Bölüm 712 : Ha... Acelemiz Ne Ki?

avatar
3528 44

A Will Eternal - Bölüm 712 : Ha... Acelemiz Ne Ki?


Çevirmen : Clumsy 

 

“Ha?” diyen Bai Xiaochun sersemlemişti. Bu öfkeli çıkışından sonra kraldan böyle bir şey duyacağını asla hayal edemezdi… “Ah… sizin… sizin bir kızınız var? Ve beni onunla evlendirmek istiyorsunuz?”

 

Bai Xiaochun bayılıp kalmak üzereydi. Kralın bir kızı olduğunu duymuştu fakat Dev Hayalet Şehrinde yaşamayan bu kız bir hayli gizemliydi. Genç yaşından beri Baş İmparator Şehrinde ikamet ediyordu.

 

“Böylece bir aile olacağız.” derken gözleri ışıldayan kral, Bai Xiaochun’u baştan aşağı süzüyordu. Bu fikri düşündükçe daha da hoş bulmaya başlamıştı. Bai Hao politik olarak doğru bir geçmişe ve eğitime sahipti, ayrıca gerçekten sıra dışı biriydi. Daha da önemlisi, düşünme tarzı kendininkiyle uyumluydu.

 

Bai Hao, kralın gözünde nispeten düşük yetişimi dışında ideal bir damattı. Aslında düşük yetişimli olması da iyiydi, bu sayede kızı onu daha rahat hizaya getirebilirdi.

 

“Bu Bai Hao’da bayağı potansiyel var.” diye düşünüyordu. “Tek damla ruh kanımla yarı tanrı seviyesinde bir saldırı gerçekleştirdi. Bu sayede yetişiminde kimsenin fark etmediği bir ilerleme kaydettiği de ortada…” Bu düşünce kralın anlaşmalarını daha da faydalı bulmasını sağlamıştı.

 

“Ah… Majesteleri, bu öyle gelişigüzel ayarlanamayacak kadar önemli bir mesele.” Bai Xiaochun son derece gerilmişti. Krala bakıp daha genç ve kadın versiyonunu gözünün önüne getirmeye çalışıyor ama düşüncesi bile kafatasını karıncalandırıyordu. Amma çirkin olurdu!

 

“Ne,” dedi Dev Hayalet Kral, “kızımın senin için yeterince iyi olmadığını mı düşünüyorsun? Hmph…. Sakın benim Zhou Zimo’mu Chen Manyao’yla kıyaslamaya kalkayım deme. Yetenekleri Chen Manyao’nun öylesine ötesinde ki ikisini aynı cümlede kullanamazsın bile. Kızımı görünce ne demek istediğimi anlayacaksın. Ayrıca bizzat ben ayarlamadıkça senin karın olmayı hayatta kabul etmezdi.” Diyerek öfkeli bakışlar atan kral, elini sallayarak devam etti. “Hadi acele et de Chen Manyao’yu ver. Bu mesele kapanmıştır!”

 

Bai Xiaochun içten içe acı acı homurdansa da başka bir fikir üretemiyordu. Şu anda kızı çıkartmazsa kralın şüphelenmeye başlama ihtimali yüksekti. Bu yüzden bir kumar oynayıp Chen Manyao’nun kendisini tanımamasına ya da tanısa da eski günlerin hatırına bunu bir sır olarak saklamasına güvenecekti.

 

Bu düşünceyle bilinçsiz haldeki kızı çantadan çıkartarak teslim etti.

 

Dev Hayalet Kral kızı bir müddet inceledi. Güzel olduğunu işitmiş olsa da onu ilk defa görmek gözlerine tuhaf bir ışıltı yerleştirmişti. Artık Bai Xiaochun’un onu teslim etmekteki gönülsüzlüğünü anlayabiliyordu.


“Vaay, cidden tam bir fıstıkmış.” diye düşünen kral boğazını temizleyerek Bai Xiaochun’a attığı yeni bir bakışla parmağını şaklattı ve Chen Manyao’yu ortadan kaldırdı.

 

“Tamamdır, her şey halloldu. Yarın ışınlanma portalı aracılığıyla Baş İmparator Şehrine gideceksin ve Dev Hayalet Lejyonundaki kızımı bulacaksın. Kendisi oranın başçavuşu, yani onunla ilişkini ona görevlerinde yardım ederek başlatabilirsin. Aranızda er ya da geç romantik hisler doğacaktır.”

 

“Ha? Acelemiz ne ki… Umm… Ben…” Bai Xiaochun gerçekten bu Zhou Zimo denen kızla ilgilenmiyordu. Suratını ekşiterek reddetmeyi düşünmüştü fakat artık çok geçti. O ağzını dahi açamadan kral resmi emirlerini sıralamaya başlamıştı!

 

“Mo'er yakın zamanda benden bir talepte bulundu, asistanı olarak birini göndermemi istedi. Görünen o ki sen, bu iş için en uygun adamsın. Her şey halloldu. Yarın şehirden ayrılıyorsun! Oh, bu arada, Mo'er kendi başarılarıyla güçlenmek ve ayakta durmak istiyor, yani onun gerçek kimliğini bilen kişi sayısı çok az. Bilenler de bunu sır tutmak konusunda anlaşmış durumda. Yani gidip ortalığı karıştırayım deme!” Bu sözlerin ardından arkasını dönerek oradan uzaklaştı.

 

Bai Xiaochun’un ağlamasına ramak kalmıştı. Hiç tanımadığı bu Başçavuş Zhou Zimo ile evlenmek falan istemiyordu. Ayrıca kendisi bir tümgeneraldi! Başçavuşun teki onunla kıyaslanamazdı…

 

Dev Hayalet Lejyonuna gelince, Büyük Setteyken Dev Hayalet Kralın markilerinden birinin çırağı olduğunu iddia eden bir ruh yetişimcisini yakaladıklarını anımsıyordu. Biraz tuhaftı. Neden Dev Hayalet Şehrinden biri ta Yaban Arazilerin diğer tarafına dek gitmişti ki? Ama şimdi isyanı düşününce belki de o adam isyankar göksel markilerden biri tarafından şahsi bir mesele için gönderilmiş olabilir diye düşünüyordu. 

 

Tabii ki Bai Xiaochun Baş İmparator Şehrine gitmeyi hiç istemiyordu. Orası kulağa haddinden fazla tehlikeli geliyordu. Bilhassa Chen Manyao’nun kendisini tanıyıp tanımadığından emin değilken doğruca mezarına gidiyor olabilirdi.

 

Ve dahası da vardı… Baş İmparator Şehrinden gelen bir sürü varisi ve önemli seçilmişi kaçırmıştı. Şehre giderse kaplanın mağarasına giren bir kuzudan farkı kalmayacaktı…

 

Ama gitmeyi reddetmek gibi bir opsiyonu da yoktu. Dev Hayalet Kral bunu gayet net bir şekilde belli etmişti. Bai Xiaochun çoktan bir sinir krizi geçirmişti, bunu tekrarlayacak olursa… kralla ilişkilerine gerçekten zarar verirdi. E bu durumda da Dev Hayalet Şehrinde bile kötü bir pozisyona düşerdi.

 

“İşler nasıl bu hale geldi?!” diye düşünerek saçlarını çekiştirmeye başladı. Bu sırada Bai Hao hayrete düşmüş bir ifadeyle çantadan çıktı. Az önce aurasının minicik bir zerresini bile krala belli etmemek için uğraşmış ama konuşmayı mükemmel bir netlikle dinleyebilmişti. Sonucunda da Ustasının cesareti ve cüretkarlığı karşısında şoka girmişti.

 

Tabii ki Bai Xiaochun’un maskesi sayesinde hiç kimsenin onun varlığını tespit edemeyeceğinin bilincinde değildi, yani bu kadar temkinli olmasına gerek yoktu.

 

“Ustam, Dev Hayalet Kralın kızıyla ilgili bir şeyler işittim. Uzun bir zaman önce yetişimini ilerletmek için Dev Hayalet Şehrinden ayrılan son derece gizemli biriymiş…” dedikten sonra bildiği diğer şeyleri de açıkladı.

 

Ne yazık ki kayda değer bir bilgisi yoktu. Neticede Bai Xiaochun iç çekerek bu mesele üzerine kafa yormayı sürdürdü. Fakat elinden hiçbir şey gelmeyecekti. Bu yüzden inziva odasından çıkarak biraz araştırma yapmaya koyuldu.

 

Çoğunlukla Baş İmparator Şehrini, biraz da Dev Hayalet Kralın kızını araştırmış, geri döndüğündeyse suratını ekşitip dişlerini sıkarak oturmuştu.

 

“Baş İmparator Şehri korkunç bir yer! Oraya hayatta gidemem! En kötü ihtimalle Dev Hayalet Şehrinden ayrılır ve bir süre saklanacak bir yer bulurum…”

 

Gece bu şekilde geride kaldı. Ertesi sabah Bai Xiaochun daha fazla aylaklık edemeyeceğini bilerek harekete geçti. Fakat ışınlanma portalını kullanmaya cesaret edemediği için uydurduğu bir bahaneyle Baş İmparator Şehrine gitmek adına dev hayalet savaş gemisini aldı. Planı gözden kaybolup bir müddet bir yerlerde saklanmaktı. Belki yeterli vakit geçtiğinde Dev Hayalet Kral onun gerçek hislerini anlardı.

 

Savaş gemilerine gelince, bayağıdır gözlerini onlara dikmişti ve harika hazineler olduğunun bilincindeydi. Bu da bir tur atmak için muhteşem bir fırsattı. Hiç değilse yaptığı açıklama bu şekildeydi.

 

Ne yazık ki Dev Hayalet Kral ondan bir adım öndeydi. Muammalı bir gülümsemeyle birlikte Bai Xiaochun’un savaş gemisini alma talebini onaylamış ve ona kaptanlık etmesi, yolculuk boyunca onu koruması için Dük Ölümtellalını görevlendirmişti.

 

Dük Ölümtellalıysa Bai Xiaochun’un portalı kullanmayışı karşısında biraz şaşırmış fakat emirler kraldan geldiği için sorgulamamış ve böylece yolculuk başlamıştı. An itibarıyla Dük Ölümtellalı gemiyi Dev Hayalet Şehrinden çıkarmakta, Bai Xiaochun da boş bir bakışla yanında dikilmekteydi.

 

Bai Xiaochun ağlamak istiyor ama gözlerinden yaş gelmiyordu. Dük Ölümtellalıysa her nedense sert bir ifadeye bürünmüştü ve Bai Xiaochun’u tamamıyla görmezden geliyordu.

 

Xiaochun’un planının kral tarafından çözüldüğü ve Baş İmparator Şehrine gitmekten başka şansının kalmadığı ortadaydı.

 

“Dük Ölümtellalı bir deva, yani onun kaptanlığıyla bu seyahat aşağı yukarı üç ay sürer.” Bai Xiaochun elindeki yeşim kağıda işli detaylı haritaya bakıyordu. Aslında Dev Hayalet Şehri, Dokuz Dingin Şehrinin aksine Baş İmparator Şehrine nispeten yakındı. Dük Ölümtellalı o şehirden bu yolculuğu tam bir yılda tamamlayabilirdi.

 

Tabii ki kaptanlığı Bai Xiaochun üstlense bu yolculuk daha da uzardı. Ayrıca bir devanın bulunmadığı takdirde yolculuk tehlikeli bir hal de alabilirdi.

 

Xiaochun’un kaderini kabullenmekten başka şansı kalmamıştı. Bir yandan burun köprüsünü ovalıyor, bir yandan da Baş İmparator Şehriyle ilgili topladığı bilgileri gözden geçiriyordu.

 

Baş İmparator Hanedanı başta Baş İmparator, ardından Ulu Gök Efendisi ve sonra da dört göksel kral şeklinde organize edilmişti. Kralların altında da on göksel dük ve 108 göksel marki vardı!

 

Göksel kralların her biri kendi vatanlarında onar göksel markiye sahipti fakat göksel dükleri yoktu. Dük Ölümtellalı ve akranları yalnızca karasal düklerdi. Göksel markilerin üzerinde olsalar da göksel düklerin fazlasıyla aşağısında kalıyorlardı.

 

Her biri Deva Aleminin büyük çemberinde olan on göksel dük, Yaban Arazilerin en güçlü devalarıydı. Tek tek hepsi de Baş İmparator Şehrinin saklı gücü sayılıyordu. Göksel markilerinse 68 tanesi kalıcı olarak Baş İmparator Şehrinde ikamet ediyordu. 

 

Baş İmparator Şehri Yaban Arazilerin en büyük şehriydi ve titizlikle organize edilmişti. İmparatorluk sarayıysa ana şehrin üzerindeki gökte süzülmekteydi. 

 

Sarayın dört ana kapısı dört farklı yönden savunulmaktaydı.

 

Ulu Gök Efendisinin Göğün Oğlunun kontrolünü eline geçirişi sonrasında dört göksel kralın şehirden uzaklaşması kolaylaşmıştı. Fakat Ulu Gök Efendisi, kralların ordularının verilecek herhangi bir emre uymaya hazır şekilde Baş İmparator Şehrinde garnizon kurmasını emretmişti. 

 

Şehrin batısına yerleşen ordu Dev Hayalet Lejyonuydu, komutanlarıysa Dev Hayalet Kralın kızı olan Zhou Zimo...

 

Bai Xiaochun Dev Hayalet Şehrinde Zhou Zimo ile ilgili fazla bilgi toplayamamıştı. Tek bildiği kızın kralla pek iyi anlaşamadığı ve uzun zaman önce tek başına yetişim yapabilmek için şehirden ayrıldığıydı. Başçavuşluğa yükseldikten sonra babasıyla nasıl bir ilişki içerisinde olduğunu söylemekse imkansızdı. 

 

“Bu Zhou Zimo’nun biraz isyankar olduğu ortada. Böyle aptal bir kız çocuğu orduyu yönetmekten ne anlar ki!? Sanırım harikulade bir tümgeneral olarak ona bu işin nasıl yapıldığını göstermem gerekecek!” Bu düşünceyle iç çekerken haline bir hayli acıyordu.

 

Elde edebildiği bilgiler bundan ibaretti. Aslında Dük Ölümtellalı daha çok şey biliyor olabilirdi ama o da Bai Xiaochun yüzünden bu uzun yolculuğa zorlandığı için halinden pek memnun görünmüyor ve sorduğu tüm soruları duymazdan geliyordu.

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44314 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr