25.Bölüm

avatar
658 1

Brian - 25.Bölüm


"Demek kralın öfkesi..." Yeku düşünceli bir şekilde konuştu. Brian bu sırada çok öfkeli gözüküyordu. Bakışları duvarları delecekmiş gibiydi. Fakat aynı anda içinde bir ses ona sakinleşmesini söyleyip duruyordu. Bu ses 5.düzey aydınlık auraya aitti ve çok huzur vericiydi. O aurayı baskılayan bambaşka bir aura vardı ve hızla Brian'ın aurasını ele geçiriyordu. Koyu mavi olan bu aura kralın öfkesine aitti. Brian öfkesini dindirmeye öylesine odaklanmıştıki, şuan bir ses duyacak olsa o sesi çıkartan şeyi parçalayacağından kesinlikle emindi. Yeku bunun farkında olduğu için nefes dahi almıyordu. Bir kaç saniye sonra tam sonunda aydınlık aura koyu mavi aurayı yavaş yavaş kendine katarak kendini güçlendirmeye başlamışken dışarıdan koca saraya doğru bir ses yükseldi.

"Hey!" En yukarıda olan kişi 1.seviyede biri bile olsa bu sesi duyardı ve Brian 200.seviyedeydi. Sesi yanında bağırılmış gibi duymuş ve onu daha da öfkelendirecek bir hisle dolmuştu. Birden kralın ölmeden önce hava ile bir olarak gelmesi gibi bağıran şeyin yanına uçtu ve daha kız için zaman geçmemiş sayılırken Brian yumruğunu ona doğru harekete geçirmişti. Yumruk kıza milimler bile kalmamışken öyle bir sıkışmıştıki, Brian artık hiç hareket edemeyeceğini düşünmeye başlamıştı. Bu zamana kadar hep hızına güvenmişken burada bu şekilde kalması onu öyle bir korkutmuştuki 'kralın öfkesi' isimli farklı aura araya başka bir duygununda eklenmesi ile hızla aydınlık auraya karışmaya başlamıştı.

Milisaniyeler sonra birden bir kızın milimlik hareketini sezdiğinde yumruğunun ona çarpmak üzere olduğunu görünce zihni birden boşalan Brian'ın siniri yok olmuştu. Kardeşi ile saraydan gelen büyük patlama seslerini merak eden kız sesler kesilince bağırmıştı. Bunları da bu milisaniyelik anda anlayan Brian hızla duruşunu düzeltti ve kıza "Bir şey olmadı korkma." Dedi daha sonra hızla boş bir çekirdeğe aydınlık enerjisini büyük bir özenle işledikten sonra "Bunu bir anda belirip seni korkutmamın bir özrü olarak kabul et ve gizle." Hemen küçük boncuğu kolye yaparak kızın boynuna yerleştirdi ve kıyafetinin arkasına iyice sakladı. Kız kafasını korkarak sallayarak oradan uzaklaştığında kolyeye kaydedilmiş eğitim klonu sesi kızla iletişime geçmişti.

Brian kendini hiçbir zaman affetmeyecek gibi hissediyordu. Üzerine çökmüş üzüntü hissi kralın öfkesi adlı auradan katlarca büyük bir baskı yapıyordu. Yavaşça havalandı ve yere doğru tüm güçüyle giriş yaptı. Normal şartlarda kral ile görüşüp krallığı ele geçirdiğini söylemeliydi ama şuan hiçbir şey düşünemiyordu. Koca sarayın altı 200.seviye aura ile doluydu bu yüzden toprağı 200.seviye bir taş gibi sapasağlamdı. Brian hiç düşünmeden bu toprağa giriş yaptı. Bu sırada 200.seviye toprağın bir kağıt kadar ince olduğunu gördü. Toprak ile saray arasında metrelerce mesafe vardı. Sarayın alt katlarını ilk defa o an gördü. Şuana kadar yüzü ileride ilerlediği için özellikle yüzü kan içinde kalmış olsada koca sarayın uçtuğunu görmek yüzündeki yaraları unutturmuştu. Üzüntüsü hâla geçmemiş olsada etrafı toprak olmayan bu koca taş sütuna giriş yapmak istiyordu. Eğer bu gezegen teknolojide düşündüğünden de ilerideyse planları boşa çıkacaktı.

Kılıcını sallayan Brian taş sütunda bir çizik bile açamamıştı. Bunun içini merak ettiği için tüm tekniklerini kılıcına aktararak bir saldırı yaptı. Bu sefer sadece küçük bir taş parçasının düştüğünü görünce yorgunluktan bitmiş bir şekilde kaleye geri döndü. Yeku olanları hissettiği için Brian'ın karşısına hiç çıkmadan beklemişti. Brian sert saldırılar ile sarayın zeminini delmeye çalışırken Yetu yerde duran kapağın yanına gidip ipini çekerek yavaşça açtı. İçeriden gelen sert aura Yetu'yu hızla uçurarak bedenini parçalamışken Brian'ı içine çekiyordu. Bedeni eskiden yüzlerce kez olduğu gibi tekrar parçalanan Yetu bir şey olmamış gibi Brian'ın arkasından gitti. Aşağıdaki kata çekilen Brian ilk önce uçarak uzaklaşmayı düşünsede aura çok rahatlatıcı ve tanıdık geliyordu.

Sürüklenmeyi bırakarak yürüdü ve kapaktan içeri girdiği anda aşağı doğru süzülmeye başladı. Etrafta heryer koyu mavi aura ile doluydu ve hepsi Brian'a hücum ediyordu. "Sen yeni kral! Eğer bu testten canlı çıkamazsan ruhun yeni bir kral gelene ve bu testi geçene kadar burada hapis kalır. Eğer testi milyonlarca kralın üst üste geçemediği bu testi geçersen koltuk senin." Sesin konuşması ile tüm etraftaki tüm aura yerinde kalmıştı. Brian az önce öldürdüğü kralın bu teste hiç girmediğini düşünmüştü. "Hazır ol." Sarayın bilinci sakince bunu söylemişti sadece. Birden üzerine odadaki tüm mavi aura gelirken bilinci kapandı. Bir kaç saat boyunca ucu gözükmeyen bu boyutsal odada aura durmadan Brian'a saldırıyor fakat Brian yinede ölmüyordu. "Eğer bir amaca kendini bu kadar adamış olmasaydı çoktan ölmüştü fakat hâla bilinci kapalı. Ölmesi uzun sürmez." Dedi odanın bilinci umursamazca. Aslında Brian'ın bu denli büyük bir arzusu olacağını tahmin bile etmemişti. Sonuçta daha 1 asır bile yaşamamış biriydi.

Günler geçmiş olsada Brian hâla aşağı doğru düşüyordu. Odanın bilinci bu süre içinde ruhlara özgürlüğü vereceğini söyleyerek kralların ruhları ile resmen oynuyordu. Bu oynama sürecine biraz ara veren bilinç Yetu ve Brian'a göz atmaya gitmişti. Onun gelmesi ile sonunda içindeki öfke savaşını 5.düzey aydınlık aurası ve neredeyse onun kadar güçlü üzüntüsü ile yenen Brian gözlerini birden açtı. Gözleri kıpkırmızı olmuştu. Öfkesini yenmiş olsada hâla odanın binde birini özümseyebilmişti. Düşmekte olan bedeni birden havada asılı kalınca oda bilinci merakla bir forma bürünerek Brian'ın yanına kadar gitmişti. O anda aniden acı bir ses ile bağıran Brian'ın etrafındaki kötü koyu mavi öfkeli kral öfkesi aurası beyaz bir hâl alarak aydınlık auraya dönüşüyordu. Bu aydınlık aura ilerledikçe Brian daha sert bağırıyor içindeki aydınlık auranın hepsinin dışarı yavaş yavaş acı çektirerek çıkmasına katlanamıyordu. Olduğu yerde ters dönen Brian aşağı doğru birkaç saat kan kustuğu sırada odanın tamamen aydınlık aura ile kaplanması ve vücudundaki kötü kral aurasının zorla çıkartılması yüzünden Brian'a katılan oda bilinci saatler sonunda temizlenmiş bir şekilde olduğu yerde duruyordu.

Sonunda etraftaki tüm auranın Brian'a geri çekilmesi ile patlaması bir oldu. Sarayın alt katını kapayan delik sonuna kadar açıldı ve tüm ruhlar dışarı çıktı. Ardından içerideki auranın tamamı Brian'a geri dönerek büyük bir parlama oluşturdu. Yetu ve oda bilinci oraya parlaklık yüzünden bakamazken Brian'ın hiçbir hasarı kalmamıştı. Odada bulunan herşey ortaya çıkmış ve Brian'ın yüzüğüne girmişti. Aynı zamanda Yetu ve oda bilinci öylesine bir huzur ile dolmuşlardıki bir anda onlarda parıldamaya başladı. Sadece Brian'ın aydınlık aurasına maruz kalmalarına rağmen birden ruhlarının üzerinde et parçaları oluşmaya başlamıştı.

Yetu'nun yuvarlak olan ruhunun üzeri ilk önce bir kas tabakası ile kaplandıktan sonra vücudu oluşmaya başlamıştı. Etler birbirlerini yakalamak istiyormuş gibi zıplayan çekirgelere benzerken bir dikiş yapıyormuş gibi Yetu'nun bedenini oluşturuyordu. Aynı anda odanın zaten bir vücut kazanmış bilinci et ile sarılarak yüzlerce yıl kas çalışmış bir adam vücudu ile kaplanıyordu. Yetu'nun vücudu oda bilincinkinden katlarca hızlı bir şekilde oluşunca Brian Yetu'nun gerçek insan hâlini gördü. Cılız bir vücutta olsada etrafına yaydığı koku ile simya alanında ileride olduğu tahmin edilebiliyordu.

"Gerçek bedenimdeyim!" Yetu sevinç ile bir insan bedenine bir hayvan bedenine geçip duruyordu. Brian ise Yetu ile aralarında oluşan garip sarımsı zinciri izliyordu. Zincir önce basit ince bir demir oluşturarak gelmiş daha sonra hızla gelişerek altın sarısı parlak bir zincir olmuştu. Aralarındaki bağın hızla katlarca arttığını hisseden Brian bir şeyler anlamaya çalışıyordu. "Bu bağ ikimizin dantian'ı bir oldu anlamına gelir. Sen seviye atlarsan bende atlarım. Sen bilgi edinirsen bende edinirim. Sen ölürsen bende ölürüm. Fakat ben ölürsem sen ölmezsin beni buraya sen getirdiğin için sana bağlı olan benim. Eğer bir savaşta ben parçalara ayrılırsam ve sen kaçar veya kazanırsan bedenim tekrar zamanla oluşur." Brian eskidende böyle olduğunu zannediyordu. Fakat Yetu'ya söylemek için ağzını açtığı sırada "Eskiden tam olarak böyle değildi. Eskiden sen öldüğün zaman ben tekrar birinin beni çağırmasını bekleyecektim. Ayrıca eskiden ben simya yapamadığım için simya yeteneklerimiz ayrıdı. Fakat şimdi..." Birden çok güzel huzurlu bir koku yaymaya başlayan Brian etrafa yaydığı bu güzel kokuyu adeta görüyor gibiydi ama bir şeyler sanki değişmişti. Eskiden Brian bunu gördüğü anda Yetu'yu eğlendirecek tepkiler verirdi fakat bu sefer böyle olmamıştı. "Neden eski neşen yerinde değil?" Yetu Brian'ın tepkisinden korksada bunu sormuştu.

Donuk ve tane tane konuşan Brian "Biraz dinlenmem gerek." Dedi. Bu sırada odanın bilincide oluşumunu bitirmiş ve ikisini izlemeye başlamıştı. Brian'ın tam havalanmak üzere olduğunu görünce onu durdurdu ve "Bu odadan aldığın eşyalar arasında ilk kralın kendi elleriyle en rahat tüyler ile yaptığı yatağı var." Dedi. 500.seviye enerji kaynağı ile dolu odaya inen Brian bembeyaz boş odanın ortasına yatağı yerleştirdi ve uyudu. Onlarca yıl sadece meditasyon ile vücudunu dinlendirmiş ve bir kaç kez acı ile bayılarak zihnini dinlendirmiş olan Brian sonunda düzgün bir uyku çekebilecekti. Yatağa yattığında çocukken şehirdeki han yatağına yattığı zamanki hissi tekrar yaşadı. Eskiden yattığı yataklar sanki taş zeminmiş gibi hissetti.

Kediye dönüşerek yatmış Yetu ve yüzyıllardır uyumamış bir gezgin gibi uyumuş Brian çok huzurlu görünüyordu. Yetu Brian'dan önce uyanmış simya yeteneğini test etmek için şehre gidip birkaç malzeme alarak denemelere başlamıştı. Bir kaç yüz adet denemeden yani yaklaşık 1 ay sonra sonunda istediği karışımı oluşturan Yetu Brian'a sessizce içirdi. Brian bunu fark etmiş olsada Yetu'ya güveni tam olduğu için hiçbir tepki göstermemişti. Aniden uykusunun derinleştiğini farkeden Brian birden kontrol edememeye başladı ve bilinci tamamen kapandı. Yetu ise odanın 500.seviye enerji sağlayan kaynağını bulamadığı için tüm enerjiyi bir hapa çekmek için çalışmaya başladı. Oda bilinci tüm bunları izleyerek teorik bilgi edinmeye çalışıyordu ve hiç konuşmuyordu fakat sonunda dayanamayarak sordu. "Neden Brian'ın sen ona bir karışım içirdikten sonra etki alanı ortadan kalktı? Ona zarar verecek bir şey yapmadın değil mi?" Yetu ise kendini hiç tanımayan bu yeni oda bilincine hafif bir sinir ile "Hayır sadece daha derin uyumasını sağladım. Bu onun zihni üzerinde daha derin bir kavrayışa hakim olması için yaptığım bir şey." Oda bilinci daha fazla soru sormak istemediği için 427.seviye gücü sayesinde kazandığı inceleme yeteneği ile Yetu'nun deneylerinde kavradığı birkaç kimya bilgisi ile kimya yoluna giriş yaptı.

Yetu "Burada çok uzun süre kalmış olmalısın. Sadece 500.seviye enerji kaynağının yanında durmuş olmana rağmen 427.seviyeye kadar gelmişsin. Bu basit bir olay değil." Dedi. Oda bilinci pişman bir tavır ile "Beni bu sarayın ilk kralı 4 milyar yıl önce çağırmıştı. Burada sadece bir köyü vardı ve gayet iyi bir strateji izliyordu. Beni sadece meditasyon yaparak etrafa enerji yaymam ve çocuğunu güçlendirmem için çağırdığını söyledi. Geri gitmek gibi bir seçeneğim yoktu bu yüzden orada kalarak çocuğunu güçlendirmek zorunda kaldım. Uzun bir süre sonra kral ölmeden önce beni buraya hapsederek ondan sonraki krallara yol göstermemi istedi. Bende böyle nir yol oluşturdum. Öfkeme yenik düşmüştüm ama arkadaşın beni tekrar eski aydınlık aurama kavuşturdu." Dedi.

Yetu öfkeye yenik düşmenin ne kadar iğrenç bir durum olabileceğini bir kez daha görerek daha fazla soru sormadan denemelerine devam etti. Bir yılın sonunda Brian gözlerini açarken Yetu'da odanın içindeki 500.seviye enerji kaynağını bir hapa aktarmayı başardı. Brian ayağı kalktığı sırada Yetu hapı ağızına atarak Brian'ın %100 dinlenmiş zihnini biraz yoracaktı. Böylece uğraşları boşa gitmeyecekti ve Brian'ı pek fazla zorlamayacaktı.

500.seviye enerji kaynağı hapı altın zincirde 8 çizerek Brian'a akarken Hafif doğrulmuş olduğu yatağa tekrar düşen Brian tepki vermeden işlemin bitmesini bekliyordu. Bir kaç dakikanın sonunda biten işlemde Brian 213.seviye olmuştu ve her saniye içinde bir şey ona ek enerji sağlıyormuş gibi hissetmeye başlamıştı. Yetu kazanılan seviyenin ve çekilen acının bu denli az olmasına önce anlam verememişti. Daha sonra Brian'ın içindeki aydınlığı kontrol edince herşeyi anlamıştı. Brian bu gezegenin büyük aydınlık aurası üstadının sözlerini yalana çıkartmıştı. Brian şu anda vücudundaki tüm kötü ve iyi duyguları ile gelişiminin tamamını kendi aydınlık aurası altına almıştı. Bunun tek kötü yanı aydınlık aurası haricindeki diğer tüm elementler onun seviyesine çok az etki edecekti. Yetu karanlık auraya sahip bir hapı enerjiye dönüştürerek yediği için Brian'ın biraz kendi içinde savaşması gerektiğini ve ardından yüksek bir seviye atlaması gerektiğini düşünmüştü fakat tahmini yanlış çıkmıştı. Yinede Brian'ın başardığı şeyin yanında bu pek önemli değildi.

"Hedefine düşündüğünden çok daha yakınsın." Çok ciddi bir ses tonu ile söylemiş olan Yeku Brian'ın aklındakileri adeta görebiliyordu. "Biliyorum." Brian'da aynı ses tonu ile karşılık verdi ve Yeku ile oda bilincini alarak hızla saraydan çıktı. Bu krallığa geldiği yolu geri dönen Brian ve vücut kazanmış iki bilinç Brian'ın büyüdüğü köye gitti.

Köy olmaktan çıkmış koca şehir, artık krallık denmeyi bile hak ediyordu. Köye gelmiş kişiler elektrik kablolarını nasıl kullanacaklarını öğrenmiş ve yeni gelen kişilerin lambalarını yapmışlardı. Hatta ampul yapan yerler ve ampul, telefon tamircileri bile ortaya çıkmıştı. Etrafa aurasını yayıp biraz izleyen Brian kimsenin aç veya yalnız olmadığını herkesin birbiri ile çok iyi anlaştığını görünce iyice mutlu oldu. Burdan ayrılırkenki gücü ile kıyaslandığında şuanki hâli bir kaç yüz kat daha güçlüydü. Bu yüzden aurasını bir kez daha yayacak ve kendine ait tüm toprakları bir kez daha aydınlık elementi ile çevirecekti. Tam başlayacakken Yetu "Dur. İlk önce kral ile bir görüşme yapmalıyız." Dedi sırıtarak. Brian Yetu'yu haklı bularak kralın yanına hava ile bir olmuşçasına hızla ilerleyerek vardı ve "Görevimizi yerine getirdik." Dedi içindeki canavarı göstermek istercesine donuk sesiyle.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44562 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr