Çeviri: bebebiskuvisi

“Ha, bu Leydi Chu değil mi? Ormanda tek başına dolaşmak tehlikelidir, gidip kulübene saklan ve küçük hayvanını sev!” Ma Zhi, Chu Mu’nun onlara doğru yürüdüğünü görünce hemen alay etmeye başladı.

Chu Mu ile Zhang Luo arasındaki savaşın haberlerinin yayılması, Ge Qing tarafından önlenmişti, bu yüzden hiç kimse Chu Mu’nun Ayışığı Tilkisi’nin gücünü bilmiyordu. Gerçi bilseler bile Chu Mu’yu pek önemsemezlerdi. Sonuçta Zhang Luo pek de güçlü değildi ve Chu Mu’nun onu yenmesi çok da sıra dışı değildi!

“Dur, dur, buradan geçmene kim izin verdi? Ölmek istemiyorsan kıçını kaldırıp başka yana git!” Yandaki gri gömlekli çocuk, Chu Mu’nun onların koruduğu bölgeye doğru geldiğini görünce bağırdı.

“Piç, dediklerimi duymadın mı? Siktir olup gitmezsen seni öldürürüm!” Chu Mu’nun onu görmezden gelmesi, çocuğu daha da sinirlendirdi.

Reisler, son karşılaşmadan önce eğitmenlerin birbirini öldürmesini yasaklamış olsalar da, biri bu kimsenin uğramadığı bölgede ölürse, kimsenin haberi olmazdı.

Chu Mu yavaşça başını kaldırdı ve velvele çıkaran gence buz gibi gözlerle baktı. Gözleri aniden sertleşti ve dedi ki: “Ölü insanlarla konuşmuyorum.”

Chu Mu bunu dediği an, bedeni garip bir şekilde geri kaydı ve bunun hemen ardından omuzundan gümüş bir bulanıklık atlayarak gri gömlekli çocuğa doğru ilerledi.

Yırtan Pençe!

Keskin pençelerin çapraz saldırısı tehditkâr bir ışık yansıttı ve bununla birlikte birkaç yaprak koparak yere düştü.

Gri gömlekli çocuğun gözleri inanmazlıkla genişlerken konuşmayı bıraktı. Gırtlağından korku nidaları çıkarken yere düştü ve yakındaki ağaca kanı sıçradı.

Ma Zhi’nin aklı başından uçup gitti. Chu Mu bu çocuğu iki saniye içinde öldürmüştü ve bu iki saniyede, Ma Zhi, Ayışığı Tilkisi’nin hareketlerini bile görememişti.

Hızlı! Ayışığı Tilkisi korkunç bir hıza sahipti ve saldırıları,tek harekette öldürecek kadar şiddetliydi. Çocuk ruh hayvanını çağıracak zaman bile bulamamıştı!

Ama çok geçmeden Ma Zhi korkusunu bastırdı ve geri çekilerek ruh hayvanını çağırdı.

Ma Zhi’nin ruh hayvanı, Kaya Canavarı’ydı, Elemental Krallığı’ndan -kaya tipi- Kaya Canavarı türü, orta seviyeydi. 1.3 metre boyunda, insanımsı, sağlam yapılı ve bilhassa güçlü kollara sahip bir canlıydı.

Rengine ve görünümüne bakılırsa, altıncı seviyede olmalıydı. Kaya Canavarları, savunma ve güç tipi ruh hayvanlarıydı. Altıncı seviyeye ulaştıktan sonra, kaya cildi en azından ileri seviyeye ulaşmış olmalıydı.

Kaya cildinin savunması, diğer ruh hayvanlarının ciltlerinden çok daha güçlüydü. Küçük Mo Xie’nin pençeleri sadece ileri seviyede olsaydı, hiçbir yetenek kullanmasaydı bile, Kaya Canavarı’nın savunmasını aşamazdı.

“Rumble--”

Kaya Canavarı şaşırtıcı derecede ağırdı ve her adımda zeminin sarsılmasına neden oluyordu.

Chu Mu ise, savaş alanından çoktan uzaklaşmıştı ve tüm dikkatini Ma Zhi’nin Kaya Canavarı’na vermişti.

“Bu...Buraya…” Ma Zhi ruh hayvanını çağırdıktan sonra, duyacaklarını umarak arkadaşlarına seslendi.

“Shashasha---”

Ama o anda, aniden  yukarıdan beyaz ipek benzeri bir ağ düştü ve Ma Zhi’nin boğazına giderek soluk borusunu tamamen kapattı ve konuşmasını da nefes almasını da engelledi.

“Mo Xie, öldür onu!” Chu Mu emretti.

Savaşırken Mo Xie’nin kişiliği tamamen değişiyor, soğuk, acımasız ve zalim yanı ortaya çıkıyordu. Mo Xie ilk çocuğu öldürdükten sonra, Ma Zhi’ye doğru koşmaya başladı.

Ma Zhi’nin sesi zorla kesilmiş olsa da, düşünceleriyle Kaya Canavarı’na emir verebiliyordu. Mo Xie ona doğru ilerlerken, Kaya Canavarı’na onu ezmesini emretti.

Mo Xie ise, en az üç kat daha hızlı koşarak Kaya Canavarı’na yaklaştı!

Kaya Canavarı, hem güç hem de savunma konusunda Mo Xie’den üstün olsa da, hız bakımından bir avantajı yoktu. Mo Xie’nin çevik bedeni düzensiz bir şekilde değişmeye devam ederken, gümüş kürkü hayaletler yaratıyormuş gibi göründü.

Kaya Canavarı büyük bir adım attı ve aniden Mo Xie’nin ufak bedenini hedef alarak zıpladı!

Kaya Canavarı’nın hareketlerini gören Chu Mu, beklenmedik bir şekilde gülümseyerek küçük Mo Xie’ye baktı.

Kaya Canavarı çok yükseğe zıplamadı. Kısa boyundan ve ağırlığından dolayı, kısa bir menzile sahipti. Ama narin Mo Xie’yi altına alırsa oracıkta öldürürdü. Kaya Canavarı’nın gölgesi Mo Xie’nin üzerine düştüğünde, Mo Xie aniden hızlandı.

“Sou!”

Gümüş bulanıklık geçip gitti. Mo Xie’nin hızı ciddi ölçüde artmış ve Kaya Canavarı’nın altından geçmişti!

“Karanlık Saldırı!” Ma Zhi şaşırdı. Gölge altında hızlanma yeteneği, birçok hayvan tipi ruh hayvanının sahip olduğu pusu yeteneğiydi.

Altıncı seviye Ayışığı Tilkisi’nin bu yeteneği kullanması değil, Kaya Canavarı’nın gölgesi onun üzerine düştüğü an bu yeteneği kullanması, Ma Zhi’yi şaşırtmış, beklentilerini aşmıştı!

“Peng!!”

Kaya Canavarı tepetaklak devrildi, orman zemininin sarsılmasına ve her yere toprak ve çimen saçılmasına neden oldu.

Ama Mo Xie bundan hiç etkilenmedi. Koşarken hızlandı ve hiç durmadan Ma Zhi’ye doğru ilerledi.

Ma Zhi, Ayışığı Tilkisi’nin bu kadar güçlü olmasını beklemediğinden aklı çıktı. Hemen boğazını tutarak bir ağacın arkasına saklandı.

“Heng, saklanarak kurtulacağını mı sanıyorsun?” Chu Mu soğukça güldü.

Karanlık Saldırı, Mo Xie’nin hızını limitlerine kadar yükseltir ve Yırtan Pençe’nin gücünü azamiye çıkarırdı!

“Shua!” Bir pençe savruldu.

“Ga Zhi!”

On santim kalınlığındaki ağaç bir çatırtıyla devrildi. Ağacın arkasındaki Ma Zhi kaskatı kaldı, ağla sarılmış boğazında bir kan tabakası ortaya çıktı. Mo Xie yere indiğinde, Ma Zhi’nin bedeni de ağaçla birlikte devrildi ve boğazından çarpıcı bir şekilde kızıl kan püskürmeye başladı!

Ma Zhi’nin göz bebekleri sonuna dek genişledi ve yaprakların gizlediği gökyüzüne dehşet ve şaşkınlıkla baktı!

Olan biten her şey bir dakikadan az sürmüştü. Diğerlerini elemeyi düşünen iki çocuk, kendileri gibi görünen Chu Mu’nun bu kadar korkunç bir güce sahip olacağını ve onları bir dakika içinde öldüreceğini hiç düşünmemişti.