27.Bölüm

avatar
956 0

Brian - 27.Bölüm


Küçük ejderha yumurtadan çıkıp otlara ayaklarını değdirdi ve güneşin altında zıplamaya başladı. Bu Brian'a çok garip gelmişti bir yavru yumurtadan çıktığı anda nasıl zıplamaya ve oynamaya başlayabilirdi? O bunun hakkında kafa yorarken, ejderhanın içindeki aydınlık enerji hızla katlanarak artıyor, eski herkese iyilik ile yaklaşan ejderha geri geliyordu. Küçük ejderha oynamaya devam ederken kız yere oturup kollarını açtı. Ejderha kızın kucağına zıplayıp onunla beraber oynamaya başladı. 2'liyi gören ejderha'nın ve Brian'ın içi ısınıyordu. Ejderha bir kaç dakika sonra Brian'a döndü ve içindeki sıcacık duyguyu dışarı vurarak "Yavrum sizinle büyüsün. Benim yanımda kendini koruyacak kadar gelişemez." Dedi. Brian kendini onun yerine koydu ve üzgün bir sesle "Yavrun güvende olacak." Dedi. Ejderha hiç yüzünü asmadan 2 çocuğun eğlenmesini gözlerinden okunan kocaman bir mutlulukla izlemeye koyuldu. Brian kızın kaç saattir yemek yemediği için acıktığını düşünerek elini otlara sürdü ve orada küçük taş bir platform oluşturdu. Daha sonra Yetu'nun öldürdüğü 250.seviye canavarı çıkarttı. Üst düzeyde kavradığı ateş elementi ve elementlere hâkim olan aydınlık elementini kullanarak kıza ve yavru ejderhaya yetecek kadar eti pişirdi. Kokuyu aynı anda aç bir kurt gibi alan ikili taş tabana koştu ve kendi önlerindeki eti hızla yedi. Ağızları yanmasın ve etin yüksek doyuruculuğu vücutlarına çok gelmesin diye ejderha ve Brian bir kaç teknik uyguladı. Ağızlarında kalan tat ile mükemmel duygular yaşayan 2 çocuğun gözleri dolmuştu.

Çocuklar bir kaç saatlik eğlenceye devam ederken Brian ve ejderha meditasyonda uzun uzun tartışıyorlardı. Brian'ın aydınlık yanına bakmaya çalışan ejderha gözlerini alamadı. Çok parlak olduğu için neredeyse kimsenin bakamayacağı bir şey olsada o kadar güzel gözüküyordu ki bir aydınlığın başka bir aydınlıkla bitişip ayrılması, kimse bakmayı bırakmak istemezdi. Brian aydınlık elementinin bulunduğu vücudunun gizli bölmesini ruhen kapatarak ejderhanın kendi bedenine dönmesini sağladı. Daha sonra Brian büyük amaçlarını sıralarken ejderha hepsinde şaşırmış fakat mutlu olmuştu. Oğlu gerçekten güçlü bir ejderha olacaktı. Birden Brian'ın "Gelebilirsin." Demesiyle Yetu ortaya çıktı. Elindeki hapları ejderhaya sunduktan sonra bir torba dolusu enerji dolu çekirdek verdi. Ejderha çok mutlu olmuştu. Hepsini tek lokmada yutması ile yavaş bir değişim geçirmeye başladı. Brian'ın ve Yetu'nun işi bitmişti. Çocukları arkasına alan 2'li hızla 3 zayıf krallığın ortasına iniş yaptı. Brian iki çocuğada çok büyük bir özenle yaptığı eğitim ve sağlık içeren kolyeleri "Bunlar basit rehber kolyesi sakın boynunuzdan ayırmayın." Diyerek boyunlarına astı. Eğer onlara gerçeği söyleseydi eğitimlerine çok fazla ciddiyet vermezlerdi. Yetu 2 çocuğu alarak en yakın ormana götürdü ve "Ben gidiyorum bir hafta sonra döndüğümde 2.seviye olmazsanız bir ay gelmem ona göre. Yüzüğünüzdeki yemekler bitince ne yaparsınız bilmem." Yetu Brian'ın yaşadığı eğitimi uygulayacaktı. Çalılardan gizlice 2 çocuğu izlemeye koyuldu.

Brian belki bir ihtimal ailesini bir kez daha görebileceğini düşünerek aurasını koca arazide saldı ve sessizce dinledi. Küçük binlerce çocuğun eğitimde canavarlarla savaştığını, insanların telefonu elinden bırakmadan konuştuğunu, her saniye onlarca yeni evin topraklarında inşa edildiğini, her şeyi duymuştu ve hissetmişti fakat ailesini bir türlü hissedememişti. Ailesini bulmayı kafasına koyan Brian kütüphaneye ilk öğretmeninin yanına gitti. Hızı akıl almazdı. "Selam Brian." Öğretmen nasıl olduysa Brian'ı o gelmeden çoktan hissetmişti. "Selam öğretmenim. Benim bir sorum vardı." Brian hızla soruya geçecekken kütüphane görevlisi "Auranı yaydığına göre babanı ve anneni arıyorsun. Onlar 2.imparatorlukta ormanın içinde güçlenmeye çalışıyorlar. Korkma bazen benimle iletişime geçiyorlar bir kaç yüz yıl sonra gelirler." Brian 'yüz yıl'ı duyduğu anda çok büyük bir üzüntü yaşamıştı. Teşekkür ederek oradan hızla ayrıldı ve tekrar boş topraklarda oturdu. Babası ile iletişime geçmek için yüzlerce deneme yaptı. Her başarısız denemesinde etrafında üzüntünün verdiği büyük acı ile dökülen aydınlık elementi birikip durdu. Binlerce deneme yaptı. Bir kaç yüz bin deneme sonunda başarmıştı. Bu 2 ayına mâl olmuş olsada yapmıştı. "Baba! Beni duyuyor musun?" Brian çok mutluydu. Bu sırada altındaki kilometrelere yayılmış aydınlık sıvısı titreşyordu. "Evet duyuyorum. Aldığım habere göre krallıkları elinde toplamışsın. Sanırım planın büyük bir mevkide çalışmaktanda öte." Babasının sesini duyduğunda Brian'ın mutluluğu tavan yapmıştı ve altındaki sıvı tüm topraklarını tamamen kaplayarak topraklarının verimin bir kaç bin kat arttırarak kalkanı güçlendirmişti.

Toprakların içinde kalan çok az miktarda karanlık içeren enerjide aydınlığa dönmüştü. "Şimdi konuşamayız yavrum. Şuan sınır olarak kabul edilen seviyeye gelmeye çalışıyorum. Sonra görüşelim." Dedi ve aniden Brian ile konuşmayı kesti. "Sınır olarak kabul edilen seviye mi?" Brian babasının başarısına akıl erdiremiyordu. Daha sonra buraya geliş amacına yani toprakların verimini arttırmaya başlayacakken içindeki büyük enerji kaybını hissetti ve bayıldı. Saatler sonra enerji yenilenmesi biten Brian ayılarak zaten koca krallığının işini halletmiş olduğunu gördü. Krallığına gelen insanların sayısı saniyede on kişiden bin kişiye çıkmıştı. Gelen kişilerin topraklarına bakınca uzak köylerden gelen zayıf insanlar olduğunu görmüştü. Krallığın yollarını düzenlemeliydi. Toprakların verimini düşürmenden krallıkta daha hızlı ilerlemenin yolunu biliyordu. 250.katmana hızla gidip kocaman bir mağara aramaya başladı. Katmanda yolculuk ederken karşısına çıkan bir kaç canavarı umursamadan yoluna devam etti. Zamanı geldiğinde pratik yapacaktı şimdi değil. Kısa süre sonra elindeki hız ile bulduğu mağaraya giriş yaptı. Mağara madenlere açılıyor ve gerçekten çok büyük bir alan kaplıyordu. 4 kapıya ayrılmış madenlerin renkleri yeşil mavi turuncu ve beyaz olarak parlıyordu.

Brian kısa bir odaklanmanın ardından hazır halde bulunan kilometrelerce alana yayılmış 4 kristal madenini yüzüğüne çekmeye başladı. Yüzüğün içindeki yüzüklerden biri dolmuş diğerine sıra gelmişti, diğeri dolmuş diğerine geçmişti. Durmadan devam etmişti ve sonunda ilk defa bu kadar fazla madene sahip olmuştu. Madeni sonuna kadar kurutmuş ve enerjisini aydınlık enerjisine dönüştürerek 250.seviye canavarların günlük yaşamlarına zarar vermemişti. Yüzüğünün içindeki yüzüklerinin neredeyse yarısı dolmuştu. Ormandan boş araziye tekrar gelen Brian kristallerin 10'da 7'sini çıkarttı ve içlerindeki enerjileri zorlanmadan çıkartarak gökyüzünde süzülmeye bıraktı. Ardından ormanlar hariç topraklarındaki tüm zemine odaklanarak kristallerin enerjilerini aktardı. Toprak değerini beton zemine dönüşerek kaybetmedi ve üzerinde yürüyecek kişilerin varmak istedikleri yere daha hızlı ulaşmasını sağlayacak potansiyele ulaştı. Topraklarındaki evlerin oluşum hızlarının katlarca arttığını hisseden Brian mutlu olmuştu. Her zaman ekonomi ve refahı ele almış olması Brian'ı gelişimden çok uzaklaştırmıştı. Artık yapması gereken seviyesini yükseltmek değildi. Yapması gereken teknik bilgilerini pratiğe dökmekti.

Elinde kalan son 10'da 3'lük kristal madenini etrafına dizdi. Dışarıdan mükemmel bir görsel şölen veriyordu. Eğer izleyen biri olsaydı 4 tane rengin bu kadar hoş bir düzen içinde birbirine kenetlenmesini günlerce izleyebilirdi. Brian bu birleşimi bitirdikten sonra 4 renkte parıldayan odaya odaklanarak meditasyon durumundaki beyaz odasına gönderdi. Beyaz oda gelen kristalleri hızla özümseyerek zaman kavramını düzenledi. Brian biraz bekledikten sonra hazır olduğuna inanarak üzerine oturduğu 'kralın yatağı'nda meditasyona başladı. Beyaz odasında tekrar gözlerini açtığında bu sefer her yer çok farklıydı. En son yıllar önce geldiği odada şuanda her yerde ayrılıp yapışan su baloncuğuna benzer aydınlık topları dolaşıyordu. Her birinin içinden huzur ve tarif edilemez hoş duygular oluşturacak auralar yayılıyordu. Brian teknik bilgilerini zihninden geçirdikten sonra odanın ortamını değiştirdi ve en uygun koşullarda basit dövüş temellerinden ileri tekniklere doğru çalışmaya başladı.

--------------

Yıllar su gibi akıp geçmişti. Bu süreçte tüm dünya Brian'ın imparatorluğunu tanımış fakat kimse ne ticaret isteğinde bulunmuş ne de savaş istemişti. Brian dışarıda geçen 7 yılda onlarca dövüş tekniğinde ustalaşarak birleştirmeler yapmış ve kendi dövüş sanatını oluşturmuştu. Meditasyondan çıktığı anda Yetu ile iletişime geçti. Kız ve ejderha çok iyi arkadaş olmuş, her şeyi paylaşarak 30.seviyeye ulaşmışlardı. Brian'ın o an aklına bir fikir geldi. Kız ejderha sürmeye bayılıyordu ve şuan çok iyi bir ejderha arkadaşı vardı. Yetu'ya planını anlattı. Yetu planı çok sevince 3'lü hızla Brian'ın yanına geldi. Kız eskisine oranla çok daha şirin görünüyordu fakat hiç büyümemişti. Vücudu 1 metreyi ancak geçen kızın üzerine çok bol gelen yeşil bir kazağı ve hareketlerini engellememesi için kısa bir eteği vardı. Yanakları ve kirpikleri öylesine kocamandı ki tatlılığına tatlılık katıyordu. Brian kıza ve kocaman olmuş siyah ejderhaya bakarak "Krallıklar arası ejderha yarışları düzenlemeyi düşünüyorum. Eğer kabul ederseniz sizi kendi düzenlediğim boyutuma götürebilir ve bir süre çalışmadan sonra geri getirebilirim." Dedi.

"Bizim aslında pek bir eğitime ihtiyacımız yok fakat eğer sizi memnun edebileceksek çalışmaya hazırız." Dedi şirin sesiyle kısa boylu kız. "Adını hâla söylemedin. Adın nedir?" Dedi Brian ciddiyetle. "Benim adım Aryaa!" Aynı ciddiyetle cevap vermeye çalışan Arya sert bir şekilde Brian'a bakıyordu. Bu zamana kadar neden sormamıştı ki? Brian daha yapması gereken çok şey olduğu için Arya ve ejderine bir kapı açarak "Hadi girin bende sizin için yarışları ayarlıyayım." Dedi ve uzaklaşmaya başladı. Kız ejderhasına binip geçitten geçti ve kapı kayboldu. Brian ise topraklarının yeni durumuna bakmak için yükseldi. Akşam saatleri olduğu için tüm evlerin ışığı açıktı ve gerçekten muhteşem görünüyordu. Gökyüzünde yeterince yükselince tüm toprakları görüş alanına girdi. Her yer çok yüksek incelikle tasarlanmış evlerle ve iş yerleriyle doluydu. Bu manzaraya baktıkça müthiş hissediyordu.

Dakikalar sonra biraz daha ciddileşerek arkasını topraklarına dönmüş ve birkaç saatlik yolculuğuna çıkmıştı. Havayla bütün olarak 1.imparatorluğa gitmeye başladı. Hızı akıl almazdı ve nedeni ortadaydı. Gerçek hayatta geçen 7 yılda o yüzlerce yıl dövüş sporları ile uğraşmış ve doğayla bütün olmaya çalışmıştı. Şuan doğaya kulak veriyor ve o ne derse onu yapıyordu. Normal şartlarda bu kadar zikzak çizmesi onu gideceği yere saatlerce ziyana uğratarak gitmesine neden olacaktı fakat Brian için bu sorun değildi. İstediği tek şey doğayla tam olarak bir olmaktı. Bir kaç saatin sonunda dünyanın öbür ucuna kadar gelmiş ve sarayın önüne varmıştı. Nöbetçiler Brian'ı biraz inceledikten sonra kendileri ile eşit seviyede olan bu kralın içindeki aydınlık karşısında çaresiz hissetmişlerdi. "Hemen imparatorumuza haber vereceğiz kral Brian. Lütfen burada bekleyin." Bir nöbetçi hızla saraya girereken diğer nöbetçi Brian'ın yanına yaklaştı ve üzüntü ile "Büyük bir hata yaptım kral Brian. Eski yaşantımda öfkem yüzünden karanlık yola düştüm fakat sizin aydınlık auranız beni aydınlığa çekti. Lütfen içimdeki karanlığı çekin alın ve aydınlıkla doldurun." Nöbetçinin isteği karşısında çok sevinen Brian "Hazırlan canını acıtabilir." Dedi ve ellerini adamın göğüsüne koyarak karanlığı çekmeye başladı. Adam 3.düzey güçlü karanlık enerjinin vücudundan çekilmesi yüzünden tam bağıracakken ses tellerini bilinçli olarak parçaladı ve sadece kısık bir ses çıkartmaya başladı. İmparatoru rahatsız etmemeliydi. Birkaç saniye sonra karanlık kendi bilinci ile çıkarak Brian'ın aydınlığına kavuştu ve Brian'dan akan aydınlık adamın vücuduna giriş yaptı. Aydınlığın temeli hazırlandığı anda adam birden büyük bir değişim geçirmeye ve hafif havalanmaya başladı.

Bu sırada bizzat aşağı inen imparator Brian'ı biraz süzdükten sonra hafif havalanmış etrafa ışık saçan adamına baktı ve Brian'ın yeteneğini takdir etti. "Evet benim ile ne konuşmak için gelmiştin yeni kral?" İmparator gayet sıcak davranmıştı. Sonuçta Brian kadar kararlı krallar ile çok az karşılaşmıştı. Brian sanki yüzyılladır imparatorun topraklarında yaşamış gibi bir şiveyle "Gezegendeki tüm krallıkların ve imparatorlukların katılmasını istediğim bir yarışma var. Bir ejderhaya sahip olan herkes katılabilecek. Ücreti sorun değil karşılayabilirim." Brian imparator ile doğrudan konuşmuştu fakat imparator bunu kafasına takmamıştı. "Ücrete gerek yok. Senin gibi bu denli yetenekli yeni bir kral ün kazanmayı hak ediyor. İsmini kullanarak yarışmayı hazırlayacağım merak etme hiç bir masraftan kaçınmam." Dedi yüzündeki güzel tebessümle. Brian'da mutluluğunu gizledi ve yarışmanın hazır kurallarını çıkarttı. İmparator kağıdı aldı ve sarayına döndü. Brian hazır buraya gelmişken ailesini görmeyi çok istiyordu fakat onların bilinen en üst seviyeye çıkmak için hâla savaş verdiğini biliyordu. İçi sonunda aydınlıkla dolan adam Brian'a dönerek sarıldı. İçindeki aydınlık büyük bir huzur sağlıyordu ona. "Sayenizde karanlık iğrenç yoldan kurtuldum ve size aydınlığa katıldım. Karanlık aura bedenime hakimken içimde çok büyük bir rahatsızlık hissediyordum. Her zaman duygusal olarak acı çekiyordum fakat siz buna son verdiniz. Teşekkür ederim." Sonra birden sarıldığı için saygısızlık ettiğini düşünen nöbetçi kendini geri atarak 'saygı göstergesi' olarak eğilmeye çalıştı. Buna izin vermeyen ve adamı tutan Brian "Kimse kimseden üstün değildir. Önümde eğilinmesinden nefret ederim." Dedi. Nöbetçi büyük şok içindeyken Brian havalanarak uzaklaştı. Nöbetçi ise bu sırada Brian'ın iradesine bu denli hâkim olmasına ve bunları 1.imparatorum sarayının önünde söylemesine karşı şaşkınlıktan bayılacak durumdaydı.

Brian sonunda yolculuğunu bitirip geri döndüğünde bir boyut kapısı açtı ve Arya ile ejderhasını izlemeye başladı. Uyum içinde yarışan ikili birbirine yapışmış gibi ilerliyordu. Havada 360 derece dönüşlerin bol olduğu bir antrenman yapıyorlardı. Ejderha 360 derece dönerken hızı katlarca yükseliyordu fakat bunu uzun süre yapamıyordu. Birde Brian'ın en dikkat ettiği şey Arya'da ejderhada dantianlarındaki enerjiyi kullanmıyorlardı. Yani kızda ejderhada sanki teknolojik gelişimi yüksek dünyadaki seviyesi olmayan canlılar gibi antrenman yapıyorlardı. Gayet başarılı ilerliyorlar ve çok yüksek verim alıyorlardı. Normal dünyada 2 yıllık bir süreç sonrası tüm imparatorluklar ve krallıklar hazır bir şekilde yarışmanın olacağı yere vardığında Arya ve ejderha on yıllarca süren sert antrenmanlarını bitirmişlerdi. Bazen Brian onları aurası ile hafif bir baskı altına alıyor bazende engeller çıkartıyordu fakat ikili pes etmeden çalışıyordu. Mükemmel bir hazırlık yapmışlardı.

"Hoş geldiniz imparatorlar, krallar ve yarışmacılar. Herkes yerine geçsin kurallar basit kimse dantianını kullanmayacak ve diğer yarışmacılara zarar vermeyecek yoksa diskalifiye olur. Yanlışlıkla olursa bile yeterince güçlü bir kanıt varsa yarışmadan elenir." Arya heyecanla yerine geçmiş ve yarışın başlamasını beklemeye başlamıştı.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44563 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr