Bölüm 715 : Ben Senin Nişanlınım...

avatar
9651 60

A Will Eternal - Bölüm 715 : Ben Senin Nişanlınım...


Çevirmen : Clumsy 

 

Bu kelimeler işitilir işitilmez ortamdaki öldürücü hava adeta maddi bir hal aldı. On ışık huzmesi anında Bai Xiaochun’a doğru atıldı, ordu kampı onu tüketmek isteyen kaotik, ilkel bir yaratığın ağzıymış gibiydi.

 

“Daha konuşmadık bile ama şimdiden beni öldürmek mi istiyor!?!?” O anda yoğun bir ölümcül kriz hissiyle dolan Bai Xiaochun’un eti ve kanı, üzerine çöken deva baskısıyla sızlıyordu. Bir şeyler yapmak zorundaydı! 

 

“Zimo!” diye bağırdı. “Ah, beni senin baban Dev Hayalet Kral gönderdi… Ben… ben senin nişanlın Bai Hao’yum!”

 

Bu sözler karşısında pek çok kişinin ağzı açık kaldı. Sonuçta Sahibe Al-Toprakla Dev Hayalet Kralın ilişkisinden haberdar olanların sayısı çok azdı, bu yüzden bu haberi almak herkesi sersemletmişti.

 

“Ne? Başçavuş kral hazretlerinin kızı mıymış?!”

 

“Bu… bu doğru mu?”

 

Bu haber tüm Dev Hayalet Lejyonunu sarsarken kıpkırmızı çadırdan öfkeli bir bağırış yükseldi.

 

“Kapa çeneni!”

 

Çadırın girişi anında açıldı ve Sahibe Al-Toprak eşsiz sertlikte bir ifadeyle, gözleri şimşekler çakarak Bai Xiaochun’a döndü. Daha da çok deva baskısı göndererek benliğinin merkezini görebilirmiş gibi bir hali vardı.

 

Bai Hao’nun az önceki durumdan kurtulmak için kralla olan bağlantısını ifşa edişi kalbindeki öfkeyi harlamıştı!

 

Sıradan askerler olsun, Sahibe Al-Toprağın şahsi korumaları olsun her biri Bai Xiaochun’u kocaman açık gözler ve tuhaf ifadelerle izliyordu. Başçavuşlarının kralla bağlantılı olduğu haberini tamamıyla sindirememiş olsalar da kadının suratındaki öfkeyi görmek şahsi korumaların tuhaf bakışlar eşliğinde geri çekilmesine yol açmıştı. Ayrıca olacakları izlemeye hazırlanmak gözlerini ışıldatmıştı.

 

Bai Xiaochun ise ifadesini sabit tutma gayreti vermekteydi. Fakat bayağı zor bir işti, çünkü Sahibe Al-Toprak çadırın girişini itip çıkarken içeride kendisinin yedi sekiz heykelini daha görmüştü… Kadının o heykelleri öfke anında dilediğince kullanmak için el altında tuttuğu belliydi.

 

Tabii ona yönelik nefretinin ne kadar derin olduğu da…

 

“Bu Nine Al-Toprak cidden beni öldürme isteğinden vazgeçmeyecek galiba…” Bai Xiaochun öylesine gerilmişti ki alnından terler dökülüyor, içinden geçen homurtuların ardı arkası kesilmiyordu. Bilhassa Sahibe Al-Toprağın tepesini attırmaya hiç niyetlenmemişti ama şu anda başka bir şansı yoktu. Birazcık daha geç kalmış olsaydı sürüklenip idam edilecekti. Gerçi kadının yalnızca kendisini kışkırtmaya çalışma ihtimali de mevcuttu ama buna güvenememişti. Dolayısıyla kendisini kurtarmasının tek yolu büyük bir olay yaratmaktı ki bunu da Dev Hayalet Kralın ismini kullanıp hem kadını hem de orduyu duraksatarak yapmıştı.


“Senden nefret ediyorum, Dev Hayalet Kral…” diye düşünüyordu, olup bitenlerin verdiği pişmanlıktan ötürü mosmor olmuştu. Neden bu kadar şanssızım da Dev Hayalet Kral tarafından yine kazıklandım diye düşünmeden edemiyordu. Sahibe Al-Toprak kıpkırmızı zırhı, son derece cesur, harika havası ve öldürücü aurasıyla hemen karşısında dikiliyordu.

 

Kadının sıra dışı bir güzellikte olduğunu söylemek abartı olmazdı. Teni kar gibi bembeyaz, anka kuşunu andıran gözleri yıldızlar misali ışıl ışıldı. Oval yüz hatlarına ve heykellerde görmeyi bekleyeceğiniz pürüzsüzlükte bir boyna sahipti.

 

Üzerindeki zırh dolgun göğüslerini ve kıvrımlı kalçalarını vurguluyor, uzun, ince bacaklarıyla mükemmel bir uyum sağlayarak çekici bir kum saati görünümü sunuyordu.  

 

O ve Chen Manyao güzellik anlamında bir hayli benzerdi. Fakat Chen Manyao ücra bir vadide yetişen zarif bir orkide gibiyken Sahibe Al-Toprak keskin dikenlerle çevrili kıpkırmızı bir gül gibiydi.

 

Mezarlıkta yaşananlar olmasa veya kendisi gerçekten de Bai Hao olsa böyle güzel ve deva yetişiminde bir kadına nişanlım diyebilmek Bai Xiaochun’u son derece mutlu ederdi. Ama şu anda kalbi korkudan küt küt atıyor, göğün karardığını hissediyordu. Sahibe Al-Toprak onun gözünde bir güzellik abidesi değil, ölümcül bir yaratık veya ürpertici bir canavardı.

 

Herkes kadına kaçamak bakışlar atar ve onun kralla olan ilişkisini sorgularken kadının ifadesi daha da sertleşmekte, öfkesini yalnızca hissettiği aşağılanmayla bastırabilmekteydi.

 

“Az önce ismim Bai Hao mu dedin?” dedi soğuk bir şekilde. Sesi yüksek çıkmasa da deva kudretiyle dolu olduğu için hava çalkalanmış, hiç yoktan bir rüzgar kendisini göstermişti.

 

Bu sırada sertçe yutkunan Bai Xiaochun titrek bir sesle karşılık verdi. “Müsaade et de açıklayayım, Zimo, ben--”

 

Fakat daha cümlesini bitiremeden Sahibe Al-Toprağın gözlerindeki nefret iyice yoğunlaştı ve kadın kış soğukluğunda bir sesle, “Kendi klanına başkaldıran uğursuz kadın hırsızı Bai Hao mu?” dedi. Bai Hao hakkında pek çok şey işitmiş, bilhassa ona kadın hırsızı denilişinden tiksinmişti.

 

Bai Xiaochun bu haksızlığa kayıtsız kalamazdı. Esas kadın hırsızı Sahibe Al-Toprağın babasıydı!

 

“Çünkü bunu benden kral hazretleri is--”

 

“Kapa çeneni! Babam herkesten ve her şeyden daha adildir. Sense iyi ve sadık adamlara eziyet eden ahlaksız, günahkar yalakanın tekisin!” Kimliğiyle ilgili bilgi açığa çıkmışken bunu daha fazla saklama gereği duymamıştı. Nefreti ve tiksintisi an geçtikçe daha da çok artmakta, sesi her saniye daha da soğumaktaydı.

 

“Babamla ilgili konuşmayı aklından bile geçirme. Ayrıca benim Daoist partnerim olmaya da layık değilsin. Kampta gözüme görünmeyecek bir yerde kalacak ve senin hakkında tek bir kötü rapor dahi alırsam anında infaz edileceksin!” Sahibe Al-Toprak babasının Bai Hao’yla evlenmesini istediğini öğrenmişti ve bu fikirden memnun kalmadığı ortadaydı. Bai Xiaochun’a tek bir bakış dahi atmadan arkasına dönerek doğruca çadırına döndü.

 

Etraftaki korumalarsa tuhaf ifadeler taşıyan suratlarla Bai Xiaochun’a bakmayı sürdürüyordu.

 

“Bu mudur yani?” diye düşünen Bai Xiaochun birkaç kez gözlerini kırpıştırarak karşılık verdi. Ama az önce olanlar sonucunda kadının kendi kimliği hakkında hiçbir fikri olmadığını anlamış, bu da içini rahatlatmıştı. Hala birazcık gergin olsa da tüm bu yaşananlarda kendisini ürperten heyecan verici bir şeyler de mevcuttu.

 

“Beni gerçekten de tanımadı… Ve artık benim nişanlım…” Doğrusu coşkudan boğazı kurumuştu. Az önceki manzarayı bir kez daha düşündükten sonraysa kafasında çarklar dönmeye başladı.

 

“Aslında sadece beni korkutmaya çalışıyor gibiydi. Ayrıca babasının evlilik planlarını mahvetmek istediği de ortada… Yani bana zarar vermeyeceği kesin… Sonuçta bizzat babası beni destekliyor… Ama emin olmak da imkansız, o yüzden yine de dikkatli olmam lazım.

 

“Her halükarda Dev Hayalet Lejyonunda takılıp kalamam. Heyecan verici olabilir ama çok da tehlikeli. En ufak bir hatamda zavallı küçük canım elimden kayıp gider… Resmen aslanın inindeyim.” Aklında bu düşüncelerle arkasını dönerek gergin bir şekilde uzaklaşmaya başladı, kalbi resmen ağzındaydı. İşler çok çabuk çığırından çıkmış ve hala düzelmemişti, bu yüzden gerginliği tükenmiş değildi.

 

Fakat daha pek uzaklaşamamışken Sahibe Al-Toprağın şahsi korumalarından biri bir ıslık sesi eşliğinde önünü kesti.

 

“Vekilharç Bai,” dedi soğuk bir şekilde, “yanlış yöne gidiyorsunuz. Beni karargahlara doğru takip edin.” Kadının yetişimi pek yüksek olmasa da başçavuşun şahsi korumalarından biri olarak son derece kışkırtıcı bir duruşa sahipti.

 

Genç kadının bu şekilde önünü kesişi Bai Xiaochun’un suratına mağrur ve öfkeli bir ifade yerleştirmesine yol açtı.

 

“Hiçbir yere gelmiyorum.” dedi soğukkanlılıkla. “Madem başçavuş beni onaylamıyor, ben de giderim.”

 

“Bu iş sizin kontrolünüzün ötesinde, Vekilharç Bai. Başçavuş kampta kalmanızı istedi, ben de onun emirlerine itaatsizlik etmemenizi tavsiye ederim.” Bu kelimeler ağzından çıkar çıkmaz diğer ruh yetişimcilerinin bakışları da Bai Xiaochun’a çevrildi. İtaatsizlik ettiği takdirde hepsinin anında saldırıya geçeceği ortadaydı.

 

“Bu ne cüret!” diye bağıran Bai Xiaochun’un gözleri incecik kesildi. Tabii ki içten içe onca auranın üzerine kilitlenişi yüzünden ödü kopmuştu.

 

Fakat genç kadın Bai Xiaochun’un pozunu hiçe sayarak, “Lütfen beni zor kullanmak zorunda bırakmayın, Vekilharç Bai. Beni takip edin!” dedi.

 

Bai Xiaochun içten içe son derece gergindi. Fakat gerçekten de kampta kalmak istemiyordu, üstelik hem Dev Hayalet Kral tarafından desteklendiğini hem de kısıtlayıcı büyünün hala aktif olduğunu biliyordu. Büyünün çoğu silinmiş olsa da kısmen etkiliydi. Her şeyden öte, buraya kralın emriyle gelmişti. Bu yüzden hayati bir tehlikeyle karşılaşma ihtimali çok düşüktü.

 

“Bai Xiaochun olduğumu bilmiyor ama öyle endişelendim ki anında geri çekildim. Ben geri çekildikçe o daha da öne çıkacak. Öyleyse silahlarımı çekme zamanım geldi! Ne diyeceklerinin önemi yok, buradan gidiyorum!” Yine de kendisini tamamıyla güvende hissedemedi ve gizlice iletişim kağıdını çıkartarak Dev Hayalet Krala bir sesli mesaj gönderdi.

 

“Dev Hayalet Kral, kızınız beni öldürmek istiyor. Sözüm ona ayarladığınız evlilik bu mu? Burada ölmek üzereyim!!” Mesajı gönderdikten sonra bir karşılık dahi beklemeden suratına acımasız, hiddetli bir ifade yerleştirdi. Ve gaddarlık saçan gözlerle kırmızı komuta çadırına bakarak bağırmaya başladı. “Başçavuş!! Bu da ne demek oluyor!?”

 

Sesi gök gürültüsü misali yankılanmış, tüm ordu kampında çınlayarak bütün ruh yetişimcilerinin dikkatini çekmişti.

 

“Dev Hayalet Kralın ayarladığı evliliğe uymak istemiyorsan iyi, bana uyar. Ama gerçekten Dev Hayalet Şehri vekilharcı olarak benim bu kamptan ayrılmamı engelleyebileceğini mi sanıyorsun?! Öyleyse pervasızlık ettiğim için beni suçlayamazsın!” Bu öfkeli sözler eşliğinde Ruhun Başlangıcı yetişimini salarak etrafı öldürücü bir havayla doldurdu. Aynı zamanda gelecek tepkiyi kaçırmamak için çadıra gözlerini dikti.

 

“Yıllardır gittiğim her alana hükmettim.” diye düşünüyordu. “Galibiyet Efsununu yarattım ve sayısız aşk mektubu aldım. Bakalım bu adi Nine Al-Toprak hamleme nasıl karşılık verecek!”

 

#Bizimki oyunculuğu başlattı. Ama oyunu sahibe hanımefendiye söker mi onu bilemeyeceğim. Gerçekten aslanın mağarasına düşmüş durumdayız, inşallah kazasız belasız bu işten de kurtulacağız. Hadi okumaya devam!

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44304 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr