Çeviri: bebebiskuvisi

Aynı türden bir Kabus ortaya çıktığında, Chu Mu’nun Beyaz Kabus’u huzursuz olurdu!

Chu Mu’nun siyah olan gözleri yavaş yavaş beyaza dönüştü! Soluk beyaz şeytan alevleri gözlerine girmiş gibiydi. Tüm varlığı şeytani görünüyordu!

Luo Bölgesi Kabus Prensi afalladı ve korkuyla Chu Mu’ya baktı. Hemen bir şeyi anladı!

“Geri dön!”

Yang Luosen hemen oldukça endişeli bir ifade sergiledi. Bir büyü okudu ve herkesin meraklı bakışları altında, Mavi Kabus’u zorla ruh hayvanı bölgesine geri çağırdı!

“Büyük Kardeş, ne yapıyorsun? Sebepsiz yere neden Mavi Kabusun’u geri çağırdın? Onu ölene kadar yakmayacak mısın? Büyük Kardeş...Büyük Kardeş...Çabuk saldır…” Kafası karışmış Yang Luobin, sahnenin altından ona bağırdı.

Luo Bölgesi Kabus Prensi’nin ifadesi çoktan değişmişti! Yang Luobin aptalının saçma sapan konuştuğunu duyunca hemen öfkeyle bağırdı: “Kes sesini. Mavi Kabusum’un yemek olmasını mı istiyorsun?”

Mavi Kabus’un aurası yavaş yavaş soldu ve Chu Mu’nun bedenindeki soluk beyaz alevler de yavaş yavaş dağıldı. Bembeyaz gözleri normal siyah renklerine geri döndü.

Chu Mu önce oldukça aptal olan Yang Luobin’e küçümsemeye baktı, ardından bakışlarını Yang Luosen’e çevirip dedi ki: “Çok hızlı tepki verdin!”

Luo Bölgesi Kabus Prensi, şimdi önceki kadar sakin değildi. Chu Mu’nun bedenindeki şeytan alevlerinin tamamen kayboluşunu izledi ve bir süre sonra nihayet konuştu: “En başta ‘Ruh Yutan Beyaz Kabus’ isminin bir abartı olduğunu düşünmüştüm. Bedeninde böyle korkunç bir şeyin olacağını beklemiyordum.”

Burası Luo Bölgesi’ydi ve Kabus Sarayı’na yakın olsa da, dibinde de değildi. Chu Mu ve Tian Ji arasındaki savaşın ayrıntılı versiyonu buraya kadar yayılmamıştı. Hapis Adası Kralı’nın ne tür güçlü ruh hayvanları olduğu konusunda kimse derin bir bilgiye sahip değildi.

Beyaz Kabus meselesine gelince, bu bilgi neredeyse hiç yayılmamıştı. Ama Kabus Sarayı üyesi olan Luo Bölgesi Kabus Prensi, savaşmak için Chu Mu’yu aramaya başlamadan önce bu bilgiyi almıştı.

Belki de, Luo Bölgesi Kabus Prensi bu bilgiyi aldığı için çok şanslıydı. Yoksa Mavi Kabus’u, şimdi Beyaz Kabus’un yemeği olabilirdi!

…….

“Bir Beyaz Kabusun olsa bile onu şu anda çağıramıyorsun. Dahası, Beyaz Kabusun gerçek bir ucube. Bu kadar tehlikeli bir şeyi beslemek, ateşle oynamakla aynı şey!” dedi Yang Luosen.

Chu Mu önemsemedi. Zaten en zor dönemi atlatmıştı. Şu anda yedinci andaç Ruh Öğretmeni’ydi! Ruh Lordu seviyesine ulaştığında Beyaz Kabus’u çağırabilirdi ve bununla beraber savaş gücü çok fazla artacaktı!

Yang Luosen derin bir nefes aldı ve önündeki adamın şans eseri Hapis Adası Kralı olmadığını düşündü. Onu küçümsemeyi göze alamadı ve üçüncü ruh hayvanını çağırmak için bir büyü okudu.

Yang Luosen’in ayaklarının altında altın bir desen ortaya çıktı ve gösterişli, altın bir toteme dönüştü!

“Ao Hu!! Ao Hu!!”

Aniden öfkeli bir kükreme duyuldu ve tüm arenanın sarsılmasına neden oldu!

Altın ışık dört bir yana yayıldı. Göz kamaştırıcı ve muhteşemdi, beklenmedik bir şekilde, parlak güneş ışıklarını bile bastırıyordu!

“Ao Hu!! Ao Hu!!”

Kükreme bir kez daha duyuldu ve altın parlaklığın ortasında, altın renkli aslana benzer yaratık gururla ortaya çıktı. Kükrerken bir hayvan aurası dalgası yayılıyordu!

Gösterişli kürkü, uzun altın kancalı kılıçlar gibiydi. Sık ve kalın tüylerden oluşan yelesi rüzgarla dalgalanıyordu ve gurur dolu uzun ve sağlam bir bedene sahipti. Yıkıcı güçle dolu dört güçlü bacağının yanında, uzun, ışıltılı bir de kuyruğu vardı!

Parlak Aslan!

Parlak Aslan: Hayvan Dünyası’ndan - hayvan tipi - Aslan türü, Parlak Aslan alt türü, yüksek komutan sınıfı bir ruh hayvanıydı!

Vahşi bir aurası, heybetli bir figürü vardı! Sadece dış görünüşü bile, diğerleri tarafından yenilmesi çok zormuş gibi bir ihtişam veriyordu!

Başka bir yüksek komutan sınıfı ruh hayvanı ortaya çıkmıştı; dahası, korkunç bir şekilde altıncı evrenin dördüncü seviyesindeydi. Luo Bölgesi Kabus Prensi’nin ruh hayvanlarının gücü, bir kez daha herkesi şok etti!

Gösterişli bir şekilde otoriter ve vahşi bir şekilde saldırgan! Bu iki cümle, yüksek komutan sınıfı Parlak Aslan’ı oldukça iyi yansıtıyordu! Bu ruh hayvanı ortaya çıktığında, Luo Bölgesi Kabus Prensi Yang Luosen oldukça kendine güven kazanmıştı. Açıkça anlaşılıyordu ki, altıncı evrenin dördüncü seviyesindeki Parlak Aslan, onun ana savaşçı ruh hayvanıydı!

Parlak Aslan’ı görünce, Chu Mu’nun kaşları çatıldı!

Chu Mu’nun Karanlık Yıldırım Düşü Hayvanı altıncı evrenin birinci seviyesine ulaşmıştı. Onun karşısına çıkmak için yeterli güçteydi ama güçlendirilmiş karanlık özniteliği, Parlak Aslan’a oldukça ters kalıyordu.

Karanlık Yıldırım Düşü Hayvanı, şeytan tipi tekniklerini, karanlık tipiyle kullanıyordu ve bunların kullanımı ilk önce rakibi kısıtlamak üzerineydi. Kısıtlama teknikleri işe yaramaz olursa, Karanlık Yıldırım Düşü Hayvanı’nın sadece hızı kalırdı geriye. Ama saldırılar karşısında sadece hızını kullanarak Parlak Aslan’ı yenemezdi. Yani Parlak Aslan’ın karşısına çıkarmak için, Karanlık Yıldırım Düşü Hayvanı iyi bir tercih değildi.

“Ne oldu? Uygun bir ruh hayvanın yok mu?” Luo Bölglesi Kabus Prensi’nin yüzünde bir gülümseme ortaya çıktı ama aceleyle Chu Mu’ya saldırmadı.

“Chu Mu, beşinci evrenin dokuzuncu seviyesinde Karanlık Yıldırım Düşü Hayvanı’na sahip ama özniteliği, Parlak Aslan’a ters düşüyor…”

Chu Xing ve diğerleri çabucak Chu Mu’nun neden kaşlarını çattığını fark ettiler…

“Chu Mu bir ruhunu ve iki ruh hayvanı yerini kaybetti. Üstelik şu anda sadece beş tane ruh hayvanı var. Savaşmayan garip Altı Kuyruklu Şeytan Tilkisi dışında, geriye sadece Karanlık Yıldırım Düşü Hayvanı ve beşini evredeki Mo Ye kalıyor…Chu Mu’nun gizli güce sahip Altı Kuyruklu Şeytan Tilkisi’ni seçmekten başka şansı yok…” dedi Chu Xing.

“Ama Altı Kuyruklu Şeytan Tilki, altıncı evrenin dördüncü seviyesindeki Parlak Aslan’ı nasıl yenebilir? Dahası, Parlak Aslan’ın bir bakışta ruh kristalleri ve diğer ruh nesneleriyle güçlendirildiği anlaşılıyor. Belki birkaç korkunç yeteneğe de sahiptir.” dedi Chu Ying.

Chu Ailesi öğrencileri, Chu Mu için endişeliydi, savaş alanında ayakta duran Chu Mu ise, bir çağırma büyüsü okumaya başladı…

“Yine de Karanlık Yıldırım Düşü Hayvanı’nı çağırmak istiyor…” Chu Ying, hemen Chu Mu’nun siyah renkli desenini fark edip tahminde bulundu.

Ama Chu Ying, siyah desenden yavaşça ortaya çıkan ruh hayvanını görüğünde şaşkın bir ifade sergiledi.

Çok sayıda insan, Chu Mu’nun beşinci evrenin dokuzuncu seviyesinde bir Karanlık Yıldırım Düşü Hayvanı olduğunu duymuştu, bu yüzden ruh hayvanı çağırma büyüsünü okumaya başladığında, onun Karanlık Yıldırım Düşü Hayvanı’nı çağıracağını düşünmüştü. Rakibi Parlak Aslan olsa bile, hiç değilse onun gücünü biraz tüketirdi.

Ama Chu Mu’nun Karanlık Yıldırım Düşü Hayvanı’nı çağırmayacağını kimse beklememişti. Ortaya çıkan ruh hayvanı, beklenmedik şekilde, boyu iki metreye bile ulaşamayan, mürekkep rengi zırha sahip Mo Ye’ydi.

Beşinci evrenin birinci seviyesinde Mo Ye!

İnsanlar, ünü çok geniş bir alana yayılmış olan Hapis Adası Kralı’nın, herkesi şok edecek bir ruh hayvanı çağıracağına inanıyordu! Ama Chu Mu beşinci evrenin birinci seviyesinde bir Mo Ye çağırmıştı!

Mo Ye’nin tür seviyesi Parlak Aslan’dan düşüktü ve güç seviyesi de bir evre üç seviye düşüktü. Mo Ye’nin Parlak Aslan’ın saldırılarına dayanıp dayanamayacağı büyük bir soru işaretiydi!

“Bu...Bu...Chu Mu yanlış ruh hayvanını mı çağırdı? Neden beşinci evre Mo Ye’yi çağırdı?” Chu Xing, Chu Mu’nu son zamanlarda en sıkı eğittiği ruh hayvanı Mo Ye’ye baktı ve bunu nasıl değerlendireceğini bilemedi.

“Bu Mo Ye’nin büyümesi çok ortalama ve anormal yeteneklere de sahip değilmiş gibi görünüyor. Dahası Parlak Aslan’la arasında bir evre üç seviye fark var…”

Beşinci evrenin birinci seviyesindeki Zhan Ye ortaya çıktığında savaşın temposu değiştiği için oldukça garip bir durum ortaya çıktı. Başka bir deyişle, insanlar gülseler mi ağlasalar mı karar veremediler!

Buradaki herkes, genç neslin en güçlüleri arasındaki savaşa şahit olmak istiyordu. Ama Chu Mu’nun çağırdığı ruh hayvanı tüm atmosferi alt üst etmişti.

Chu Mu’nun Mo Ye’yi çağırmasının nedeninin, Karanlık Yıldırım Düşü Hayvanı’nın paspas olmasını istemediği olduğunu herkes anlayabiliyordu. Ama Mo Ye’yi çağırması, paspas olmaktan da öte olacağına delalet edebilirdi. Sonuçta fiziksel bedeni pek iyi olmayan Mo Ye’nin, Parlak Aslan’ın güçlü saldırılarına karşı dayanıp dayanamayacağı belirsizdi.

O anda, bir süredir yüzü asık olan Yang Luobin’in yüzünde bir gülümseme ortaya çıktı. Chu Mu’nun çağıracağı başka ruh hayvanı kalmadıysa, Chu Mu kesinlikle kaybedecekti!

Ama Yang Luobin’i asıl garip hissettiren şey, Chu Mu’nun çağırdığı Mo Ye’nin ona biraz tanıdık gelmesiydi…

“Luobin, neden bu Mo Ye’yi daha önce görmüş gibi hissediyorum?” Yang Mantian ruh andacını kullanarak sesini Yang Luobin’e iletti.

“Evet, ben de öyle hissediyorum…” Yang Luobin başıyla onayladı. Mürekkep rengi zırhını iyice inceleyerek Mo Ye’ye baktı…

Aniden Mo Ye’nin bakışlarını hissetti. O gözler, Yang Luobin’in aşırı bir aşinalık hissetmesine neden oldu.

“Bu...Bu Mo Ye...Bu Mo Ye olabilir mi…” Yang Luobin biraz afalladı. Fiziksel olarak biraz daha olgunlaşmış olsa da, Yang Luobin onun bir yıl önce terk ettiği dandik hayvan tipi yeteneklere sahip Mo Ye olduğunu hatırladı.

“Hahaha, hahahaha----” Yang Luobin aniden kahkaha atmaya başladı. Kahkahaları çok ani olmuştu!

“Chu Mu, beni gülerek mi öldürmeye çalışıyorsun? O Mo Ye’yi bir yıl önce çöp olarak atmıştım. Onu bir hazine parçasıymış gibi geri alacağını ve hatta şu anda onu çağıracağını düşünmemiştim. Şanslısın ki, sana Hapis Adası Kralı diyorlar ve bir Kabus Prensi, Kabus Prensi’dir. Ama bu Mo Ye’yi ruh hayvanın olarak aldığına göre kimse senden daha aptal değil!” Fırsatını bulan Yang Luobin hemen ruh andacını kullanarak sesini yükseltti ve Chu Mu ile dalga geçmeye başladı.

Yang Luobin’in sözleri herkesin şok olmasına sebep oldu. Chu Mu’nun beşinci evredeki Mo Ye’sinin şaşırtıcı bir şekilde terk edilmiş bir ruh hayvanı olmasını beklememiştiler.

Terk edilmiş ruh hayvanı. Çoğu çöptü ve değerleri çok düşüktü. Bir ruh hayvanı yakalayan kişinin yaşayabileceği en büyük talihsizlik, onun yetenekleri düşük bir terk edilmiş ruh hayvanı olmasıydı!