladı.


“Şimdi ne yapacaksın?” diye sordu adam.


“Xia Guanghan’ı öldüreceğim!”


Bir kum fırtınası dans etti ve sarı renkli geniş arazide, kadının açık mor figürü, Kutsal Anıt’ın batısında yavaş yavaş kayboldu.


Adam, kadının ayrılışını izlerken yüzünde acı dolu bir ifade ortaya çıktı. Bir süre sonra, nihayet bakışlarını tekrar doğuya yöneltti. Deneyimli gözlerinde kararlılık vardı ve azimle ağır bir adım atarak kadının tam tersi istikametine doğru yürümeye başladı!


………….


Xiling Bölgesi…


Chu Mu, dolambaçlı dağ sırtı boyunca ilerlerken Karanlık Yıldırım Düşü Hayvanı’nı sürüyordu.


Yarım ay önce, Prenses Jin Rou’yu rehin alıp Kabus Sarayı’nın kontrolünden kendini kurtarmıştı. Ama belli ki, Xia Guanghan’ın etki alanını küçük görmüştü. Daha ikinci gün, Prenses’in yanında bulunamayınca, Prenses’in korumalarından biri peşine düşmüştü.


Prenses Jin Rou’nun toplam sekiz koruması vardı ve her biri korkunç bir Ruh Lordu’ydu. Ama Chu Mu’ya asıl sıkıntı veren şey, bedenindeki Beyaz Kabus’a, Xia Guanghan tarafından bir ruh andacı izi damgalanmış gibi görünmesiydi. Chu Mu Jia Bölgesi’nden çıkmış ve Xiling Bölgesi’ne ulaşmış olsa bile, o Ruh Lordu’nun yakın takibinden hâlâ kurtulamamıştı. Bu yarım ayda, onu sayısız kez başından savmış olmalıydı.


Chu Mu, haberin Xia Guanghan’a ulaşmış olduğunu tahmin edebiliyordu. Bu Ruh Lordu’ndan kurtulacak bir yol düşünemezse ve Xia Guanghan bu mesafeyi koruyabilirse, onu bulmak için Beyaz Kabus’u kullanabilirdi.


Ama bu Ruh Lordu’nun gücü, genç neslin uzmanlarıyla karşılaştırılamazdı. Chu Mu henüz bir Ruh Lordu’nu yenmek konusunda mutlak kendine güvene sahip değildi. Bu nedenle durmaksızın Xiling Bölgesi’nin güney kısmına doğru kaçmaya devam etti ve Kabus Sarayı’nın kontrolü altındaki bölgelerden çıkmak için elinden geleni yaptı.


Xiling Bölgesi, çapraz olarak güneybatı sınır bölgesinin yanında kabul edilebilirdi. Xiling Bölgesi’nde bu yönde ilerlendiğinde, insanların ayak basmaya cesaret edemeyecekleri yasak bir bölge vardı.


Yasak bölgeler, genellikle sayısız ruh hayvanının yaşadığı yerlerdi ama insanlar genellikle içlerinde birden fazla güçlü ruh hayvanı eğitmeninin olduğu büyük gruplar hâlinde güneybatı yasak bölgesine girerdi.


Bununla birlikte, birkaç yüzyıldır, tüm yasak bölgeyi dolaşıp anlayabilen tek bir insan bile yoktu.


Chu Mu, Kabus Sarayı’nın etkin olduğu bölgelerde körü körüne tek başına dolaşırsa, kesinlikle göklerin altındaki neredeyse her yerde var olan Xia Guanghan’ın casusları tarafından tespit edilirdi. Ondan sonra da, Beyaz Kabus’taki ruh andacı damgasından dolayı peşindekilerden asla kurtulamazdı.


Tehlikeli ve bilinmezle dolu yasak bölgenin derinliklerine girebildiği sürece, engellenmeden seyahat edebilir ve peşindeki Xia Guanghan’dan tamamen kurtulabilirdi.


Üstelik belirli menzilin dışına çıkabildiği sürece, Beyaz Kabus’ta ruh andacı damgası olsa da, Xia Guanghan on milyon kilometre ötedeki Chu Mu’yu tespit edebilecek yeteneğe sahip olamazdı. Bu şekilde, o adamın kontrolünden gerçekten kurtulabilirdi. Ardından dikkatli bir şekilde gücünü yükseltmeye başlayabilir ve yeterli güce ulaştıktan sonra, doğrudan Xia Guanghan’la mücadele etmeye başlayabilirdi.


ÇN: İleriki bölümlerde çılgın atıcaz. Takipte kalın. Bir de, önümüzdeki birkaç gün daha az bölüm gelebilir. CSP pre olacak. 30 bölüm şeklinde gelecek ama ayrıntılar pre hazır olduktan sonra duyurulacaktır. Bu birkaç gün daha az bölüm gelecek ama yine de GELECEK. Seri preye geçtikten sonra da düzenli bölümlerin sayısı çok azalmayacaktır. Yani endişelenecek bir şey yok.

 

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44266 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr