34. Bölüm - Yeni Yüzler

avatar
760 0

Yeryüzünün Hakimi - 34. Bölüm - Yeni Yüzler


 

Adel,

"Taşların hiçbirini bırakmıyoruz.."

Şef Gert ayrılmaya hazırlanırken, keşif ekibinin yerdeki taşları topladığını fark edince onları bekledi. Adel'in gözüne diğerlerinden farklı bir şey çarpmıştı, bir çok açık mavi taşın arasında masmavi parlayan bir taş dikkat çekiyordu. Tam da alfa goblinin öldüğü yerdeydi, Adel'in yerden aldığı taş örümcekten çıkandan büyüktü ama çok da ağır değildi. Ayrıca rengi de farklıydı. 'Farklı bir seviye mi?'

Keşif ekibi kucaklarını dolduran taş yığınlarını arabalara yükledikten sonra hazırdılar. 4-5 arabanın da her santimi cesetlerle dolmuş, sanki ağırlığın altında ezilip parçalanacakmış gibi duruyordu. Alfa goblinin bedeniniyse arabalar alamadığından 10-15 kobold sürükleyerek götürüyordu.

 

------------

 


- Kobold Köyü -


Neredeyse karanlığın çökeceği vakitlerde kobold köyünün tahta surlarının üzerinde köpeğe benzeyen bu yaratıklar devriye atmaktaydı, birkaç saat önce görülmüş goblin sürüsü yüzünden muhafızlar diken üstündeydi. Surun üzerindeki iki kobold şüpheli tavırlarla her köşeyi izlerken biri havayı kokladı, gözleri genişçe açılmıştı.

- Gu guu

 

Diğer koboldu uyarmasıyla ikisi de çevreye dikkat kesildi, muhafız kobold bir şeyin kokusunu almıştı. Birkaç nefes sonra ormandan çıkan koboldlarla keşif ekibi görüldü, muhafız aşağıya bağırıyordu.

- Gu Wah Gabal Gert..

 

..

Çalan borazanla birlikte kapı tekrar gıcırtılar eşliğinde açılıyordu. Önde Şef Gert ve keşif ekibi, hemen arkalarında onları takip eden kobold sürüsü kapıdan içeriye girdikleri gibi iki yana dizilmiş onlarca muhafız ve yüzlerce koboldu görmüşlerdi. Şef Gert'in her ava gittiğinde olduğu gibi bu kez de koboldlar onun dönüşünü bekliyordu, goblinlerin ölüm haberlerini duyup biraz olsun intikam almanın mutluluğunu yaşıyorlardı. Artık bu bir ritüele dönüşmüş bile denebilirdi.

Ama bugün kutlama olmayacaktı, Şef Gert her zamanki gibi enerji dolu ve gururlu değildi. Zafer narası atmamış ya da konuşma yapmamıştı, öylece önlerinden geçip gitti. Köydeki koboldlar Şef Gert ve keşif üyelerinin yaralı, bitkin ve harap hallerini görmüştü, sanki ruhları içlerinden çekilmiş gibiydi. Keza arkalarından gelen kobold sürüsü de öyleydi..

 

Biraz sonra arkadan ağır yaralı ve ölü goblinlerin bedenlerini taşıyan koboldlar görüldü. 7 kobold ölmüştü ve 10 kadarı da yaralıydı, bu sayı giden goblinlerin yarısından fazlaydı. Aslında bu 30 kişilik kobold grubu savaşçıların en elit kesimiydi ve yarısı kadar zaiyat verilmişti. Şeften sonraki en önemli kişiler olan komutan koboldlar gördüklerinden hiç hoşnut görünmüyordu.

Koca köyde toplam 5 komutan kobold vardı ki bunların biri yardımcı şef Hern idi. Kalanlarından biri sürüyle beraber ava çıkmış ve hafif yaralar almıştı. Kenardaki üç kobold komutan, yüzlerinde asabi bir ifadeyle önlerinden geçen sürüyü izlediler. Onlar gibi kobold köyünün sakinleri de huzursuzluğa kapılmıştı, 'Şef Gert bile yenilmiş mi?'

 

O anda tepeden koşarak gelen yardımcı şef göründü. Telaşlı haliyle Gert'in önüne kadar koştuktan sonra durdu, gözlerinde meraklı ve ürkek bir bakış vardı. Önce Gert'e baktı, sonra bakışları Adel'e döndü ve tekrar Gert'e cevap istercesine baktı.

"Ne oldu? Bu haliniz ne?"

 

Gert sesini çıkarmadan başıyla arkasındaki uzun konvoyu işaret etti. Uzun konvoyun arka safları köye girdiğinde tüm köy halkı şaşkındı, ağızlarına kadar ölü goblin bedenleriyle dolmuş arabalar teker teker içeriye çekiliyordu. Arabaları çekmekte olan koboldların nefes nefese olduğunu gördüklerinde herkes yardıma koştu. Köy meydanına kadar çekilen arabalardan bazıları yüke dayanamayıp parçalanmış, goblin cesetleri yerlere dökülmüştü.

Biraz sonra en arka kısımdaki koboldlar köye ulaştığında önce tüm sesler kesildi, koboldlar yavrularını da alıp meydandan kaçışıyordu. Komutanlar bile kendilerini şaşkınlığa teslim etmekten alıkoyamadılar. Sonra tüm köy halkı meydanın çevresine toplanmış ve kendi aralarındaki fısıldaşmaları deli bir uğultuya sebep olmuştu. Yardımcı şef Hern dağ gibi goblin cesetlerini görünce şaşırmıştı ama arkadan sürüklenerek gelen alfa goblini gördüğünde lafı ağzına tıkanmıştı.

- Guu-

 

Adel sönük sesiyle,

"Yardımcı şef şu alfayı herkesin görebileceği şekilde kapıya asalım. Silahlar ve taşlar depoya konulsun. Diğer cesetleri de bir şekilde yok etmemiz lazım ama önce biraz dinlenelim.."

Adel sözlerini söyleyip cevap bile beklemeden Şef Gert'in peşine takılmıştı, keşif ekibi de onun arkasına.. Gert, keşif ekibine konağında bir oda verip kendi odasına çekildi. Tüm ekip kafasını koyduğu gibi uykuya dalmıştı.

..

 

- KAMP ALANI -

Luan birkaç muhafızla birlikte bugün tuzaklara yakalanan 2 sıçan ve 1 kedi cinsi avcı yaratığı inceliyordu, onun ne olduğundan pek emin değildi. Bu sırada kampın diğer köşesinden çığlık sesleri yükselmeye başladı, birkaç çığlığın ardından bağrışan insan sayısı artıyordu ve bu tarafa doğru koşmaya başladılar. Luan ve muhafızlar hızlıca olayların merkezine koştuklarında karşılarında keşif üyelerini ve daha önce hiç görmedikleri garip yaratıkları bulmuştu.

Yaratıkların silahları vardı ve insanlar gibi iki ayak üzerindeydiler, muhafızlar bir tehdit olarak düşünüp çoktan mızraklarını onlara doğru kaldırmıştı. O an da bir ses yükseldi,

"SAKİN OLUN.!"

Muhafızların lideri Klark'dı bu kişi, sonunda kampa dönmüştü ama yanında kamp lideri Adel yerine daha önce görülmemiş yaratıklar vardı. Onun olduğunu gören insanlar biraz daha rahatlamıştı ama yaklaşmak istemiyordu. Klark devam etti,

"Bize saldıranları bulduk, düşmanımızı artık tanıyoruz. Keşif sırasında da başka canlılara rast geldik ve ortak düşmanlarımız olduğunu fark ettiğimizde onlarla müttefik olmaya karar verdik."

Yanındaki koboldu göstererek, "Bunlar koboldlar.. Şu andan itibaren koboldlar ile dostuz ve kampı onların köyüne taşıyoruz. Direkt Adel'den gelen bir emirdir."

 

--------

 

- KOBOLD KÖYÜ -

Adel uyandığında gözlerini açmakta zorlanıyordu, 'Ahh, her yerim acıyor.'. Hafifçe doğruldu ve çevresini süzdü, Şef Gert'in verdiği odadaydı ve keşif üyelerinin hepsi derin uykudaydılar. Onları uyandırmadan sessizce dışarıya çıktı, zonklayan kafasına biraz oksijen gitmesini istiyordu. Dışarıya çıktığında çoktan gecenin geç saatleriydi. Serin hava onu rahatlatmıştı, derin bir nefes çekti ve parlak gökyüzünü izlemeye başladı. 'Gerçekten.. Orion, büyük ayı, küçük ayı.. takımyıldızların hiçbiri, kutup yıldızı bile yok.'

Yüzü düşmüştü, dalgın şekilde gökyüzünü izlerken ufuktan gelen kara bulutlar gözüne ilişti. 'Yine yağmur yağacak gibi..' Gözünü ormana dikti, güneye baktığında kamp alanından taşan antik taşlar ağaçların üzerinde biraz olsun görünüyordu. Arkasından bir ses,

"Oradan geldiniz değil mi?"

 

Adel arkasına baktı, yardımcı şef Hern orada dikiliyordu. Adel,

".. Evet. Ne kadarını biliyorsun?"

- Pek fazlasını değil, eski büyük şef insanların o taşların içinden geldiğini söylerdi. Bir de şu garip ışıkları birkaç kez görmüştüm. Goblinlerin insanlara da düşman tavırları varmış..

Adel hafifçe gülmüştü, 'Laf arasında bile goblinlerle düşmanlığımızı pekiştirmeye çalışıyor. Kurnaz kobold..'

"Şu goblinler biraz yarım akıllı ha. İnsanlar yarın sabah burada olacak, onların yeri hazırlandı mı?"

- Evet, pek rahat olmasa da biraz alan açtık.

 

O sırada hafif ayak sesleri duyuldu, koşarak gelen yavru kurt Adel'in üzerine tırmanmaya çalışıyordu. Adel yavru kurdu kucağına aldı ve okşamaya başladı.

Hern,

"Gerçekten ruh bağı.."

- Şu ruh bağı nedir?

+ Bilmiyorsun demek.. Ruh bağı canlılar arasındaki çok özel bir durum. Bir taraf diğerine hayatını sunar, bir nevi eş gibi ama bedenen değil de ruhen. Artık aynı ailenin bir parçasısınız, birbirinizin acılarını ve duygularını hissedebilirsiniz. Birbirinizle zaman geçirdikçe söylediklerinizi bile anlayabilirsiniz, en önemlisi ikinizin ruhu beraber gelişir ve yükünü de beraber paylaşır.

- Ee.. Ana fikri anladım en azından. Yeleli kurt mu onun türü?

+ Evet. Yeleli kurt koboldlar için kutsal bir hayvan, büyüklerimiz derlerdi ki koboldlar yeleli kurdun soyundan gelirmiş. Ayrıca kurt türlerinin en güçlüsü olarak bilinir ve ormandaki çoğu vahşi avcının doğal düşmanı olduğundan bizim gibi zayıf canlılar yeleli kurtlara saygı duyar.

- Demek büyüyünce kurtların efendisi olacaksın ha..

 

Bu sırada ikili yerin hafifçe titrediğini hissetmesiyle yüzlerinde yine hafif bir rüzgarın serinliğini hissediyorlardı. Sarsıntı biraz daha şiddetlendiğinde ormanın ortasındaki parlaklık gözlerine çarpıyordu. Ağaçların üzerinden görülen antik 6 taşın her biri farklı bir renkte parlıyordu, sarsıntının şiddeti arttıkça renklerin parlaklığı da artıyordu. Her bir taştan çıkan renk bulutu ortada birleştiği anda sarsıntılar durdu.

Ortada buluşan renk bulutları, göz alıcı beyaz bir ışık oluşturduğu gibi tüm ormanda yayılan kısa tiz bir ses çıkararak bir anda gökyüzüne yükseldi. Bu hat birkaç saniye gökyüzüne asılı kaldıktan sonra aynı hızda yeryüzüne geri döndü. Yere indikten birkaç saniye sonra gürültülü bir çarpma sesi tüm ormanda yankılanıyordu, gecenin bu zamanında yüzlerce kuş çığırışlar içinde gökyüzüne havalandı.

Sesten biraz sonraysa yoluna çıkan tüm ağaçları yalpalayıp eğen sert rüzgar Adel ve yanındaki Hern'in yüzüne çarpmıştı. Adel,

"Yeni yüzler geldi.."

 

..

 

34. BÖLÜM SONU

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44261 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr