Bölüm 67: Hapis Adası, Üç Bin Kişiden Tek Hayatta Kalan

avatar
6411 26

Charm of the Soul Pets - Bölüm 67: Hapis Adası, Üç Bin Kişiden Tek Hayatta Kalan


 

Çeviri: bebebiskuvisi

 


Heng Şehri’nde ruh tekniği satış fiyatları yaşlı tüccardan daha ucuzdu, sadece 40 altındı. Chu Mu kitabı kolayca satın aldı ama onu hemen öğrenmeye başlamadı. Bunun yerine iyi bir ruh hayvanı aramak için doğruca Ruh Hayvanı Pazarı’na gitti.


Üstünkörü bakınsa da uygun bir ruh hayvanı bulamadı. Beğendiği ruh hayvanlarının fiyatları da yüzlerce, binlerce altın ediyordu. Ve şimdilik bir ruh hayvanına verebileceği bu kadar paraya sahip değildi.


“Görünüşe göre kendim yakalamam gerekecek. Xia Guanghan’ın beni nereye götüreceğini bilmiyorum.” dedi kendi kendine.


Kalan 24 altının onuyla Mo Xie için yiyecek satın aldı. Mo Xie şu anda çok da düşük kalitede olmayan çift öznitelikli ruh çekirdekleriyle besleniyordu. Bu nedenle onu beslemek çok da ucuz değildi, aylık en az on altın tutuyordu.


Elbette Mo Xie’yi bunlarla beslediği sürece büyüme oranı hızlanır, hem gücü hem de öznitelikleri yükselirdi. Yani bu parayı harcamaktan başka şansı yoktu.


Kalan 14 altınla iki ruh tekniği daha satın aldı. Bunlar: Kasırga ve Rüzgar Binişi’ydi!


Kasırga, rüzgar öznitelikli ruh hayvanlarının çoğunun kullanabildiği bir yetenekti ve oldukça kullanışlıydı.


Rüzgar Binişi ise, destek amaçlı kullanılan bir yetenekti. Kendisinin ya da ruh hayvanının hızını arttırmak için rüzgarın gücünü kullanabilmesini sağlardı.


Beyaz Kabus ikinci evreye girmiş, Chu Mu da dördüncü andaç Ruh Askeri olmuştu. Aralarındaki ruh gücü dengesi hâlâ bozulmamıştı ve Chu Mu ruh gücünün %20’sini kendine ayırabilirdi.


Ve elbette ki, Chu Mu’nun ruh gücünün %20’si eskisine nazaran çok daha fazlaydı. Neticede ruh andacı güçlenmişti ve daha fazla ruh gücüne sahip olabiliyordu.


Xia Guanghan ortaya çıkmadan önce, Heng Şehri’nde yaklaşık iki gün beklemek zorunda kaldı. Ama bu kez Xia Guanghan yanlız değildi. Yanında yüzü örtülü bir genç kız vardı. Genç kızın kıyafetleri çok güzeldi ve üzerinde taşıdığı mücevherlerin çok pahalı olduğu görülebiliyordu.


“Onun hakkında mı konuşuyordun?” Genç kız Chu Mu’yu gördüğünde ifadesi değişmedi.


Genç kızın gözleri çok güzeldi. Chu Mu, Wangluo Şehri’ndeki klanında her türden seçkin ve güzel kadını görmüştü ama bu genç kızınkiler kadar büyüleyici gözleri olan hiç kimseyi görmemişti. Genç kızın yüzünü göremese de, onun çok güzel olduğuna adı kadar emindi.


“Hayır, o benim kölelerimden biri sadece. Yolun yarısında onu bırakacağız.” Xia Guanghan kayıtsızca cevap verdi.


Chu Mu sessiz kalmayı sürdürse de konuşmalarını dikkatle dinledi. Ses tonları çok sakin olsa da, Chu Mu bazı ayrıntıları fark edebiliyordu hâlâ. En azından fazlasıyla küstah Xia Guanghan’ın konuşurken, bu genç kıza karşı oldukça saygılı davrandığını anlayabiliyordu.


Şehri terk edip Heng Okyanusu’na girmeden önce bir gün daha Xia Guanghan ve genç kızla beraber Heng Şehri’nde kaldı.


Görünüşe göre, genç hanımı etkilemek için Xia Guanghan Mavi Ejder Kaplumbağası’nı çağırmamış, lüks bir gemi tutmuştu.


Xia Guanghan, ayrıca Chu Mu’nun eylemlerine en ufak bir kısıtlama bile getirmemişti. Chu Mu’nun bir oyun çevirmesiyle ilgilenmiyormuş gibi görünüyordu.


Chu Mu ise, Xia Guanghan’ın onu götürmek istediği yeri anlamaya çalışıyor ve bunu yaparken de onu körü körüne takip ediyordu.


Gecenin geç vaktinde, güvertenin tırabzanlarında tek başına oturuyor, okyanus esintisini hissederken önündeki karanlık okyanusu inceliyordu.


Yarım yıllık hapis hayatı sırasında okyanus kokusundan biraz tiksinmişti. Ama ne yapacağını bilemez hâldeyken, kendini okyanus esintisi yüzüne vururken uzaktaki belirsiz ve büyüleyici denize, yıldızlara, dünyaya bakarken bulmuştu.


“Bu senin evcil hayvanın mı?” Rüzgar güzel bir sesi Chu Mu’nun kulaklarına taşıdı. Chu Mu bu ses yüzünden düşüncelerinin ucunu kaçırdı ve kafasını o yana çevirdi.


Görüş açısına giren, zarif ve dolgun vücutlu genç kızdı. Peçesi hafifçe dalgalanıyordu ve narin çenesiyle pembe dudakları görülebiliyordu.


“O benim ruh hayvanım.” Chu Mu, kadının sözlerini düzeltti ve elleriyle Mo Xie’nin kafasını okşadı.


Mo Xie Acınası Görünüş’ü sürdürmüyorken eşsiz bir çekiciliği vardı. Mo Xie’yle birlikte şehrin sokaklarında dolaşırken, nereye giderse gitsin, çok sayıda kız heyecan çığlıkları atarak onların yanına gelmiş, güzel Mo Xie’yi okşayıp kucaklamak istemişti, gerçi Chu Mu’nun nemrut suratını gördüklerinde hiçbiri buna cesaret edememişti.


“Ruh hayvanı mı?” Genç kız epey şaşırmış gibi göründü. Chu Mu gibi sert görünüşlü bir gencin böyle bir ruh hayvanı taşımayacağını düşünmüş gibiydi.


Chu Mu daha fazla açıklama yapmak istemedi.


Peçeli genç kız, Chu Mu’nun bu tavrından hoşlanmadı ve Ayışığı Tilkisi’ne bir kez daha baktıktan sonra onlardan uzaklaşarak tek başına okyanusu izlemeye başladı.


Chu Mu ise gözlerini devirerek genç kızın harikulade figürüne baktı.


Ama o sırada, her zaman oldukça uysal olan Mo Xie sessizce pençelerini çıkardı. Gümüş gözlerini dikerek on metre ötedeki genç kıza bakmaya başladı.


“Yapma, çok tehlikeli olur…”


Chu Mu başını hayır anlamında salladı ve Mo Xie’yi sakinleştirmek için onun yumuşak kürkünü okşadı. Mo Xie pençelerini geri çekerek uysal doğasına geri döndü ve şımarık bir genç kız gibi Chu Mu’nun bacaklarının üzerine uzandı.


Çok geçmeden de uyuyakaldı, Chu Mu ise satın aldığı ruh tekniklerini çıkardı. Büyü sözlerinde pratik yapmaya başladı.


Ruh tekniği - Bağıl Alev, bir Ruh Askeri yeteneğiydi ve sadece onun büyü sözleri ve tekniği okumayı bitirmesi için bile muhtemelen on gün gerekecekti. Büyük ihtimalle de yarım ay boyunca pratik yapmadan bu tekniği kullanması çok zor olacaktı…


Okyanus yolculuğu çok sıkıcıydı ve neredeyse yarım ay boyunca böyle devam etti.


Bu yarım ayda, Beyaz Kabus bir seviye daha atlamıştı. Mo Xie savaşlara girmese de, iyi kalite ruh çekirdekleriyle beslendiğinden ikinci evrenin dokuzuncu seviyesine ulaşmıştı.


Chu Mu ise, ruh tekniği - Bağıl Alev’i öğrenmeyi tamamlamıştı ve Mo Xie’nin bedenine fazladan alevler ekleyebilecek durumdaydı.


“Hapis Adası, Kabus Sarayımız’ın eşsiz bir adasıdır. Hayatlarına mal olacak hatalar yapanlar ve suçlar işleyenler, onlara bir şans daha verilmesi için buraya atılır.” Güvertede duran Xia Guanghan okyanusa bakarak Chu Mu ile konuştu.


“Bu ada her üç yılda bir açılır. Her seferinde üç bin mahkum göndeririz. Üç yıl sonra Hapis Adası tekrar açılır ve Kabus Sarayı tarafından görevlendirilen bir reis gelerek hayatta kalanı alır…”


Xia Guanghan sakince durumu anlattı, ama Chu Mu bu sözleri dinlerken bedeni titremeye başladı!


Xia Guanghan ‘hayatta kalan’ kelimesine vurgu yapmıştı. Bu da demekti ki, üç bin kişiden sadece biri hayatta kalacaktı!

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr