31. Bölüm - Müttefik Değil Dost

avatar
819 0

Yeryüzünün Hakimi - 31. Bölüm - Müttefik Değil Dost



YN: Bu seride bir anda allah olan karakterler yoktur ve tamamen hayal ürünüdür. Okurken 1 hafta önce buraya düşmüş çocuklar olduğunu hatırlamanızı isterim ve ilk sezon sadece hazırlık arcından ibaret olacak. 

--------

 

Adel hafifçe gülümsedi, yardımcı şefi istediği noktaya getirebilmişti. Yardımcı şefin hızla ittifak bulmak zorunda olduğu güç bir durumda olduğunu anlamıştı, şimdi elinde koz olarak tuttuğu insan gücüyle istediği pazarlığı yapabilirdi ama önce hala bu bölge hakkında yeterli bilgisi yoktu,

"İnsan dilini nasıl bu kadar iyi konuşuyorsun? İlk kez insan gördüğünü varsayarsak.."

- Eski Büyük Şef.. insanlarla ilgiliydi ve çok şey bilirdi, o zamanlar savaşçı kobold olan ben ve Gert'e öğretmişti. Büyük şef bizim büyükbabamız oluyor ama Gert ile kardeş değiliz, babalarımız farklı. İnsanlarda nasıl deniyordu.. kuzeniz.

 

Hern konuşmasının sonundayken Şefin konağına varmışlardı, daha önce girmedikleri bir odaya girerken Adel,

"Niye bu kadar yakın olduğunuz anlaşılıyor.. Peki büyükleriniz nerede hiçbirini göremedik?"


------------

 

"Gobeller mert olmadı.." Odanın içinden hüzünlü ve tok bir ses yükseldi. Adel ve Hern odaya girdiklerinde bir köşede duran Şef Gert'i gördüler. Şef Gert'in yüzünün düştüğü belli oluyordu, konuşmaya devam etti.

"Gobeller ve biz barış zamanındaydı, arkamızdan vurdu kalleş gobel.." konuşması biterken yüzünde ve gözlerinde yanan öfke etrafa saçılıyordu.

Yardımcı Şef Adel'e odanın ortasındaki uzun masayı gösteriyordu, Adel masanın diğer tarafına geçip oturdu. Hern hikayeyi bir de kendisi anlatacaktı,

"Goblinler ve koboldlar doğal düşmanlardır, iki ırk da madencilikle uğraştığından en iyi kaynaklar için sürekli çatışma halinde olur. Tüm tarih boyunca böyleydi, on yıllar boyu sürekli birbirimizi öldürüp durduk ta ki büyükbabamız kobold şefi olana kadar..

O başa geçtiğinde çok fazla düşmanı oldu, koboldlar geleneklerine sıkı sıkıya bağlı canlılardı ama büyükbabam öyle değildi. Yeni silahlar, fikirler, taktikler ve düzenler yarattı, gelenekçi koboldlarsa onların geleneklerini yıkıp geçtiğinden büyükbabama düşman olmuştu.

Buna rağmen çok kısa zamanda goblinlerle olan savaştan galip çıkmıştı, tarım ve inşa konusunda hızla geliştik, köyümüz refah içindeydi. Goblin şefi ayaklarımıza kadar gelip barış için yalvarmak zorunda kalmıştı, büyükbabam akıllı bir kobold olsa da çok saftı.. barışı kabul etti.

Her yıl koboldların doğuşunu simgeleyen kabal gününde kutlamalar olur, koboldlar çılgınlar gibi içip tüm gece eğlenirdi. O yılki kabal günü de barışın hemen ardından geldi, kutlamadan beklenildiği gibi herkes oldukça neşeliydi, kör kütük sarhoş olmuş ve eğleniyordu.

Gert ile bizse daha 1 yaşında çocuklardık, biz ortalıkta koşturup eğlenmekle meşgulken çığlık sesleri kulaklarımıza çalındı. Kimse bir şey anlayamadan yüzlerce ok üzerimize yağıyordu, hazırlıksız yakalanmamızın yanında savaşçıların neredeyse hepsi içkiliydi. Dahası oklardan küçük yara alanlar bile artık savaşamaz duruma düşüyordu, goblinler yeni bir hile bulmuşlardı..

Göz açıp kapayıncaya kadar köy düştü ve goblinler içeriye girdiler. Biz savaşçı olmayanlar çoktan büyük şef konağına kaçıp olan biteni izlerken, gözlerimizin önünde tüm koboldlar vahşice öldürüldü. Dişiler.. onlarla işleri bittiğinde çoğunu öldürdüler. Köyün ortasında goblinlerin dizlerine kadar gelen kan havuzu hala gözlerimin önünde.

Ayakta kalan son kişiler de en güçlülerimiz olan savaşçı komutanlardı.. onlar bizim babalarımız ve savaşı kazandıran dostlarıydı. Bizi arka kapıdan kaçırırken zaman kazanmak için kendilerini feda ettiler, savunmasız dişiler ve çocuklar.. kalanlarımız bundan ibaretti.

Evimizi, ailemizi, sevdiğimiz her şeyi bırakarak kaçmaktan başka bir şey yapamadık. O gün.. kutladığımız kabal günü sonraları bizim katliama uğradığımız gün olarak anıldı ve yetişkin kobold nesli tamamen yok oldu. Katliamda on bin kobolddan sadece yüz kadar kobold kurtulabildi ve uzun süre ormanda oradan oraya savrulmuştuk.

O sırada hala yetişkin bile olmayan biri çıkıp umutsuz ve evsiz olan bu koboldlara yol gösterdi.. o kişi Şef Gertti. Kalacak bir yer inşa ettik ve hayatlarımıza devam edebildik ama goblinlerin işgalci tavırları bitmedi, 1 hafta sonra tam 10 insan yılı olacak ama kinimiz hala diri."

 

Hern'in hikayesi bittiğinde yüzünde anlatılamaz bir öfke ve hüzün yer etmişti, keza Şef Gert'in de farkı yoktu. Adel bile dinlediklerinden sonra içinde yanan yersiz intikam arzusunu bastıramıyordu.  Odada garip bir sessizlik oluşmuşken diğer taraftan kapıda Adel'i arayan Klark, kapının girişinde duruyorken olanlara kulak misafiri olmuştu. Adel onu fark ettiğinde içeriye gelmesini işaret ettikten sonra konuştu,

"İstediğiniz intikamsa, o intikamı almanız için yardım ederim ama önce bir sorum var.."

 

Meraklı gözlerle ona bakan iki koboldun dışında Klark da Adel'in soracağı soruyu bekliyordu. Yardımcı şef Hern ise bu insanların kendilerine savaşı kazandıramayacak olduğundan emindi ama Adel'in kendinden emir tavrı onda çok çok küçük bir umut yaratıyordu. Adel,

"Koboldlar ok kullanıyor mu?"

 

Üçünün de beklemediği bu sorunun nedeni neydi? Hern düşündü, 'Planı okçular üzerinden mi? Yine de yeterli değil..'

 

Kızgın ifadesiyle Kobold Şefinin sesi yükseldi,

"Kabal mert savaşır.. ok kullanmaz."

 

O sırada Yardımcı Şef Hern'in yüz ifadesi görülmeye değerdi. Hemen sonra eliyle yüzünü kapattı ve iç çekti, belli ki bu durumdan hiç memnun değildi. Adel tekrar konuştu,

"Peki elinizde ok ve yay var mı?"

 

Hern gizli bilgileri söylemekte tereddüt edince Şefe bir bakış attı, Şef Gert onaylayınca konuştu.

"10 yıldır öldürdüğümüz goblinlerin silahları depomuzda, yüzlerce silah ve yay var ama koboldlar bildiğiniz gibi gelenekçi. Kılıç ve balta dışında farklı silah kullanmıyorlar ve silah sayısı savaşçı sayısını pek bir aştı."

 

Adel'in yüzünde küçük bir gülümseme oluşmuştu, hatta içinde çok daha fazlası vardı ama kendini tutmuştu. Şimdi zehirli oklarla kendilerine saldıranların, ok kullanmayan koboldlar olması imkansız olduğundan düşman olmak için sebep yoktu. Diğer taraftan boşta çok sayıda silah vardı ve insan topluluğunun ihtiyacı olan şey de tam olarak buydu. Adel,

"İstediğiniz intikam şansını ben size vereceğim.!"

 

Yardımcı Şefin ifadesi aniden ciddileşti,

"Peki karşılığında ne istiyorsun?"

 

Adel'in hafif gülümsemesi aniden büyüdü ve tüm yüzünü kaplar oldu,

"HER ŞEYİ.."

 

Klark olan biteni anlamaya çalışırken, yardımcı şefin yüzünde memnuniyetsiz bir ifade vardı, 'Bu adam çok açgözlü..'

 

Yardımcı şef hala tereddütteyken Şef Gert'in kaşları çatılmıştı.

"Gert başkasından emir almaz.."

 

Yardımcı şef Hern,

"Böyle söylesen bile haklarında hiçbir şey bilmediğin goblinleri, olmayan savaşçılarla mı yeneceksin? Kendine güvenini anlıyorum ama senin sandığın kadar kolay değil."

 

Adel hafif bir gülümsemeyle,

"Savaşçı gücümüzün olmadığını kim söyledi ki?"

 

Yardımcı şefin gözleri birden genişçe açıldı. O haklıydı, savaşçıları olmadığını hiç söylememişti ama Adel'in yönlendirmesiyle sadece küçük bir grup gibi görünmüşlerdi. Adel konuştu,

" Şef Gert ve yardımcı şef size bu savaşı kazanmanızda yardım edeceğiz, karşılığında da istediğim her şeyi alacağım. Tabii emrimde çalışmanızı istemeyeceğim sadece kaynaklarınızı istiyorum, kabul etmeyecekseniz dönmek için hemen yola çıkacağız."

 

Yardımcı şef sinirlenmişti, 'Şerefsiz.. yardım etmeye değil bizi sömürmeye gelmiş resmen. Zor durumda olduğumuzu belli etmem yüzünden her şeyi istiyor lanet olsun.. Eğer şimdi anlaşamazsak tek şansımızı da yitiririz ama her şeyimizi de vermek..'

 

Yardımcı şef düşünceler arasında soğuk terler dökerken, Şef Gert kararını çoktan vermişti.

"İnsan şefi bu savaşı kazan, koboldlar ihtiyacı kalır. Kalan her şey senin.."

 

Şef Gert, savaşı kazanmaları durumunda koboldların temel ihtiyacı kadar kaynağı alıp kalanını insanlara vermeyi kabul etmişti. Adel istediğini fazlasıyla almanın sevinciyle gülümseyip elini uzattı,

"Şef Gert ittifak yerine dost denmesini tercih ederim."

 

 

Şef Gert Adel'in ne yaptığını anlamamıştı ama Adel gibi elini uzatıp tuttu, anlaşmaları tamamlanmışken koşar adımlarla bir kobold içeriye daldı.

- Gi-Gart Gorbıl

 

 

Şef ve yardımcısının yüzleri aniden ciddileşti, Adel ise insan diline çevirmesi için yardımcı şefin yüzüne bakıyordu. Yardımcı Şef Hern,

"Gözcüler.. goblin grubu görmüş. Şef Gert temizlemek birazdan çıkacak."

 

Her şey Adel'in planıyla paralel gittiğinden kendini gülümsemekten alıkoyamıyordu,

"Biz de Şef Gert'e destek çıkacağız, düşmanı tanımak için güzel bir şans. Sorun olmaz değil mi Şef Gert?"

- Gert beraber savaştan rahatsız değil..

 

Adel onay aldığına mutluydu, halletmesi gereken bir konu daha vardı. Önce yardımcı şefe,

"Yardımcı şef, savaşçılarımızı buraya getirmek istiyorum. Savaş hazırlıklarını burada yapacağız, yarın sabah ulaşmış olurlar o zamana kadar köyde kalacak bir alan açabilir misin?"

Yardımcı şef sonunda sevindirici bir haber almıştı, hızlıca sordu.

"Kaç insan gelecek?"

- Altı yüzün üzerinde ama yarısı erkek.

 

Bu kesinlikle Hern'in beklediğinin üzerinde bir sayıydı, daha doğrusu beklentisi sıfır iken şimdi 300 kadar savaşçı elde etmişti. Yine de.. bu sayı onun için yeterli değildi ama hiç yoktan iyiydi. Adel odadan ayrılırken,

"Ah unutmadan bizim ekibimizi gidene kadar koruyacak bir grup ayarlayabilir misin? Hazırlanıp sur kapısının önünde bekliyor olacağız dedi. Yavru kurt da seninle kalsın."

 

Klark'ı da yanına alıp dışarıya çıkan Adel,

"Klark sen kampa döneceksin.. Şimdi ekibin yarısını al ve kampa git, kamptakileri ikna edip yarın sabah buraya getir. Ayrıca kampta yararlı olan ne varsa beraberinizde getirin. Ve.. savaş meselesini henüz kimseye söyleme."

 

Klark bu savaş meselesi hakkında düşünceliydi ama karşı da çıkmamıştı, "Tamam" demesiyle keşif ekibinin yanına döndüler. Adel sol kolu hala tam olarak iyileşmediğinden gün boyu ikinci goblin taşını elinde tutuyordu, elini açtığında kaybolduğunu gördü ve sargısını açtı. Küçük birkaç çizik dışında önemli bir şey kalmamıştı.

Karşısındaki ekip taşın iyileştirici gücünü zaten görmüş olsa da her seferinde ilk defa görüyormuşcasına inanamıyordu. Adel,

"Birazdan goblin avına çıkıyoruz.." demesiyle oflamalar başladı, grubun yarısı yeni geldiği savaştan yorgundu. Adel devam etti,

"Ava çıkmak istemeyenler Klark ile kampa geri dönecek, ava gelmek isteyenler beni takip etsin.."

 

Beklenildiği gibi o kadar yolu yürümek istemeyen savaşçılar Adel'in, savaş ve kana alışamayan çoğu isimsiz de kampın yolunu tuttu. Kapıda Hern, kampa dönecekleri yolda korumak için küçük bir kobold grubu vermişti. Adel ve Şef Gert ise savaş hazırlıklarını tamamlayıp yola çıkacaklardı ki Şef Gert yanında getirdiği bir şeyi Adel'e verdi.

"Bu koruma.. insan şefi korur."

 

Adel bir dost edindiğini o anda anlamıştı, Şef Gert müttefiğini kaybetmek istemiyor da olabilirdi ama onun gibi sert ve vahşi bir kişiliğin böyle nazik ve korumacı tavrı oldukça naifti. Adel, Şef Gert'in verdiği deri zırhı giydiğinde biraz küçük gelmişti ama çok da kısıtlamıyordu.

Adel çevreye dikkat ettiğinde toplanan kobold köyü sakinlerinin yüzündeki hoşnutsuzluğu fark etmişti.. İnsanlara karşı mıydı bu hoşnutsuzluk tam emin olmasa da dikkat etmekte fayda vardı.

Ardından kısa bir borazan ve gıcırtılar eşliğinde tahta kapı açıldı. İki grup ayrı yollara doğru yürümeye başladı ve gözden kayboldu. Adel'in yanında 5 kişi kalmıştı, ismini hatırlayanlardan sadece Klark ve Ramsey kampa gidiyordu. Adel, şefe yaklaşıp kısık sesle konuştu.

"Şef savaş stratejiniz ve düzeniniz nasıl?"

- Bizi görmezler onları sararız, görürler ölene kadar koşarız. Hiç gobel kaçamaz, gobel kaçar bizi öğrenir.

Adel düşünüyordu, 'Demek goblinlerden hala gizleniyorlar ve goblinler de onların varlığından haberdar değil.. Henüz hazırlıklarımız başlamadı bile, bir süre daha habersiz olmaları fena olmaz.'

 

Gözcü kobold, grubu goblinleri gördüğü yere getirdiğinde tüm grup nefesini kesip bu çevrede olmasını beklenen goblinleri arıyordu. Sonunda duyulan sesleri takip ettiklerinde geçen seferki mağaraya vardılar, bu goblinler burayı yine üs olarak kullanıyorlardı. Adel arkasında duran üçlüye, "geride kalın" dedi, yanındaki Emila ve Mertens'e kıyasla daha tecrübesiz duran bu isimsizlerin bir okla vurulup ölmelerini istemiyordu.

Mağaranın girişinde 3 goblin nöbet tutuyordu, Şef Gert'in hafif hırlamasıyla tüm kobold sürüsü yavaşça ayrıldı ve koca bir "C" şekli oluşturdular. Bu Adel'in ilk kez Şef Gert ile karşılaştığındaki taktikti, daha sonra düzenlerini bozmadan ormandan çıkıp mağarayı çevrelediler. Bekçi goblinler, koboldların mağaradan çıkmasıyla diğerlerini uyarmak için bağırıp çağırmaya başlamıştı.

İçeriden birçok ayak sesi kulaklara ulaşırken, dışarıdaki koboldlar gelecek dalga için tamamen hazırdı. Hırlama sesleri birbirine karışıyordu, bu sefer Şef Gert önde durmuyordu. Birkaç saniye sonra bağırışlar içerisinde onlarca goblin mağaranın ağzından fırladı, her zamanki gibi çoğunda dikenli sopalar olsa da kılıçlı olanlar geçenkinden fazlaydı.

 

Klank.. ÇNN..

İki grup birbirine girdiğinde demir ve kılıçların çarpışması kıvılcımlar çıkarıyordu, çarpışma sesleri devam ederken düşen birkaç yaratığın acı ciyaklamaları duyuldu. Keşif ekibi uzun mızraklarından faydalanmak için ön hatlardan uzak kalmış, çarpışmanın hemen ardından savaşa katılmıştı.

Emila her zamanki gibi atılgandı ve öldürmek için saldırıyordu, kendini tehlikeye atmadan uzaktan dürttüğü birkaç goblini yaralamıştı bile. Adel ise kendine küçük bir boşluk bulmuş, gönlünün dilediğince mızrağıyla oynuyordu. Önündeki birkaç gobline mızrağını saplamak yerine onları mızrağıyla dövüyordu. Adel aslında buraya öldürmeye gelmemişti, buraya goblinlerin savaş kabiliyeti hakkında daha fazlasını öğrenmek için gelmişti. Bu yüzden onlarla oynuyor ve tepkilerini izliyordu.

Ayrıca hala ellerine yeterince hakim olamadığını fark etmişti, bu yüzden biraz oynamanın zararı yoktu.Önündeki üç goblinin birden saldırılarını savuşturacak kadar ısınmıştı, mızrağını çevresinde döndürüp iki ucuyla saldırıları savuşturuyorken Şef Gert'in sesini duydu.

"İnsan Şefi bu zamanda.. 3 gobeli öldüremez mi?"

 

Adel, Şef Gert'in onu izlediğini fark etmemişti ve şu anda Gert'in onu zayıf bir lider olarak görebileceğini düşündü. Mızrağını sıkaca tuttu ve iki kez savurdu, ilk savuruş sağdan sola doğruydu ve iki goblin o anda boğazları parçalanarak yere yığıldı. İkinci savuruşunda kalan goblinin kafası uçup gitmişti, goblinlerin kanı üzerine fışkıran Adel mora boyanmıştı. Biraz sert vurduğu için elinin hafifçe uyuştuğunu hissetse de belli etmedi.

- Gruuw, insan şefi zayıf değil.. HAHAH

Şef Gert şevke gelmişti, arkadan izlemeyi bırakıp baltasını kaldırdı ve kalabalığa doğru ağır ve sert adımlarla koştu. Baltasını iki yöne her savurduğunda iki üç goblinin havaya savrulduğu görülüyordu. Adel, 'Ne güç ama, gerçek bir patrondan beklendiği gibi..'

Koboldlar savaşa baskınlığını koymaya başlamıştı ama hala mağaradan goblinler çıkmaya devam ediyordu, dahası büyük bir şeyin ayak sesleri duyulmaya başlandı..

 

YN : Yavru kurda isim arıyorum önerilerinizi yorumda alayım.

31. BÖLÜM SONU

 

----------------------------------------------------------------------------------

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44333 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr