Bölüm 707 : Bizi Bir Araya Getiren Kaderdi...

avatar
3215 32

A Will Eternal - Bölüm 707 : Bizi Bir Araya Getiren Kaderdi...


Çevirmen : Clumsy

 

Bai Hao’nun zihnini onarmak Bai Xiaochun için nihai önem taşıyordu. Bai Hao onun çırağıydı ve ruhunun yerini tespit edemeseydi başka bir hikayeydi fakat ruhu aldıktan sonra yapacakları konusunda en ufak bir tereddüdü yoktu.

 

Bu olay Yaban Arazilere vardığı ilk zamanlarda yaşanmış olsaydı başarılı olması çok zor olabilirdi. Ama şu anda bir göksel ruh büyücüsüydü ve üç büyük klandan akıl almaz miktarda kıymetli hazine toplamıştı. En önemlisi de o büyük klanlardan aldığı lotus tohumları ve kan damlasıydı.

 

Bu iki gizli hazine de ruhlar üzerine kullanım sağlamak üzerine tasarlanmıştı. Bilhassa Chen Klanı rezervlerinden edindiği kan damlası, bir ruhun önceki hayatındaki tüm anılarını onarıyor, o ruhu bir nevi hayalet yetişimciye dönüştürüyordu.  

 

Lotus tohumuysa yepyeni bir beden oluşturmaya olanak tanıyordu. Bai Xiaochun bu tohumların ölülerde de canlılardaki gibi işe yarayıp yaramayacağından emin değildi ama denemekte kararlıydı. Yine de körü körüne hareket etmeyecekti. Elinde sadece iki tohum ve bir damla kan vardı. Bu yüzden başlamadan önce adamakıllı bir hazırlık yapmalıydı.

 

Neticede… başarmak için tek bir şansı olacaktı.

 

Bu uğurda Chen Klanına bir ziyaret gerçekleştirerek yeni klan şefleriyle görüştü. Adamı konuşturup belli bir bedel ödedikten sonraysa samimiyet geliştirerek kan damlasını kullanmak konusunda daha detaylı bir bilgi edindi.

 

Gerekli tüm bilgileri alıp döndüğünde gerginliği iyice artmıştı. “Bu kan damlasının mistik güçleri var. Bir ruhun önceki hayatındaki anılarını onarabiliyor… Ama süreç çok tehlikeli ve ruh için çok tüketici. Belki söz konusu bir deva ruhu olsa daha garanti olabilirdi ama Bai Hao öldüğünde yalnızca Kuruluş Kadrosundaydı… İşe yarayıp yaramayacağını tahmin etmek zor…”

 

Fakat yapılabilecek hiçbir şey yoktu. Bai Hao'nun ruhu gaddar bir varlığa dönmüştü, herhangi bir yetişim yapamayacak bir ruh bedeninden ibaretti.

 

Anılarını onarsa dahi ebediyen Kuruluş Kadrosu ruhu olarak kalacakmış, herhangi bir ilerleme kaydedemeyecekmiş gibi görünüyordu.

 

“Yapabileceğim tek şey kan füzyonu sürecinde bir sürü ruh ilacı kullanmak… Bu işin altından kalkmak zor olacak ama sonuçların daha iyi olacağı kesin.” Gözleri kararlılıkla ışıldayarak Dev Hayalet Şehrindeki tüm ruh ilaçlarını almak için hazırlıklarını başlattı.

 

Vekilharç olarak pek çok hediye almıştı, üç büyük klandan aldığı haraçlar da mevcuttu. Sonuç olarak durumu bayağı iyiydi. Ve Bai Hao için çılgınlar gibi ruh ilacı harcamaktan yana hiçbir tereddüdü yoktu.



Üç büyük klanı yağmalayarak sağlam bir birikim yapmıştı, bir de para saçarak aldığı yeni ilaçlarla stoku korkunç miktarlara ulaşmaktaydı.

 

Bai Xiaochun şehirdeki tüm ruh ilaçlarını ele geçirmekle meşgulken şehir sakinlerinin kalpleri farklı olaylardan ötürü dehşet dolmuştu.

 

Üç deva da dahil olmak üzere yüzü aşkın güçlü uzman şehri ziyaret etmişti. Her biri deliye dönmüş durumdaydı ve öfkelerini kontrol etmekte zorlanmaktaydı. Gelenler şehre hücum etmek yerine dışarıda bağdaş kurarak bekliyor, mekanı tamamıyla kuşatıyordu.

 

Ve bu daha yalnızca başlangıçtı… Sonrasında ışınlanma portalları aracılığıyla şehrin içine giren de çokça yetişimci olmuştu. Hepsinin peşinde bir sürü takipçisi vardı ve enerjilerini bastırmaya tenezzül etmeyen bu kişiler Dev Hayalet Kralla konuşmak için kraliyet sarayına yöneliyordu.

 

Daha bu görüşmelerin herhangi biri gerçekleşemeden portal yeniden ışıldıyor, yeni insanlar açığa çıkıyordu.

 

Her gün düzenli bir şekilde düzinelerce insan geliyordu. Artık şehre giren deva sayısı onu aşmıştı. Tabii ki tek bir deva bile ayağını yere geçirdiği anda yeri ve göğü sarsma kapasitesine sahipti. Ve işin doğrusu, koca dünyadaki devaların toplamı elli etmiyordu.

 

Haliyle onu aşkın devanın Dev Hayalet Şehrinde toplanmış oluşu Dük Ölümtellalının içini çok kötü bir hisle doldurmuştu. Neyse ki kral ona bu kişilerle ilgilenme emri vermemiş, bunun yerine herkesi konuşmak adına sarayına çağırmıştı.

 

Bir grubu gönderiyor, yerini yenisi alıyordu. Bu yüzden yalnızca bir iki gün içerisinde şehirdeki herkes olanlar karşısında afallamaya, sersemlemeye başlamıştı. Ardından tahminler ve varsayımlar deliler gibi havada uçuşur oldu. Artık bu meseleyi bir sır olarak tutmak imkansızdı.

 

“Ne? Bai Hao kral hazretlerinin emri doğrultusunda Yaban Arazilerdeki tüm asil ve aristokratların varislerini ve seçilmişleri mi kaçırmış!?!?”

 

“Cennetler! Bu Bai Hao kaçırmaya bağımlı falan mı?!?! Önce babasını kaçırdı, sonra kral hazretlerini, şimdi de tek seferde yüzü aşkın seçilmişi, öyle mi!?”

 

“Kral hazretleri büyük, karmaşık bir oyun oynuyor… Gerçekten ne yaptığını anlamış değilim.”

 

Haberler yayıldıkça şehrin dört bir yanında nefesler kesiliyordu. Artık Bai Hao’nun ne kadar cesur ve güçlü olduğunu anlamamak imkansızdı.

 

Bu şekilde üç gün daha geride kalmışken dört bir yanda yeri göğü sarsacak güçte bir kükreme yankılandı. Ve Bai Xiaochun’un konutunun üzerinde devasa bir savaş baltası belirdi, yanında da tüm yaratımları sarsma kabiliyetine sahip kudretli bir figür!

 

“Dokuz Dingin Kralı!” Dev Hayalet Kral anında sarayından çıkmış ve Dokuz Dingin Kralıyla yüzleşmek için uçmaya başlamıştı. Bir an sonraysa Dokuz Dingin Kralının suratı ciddileşti ve adam Dev Hayalet Kralla birlikte saraya geçti, bir süre sonra da şehirden ayrıldı.

 

Çok geçmeden yerini inanılmaz bir et kütlesi aldı, yani Ruh Doğuşu Kralı. Sonra da Savaş Şampiyonu Kralı geldi. Bu yaşananlar tüm şehir halkının nefesini kesmişti.

 

Böylece yedi gün daha geride kaldı. Işınlanma portalında işler yavaş yavaş sakinleşmeye başlamıştı. Tabii ki Bai Xiaochun olabildiğince gözden uzak durmaya gayret ediyor, eylemlerinin sonucunu öğrenmeye cüret edemiyordu. Dev Hayalet Kralın korkunç bir ruh halinde olduğundan emindi.

 

“Ehh, beni suçlayamazsın! Sen bana yamuk yapmasaydın ben de sana yamuk yapmazdım.” Haklı tarafın kendisi olduğuna inansa da güçlü tarafın kim olduğunu iyi biliyordu. Bu yüzden mırıldana mırıldana inzivasına devam ediyor, bir yandan da ruh ilacı biriktiriyordu. Hatta bir noktada gizli gizli Bayan Chen’e bile danışmıştı.

 

**

 

Tam da Bai Xiaochun’un tahmin ettiği gibi Dev Hayalet Kral korkunç bir ruh halindeydi. Çeşitli gruplarla görüştüğü yedi günde Bai Xiaochun’un kaçırdığı tüm seçilmişleri teslim etmişti. Seçilmişlerini almaya gelenlerin bir kısmı Dev Hayalet Kralın tamamen görmezden geldiği tiplerdi. Kimilerini tek bakışıyla dahi kışkırtabilirdi. Ama onu bir bedel ödemeye zorlayanlar da olmuştu.

 

Mesela Ruh Doğuşu Kralı ve Savaş Şampiyonu Kralı... Dev Hayalet Kral önce Ruh Büyücüsü İbriği kurallarını ihlal etmiş, sonra da diğer çılgınca faktörlerin birleşimiyle tüm varisler ölümün eşiğine gelmişti.

 

Dokuz Dingin Kralını sakinleştirmek daha da zor olmuştu. Konuşma esnasında suratındaki gülümseme giderek daha da soğumuştu. Ama zayıflama periyodunda Dev Hayalet Krala saldırdığı ve kendisi de bazı kuralları ihlal ettiği için herhangi bir anlaşmaya varılamamıştı. En nihayetinde Dev Hayalet Kral Savaş Şampiyonu Kralı ve Ruh Doğuşu Kralını da tartışmalarına dahil etmiş ve Dokuz Dingin Kralının öfkeli bir şekilde dişlerini sıkıp gitmekten başka şansı kalmamıştı.

 

En büyük baş ağrısıysa ikinci prens konusu olmuştu. İmparatorluk klanının bir parçası olduğu için bu sorunu çözmek çok zordu. Evet, klan şu anda düşüşteydi ve esas güç Ulu Gök Efendisinin elindeydi ama söz konusu bir prensti. İmparatorluk klanı aşağılanmayı sineye çekebilecek bir topluluk değildi, bu yüzden Dev Hayalet Kralın en büyük kuyruk acısı işleri yoluna koymak için onlara ödediği büyük bedel olmuştu.

 

An itibarıyla Dev Hayalet Kral, kraliyet sarayındaki bir pagodada dikilmekteydi. Burun köprüsünü ovuşturuyor, “En sonunda hepsini göndermeyi başardım.” diye mırıldanıyordu.

 

Bu süreçte kumpaslar kurmuş, ittifaklar oluşturmuş, zararı minimum tutabilmek için bildiği tüm üçkağıtlardan faydalanmıştı. Ve en sonunda bitkin düşmüştü.

 

“Hepsi o piç veledin suçu!” Bai Xiaochun’u düşündükçe gözleri öfkeyle irileşiyordu. Fakat o noktada beli iki ılık kol tarafından sarmalandı. O kolların sahibi Bayan Chen’den başkası değildi…

 

Kadına dönen Dev Hayalet Kralın bakışları yumuşamıştı. Kadın da bunu fırsat bilerek Bai Hao hakkında güzel şeyler söyledi ve sonucunda Dev Hayalet Kralın öfkesi bir nebze dindi. Ayrıca Bai Hao’nn kendisi için yaptığı iyi şeyleri düşünmeye başladı.

 

Ehh, bana bir bedel ödettiği kesin ama hiç değilse hayalet kral meyvesini aldım. Sanırım hepsine değdi! Bai Hao olmasaydı meyve diğer üç kraldan birine giderdi. O zaman da şimdi ödediğim bedelin on katını ödemem gerekirdi.” Neticede işler düzene girmiş gibi görünüyordu. Bu yüzden kral, bir homurdanmayla birlikte bu mesele üzerine daha fazla kafa yormamaya karar verdi.

 

**

 

Bai Xiaochun birkaç gün daha beklemiş, Dev Hayalet Kralın yanına gelmeyeceğinden emin olunca tüm bu durumla ilgili huzura ermişti. Bu rahatlıkla da ruh ilacı alma çabalarını arttırdı ve en nihayetinde ihtiyacı olan stoku tamamladı.

 

Ardından dişlerini sıktı, Bai Hao’nun zihnini onarma çalışmalarını başlattı!

 

Tabii ki bu mesele çok hassastı ve bu işi Dev Hayalet Şehrinde yürütmeye cesareti yoktu. Herhangi bir hatada bedel çok ağır olurdu. Bu yüzden şehrin dışında ücra bir nokta belirleyerek kimse tarafından görünmemek adına çokça kısıtlayıcı büyü yerleştirdi. Artık hazırlıkları tamamdı. Zihnini de yatıştırdıktan sonra ruh istifleyen pagodayı ve Bai Hao’nun ruhunu açığa çıkarttı.

 

Bai Xiaochun’un elinde süzülen ruh, ışıltılı bir hale ile çevrilmişti. Ruh ilk önce kafası karışık bir görünüme bürünmüş ama kendini toparlar toparlamaz Bai Xiaochuna’a dönerek sessiz öfke nidaları atmaya başlamıştı.

 

Ardından aşıp saldırabilmek adına haleye atıldı. Bu sırada Bai Xiaochun kalbini dolduran karmaşık duygularla Bai Hao'nun ruhunu izlemekle meşguldü. Bai Hao’nun gözleri çabucak açgözlülük ve delilikle ışıldar olmuştu. Bai Xiaochun en nihayetinde iç çekerek yetişim basamağı baskısından bir miktar saldı.

 

İşte o anda haledeki ruh bedeni ürperdi ve içgüdüsel bir korkuyla geri çekildi. 

 


Bai Xiaochun ise, “Bizi bir araya getiren kaderdi…” diye mırıldandı.

#Bai Hao'nun nasıl biri olduğunu öğrenir öğrenmez keşke diriltme diye bir şey mümkün olsaydı demiştim. Tam anlamıyla diriltme olmasa da en azından bir ruh bedeni olarak yanımızda olmasını sağlayacağız. Tabii başarılı olabilirsek. Seride bazen bizimkinin ölüm döşeğine geldiği anlar oluyor, öyle anlarda eh baş kahraman olarak ölecek değil ya diye düşünüp geçiyorum. Ama Bai Hao karakteri konusunda başarılı olamama şansımız da var, yani bu defa işler daha heyecanlı. E öyleyse sonucu öğrenmek için bir sonraki bölümde görüşmek üzere!

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44337 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr