Çeviri: bebebiskuvisi

Bitki başına bir altın. Chu Mu’nun başına hemen bir ağrı saplandı. Reisten sadece bir altın almıştı ve bunu da hayati ihtiyaçları için kullanması gerekiyordu.

Gyokuro Pungen ve Semavi Mavi Çimen’in karışım oranı 3:2’ydi. Yani Semavi Mavi Gyokuro Pungen yapmak için en az iki Semavi Mavi Çimen gerekiyordu. Bu da, Chu Mu’nun iki altın ödemesi gerektiği anlamına geliyordu. Ama Chu Mu’nun toplam bir altını vardı…

“Sen bir amelesin değil mi?” Chu Mu’nun garip ifadesini görünce tezgâhtar gülümsedi.

Chu Mu başıyla onaylayarak tezgâhtara baktı.

“Her yıl, bu vakitlerde adaya bir sürü insan gelir. Bir iş almadan önce züğürt olurlar. Aslında bir iş alsanız bile maaşınız fazla olmayacaktır, yani daha fazla kazanmak için kendinize güvenmeniz gerekiyor.” Çok şey biliyormuş gibi görünen tezgâhtar Chu Mu’ya bakarak konuştu.

“Ruh çekirdekleri, ruh kristalleri ya da diğer ruh hayvanı malzemeleri alım satımı yapan bir yer var mı?” diye sordu Chu Mu.

“Buradan çık ve sağa dön. Yüz metre ileride garip bakışları olan yaşlı bir adam göreceksin.” Tezgâhtar cevapladı.

Chu Mu başını salladı. Semavi Mavi Çimen satın almak için gereken paraya sahip olmadığının farkındaydı ve bu yüzden iki altın bulmak için bazı eşyalar satmak zorundaydı.

Dükkândan çıktıktan sonra, tezgâhtarın bahsettiği garip ihtiyarı çabucak buldu.

Garip ihtiyarın saçları bembeyazdı. Küçük dükkanda tek başına oturuyordu. Dükkân oldukça genişti ama bomboştu.

“Ruh çekirdekleri alıyor musun?” Chu Mu içeri girdi ve ihtiyara bakarak sordu.

“Evet, kaç tane var?” İhtiyar tüccar cansız ve keyifsiz bir sesle sordu.

Bir ruh hayvanının yemeği çok önemliydi. Ruh hayvanı eğitmenleri çoğu kez ruh hayvanlarına yiyecek ruh çekirdekleri almak için çarşıya gitmek zorunda kalırdı. Bu tip ruh çekirdeklerinin piyasada dolaşımı neredeyse para gibiydi.

“Hayır, bende hiç yok. Onları nerede avlayabileceğimi ve getirdiklerime ne kadar para vereceğini sormak istiyordum!” dedi Chu Mu.

Chu Mu’nun sahip olduğu ruh çekirdekleri değersizdi aslında. Altın kazanmak için onlara bel bağlamak imkansızdı.

Ve Mo Xie’nin gelişimini daha güçlü bir yöne çekmek için, Chu Mu’nun beslenme meselesini iyi düşünmesi gerekiyordu. Artık, daha önce yaptığı gibi Mo Xie’yi sadece hayvan tipi ruh çekirdekleriyle besleyemezdi. Mo Xie’yi iki hayvan tipi, bir ateş tipi ruh çekirdeğiyle beslemek bile elverişsizdi, onu beslemek için çift tip ruh çekirdekleri satın almak adına elinde geleni yapmalıydı.

Çift tip ruh çekirdeklerinin fiyatları daha yüksek olacağından, gelecekteki yiyecek harcamaları için gelirini düşünmek zorundaydı. Bu nedenle, biraz para kazanmak için avlanması gerekiyordu.

“Saf elemental ve ruh tipi dışında tek tip ruh çekirdekleri için; birinci seviye olanlara bronz, ikinci seviye olanlara gümüş, üçüncü seviye olanlara altın veriyorum…” dedi ihtiyar tüccar.

On bronz bir gümüş ve on gümüş de bir altın ediyordu.

İhtiyar tüccarın birinci seviye tek tip ruh çekirdeklerine bronz veriyorum sözü, değerin bir bronzdan on bronza kadar değişebileceği anlamına geliyordu.

Birinci formdaki ruh hayvanlarının ruh çekirdeklerinin hepsi seviye birdi ve bu da, Chu Mu’nun daha önce sahip olduğu hayvan tipi ruh çekirdeklerinin hepsinin anca acınası miktarda bronz ettiği anlamına geliyordu…

“Peki ruh hayvanlarını avlamak için nereleri uygun?” diye sordu Chu Mu.

“Kasabanın güneyinden dışarı çık, karşına çıkan her yerde avlanabilirsin. Adanın iç kısımlarına yürüdükçe karşına çıkacak ruh hayvanları daha güçlü olacaktır.” İhtiyar satıcı, Chu Mu’nun onunla ticaret yapıp yapmamasını umursamıyormuş gibi ruhsuz bir şekilde konuştu.

Chu Mu başını salladı ve diğer dükkânlara uğramayı düşünmeden, iki Semavi Mavi Çimen alacak parayı denkleştirmek, ikinci evredeki Mo Xie’ye yiyecek alarak onu çabucak güçlendirecek parayı çabucak kazanmak umuduyla ihtiyar satıcının bahsettiği gibi kasabanın güneyine doğru ilerledi.

Şehrin güney kapısından çıkarken güçlü bacakları olan ruh hayvanlarını binek olarak kullanan birkaç eğitmen gördü. Bir ruh hayvanına binerek özgürce dolaşma duygusu, Chu Mu’nun aklına birkaç fikir getirdi…

Şehirden çıktıktan sonra, nispeten düz, tropik bir çayır gördü. Yüz metrelik düzlüğün ardından, adanın ormanı başlıyordu.

“Dışarı çık, Mo Xie.” Chu Mu orman bölgesine girdiğinde saldırgan canlılarla karşılaşabileceğini biliyordu, bu yüzden de tetikte olması gerekiyordu.

İkinci evre dönüşümünden bu yana, Mo Xie gerçek manada hiç savaşmamıştı, yani bir savaş yaşanırsa, Chu Mu Mo Xie’nin savaş gücünü de değerlendirebilirdi.

“Böcek tipi, Dört Kanatlı Büyük Peygamberdevesi, sekizinci seviye civarında, başa çıkmak sorun olmasa gerek.” Chu Mu ormanın içinde çabucak ilk avını buldu.

İkinci evreye girdikten sonra savaşmamış olduğu için savaşa susamış durumda olan Mo Xie de kıpır kıpır oldu. Peygamberdevesini gördükten sonra, Chu Mu’nun emrini bile beklemeden ileri çıkarak Dört Kanatlı Büyük Peygamberdevesi’nin önüne geçti!

Peygamberdevesi, Mo Xie anca beş metre kadar yakınına sokulduğunda tehlikeyi fark edebildi. Tam kaçmak için dönerken Mo Xie üzerine atlamış, keskin pençelerini savurmuştu bile!

“Shua!!”

Peygamberdevesinin sert bir bedeni vardı ama sadece birinci seviyedeydi, Mo Xie’nin ikinci seviye pençelerine nasıl dayanabilirdi ki? Peygamberdevesinin bedeninde hemen uzun bir yara ortaya çıktı ve yeşil sıvı sızmaya başladı.

“Er!!” Peygamberdevesi öfkelendi ve keskin oraklara benzeyen dört kolunu Mo Xie’ye doğru savurarak Kanat Kesişi’ni kullandı.

Dört saldırı yaptı ve saldırılar büyük bir ağaca çarparak yapraklarının dökülmesine neden oldu, ama Mo Xie’nin kürküne bile dokunamadı.

Peygamberdevesinin Kanat Kesişi, Avcı Kurt’un Şeytani Kurt’un Şiddetli Saldırısı’ndan aşağı seviyede değildi. O zaman Mo Xie’nin o saldırıyı atlatmak için Ay Gölgesi’ni kullanması gerekmişti ama şimdi, Mo Xie’nin bundan kaçınmak için ihtiyaç duyduğu tek şey, birkaç ufak hareket ve bir zıplamaydı!

Sekizinci seviye peygamberdevesi, Mo Xie’nin dengi değildi.

Mo Xie yetenek kullanarak gücünü boşa harcamaya ihtiyaç bile duymadan, zahmetsiz bir şekilde Dört Kanatlı Büyük Peygamberdevesi’ni öldürdü.

“Dört Kanatlı Büyük Peygamberdevesi’nin ruh çekirdeği muhtemelen beş bronzdur. Görünüşe göre kısa sürede en az üç altın kazanmak biraz zor olacak.” Chu Mu peygamberdevesinin ruh çekirdeğini çıkararak çantasına attı.

“Huahua--” Peygamberdevesinin başından doğrulduğu anda yaprakların sallandığını duydu. Sesin kaynağını aradıktan sonra, ruh andacı ağacın tepesinde olan bir canlıya kilitlendi.

Yapraklar çok sıktı ve yapraklar yüzünden, Chu Mu sadece grimsi beyaz kürü görebildi.

“Wuwuwu” Mo Xie de ruh hayvanının aurasını hissetti ve hemen gri-beyaz kürke sahip canlı üzerinde üstünlüğünü kanıtlamak için uludu.

“Huhu!”

Hemen o yandan, rahatsız edilmiş gibi öfkelenmiş bir ses geldi. Gri tüylü canlı yaprakların arasından aşağı atladı ve büyük ayaklarıyla yere indiğinde yakınındaki yapraklar ve dallar havalandı!

“Kürklü Canavar, yüksek hizmetçi seviyesinde. İkinci evrenin üçüncü seviyesinin altındaymış gibi görünüyor…”

“Mo Xie, evriminden sonra savaşmak için mükemmel bir rakip!” Chu Mu’nun ağzının köşesi kıvrıldı ve bakışları, huysuzlaşmış ruh hayvanına düştü.