Bölüm 89: Yang Klanı’nın Ayak İzlerini Takip Etmek

avatar
6232 23

Charm of the Soul Pets - Bölüm 89: Yang Klanı’nın Ayak İzlerini Takip Etmek


 

Çeviri: bebebiskuvisi

 


Şeytani Altı Kuyruklu Alev Şeytanı Tilkisi’nin şeytani ve korkutucu aurası iki mahkumu dondurdu. Gözleri neredeyse yerlerinden fırlayacaktı. O küçük, evcil hayvana benzer tilki nasıl böylesine güçlü bir Şeytan Tilkisi’ne dönüşmüştü? Her ikisi de üçüncü evredeydi ve hatta Kızıl Kuş Mo Xie’den bir seviye daha güçlüydü, ama aralarındaki güç farkı buna uygun değildi! Kızıl Kuş’a vurduktan sonra, Mo Xie’nin bakışları Kızıl Kuş’un üzerine düştü. Gümüş gözlerinde şaşırtıcı şekilde büyüleyici alevler tutuştu!


Tutuştur!


Kızıl Kuş’un ağaca çarpmış olduğu bölgede bir ateş hüzmesi parladı. Kızıl Kuş ateşe dayanıklı tüylere sahip olduğundan sıradan alevler ona pek zarar veremezdi ama şeytan ateşinin ve şeytani alevlerin ani parlaması altında, Kızıl Kuş’un bedeni zarar gördü. Ateş kızılı tüyleri toz hâline geldi. Ardından etki eden alevler bedenini tamamen yakıp kül etmese de onu kapkara yapmaya yetmişti.


Zhang Kuochong’un yüzü bembeyaz oldu. Yakın zamanda Chu Mu tarafından Avcı Kurdu öldürülmüş ve ilk Ruhu zarar görmüştü. Şimdi de Şeytani Altı Kuyruklu Alev Şeytanı Tilkisi’nin etkileyici bir şekilde ortaya çıkışı, ona ruh hayvanını geri çağırmasını unutturmuştu! Altı Kuyruklu Şeytan Tilkisi’nden gelen tek bir Tutuştur’un alev tipi Kızıl Kuş’u öldürmeye yeteceğini düşünmemişti zaten!


Her iki Ruhu da zarar gördüğünden, Zhang Kuochong daha fazla ruh hayvanı çağıramazdı. Yani artık Zhang Kuochong, ‘en uygunun hayatta kalması’ ilkesinin işlediği Hapis Adası’nda hayatta kalamazdı.


“Öldür onları.” Chu Mu mahkumlara bakarak duygusuz bir sesle Mo Xie’ye emir verdi.


Mo Xie’nin gözleri, hemen onu koruyacak ruh hayvanı kalmayan Zhang Kuochong’a kilitlendi.


Ölüm Saldırısı!


Karanlık Saldırı, Mo Xie’nin hızını bir anda arttırmasını sağlıyordu ve Ölüm Saldırısı, Karanlık Saldırı’nın daha gelişmiş bir formuydu ve Mo Xie’nin hızını korkunç bir şekilde arttırıyordu.


Karanlık bir parıltı, bir hayaletin gölgesi gibi çalıların arasından uçup geçti. Zhang Kuochong ile Xiang Liang tepki gösterecek zaman bile bulamadı.


Zhang Kuochong yerinde öylece kalakaldı. Boynunun kesildiğini hissedene dek yüzüne bir dehşet ifadesi bile yerleşmedi. Dehşet ifadesi sergilediğinde ise, boynundan çoktan kan fışkırmaya başlamıştı. Zhang Kuochong bir ruh tekniği kullanacak zaman bile bulamamıştı!


Kan, Xiang Liang’ın yüzüne fışkırdığında burun deliklerini kanın metalik kokusu doldurdu. Ama onu korkutan şey, yayılan kan kokusu değildi. Bir buz mağarasına düşmüş gibi hissetmesine neden olan etkileyici şeytani auraydı.


“Koruyun beni! Koruyun beni!” Xiang Liang korku içinde zihinsel bağlantısını kullanarak Gergedan’a ve Kara Ağaç Şeytanı’na mesaj iletti.


Gergedan’ın hızı Mo Xie’nin eski hâliyle bile kıyaslanamazdı. Böyle bir anda, anca Diken Boynuz gibi anlamsız bir saldırı yapabilirdi!


Kara Ağaç Şeytanı ise, bitki tipi bir ruh hayvanı olarak, Mo Xie’nin yüksek sıcaklıktaki Şeytan Ateşinin Uğursuz Alevleri’ni geç, sıradan ateşlerden bile korkuyordu. Yine de bir savunma pozisyonu alarak Xiang Liang’ın önüne geçti ama Mo Xie’nin Meşum Alev Pençesi’ni durduracak değildi.


Kara Ağaç Şeytanı’nın üçüncü aşamanın orta seviyesindeki koruyucu kabuğu, Mo Xie’nin şeytani alevleri altında oldukça kırılgandı ve kolayca kırılmıştı. Şiddetle dalgalanan şeytani alevler çabucak yayıldı ve Kara Ağaç Şeytanı’nın bedeninin yarısından fazlasını yakarak geriye sadece kola benzer dalları bıraktı.


Artık Xiang Liang’ın aklında tek bir karşı koyma düşüncesi bile yoktu. Ruh hayvanlarının ölümünü umursamadan aceleyle Rüzgar Binişi’ni kendisine uyguladı ve ormana doğru koşmaya başladı!


Ama Xiang Liang nasıl bir hız tekniği kullanırsa kullansın, Mo Xie’nin hızına rakip olamazdı. Mo Xie hantal Gergedan’ı tamamen görmezden geldi ve biraz koştuktan sonra, hâlâ on metre uzaktayken pençelerini uzattı!


Pençeleri kayıp geçti. Ne büyüleyici bir alev ne de keskin bir parıltı, sadece bir gölge geçip gitti!


“Ahh!!”


Kaçan Xiang Liang, bacaklarındaki kesilme acısının ne olduğunu anlayamadı önce. Hemen ardından dengesini yitirdi ve çalıların içine düşerek acı içinde yuvarlandı.


“İzin ver...Yaşamama izin ver...Parşömenlerin kimde olduğunu söylerim…” Korkunç Şeytani Altı Kuyruklu Şeytan Alevi Tilkisi’nin yaklaştığını hisseden Xiang Liang, titremeye ve hemen bağırmaya başladı.


“Kimde?” Chu Mu, Xiang Liang’ın yanına gelerek sordu.


“Daha...Daha dün mahkum gibi görünmeyen iki insan gördüm...Gölün kuzey ucuna doğru yürüyorlardı. Onlarda parşömen var, hem de en az iki tane!” Xiang Liang kelimeleri ağzında yuvarlayarak konuştu.


Chu Mu kaşlarından birini kaldırdı ve pek de uzakta olmayan göle baktı.


“Yapma! Ayrıca aşağı yukarı büyülü hazinenin yerini de biliyorum! Gitmeme izin ver...Ben...Onun yerini bir ağaç kabuğunun üzerine yazıp ruh hayvanımla sana göndereceğim. Yalan söylüyorsam ruh hayvanımı öldürebilirsin. O olmadan hayatta kalma yolum da olmaz.” dedi Xiang Liang.


“Hazinenin yerini nasıl bilebilirsin ki?” diye sordu Chu Mu.


“Hapis Adası’na atılmamın nedeni, birinin emri doğrultusunda parçalanmamış haritayı çalmamdı. Fark edilmeden önce kısa bir süreliğine de olsa ona göz attım...Gitmeme izin verirsen, parşömenlerin yarısını toplasan bile hazineyi bulabileceksin.” Xiang Liang, Chu Mu’nun tereddüt ettiğini görünce hemen dalkavukça gülümsedi.


Ama dalkavukça gülüşü, bir an sonra tamamen dondu!


Şah damarı parçalanmıştı. Xiang Liang’ın yüzü kaskatı kesildi. Gözleri inanmazlık ve şaşkınlıkla doluydu. Böylesine bir fırsat sunduğu hâlde bu adamın onu neden öldürmeyi seçtiğini anlamıyordu!


Chu Mu acımasızca Xiang Liang’ın bedenine baktı ve ağzının bir köşesini kıvırdı.


Chu Mu muhtemelen adaya kendi isteği ile gelen tek mahkumdu. Böyle bir karar vermesinin sebebi de, adada hayatta kalan son kişi olmak istemesiydi. Onun bakış açısına göre, bu adadaki herkes er ya da geç onun ellerinde ölecekti ve kaçınılmaz olarak hazine de onun olacaktı, hâl buyken, ne Xiang Liang gibi önemsiz biriyle akıl oyunları oynamaya gerek vardı ne de onun sözlerinin doğru mu yanlış mı olduğunu düşünüp kendini yormaya.


Ayrıca Chu Mu yeni bir hedefe sahipti ki, bu da, adaya giren Yang Klanı üyelerinin hepsini öldürmekti. Parşömeni olduğu sürece, Yang Ailesi onu kesinlikle bulacaktı. Chu Mu, Yang Ailesi’ne kestirme sunabilecek olan Xiang Liang’ın yaşamasına kesinlikle izin vermezdi.


“Gölün kuzeyine gidelim bakalım, Yang Ailesi piçleri kimmiş merak ediyorum!”


Chu Mu bakışlarıyla mahkumları taradı ve değerli bir şeylerinin olmadığını doğruladıktan sonra, Yang Ailesi’nden olan iki kişiyi öldürmek üzere gölün kuzeyine doğru yürümeye başladı. Onlardan kurtulabilecekse, bunu gizlice yapacaktı. O ikisi güçlüyse, Chu Mu elbette hemen kaçacaktı. Ve daha sonra, daha da güçlendiğinde gidip onların canlarını alacaktı!

 

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44346 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr