Bölüm 32: Karanlık Semanın Altında (II)

avatar
457 5

Hükümdarın Yolu - Bölüm 32: Karanlık Semanın Altında (II)



Güneş Dağları’nın merkezine giden yolun sonunda dört metrelik çitlerle çevrili bir köy vardı. Köy küçük köyler ile karşılaştırılamayacak kadar büyük ve korunaklıydı. İki bin kişinin rahatlıkla konaklayabileceği kadar genişti.

 

Burası bir köle kampıydı.

 

Ay tam tepedeydi, ay ığışı yolu aydınlatıyordu. Devasa kampın girişini koruyan kapılar kızıl zırhlı muhafızlar tarafından yavaşça açıldı ve orta yaşlı bir adamın önderlik ettiği beş kişilik bir grup dışarıya çıktı.

 

“Gerginlikten ölmek üzereyim, beş dakika geç kaldılar. Umarım bir şey olmamıştır.”

 

Orta yaşlı adam endişeyle dolu gözlerle ufuktaki yola baktı. Yol yavaşça aşağı doğru kıvrılıyordu, iki yanında gökleri delmek istercesine yükselen dağlarla kaplıydı. Oldukça geniş bir yoldu, yirmi araba rahatlıkla yan yana geçebilirdi.

 

“Söylenmeyi bırak da, neden böyle geç kaldıklarını söyle. Efendim mallara bir şey olabileceği konusunda endişeleniyor.”  

 

Yaşlı adamların lideri olan kişi soğuk bir tonda konuştu. Sesinde saklamakla uğraşmadığı bir aşağılama vardı.

 

Orta yaşlı adam ona baktı ve burun kıvırdı. Marki Cornelius ve Kont Beffet için yıllardır çalışıyor ve yüzlerce büyük anlaşmaya imza atmış başarılı birisiydi. Hiçbirisi şimdiki kadar büyük olmasa da küçük değillerdi ve getirisi çok olmuştu.

 

“Kardeş Gerald, büyük işlerin aceleye getirilmeyeceğini biliyorsun. Kont ve Marki’nin emri üzerine korumaları birkaç kat arttırdık ve daha kaliteli mallar bulduk. Bu sefer ki iş için ödediğimiz tutar çok fazla, efendin dişini sıkıp sabretmeli.”

 

“Hmph! Kamp yöneticisi olduğun için bana yüksekten bakabileceğini sanma Dale, hâlâ senden kıdemliyim.”

 

Orta yaşlı Dale muzipçe gülümsedi ve onun sitemkar tavrını görmezden geldi. Bu adam önceden onunla aynı kıdemdeki bir kıdemliydi ancak farklı krallıktan bir asil tarafından beğenilmiş ve onun tarafından hizmetçi olarak alınmıştı.

 

Onunla atışmadı.

 

“Herhangi bir kaza olmayacak Kaptan Gerald, bu konuda emin olabilirsin. Bu işi yıllardır yapıyoruz. Efendinle onlarca işimiz oldu, onu hayal kırıklığına uğratmayacağız.”

 

Gerald bir şey söylemek için ağzını açacaktı ki nal sesleri duyulmaya başladı. Gözler bir anda yola döndü ve kelimeler unutuldu.

 

Dale hafifçe gülümseyerek sevindi.

 

“Gördüğün gibi bu geceyi de atlatacağız. Son part da geldiğine göre anlaşma yapabiliriz, git efendine haber ver.”

 

“Hmph!”

 

Gerald ayağını yere vurdu ve kampa yürüdü.

 

Dale kafasını oradan konvoya çevirdi. Konvoya öncülük edeni görünce kaşlarını kırıştırsa da bir şey demedi. Kontun söylediği gibi Ateş Köpeği Birliği’nin kaptanlarından olan Raul yerine en iyi satış yöneticilerinden olan Yaşlı Lee vardı.

 

Yaşlı Lee başarılı ve önemli bir figür olsa da güçten ziyade zekasıyla öne çıkıyordu. Dale bir yönetici olarak onun gibi çalışanları seviyordu, çünkü iyi anlaşma yapıyorlardı; fakat bu iş onun başa çıkabileceğinden fazlaydı.

 

Konvoy yavaşça kampa yaklaştı.

 

Dale içindeki heyecana engel olamadı ve ileri çıktı. Yaşlı muhafızın yüzü onu görünce rahatladı, hızla yanına koştu ve sıkıca sarıldı.

 

Dale gülümseyerek onun sırtına vurdu.

 

“Yaşlı Lee! İşin senin tarafından yönetileceğini bilmiyordum!”

 

Yaşlı muhafız acı bir şekilde gülümseyerek ondan ayrıldı ve saygıyla eğildi. Dale’in gözleri bunu görünce parladı ve heyecanla devam etmesini bekledi.

 

“Marki Cornelius’un emri üzerine Kaptan Raul ile iki farklı rotadan ilerledik. Kaptan Raul aldatmak konusunda benden daha iyi olduğundan dolayı sahte konvoyu yönlendirdi. Ben ise o dikkatleri çekerken gerçek konvoyu buraya getirdim.”

 

Dale kafasını salladı. Saray da dönen muhabbetten sonra pek bilinmeyen Yaşlı Lee’nin refakat etmesi mantıklıydı.

 

“Marki her şeyi düşünüyor.”

 

Gözleri Yaşlı Lee’nin arkasındaki ifadesiz suratlarla duran muhafızlara döndü. Onlardan yükselen aurayı sezince dudaklarını şapırdattı. Üzerlerindeki zırha bakılırsa Marki Cornelius’un yerel birliğine aitlerdi ve konvoyu korumak için gönderilmişlerdi.

 

Yaşlı Lee keskin gözlerle onun ifadesini inceledikten sonra istemsizce gülümsedi ve sürücülere arabaları götürmelerini söyledi. Ardından heyecanla arabaların arkasından bakan Dale’e döndü.

 

“Buradan sonrasını yöneticiye bırakıyorum. Lütfen askerlerin dinlenmesine izin verin, korumalık yaparken çok yoruldular.”

 

“İyi iş çıkardın, Yaşlı Lee. Buradan sonrasını bana bırakabilirsin.”

 

Dale teslimatın sağ salim yapılmasından dolayı rahatladı ve Yaşlı Lee’ye veda ettikten sonra yaşlı adamlarla birlikte kampa döndü. Onlar gittikten sonra Yaşlı Lee’nin yüzü buz kesti. Gözleri karanlık gecede bile belli olacak kadar parladı.

 

Kont Beffet ve Marki Cornelius’un işi bitmişti. Aynı teknede daha fazla durmalarına imkan yoktu. En iyisi kral ve Kont Staler ile iş birliği yaparak kendisini kurtarmaktı.

 

“Bunun için beni suçlayamazlar.”

 

Dedikten sonra ifadesini korudu ve muzaffer bir tavırla kampa girdi.

 

Köle kampı önceki sahipleri Güneş Dağı Kabilesi’nden kalma izler taşıyordu. Dişbudak ağacından yapılmış çatılar, kumtaşından duvarlarıyla sıradan insanların kırmayı düşünemeyeceği ahırlar girişe en yakın olanlardı. Burası en dış tabaka, değerli materyallerin bulunmadığı bölgelerdi.

 

Ahırların hemen arkasındaki bölgede askerlerin ve kölelerin kaldığı yatakhaneler, geniş bir kafeterya, askerler için eğitim alanı ve araçların park edildiği park alanları vardı. Yatakhaneler karşılıklı caddelere kurulmuş olmasına rağmen aralarındaki fark cennetle dünya arasındaki fark kadardı.

 

Askerlerin kaldığı yatakhaneler sade ancak bakımlı bir tasarıma sahip, dört katlı beş binadan oluşurken; kölelerin yatakhaneleri bakımdan yoksun, derme çatma eski binalardan oluşuyordu. Binalar askerlerinki kadar büyük olmadığından ve sürekli temizlenmediğinden her yeri bok götürüyordu.

 

En fakir goblinler bile bu kadar kötü binalarda konaklamıyorlardı!

 

Kölelerin sayısı göz önüne alınırsa bu binalar içinde tentene uyudukları kesindi.

 

İkinci bölgenin çevrelediği merkez bölgede ise büyük binalar yükseliyordu. Güntaşı madeninden yapılan sokak lambaları lüks kaldırımları iki yönden aydınlatıyordu. Kırmızı kumtaşından yapılan duvarın Altın Dişbudak ağacından yapılan çatılarla süslenmesi hoş bir görüntüydü.

 

Burası kampın üst düzey yöneticilerinin, Ateş Köpeği Birliği askerlerinin ve misafirlerin konakladığı yerdi. Her on metre de bir muhafız bulunuyordu. Bölgeyi korumak için dikilmiş taş duvarlar merkez bölgeyi ikinci bölgeden Berlin Duvarı misali ayırıyordu.

 

Dale üçüncü bölgeyi hızla geçen konvoya yetişti ve onlara önderlik etmeye başladı. Normalde gururlu olması gereken muhafızlar Dale’in onlara liderlik taslamasına bir şey söylemedi, Dale bunu fark edince hafifçe şaşırsa da bunu umursamadı.

 

Konvoy ikinci bölgeye girmek üzereyken kızıl pelerinli bir takım tarafından durduruldu. Dale kaşlarını çatarak kızıl pelerinli muhafız takımına liderlik eden adama baktı. Adam hem kıdem hem de yaş bakımından kendisinden büyüktü. Güç bakımından kendisinin karşı durmayı düşünemeyeceği birisiydi.

 

Turuncu saçları karanlık geceyi aydınlatan ateşleri andırırcasına dalgalanıyordu, belindeki kılıç keskin ışıklarını etrafa yayıyordu.

 

Dale kılıca bakınca yutkundu.

 

Bu adamın arkası da çok sağlamdı.

 

“Sen Dale olmalısın, buradan sonrasını biz devralıyoruz.”

 

Adam kaşlarını çatarak konvoy muhafızlarına baktıktan sonra arkasındaki kızıl pelerinli adamlara köleleri dışarı çıkarmalarını söyledi. Buradan sonrasını yaya olarak devam edeceklerdi.

  

Dale ona karşı bir şey söyleyemedi, bu yüzden üstelemeden ne yapıyorsa yapmasına izin verdi. Yönetici olarak kampın her şeyinden sorumluydu, bu yüzden kontrol edemediği şeylerden hoşlanmıyordu.

 

“Marki güçlü muhafızlar göndermiş, abimin de söylediği gibi son anlaşma olduğundan Marki ve Kont için hayati önem taşıyor.”

 

Adam hafifçe esnedi ve birinci sıradaki arabanın kapısına gitti. Aldığı bilgilere göre binici arabada çok önemli mallar bulunuyordu, onların güvenliğinden emin olmak zorundaydı.

 

Tahta kilidi kolaylıkla kırdıktan sonra kapı kulplarına asıldı.  

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44433 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr