35.Bölüm Kraliyet Haftası (4)

avatar
317 1

Beyaz Yazgı - 35.Bölüm Kraliyet Haftası (4)


"Aric değil, Aaric olucak ve sende..."


Şifacılık sınıfından Ciara'nın kardeşi Ruth diyerek cevapladı kız. Bu duruma şaşırak biraz kendi hakkında konuşmaya başladılar. Kız onun hakkında baya bilgiliydi.

Hatta bilgisi o kadar fazlaydı ki göl başında yaptığı kaçamak alkollerden tut sürekli okula gelmemesine kadar baya şeyi ürpertici derece biliyordu.

Gerçi, bunlar normal sayılırdı. Kardeşiyle aynı yerde ders görüyor, sınıf  arkadaşlarından biriyle de sevgiliydi. Hepsinin üstüne okuldaki kızlar çenelerini tutma konusunda oldukça "başarılı" bir performans sergileyince onun hakkında bu kadar şeyi bilmesi normaldi.

Bu sohbetleri Lucy onların yanına gelene kadar devam etti. Lucy gelince de Aaric ona sıkıca, kokusunu içine çekerek sarıldı ve öptü. Elini kavrayarak sınavın yapılacağı bahçeye gitmeye başladılar.

Yolda kıskançlık havaları sezerek ve dik bakışlara maruz kalarak yürümek zorunda olunca ilk defa yolun kısa olduğuna sevinmişti.

Tekrar, bu sefer alnından öpüp en sağdaki, büyücüler için olan çadıra onu gönderince anca rahatlayabilmişti. Biliyordu eğer olur da yol biraz daha uzun olsaydı bunaltıcı ve kavga nedeni olabilecek bir tartışma başlayacaktı.

Karşısında artık 4 tane ordunun kullandığı klasik yere kazık çakarak bağlamalı sefer çadırı vardı. Bunlar normal erlerin kaldığı çadırlardan daha farklıydı. Dışarısında defne ağacı süslemesi ile çadırın girişinde altın işlemeler vardı.

Normal askerlerin kaldığı çadırlara göre daha geniş olup, rüzgara, soğuğa daha dayanıklıydı. Bunca sayılan özelliğe rağmen en önemlisi içinde 2 den fazla kişiyi rahatça barındırabiliyor olmasıydı. Bu çadırları genelde subaylar ve yüksek rütbeli komutanlar plan yapacakları vakitler de kullanırdı.

Derince nefes alarak en başta bulunan şifacılar için olan çadıra giriş yaptı. Şuanda tek endişesi vardı o da George'nin ona verdiği bilginin yanlış çıkmasıydı. Kısacası tam olarak onu ne bekliyor pek emin değildi ve hata yapmaktan korkuyordu.

Orduya girme hayalleri hala biraz olmakla beraber bunun gerçek olmayacağını her seferinde kendine hatırlatarak realist kalmaya çalışıyordu. 

İçeri girince gördüğü manzara onu şaşkına çevirecek derece şaşalı veya ihtişamlı değildi. Hatta o kadar minimal ve sıradandı ki buna şaşırmıştı.

2 sağında 2 solunda 1 tanede ortasında toplam 5, yaşlı ama oldukça deneyimli şifacı tahta masalarının üzerinde ona bakıyordu. Hepsi de uzun güler yüzle önündeki sandalyeyi işaret ederek ondan oturmasını istedi.

Klasik sorular sorarak başladılar. Memleketini yaşını varsa özel bir yeteneğini ve tabi ki de cinsiyetini. Sabırla hepsini cevapladıktan sonra esas sınama başlamıştı.

Bitkiler hakkında ona oldukça nokta atışı sorular soruyorlar ve kesin cevaplar istiyorlardı. Bilmiyorum yada unuttum gibi şeyleri cevap olarak kabul etmiyorlardı. Bitkiler konusu bitince sıra zehirlere ve onlara bağlı panzehirlere gelmişti.

Bu soruları da elinden geldiğince cevaplayan Aaric yorulmaya başlamıştı. Hepsi farklı farklı soruları bazen neredeyse aynı anda soruyor ve aklının karışmasına neden oluyorlardı. Zehirler ile panzehirler konusu da bitince sıra pandüllere gelmişti. 

Sınavı yapan kadınlardan biri masanın altından tahta bir insan iskeleti çıkartarak ondan neresi sorunlu bulmasını istemişti. Aaric ne döndüğünü o zaman anlamıştı bu sınav daha ilk senesinde olan birinin geçebileceği bir sınav değildi.

Kendisi annesini yardımıyla bir pandül edinmiş ve gene annesinin gösterimiyle daha kısa sürede pandülünü kodlamayı başarmış olsa da hala kullanıma tam alışamamıştı. Belirli aralarla enerjisi temizlesin diye hala toprağa gömüyor, geceleri ay ışığı altına bırakıyordu.

Elleriyle alnını avuçladı kalacağından emindi artık. Gene ciğerlerini temiz havayla doldurup, kendisini rahatlatmak için denemekten ne zarar gelir ki dedi. Önünde hala 5 sene yani 5 deneme hakkı vardı. Bunda başarısız olsa bir sonraki de elbet başarılı olmuş olurdu.

Boynuna astığı pandülün gümüş zincirini çıkardı. Eline doladıktan sonra kalbine oradan son kez avuçlarına götürerek işleme hazır hale getirdi ve kuklanın başından başlayarak aşağıya doğru sarkacını gezdirdi. 

Omuzlara kadar inmişti şimdilik bir sorun yoktu pandülü tepki vermiyordu. Yavaşça kalbe, oradan mideye doğru indirirken ciğerlerin alt kısmında pandülünün titrediğini hisseti. Emin olmak için tekrar oraya tuttu ve tekrar titremesini hisseti. Hatta titremeler pandülden ses bile gelmesine neden oluyordu.


"Sorun galiba ciğerlerin alt kısmında. Karaciğerde de olabilir tam emin değilim. İlla net bir yer isterseniz size kaburgaların bitmeden hemen önceki yeri göğüs boşluğunun 1 parmak yukarısı derim."


Bu cevabından önceki cevapları kadar kararlılıkla dolu değildi. Anatomi bilgisi, zehirler ve panzehirler hocalarının onlara anlattığı kadarıydı.

İlerleyen senelerde daha detaylı derslerde göreceklerini bildiğinden hocaları da çok üstünde durmamış basitçe değinmişti. Sarkacını ise okuldan değil, yeraltı pazarı olan karaborsadan almıştı ve kullanmaya başlayalı en fazla 2 hafta oluyordu.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44445 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr