33. Bölüm - Alfaların Savaşı

avatar
752 0

Yeryüzünün Hakimi - 33. Bölüm - Alfaların Savaşı


 


Diğer tarafta görünmeden okçu goblinlere yaklaşmaya çalışan isimsizler çok yaklaşmıştı, elinde yakın dövüş silahı olanlar çoktan uzaklaşmışken geride sadece 5 okçu goblin kalmıştı. Son birkaç metre kalmışken içlerinden biri üzerlerine koşan insanları fark edip hızlıca bir ok salladı. Siyah dağınık saçlarının üzerinden geçip giden okla gözleri genişçe açılan genç mızrağıyla goblinin elindeki yayı havaya fırlattı, ardından göğsüne tek darbeyle delip öldürdü.

Diğer okçular da o anda insanları fark etmişti ama artık çok geçti, yaylarını geremeden birer birer yere yığılmışlardı. Ok atışlarının kesildiğini fark eden Adel, elindeki cesedi ona ulaşmak üzere olan goblinlerin üzerine fırlattı ve o anlık boşluktan faydalanıp mızrağını önündeki gobline sapladı. Böylelikle savaşın ikinci turu başlıyordu..

 

-----------

 

Koboldlar da dahil keşif ekibi savaşın ilk turunda enerjilerinin çoğunu kullanmışlardı, nefeslenmeye bile vakit bulamadan ikinci dalganın gelişiyle savaşmaktan başka yolları yoktu. Adel'in açılışı yapmasıyla beraber öncüler birbirlerine girmişti, kılıç sesleri yeniden alanda duyulmaya başladı. Beraberinde de acı içinde çığlıklarla yere yığılan yaratıklar..

Yeni gelen goblin sürüsünü süzdüğünde üzerlerindeki silahların öncekilerden daha tehlikeli olduğu fark ediliyordu, sadece dikenli sopa kullanan goblinler artık yoktu. Onların yerine kılıç ve kısa hançerlerle donanmış bir sürü gelmişti. Adel önündeki iki goblinle savaşırken hala goblinleri inceliyordu, sonuçta buraya gelme amacı buydu ama kendi durumları çok iyi görünmüyordu.

Şimdiden birkaç goblini öldürmüş bile olsalar daha fazlasıyla uğraşacak güçleri kalmamıştı, Adel yanındaki Mertens ve Emila'nın durumunu kontrol etti. Onlar da pek iyi durumda görünmüyordu, Emila hala iyi idare etse de düzeninin bozulduğu belli oluyordu. Adel okçularla uğraşan gençlere bağırdı.

"Arkadan savaşa katılın, sıkıştırın onları.!"

 

Bir süredir dışarıda bırakılmış bu gençler savaşın ve adrenalinin tadını iliklerine kadar hissetmiş ve bu yüzden kamp yerine Adel'in peşine takılmışlardı ama geride kalma emri almışlardı. Heyecanla savaşa katılmak isteyen isimsiz gençler, Adel'in sesini duyduklarında adeta yerlerinden fırlayıp goblin saflarının arkasından savaşa katıldılar.

Koboldlarla çarpışan goblinler, arkalarından saldıran gençleri fark edene kadar çoktan 6-7 goblin sırtlarında açılan mızrak yaralarıyla yere yığılmıştı. Fark ettiklerindeyse düzenleri bozulmaya başlamıştı, bu ikinci kez oluyordu ve Adel de bunu fark etmeyi başarmıştı. Daha sabah da aynı şekilde kıstırdıkları goblinler paniklemiş ve kararsız kalmışlardı. En nihayetinde onlar sadece ilkel yaratıklardı ve gelişmiş karar mekanizmalarından yoksundular.

İki yönde savaşmak zorunda kalan goblinler, ayrıca ilk tura katılmayan üçlünün yerinde olan enerjisiyle ezilmeye başladılar. Goblinlerin sayısı yavaş yavaş eriyorken, kobold tarafının enerjisi de dibe vuruyordu. Hepsinin dışında arkada iki devin, alfaların savaşı olanca gürültüsü ve yıkımıyla devam ediyordu.

Adel savaş sırasında ara ara arkalarında savaşan alfalara göz atıyordu., 'Şef Gert kaybederse bizim kazanmamızın anlamı kalmaz.. O yaratığa karşı bizim yapabileceğimiz bir şey yok.'

 

O anda önünde beliren kılıçlı goblin kılıcını kaldırdı, Adel dikkatini dağıttığı için boşluk bulmuştu. Adel hızlıca mızrağını ona saplayıp öldürmeyi düşünse de mızrak sadece goblini geriye doğru itmişti, Adel o anda ne olduğunu anlamıştı. Birçok kez savaşa katılan bu mızrak artık ömrünü tamamlamıştı, mızrağın ucu sivriliğini kaybetmiş ve bir sopadan farkı kalmamıştı. 'Skeyim, tam zamanıydı.'

Adel hızlıca yerden bir harçer alıp önünde yalpalayan goblinin çenesine sapladı, mor kanın üzerine boşalmasıyla birlikte öylece kalmıştı. Adel ellerinin titrediğini fark etti, sopayı ya da hançeri sıkıca tutmak için ellerinin yeterince gücü kalmadığı belli oluyordu. Mızrağını toprağa dayadı ve ona yaslanıp ayakta kalmaya çalışıyordu. Kollarındaki birçok küçük yarayı da şimdi görebiliyordu. 'Pili ilk biten ben miyim, lanet.. '

 

Adel hala biraz olsun gücünün yerine gelmesini beklerken goblin sürüsünün sayısı ancak bir düzine kadar kalmıştı, kobold sürüsü de bitkin görünüyordu. 'Sanırım onlar da ilk defa bu kadar zorlandı.' Biraz sonra son goblin de yere yığıldığında koboldların azalan sayısı açıkca belli oluyordu, tam o anda Adel arkasına düşen şeyin gürültüsüyle irkildi.

- Gümm..

Tam arkasında toprağa gömülmüş halde olan alfa goblinin baltalarından biri duruyordu, az daha sapmış olsa Adel'i yaralayacaktı.. Hemen savaşmakta olan iki alfaya döndü, goblin tek baltasını kaybetmiş olsa da Gert'e sert bir tekme çıkarmıştı. O an Adel'in aklına küçükken televizyonda izlediği bir film gelmişti, 'Spartaa.!'. İşte bu tekmenin aynısıydı, Şef Gert yediği tekmeyle birkaç metre süzülüp sırtüstü yere yığıldı.

Goblin yüzünde zafer kazanmışçasına gururlu ifadesiyle yerdeki Gert'e doğru yürüdü. Her adımında yüzündeki çirkin gülümseme biraz daha artıyordu, sonunda dibine vardığında anlamsız birkaç şey söyleyip baltasını diğer eline aldı. İşini bitirmeyi planlıyordu ve baltasını havaya kaldırdı..

 

- Goaaaaaaar..

Acıyla karışık bir çığlık yükselmiş ve tüm alanda yankılanmıştı, yorgunluktan kendilerini yere atmış olanlar bile şaşkın bakışlarını çığlığın geldiği yöne çevirdi. Alfa goblinin baltası, yerde yatan Şef Gert'in boynunda duruyordu.. İlk bakışta çığlık ondan gelmiş gibi dursa da Alfa goblin eliyle yüzünü kapatmış, sağ gözüne saplanan mızrağın acısıyla çığırıyordu.

Biraz önce Adel olan biteni izlerken Şef Gert'in kötü bir pozisyonda olduğunu görmüştü, bir hamle daha sonra Gert büyük ihtimal ölecekti ve Adel de böylelikle en güçlü müttefiğini kaybetmiş olacaktı. Henüz elde ettiği kazanımları kaybetmemek için son gücünü titreyen ellerine verdi ve mızrağını fırlattı. Alfa goblin daha baltasını indiremeden gözüne giren mızrakla acılar içindeydi, elinden düşen balta da Gert'in omzunu kesmişti.

Adel derin bir nefes alarak titreyen ellerine baktı. 'Hof, neredeyse sapıyordu.' Hemen ardından çıktığı kadar yüksek sesle bağırdı,

"Şimdi Geeeeert."

 

Vücudundaki onlarca yarayla cebelleşen Gert, sonunda saldırıya açık goblini görmüştü. Hızlıca baltasını kavradı ve yerden kalktığı gibi kükremesiyle beraber savurdu. Neredeyse bir saattir devam eden savaşın gürültüsü, yerini tam bir hiçliğin sessizliğine bırakmıştı. Kimseden ufacık bir ses çıkmıyordu, yere düşüp yuvarlanan goblinin kafası dışında..


Tap.. Tap.. tap..

 

- HAaaaaaaaaaaAAH

 

Sessizliği bozan iki liderin savaş çığlığıydı, savaşı böylelikle kazandıklarını ilan etmişlerdi. Onların ardından koboldlarda ulumaya başlarken iki lider de kendilerini yere bırakmıştı, artık dinlenmeyi hak ediyorlardı. Sırtüstü kendini yere bırakan Adel, 'Artık.. bir süreliğine ölebilirim.. sanırım.' diye düşündü. Aklından 'Başka goblin sürüsü varsa naparız? Ahh savaşmayı bırak ayağa kalkacak gücüm yok..' , 'Acaba mızrak sivri olsaydı goblini yaralamak yerine direkt öldürebilir miydim?' gibi bir sürü düşünce geçiyordu. Adel,

"Hey Mertens.. "

- Hıı.

 + Beni kaldırsana.

 - Ben de kalkamıyorum..

 + Ahh, Emila?

 - Siz beni kaldırın..

 

Sessizlik..

 

Kısa bir süre sonra Adel kafasını geriye yaslayıp, arkasındaki isimsiz üçlüye seslendi.

"İkiniz kampa koşun, yardımcı şef 50 civarı kobold göndersin. Taşımamız gerekenler var."

 

Üçlü birbirlerinin yüzüne baktı, ayağı hafif yaralı olan siyah saçlı genç iyi koşamayacağından diğer ikisi hemen yola çıktılar. Biraz sonra kalabalık bir grubun ayak sesleri duyulmaya başlandı, keşif üyeleri bir an 'goblin sürüsü mü?' diye irkilseler de ormandan keşif ekibinin üyeleri çıktığında rahatlamışlardı. Hemen onların arkasından kalabalık bir kobold sürüsü ormandan çıktı.

Yeni gelen kobold sürüsü savaş alanını, yerdeki onlarca cansız bedeni ve ölü alfa goblini gördüğünde oldukları yerde kalakalmışlardı. Ne kadar çetin bir savaş olduğu sadece alana bakarak anlaşılmaktaydı. Adel doğruldu ve gelen kobold sürüsüne baktı, 'İyi, baya kalabalıklar..'

 

Adel hala dinlenmekte olan Gert'in yanına geldi,

"Bu alanı temizlemeliyiz, cesetleri de şimdilik köye götürelim. Geride bir şey bırakırsak goblinler daha fazlasıyla dönebilir.."

Şef Gert sessiz ve düşünceliydi, kısa bir süre düşündükten sonra bedeninden ayrı şekilde yerde duran goblin kafasına saplanmış mızrağı işaret etti.

"Bu mızrak kimin?"

- Ahh o benimdi ama biraz aşındı, artık kullanılacak gibi görünmüyor.

..

 

Gert kobodlara bir şeyler söyledikten sonra, kobold sürüsü savaş alanındaki her şeyi toplamaya başladı. Yanlarında getirdikleri ilkel ve geniş el arabalarına cesetleri ve silahları yığdılar. Adel mızrağı kavrayıp ucuna saplı kafayla birlikte kaldırdı, 'Sadece başı bile çok ağır..' daha sonra koboldların getirdiği arabaya koydu.

Adel cesetlerin ve silahların kaldırıldığı savaş alanına dönüp baktığında tüm alanın ışıldadığını görmüştü, neredeyse yüze yakın parlak taş her biri ayrı güzellikte parlıyordu. O zaman fark etmişti ki koboldların bu taşlara herhangi bir ilgisi yoktu, keşif ekibine seslendi.

"Taşların hiçbirini bırakmıyoruz.."

 

Şef Gert ayrılmaya hazırlanırken, keşif ekibinin yerdeki taşları topladığını fark edince onları bekledi. Adel'in gözüne diğerlerinden farklı bir şey çarpmıştı, bir çok açık mavi taşın arasında masmavi parlayan bir taş dikkat çekiyordu. Tam da alfa goblinin öldüğü yerdeydi, Adel'in yerden aldığı taş örümcekten çıkandan büyüktü ama çok da ağır değildi. Ayrıca rengi de farklıydı. 'Farklı bir seviye mi?'

Keşif ekibi kucaklarını dolduran taş yığınlarını arabalara yükledikten sonra hazırdılar. 4-5 arabanın da her santimi cesetlerle dolmuş, sanki ağırlığın altında ezilip parçalanacakmış gibi duruyordu. Alfa goblinin bedeniniyse arabalar alamadığından 10-15 kobold onu sürükleyerek götürüyordu.


..

 

33. BÖLÜM SONU

 

----------------------------------------------------------------------------------

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44332 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr