29.Bölüm

avatar
1009 0

Brian - 29.Bölüm


Etraftaki tüm 200.seviyeyi aşmış kişiler Brian'ın etrafını sarmış donmuş bir şekilde izliyordu.

------------------------------

"Patron o Arya denen kız sanırım bizim kaçırmamız gereken kızdı." 3 kişi birbirlerinin sözünü tamamlayarak konuşmuştu. "Aptallar gidin ve o kızı bana getirin! Ben onu karanlık yola getirmesini bilirim!" Karşısındaki inkâr etmekten aciz 3 kişi hemen Brian'ın topraklarına gitti. Bu sırada patron denen kişi ise imparatorun ilgisini başka yöne çekmek için en büyük hazinesi olan canavar çağırıcı çekirdeğini kullandı. Ormanın içinde, mağaraların içinde hatta yer altında yaşayan canavarların bile dikkatini çeken bu çekirdek hızla imparatorluğa saldırıya geçti. Tüm askerler ve imparator sadece bu baskın ile uğraşıyordu ve aylarca bu baskını dindiremezlerdi. Bu süre de patrona yeterdi.

------------------------------

Brian, Arya ile meditasyon durumuna geçmiş dövüş sanatlarını öğretiyordu. Her hamleyi hızla öğrenen kız çok hızlı gelişiyordu. Ormanın derinliklerinde yaptıkları bu antrenmanlar kızın seviyesinide arttırmakta yardımcı oluyordu. Brian kızını izlerken huzurla ve mutlulukla dolmuş bir halde iken birden bir dalgalanma hissetti. Fazla uzakta olmayan bu dalgalanma çok hızlı ilerliyordu ve eğer bir canavarsa hayatta kalma ihtimalleri çok zayıftı. Brian hızla ayağı kalkıp pozisyonunu aldı. Kızına kimse zarar veremezdi. Sert dalgalanmalar bir süre sonra kendini gösterdi. Kapkara bir sis onlara hızla yaklaşıyordu. Brian onları çok rahat görebiliyordu fakat kaçamayacağını biliyordu. O da aydınlık aurasını etrafına serdi. Bu sırada kızı ona yardımcı olmaya çalıştı fakat gücü tüm aurasını yaymaya yetmedi. Kızı sayesinde 2 katı güçlenmiş olan aurası ile kızına sarılan Brian saldırıyı karşılayabilecek durumdaydı. Karanlık sis sonunda Brian'a ulaşınca durdu ve etrafa yayılıp aydınlığı baskılamaya çalıştı. Bu sırada 3 kişi göründü. Brian bu karanlık aurayı tanıyordu. Eskiden kızını onların elinden kurtarmıştı ve bir daha yapacaktı. Aydınlık aurasını sert bir şekilde etrafa yaymaya çalışan Brian kocaman bir bulut gibi üzerine çökmüş kara sisin altında küçücük bir pamuk tanesi gibi duruyordu.

Bir kaç dakika sonra "fazla uzadı." Diyen 3 kişiden biri birden aurasını şiddetlendirip Brian ve kızının bilincini kapattı. İkisinide aldılar ve patrona götürdüler. "Aferim sonunda bir işe yaradınız. Belki kızı karanlık yola geçerken bu yeni imparator da geçer. O zaman toprakları verimsizleşir ve gidip kolayca alırız." Gülerek konuşuyor ve dalga geçiyordu. Bir imparatorun bu kadar güçsüz olabileceği aklının ucundan geçmezdi. Kızı bir sandalyeye bağlayan patron Brian'ı da kızı görebileceği bir yerde sandalyeye bağlamıştı. Dantian merkezini parçalayarak Brian'ın gelişimini yok edebilirdi aslında ama bu seferde aydınlık her yere saçılır ardından topraklarına gidip çok güçlü bir savunma kurardı fakat patron sadece karanlık istiyordu.

Bir süre sonra Brian birden gözlerini açtı ve gördükleri karşısında öfke ile bağırmaya başladı. Aurası sandalyeye saldırıyor ve parçalamaya çalışıyordu. Bu sırada patron geldi ve "Uyanmışsın" dedi iğrenç bir tebessüm ile. Ardından Brian'ın kızına yürüdü ve sert bir tokatla uyandırdı. Brian bu tokatla daha fazla öfkelendi ve gözleri kıpkırmızı oldu. Sandalyeye çok daha sert bir şekilde saldırıyordu. Bu sırada patron daha da iğrenç bir şekilde gülüyor ve kıza sert tokatlar atmaya devam ediyordu. Brian her tokatta çok daha büyük acılar çekiyordu. Kıpkırmızı gözlerinin etrafındaki deri parçalanıyor, içini kırmızı bir sıvı dolduruyordu. Arya ise her tokatta daha da tepkisizleşiyor ve Brian'ı o halde gördükçe aurasını karartıyordu. "İşim düşündüğümden daha kolaymış." Dedi iğrenç tebessümü ile patron. Brian kızının bembeyaz ışıklar saçan gözlerinin karardığını gördükçe dönüşümünü hızlandırıyordu. O bembeyaz güzel gözler karanlığa bürünemezdi!

Koyu kırmızıya dönmüş gözleri ve vücudunun her bölgesine yayılmış yarıkların içindeki saf öfke Brian'ı her saniye daha da korkunç gösteriyordu. Patron denen adam tokatları bırakmış tekme ve yumruklar atmaya başlamıştı. Brian'a ne olursa olsun hiçbir şey yapamaz zannediyordu. Fakat bilmediği çok şey vardı. Küçük Arya artık verilen darbelere hiç ses çıkartmamaya başlamıştı. Günlerce yediği dayağa artık tepki vererek kendini yormak istemiyordu. Gözlerinde ki ışık son zamanlarda hızla kararmaya başlamıştı. Yavaş yavaş aydınlık yerine karanlığı bırakırken Brian değişimini tamamlamış ve öfke moduyla birleştirerek iğrenç bir görünüm almıştı. Bulunduğu sandalyeden tüm gücü ile sıçrayarak patron demen adama doğru uçuşa geçti. Zaten yakın olsalarda Brian'ın zamanı çok kısıtlıydı."GEBER" Brian tüm öfkesi ile yumruğunu savururken patronun adamlarının kilit vurarak baskı altına aldığı ejder formuna girmiş Yetu ve ejderha Brian'ın yaptığını yaparak kurtulmuş ve yer altında bulunan tarikatın tavanından içeriye girerek patronun etrafını sarmışlardı. 3 yandan aynı anda darbe yiyen patron etrafına kalkan kurarak darbeleri atlatmış fakat tüm gelişimini kaybetmişti.

-----------------------------------------------

Yetu, Arya, Brian ve ejderha gözlerini açtıklarında Brian'a 5.düzey aydınlık elementini veren neresi olduğu hâla belirsiz yerde olduklarını gördüler. Heryer bembeyazdı ve çok sessizdi. "Tekrar ölümden dönerek geldin Brian. Bu sefer yanında 3 kişi daha getirmişsin aferim. Sana kızamam ölmemek için savaştın fakat öldüremedin. Her neyse bu konuda daha fazla konuşmak istemiyorum senin için bir konsey kurdum ve elimden geleni yaptım. Eğer size vereceğim görevi başarırsanız hepiniz eski bedenlerinize dönebilirsiniz. Fakat başaramayıpta ölürseniz bu sefer gerçekten ölürsünüz." Brian'ın seçeneği yoktu. "Elimizden geleni yapacağız fakat bu en fazla ne kadar sürer?" Bilinç elinden geldiğince konuşmayı kısa tutarak "Sana bağlı fakat tahmini 200 yıl kadar. Senin dünyanda maksimum 10 yıl geçecek merak etme. Tabii 1.imparatorun sancağı sağolsun saldırı alma ihtimalinde yok." Dedi. Ardından yerde 4 tane küçük delik açılarak herkesi başka bir boyuta götürdü.

Brian ve diğer 3 kişi patronla olan savaşları sırasında gelişimlerini yakarak güçlenmişlerdi. Son anlarında o iğrenç tarikatı ortadan kaldıracaklardı fakat yapamamışlardı. Patron tüm gelişimini kaybetmiş, adamları ise ölmüştü. Brian için yeterli zaman vardı. Gidecekleri boyuta vardıklarında Brian yanında süzülen 3 tane yuvarlak hafif şeffaf cisim gördü. Bunların Arya, Yetu ve ejderha olduklarından emindi. Onlara hemen bir beden bulmalıydı. Kendi vücuduna baktığında güçsüz bir çocuğun bedeninde olduğunu gördü. Yapacak bir şey aradı fakat yemek bulmaya çalışmaktan başka bir şey yapamazdı. Hızla ormana doğru girdi. Şehre gitseydi kötü şeyler yaşayacağına emindi. Ormanda bir süre gezip bir meyve aradı fakat saatlerce hiçbir şey bulamadı. Yanındaki 3 ruh Brian'a yardım ediyordu fakat çaresizlerdi.

Birden ağzının kapatıldığını hisseden Brian sağa sola debelenmeye kaçmaya çalıştı fakat yapamadı. Adamın biri onu ormandan alarak şehre doğru koşuyordu. pek kaslı veya kilolu değildi. Vücudundan herhangi bir aura da yayılmıyordu. Brian her kaçmaya çalıştığında kafasına güçlü olmasada acıtan bir darbe yiyor yerinde durmaya zorlanıyordu. Sonunda pek uzak olmayan şehre vardıklarında zayıf adam Brian'ı bir adama doğru iteledi. Brian'ı tutan kişi karşısındaki adam ile konuşmadan birkaç kağıt para sayıp verdi ve kovdu. Brian çaresiz bir şekilde kaçmayı bırakmıştı. Sadece bir cümle duysaydı bile buradakilerin konuştuğu dili öğrenecek ve o da konuşacaktı fakat yapamıyordu. Brian'ın kollarından sıkarak uzun bir yol alan adam onu kendi gibi bir sürü çocuğun bulunduğu bir zindana attı. Ardından dönüp gitti. Bu sırada Yetu sonunda konuşmaya başladı. "Brian, bu gezegen eskiden teknolojinin bol olduğu fakat enerjiye sahip olmayan insanların olduğu gezegene benzer bir yer. Sadece burada teknoloji daha az ve sen az önce yakalanarak köle tüccarına satıldın. Buradan sonra işimiz çok zor." Brian korkuyordu. Önceki formundan kendine kalan sadece zihinsel özelliklerdi. Eğer gelişim yolunu meditasyonla kullanamazsa elinde sadece pratik yapmak kalacaktı. Kendi kendine zihninde bulunan 5 büyük savaş tekniğini kullanarak yaptığı dövüş tekniğinde pratik yapmaya başlamıştı bile.

Şuan ki bedeni çok zayıf olduğundan durmadan pratik yapıyor ve vücudunu esnetiyordu. Bu şekilde kalırsa çok fazla dayak yiyeceği kesindi. Saatler, günler ve haftalar geçmişti. Zindana alıcılar geliyor bazılarını alıp gidiyordu. Gidenlerin yerine başkaları geliyor ve tekrar gidiyordu. Brian ile ilgilenen pek kimse yok gibiydi. Brian kendini her zaman basit göstermekte 1 numaraydı. Günde 2 kere kuru ekmek ve pis su bırakılıyordu. Brian için bunlar yeterliydi. Haftalar sonunda gizli gizli yaptığı antrenmanlarını sonunda etrafındakilerde kullanmak istemişti. Herkes Brian ile dövüşüyor kaybedince Brian'a olan saygısını yükseltiyordu. Bu savaşlar bir kaç gün bu şekilde devam etmişti fakat bir gün köle tüccarı azalan satışlar yüzünden şüphelenip zindan izlediğinde Brian'ın mükemmel dövüş tekniklerini görmüştü. Hemen içeri girip Brian'ı kolundan tuttuğu gibi arenaya götürdü. "Bu çocuk gördüğüm en iyi savaşçı. İstersen bir kölen ile bu çocuğu ölümüne dövüştür. Yalnız benim kölem kazanırsa yüklü miktar alırım." Dedi. Brian çok öfkeliydi. Resmen satılıp duruyordu. Arena sahibi iğrenç iğrenç gülerek arenanın ortasındaki boş alana zayıf kölelerinden birini çağırdı. Brian köle ile karşılaşınca gardını alıp yavaşça ilerledi.Köle kendi ile dalga geçildiğinin düşüncesi ile sert bir saldırı yaptı. Dengesiz düz bir vuruştan kaçmak hiç sorun değildi. Brian yana hafif bir sıyrılma ile kurtulmuştu. Normalde küçük olarak görülen kölelerin hakkını savunmak amacı olduğu için saldırıları yumuşak olacaktı fakat bu karşısındaki adamın gözlerinde inanılmaz derecede küçümseme vardı. Adam vuramamasının öfkesi ile tekrar tekrar düz rastgele yumruklarını sallayıp durdu. Her birinden hiç zorlanmadan kaçan Brian sonunda yorgun düşmüş adamın çekensine sıçrayarak aparkat vurmuş ve onu hafif havalandırarak yere yapıştırmıştı. Dövüş uzun sürmüş olsa da bu kadar saldırıdan kaçmak her baba yiğidin hakkı değildi. "Bu çocuk için ne kadar istiyorsun?" dedi arena sahibi. "7 bin yern. Daha inmem." "Gel 5 bin yern yap bitirelim son zamanlarda para kazanamadım." Köle tüccarı sinirlenmiş olsa da arena sahibinin durumunu biliyordu. "Kabul ama gerisini sonra faiziyle alırım." dedi. Arena sahibi sesini çıkartmadı ve çocuğa doğru yürüdü. Bu çocuktan verdiği paranın hakkını alacağına emindi.

Brian'ı kolundan tutan arena sahibi diğer kölelerden uzakta tek başına bir odaya kapattı. Ona çok zor günler geçirtecekti. Arena sahibi hiç kimseye iyi davranmıyordu çünkü onun gözünde eğer biri iyi davranışlar karşısında mutlu olursa potansiyelini yitirirdi. Brian karanlıktan bir şey görmediği odada böceklerin oynadığını hissediyordu. Odanın uzunluğu neredeyse onun uzunluğunda, genişliği ise 2 katıydı. Yere uzanan Brian biraz dinlendikten sonra karanlığa alışamayan gözlerini kapattı. Böceklerin arasında uyuyamazdı bu beden zayıftı. Böceklerin bir saldırısı onun canını pek yakmayacak olsa da bedenin sağlığını olumsuz etkileyeceği kesindi. Yetu, Arya ve ejderha ruh olarak hala Brian'ın yanındaydı. Ses çıkartmıyorlar Brian'ın gelişmesine engel olmuyorlardı. Bir kaç dakika sonra böceklerden çok rahatsız olan Brian şınav pozisyonuna geçti ve çalışmaya başladı. Bu kadar dar bir alanda dövüş sanatlarına çalışamazdı. Bir kaç saatlik gelişmiş ısınma hareketleri sağ olsun küçük bir kas ağrısı bile yaşamadan 1 gün boyunca kısa molalar vererek antrenman yaptı. Burada geçen sürenin farkında değildi. Sonunda ağır antrenmanı, uykusunun ağır basması ve çocuk bedeninin getirdiği iştahla karnı çok acıkmıştı. "Brian, yemek gelmeyecek. O adam sana kötü davranmak için burayı böcekler ile doldurdu ve gitti." Brian bir süre yere dokundu sonunda bulduğu bir böceğe bilincini kaybetmiş bir şekide vurdu ve ağızına attı. Çok az çiğneyerek yuttu. Bu sayede en azından tadı daha az almıştı. İştahı kaçmıştı. Kenara sırtını yasladı ve gözlerini kapattı. Uykusu çok vardı en azından bu şekilde açlığını hissetmezdi.

Saatler sonra uykusunu almış bir şekilde uyandığında vücudunun üzerinde bir sürü böcek yatıyordu. Onlara zarar vermek istememişti. Gözlerini kapattı ve zihnindeki bilgileri kontrol etmeyi denedi. Uzun denemelerden sonra geniş bilgi hazinesinin içinde eskiden gittiği bu gezegene benzeyen teknoloji üzerinde uzmanlaşmış gezegenin tarihini buldu. Biraz araştırdıktan sonra yararlı yemekleri ve eski insanların nelerden hoşlandığını öğrendi. Güç, zeka, ses ve müzik çok önemli unsurlardı. Brian müzik ile ilgilenmiyordu hatta müzikten nefret ediyordu. Onun için müzik insanların bilinç altında tutarak saklaması gereken duyguları açığa çıkartan saçma seslerdi sadece. Birkaç dakika sonra kapı açıldı. Kapı Brian'a çarpmayı kıl payı atlatmıştı. Brian gelen büyük ışıkla gözünü bir süre koluyla kapadı. Bu sırada 2 adam Brian'ı kollarından yakaladı ve çekiştirmeye başladı. Dışarıdan içeriye az bir ışık giriyordu fakat bu bile şuanlık Brian için çok fazlaydı.

Arenaya ulaştıklarında demir kapıdan soktukları Brian'ı içeriye atıp kapıyı kapattılar. Sesini çıkartmayan Brian biraz ışığa alışınca rahatladı ve yüzünü açtı. Şuan dövüşe hazırdı. Yuvarlak biçimdeki büyük arenanın oturakları pek dolu değildi. Brian karşısında kendinin 2 katı bir adam gördüğünde ağzı açık kalmıştı. Bu kadar insan bir çocuğun ölesiye dövülmesi için bahis oynayacaktı. "Bahisler çocuk için 1'e 10 iken karşısındaki Kara Balta için 1'e 2'dir. Maç akşam olacaktır." Dedi arena sahibi ve düşünceli bir şekide oradan uzaklaştı. Brian'ın kazanamama ihtimalinden korkuyordu. Akşama kadar hazır olabilmesi için Brian'a kuru ekmek ve su verildi. İnsanlara iyi davranmak onları zayıflatıyor olsa da aç bırakmak daha kötü bir duruma sokuyordu. Brian bunları aç bir hayvan gibi yedikten sonra kendi için bırakılmış biraz daha geniş fakat karanlık odaya girdi. Bir şey denemeliydi. Yerde meditasyon durumuna geçti ve zihnini boşalttı. Akşama kadar yaklaşık 10 saat vardı. İlk 1 saat tüm kaslarını gevşetti. Sonraki 2 saat akan kanını ve organlarını hissetmeyi denedi. Yavaş yavaş başarılı oluyordu. Yaklaşık bir 2 saat daha odağını geliştirdikten sonra artık hafifte olsa bir enerji hissediyordu. Bu ki enerjisiydi! "Güzel. İnandın ve içindeki enerjiyi kullanamayan insan vücudunun enerjisini hissettin. Bu sana dövüşte pek bir fayda sağlamaz ama gelişiminde iyi bir rol oynar. Devam et." Dedi içindeki tanıdık ses. Sesin sahibi onu buraya gönderen aydınlık bilinciydi.

10.saate ulaşan Brian ki enerjisini hareket ettirebiliyordu. Şimdilik bunu dövüşte kullanmak gibi bir amacı yoktu. Birden odaya giren 2 kişi Brian'ı kolundan tuttu ve arenaya götürdü. Pek zorluk çıkartmayan Brian silah seçebileceği bir yerdeydi. Biraz bakındıktan sonra zırhlara hiç bakmadan küçük bir bıçak aldı ve arenaya çıktı. Karşısında Kara Balta lakaplı adam üzerindeki ağır zırh ve elindeki büyük kara bir balta ile çok sert duruyordu. Arena hiç olmadığı kadar doluydu. "Beyler, bayanlar bugün şimdiye kadarki en büyük mücadeleyi izleyeceksiniz. Sağ tarafta ünlü Kara Balta," seyirciler bu isimle coşmaya ve alkışlamaya başladı. "ve sol tarafta bir çocuk." Tüm seyirciler bir ağızdan küfürler etmeye ve gülmeye başladı. Küfürlerin çoğu ailesine edildiğini duyan Brian öfkeden deliriyordu.

Bunu gören arena sahibi sevinmişti. Brian kaybederse bu arenanın çöküşü olacağını biliyordu. Kaybetmek istemiyordu yoksa tekrar satılırdı. Artık buna dayanamıyordu. Ya kazanacak ve arena sahibini boş yere kalkındıracaktı ya da başka bir yerde çalışmaya başlayacaktı. Ne yapması gerektiğini düşündü. Bir süre sonra kendini güçlü göstererek kaybetmeyi akıl etti. Bu şekilde daha iyi bir yerde iş yapabilirdi. "Maç başlasın!" Brian hızla rakibine ilerledi. Saldırıya çok erken girişti. Bu onu aceleci ve sabırsız biri gibi gösterecekti. Elindeki bıçağı kaldırdı ve vuruyor gibi yapıp baltadan sıyrıldı. Koca adam öfkeyle bir o yana bir bu yana vurarak Brian'ı tutturmayı deniyordu. Brian hiç yorulmuyor aksine eğleniyordu. Yorulmuş gibi yaptığı bir sırada Kara Balta'nın en sert gücünü test etmek istedi. Adam kendi kendine " Yakaladım." Derken iki eliyle kavradığı baltayı indirdi. Brian basit bir hamle ile sıyrıldıktan sonra eğer darbe alırsa kemiklerinin kırılacağından emin oldu ve kaybetmemeye karar verdi. Eğer kemikleri kırılırsa iş bulamaz ve ölürdü. Koca adam kendini her dakika oyuna getiren bu çocuğa iyice öfkelendi ve baltayı yere doğru değil yanlamasına sallamaya başladı. Kocaman damlalar halinde terlemeye başlamıştı bile. Brian önceden beri dövüş sanatındaki doğa ile uyumu nasıl yapacağını bildiği için hiç zorlanmadan kaçıyordu. Her gelen saldırıda artık bir bıçak darbesi de indiriyordu.

Saatler akıp geçerken büyük kan kaybı ve yorgunluk yüzünden ayakta duramayan Kara Balta yere yapıştı. "Kazanan belli oldu." Arena sahibi mutluydu. Brian adamı öldürmek yerine orada bırakıp gitti. Yere yapışmış adamın öfkesi bedenini aşarken birden duruldu ve sakinleşti. Çocuk onunla konuşmamıştı bile. Daha fazla rezil olmamıştı ve öldürülmemişti. İçinden "Bu günden sonra kendimi hızlandıracak ve o çocuğun peşinden gideceğim." Diye söz verdi. Yavaş ve zorla ayağa kalkıp geri döndü ve odasına gitti.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44563 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr