20.Bölüm Başlayan Eğitim (2)

avatar
479 2

Beyaz Yazgı - 20.Bölüm Başlayan Eğitim (2)


Üzerine gelen su küresini görünce rahatını hiç bozmadan parmak şıklatarak önünde alevden karşı bir küre oluşturmuştu. Aaric annesinin böyle zayıf bir saldırıdan hasar almayacağını bildiği için endişesi yoktu, o sadece parmak şıklatarak nasıl böyle alev bükebildiğini merak ediyordu.


" Hava, sırada hava var."


Gözlerini kapatarak iki elini kalbinin önüne getirdi ve hızlıca 4-4-4 nefes tekniği ile manayı vücudunda dolandırdı. Aslında 4-4-4 tekniğini kullanmadan bükme işlemi yapmaya kendini alıştırmalıydı çünkü olası savaş yada baskı altında bu kadar kolay odaklanamazdı.

Ellerini yavaşça yere paralel olacak şekilde kaldırdı ve havayı gene dönen küreler şeklinde sıraladı. Bu sefer küreleri annesine aynı anda olacak şekilde attı. Hava elementi temelli oldukları için aynı ok gibi hızlı gidiyorlardı fakat Bianca rahatını bozmadan bu sefer sağ elini kaldırmakla yetinmişti. Küreler eline çarpınca arkasında duman bırakarak dağılmışlardı.


"Şimdiyse sırada toprak var."


Aaric okulda ki boş vakitlerinde toprak bükmeyi unutmamak için sık sık şifacıların bahçesinde gölün kenarındaki taşta pratik yapardı. Bu yüzden 4-4-4 nefes tekniğini uygulamama kararı aldı zaten olurda kendini yaralarsa, annesi buradaydı onu iyileştirirdi.


Yavaşça ellerini havaya kaldırdı ve yumruk işareti yaparak biçimsiz halde toprak birikintisi çağırmayı başarmıştı. Bunlara da küre halinde tutmak isterdi ama element doğal özellik olarak biçim değiştirmeye çok uygun değildi ve bu iş kendisi gibi acemi bir şifacıyı aşıyordu. Ekşimiş surat ifadesiyle bunu da annesine fırlattı ve bacaklarından güç çekildi. Bedeni daha fazlasını kaldıramıyordu yere düşmüştü.


"Oğlum iyi misin ? Hadi kalk ayağa."


" İyiyim, sadece uykumdan zorla kaldırılmış gibi hissediyorum bedenimde güç kalmadı."


" Biliyorum kendini çok zorladın. İki dakika ayakta bekle. Şuradaki odada senin tüm gücünü yenileyecek bir şurup biliyorum alıp geleceğim."


Sonra yavaşça oğlunun kollarından çıkıp onu duvara yaslayarak bıraktı. Kendisi de gizemli taş kapıya girip- kapıyı sanki istese Aaric girebilirmiş gibi- arkasından kapattı. Aaric’in hali, onu ayakta tutmaya bile yetmedi ve yere, dünyadaki en rahat yatağı bulmuş gibi uzanarak bedenini kontrol edecek gücü kalmadığını gösterdi.


"Geldim. Hemen iç şunu ! "


Yerde ağzını açıp annesinin ona verdiği mavi renkte ki kaynıyor gibi görünen içinden baloncuklar çıkan sıvıyı içti. Tadı deniz suyu gibiydi, tuzluydu. Yoğunluğu ise domuz kanından biraz daha yoğundu.


"Gözlerini kapat ve 4-4-4 nefes tekniğini uygula bu bedenini toparlayacak. Geri tepme ihtimaline karşı burada olacağım, korkmadan yap."


" -Öhöm-öhöm! Tamam anne."


Aynen kendisine denilen şekilde yaptı. İçtiği ilaç midesine indiği gibi onda kor ateş yutmuş gibi bir his uyandırdı. Midesi litrelerce şarabı saniyeler içerisinde tüketmiş gibi yanıyor, kaynıyordu. Dişlerini sıkarak odaklanmasını korumaya çalıştı ama insanın ağzında kendi kanının tadı varken bunu yapması kolay olmuyordu.

Gözlerini açamasa da burnundan ve ağzının kenarından kan damladığını biliyordu çünkü düzenli olarak yere damlayan sıvının sesi kulağına geliyordu. İçindeki bu alev hissi ise zaman geçtikçe daha katlanır oluyor kanaması hafifliyordu. Aaric’i belki de yaşıtlarından ayıran tek fark, iradesi, fiziksel ve zihinsel olarak dayanma gücüydü. Bazen öyle dirençli oluyordu ki annesi onun iyi eğitimli bir ajan olduğunu düşünüyordu.



--------------------------------------------


 

" Bana neden böyle oldu anne ? "


" Eh! Tahminlerim doğru çıktı. Sen element bükerken de 4-4-4 nefes tekniğini tüm bedenine yayarak uyguluyorsun. Bu belki, yükü kalbinden alıp bedenine dağıtıyor olabilir ama hiç düşündün mü, aptal? Bedenin böylesine ağır bir yükü kaldırabilir mi ? 4-4-4 nefes tekniği kullanmadan element bükmede zorluk yaşıyorsun ama o tekniğini kullandığın zamanda bedenin içten içe çürüyerek parçalanıyor.

Şimdi fark edip müdahale ettiğim için bana minnettar olmalısın oğlum. Biraz daha bu şekilde devam etseydin yarın sokak ortasında sırasıyla tüm iç organlarını kusarak bayılman gram anormal durmazdı ! "


Annesi söylediği her cümle, hatta kelimede haklıydı. Böyle yaparak daha rahat element büküldüğünün farkına varan tek şifacı o olamazdı. Hocaları zaten böyle bir kolaylık olsa onlara bunu öğretirdi. Kendi kendine ne kadar zeki olduğunu överken aslında farkında olmadan intihar edeceğini hiç düşünmemişti.


" Duvara öyle boş boş bakma ! Tamam Aaric bak, sana deminden beri bağırdığım için özür dilerim. Daha yeni yeni olgunlaşmaya başladığını unutup böyle acemice bir hata yaparak ölmene hem çok kızar hem de çok üzülürdüm."


"Bende özür dilerim... sana veya hocalarıma sormadan kafama göre her önüme gelen şeyi denersem, bunun olacağını tahmin etmeliydim."


"Dersini aldıysan eğer özür dilemene gerek yok."


Aaric gülerek kafasını yukarı aşağı salladı. Annesi de onun bu muzip haline dayanamayarak sırıttı. Ne kadar katı olup onu iyi eğitmeye çalışsa da en temelinde karşısında evladı duruyordu.  Dünyadaki belki de tek zayıf noktası olan evladı ve ona karşı beslediği sonsuz sevgisi.

Aaric yerden kalkarak tekrar ayağa dikildi. Fark ettiği ilk değişiklik bedenin enerji ile dolup taşıyor olmasıydı. Tamamiyle yenilenmişti. Kollarına iki yana açarak esnerken geriye tek korktuğu element olan alev elementi geldi. Sadece onu denememişlerdi.


"Madem yenilendim, diyorum ki; Geriye kalan tek element olan, alev elementini de deneyeyim... ne dersin ? Belki senin kadar iyi kontrol sahibi değilim ama benimde bir -iki  numaram var."


"Hayır. Biz büyücüler bile en son alev elementinde ustalaşırız. Bunun başlıca iki nedeni vardır; İlki kontrolü zordur ve yanlış bir harekette bizde aynı çıra gibi tutuşabiliriz. “Bunda ne var söndürürler” dediğini duyar gibiyim ama o öyle olmuyor. Alevin kaynağı biz olduğumuz için manayla olan ilişkimiz kesilmediği sürece o alev yanmaya devam eder. Bu yüzden söndürmek için kişiyi ya bayıltırlar yada acımasız ama kesin olan yöntem kullanılır. Kişiyi sakatlama ! "


Aaric sakatlamanın ne olduğunu biliyordu. Savaşçı eğitimi alanlardan tut, kendilerine- yani şifacılara- kadar herkes buna maruz kalabilirdi. Büyücüler şifacılardan farklı olarak doğduklarından beri elementler üzerinde anlayış sahibidir kısa sürede hatta bazen kendi kendilerine bunları kontrol etmeyi öğrenirler. Mana, kan gibi damarlarda taşındığı için büyücüyü sakat bırakmak demek; onu öldürmek veya felç etmekle eş değer anlama da gelebiliyordu.


" İkinci yöntem daha insancıldır. Kontrolden çıkan elementin mana akışını oradaki kişilerden biri kendi üzerine çekerek manayla olan bağı kesmek için kullanır fakat unutma bunu yapabilmek için kişinin mana üzerindeki anlayışı ve kontrolü çok fazla olmalı ben bile bunun garantisini veremem. Hatta tüm hayatım boyunca tanıdığım en fazla yedi- sekiz kişi bunu yapabilir. Okulundaki hocalarından biri belki."


"Anladım sen kısaca, ikinci yöntem yok, desen daha iyiydi. "


" Zekanı birazda derslerine yönelterek kendini sakatlamamaya çalışsan keşke."


"Kazaydı o ! "


Cevap verme gereğinde duymadan oğlunu yerden kaldırdı ve aşağı kata geçtiler. Annesi dolaplarını açarak yemek var mı diye kontrol etti. Filizlenmeye başlamış soğan dışında bayat ekmek bulunca, ümidini yitirerek Aarice döndü


"Hava şimdi kararır. Git üstüne dikkat çekmeyen kıyafetler giy. Anlaşılan yemeği de karaborsada halledeceğiz."


" Tamam."





















Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44446 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr