Çevirmen : Clumsy 

Ölmeme Kodeksinin dördüncü seviyesi olan Ölmeyen Kemiklerde Ölmeyen İmparator Yumruğu olarak bilinen bir gizli büyü bulunuyordu ve Bai Xiaochun’un bu büyüyü ilk kullanışıydı. Aurası, eti, kanı, hatta ruhu ve yaşam gücü nihai derecede sıkıştırılmış vaziyetteydi.

Yeri göğü sarsacak kapasitede bir yumruğun hazırlanışı esnasında kemiklerinden çatırdama sesleri işitiliyordu. Bai Xiaochun kısacık bir sürede patlayıcı bir güve kavuşmuştu.

Bu güç de yine çabucak hiddetli bir boraya çevrildi, öyle ki kemikleri inanılmaz bir dirence sahip olmasa dünyadan tamamen silinebilirdi!  

Her şeyin temeli iskeletiydi. Etinin ve kanının gücü delice sıkışmış, en sonunda… teni aracılığıyla açığa çıkmıştı.

Bu kritik bir andı ve Ölmeyen İmparator Yumruğuna has bir olaydı. Normal şartlar altında teninden çıkan güç patlayıcı bir şekilde dört bir yana dağılmalıydı. Fakat bunun yerine gücün dağılması gereken noktaların yüzde doksan dokuzu mühürlenmişti! Geriye kalan tek yerse… sağ yumruktu!

Bai Xiaochun’un içinde her şeyi yok edebilecek kapasitede bir karadelik oluşmuştu. Sağ yumruğuysa etrafında oluşan siyah anafor sayesinde yeri göğü sarsabilecek, kısıtlanması imkansız bir aura yaymaktaydı!

Saldırdığı takdirde tüm bedeni geri tepiş yüzünden yok olabilirmiş gibiydi, büyü öylesine güçlü görünüyordu!

Bu sırada Bai Xiaochun’un arkasında gölgemsi bir figür belirmişti. İmparator cüppeli ve taçlı bu kişinin yüz hatlarını çıkartmak imkansız olsa da imparatorluk iradesi tüm yaratımların üzerindeymişçesine dominant bir hava taşıyordu!

Bai Xiaochun’un etrafındaki her şey dağılıp çarpıklaşmaya başlamıştı. Belli bir mesafede bulunan Gongsun Yi, Xu Shan, ikinci prens, Chen Manyao ve geri kalanlar şok içerisindeydi!

Bai Xiaochun’un en yakınında bulunan kişi olan Zhou Hong ise bir tuhaflık olduğunu sezer sezmez ölümcül bir kriz hissiyatına kapılmıştı.

Fakat o herhangi bir şey yapma fırsatı bulamadan Bai Xiaochun sırıtmaya başladı… Zhou Hong’a ve siyah ışık huzmelerine baktı… sonra da yumruğunu savurdu!!

Ve Bai Xiaochun’un arkasındaki gölgemsi imparatorun yumrukla birleşmesiyle birlikte imparatorluk iradesi tüm dominantlığıyla kendisini gösterdi!

Yer ve gök rengarenk olurken kuvvetli rüzgarlar doğdu. Kocaman bir dev tüm gücünü kullanmış gibiydi! Aynı zamanda uçsuz bucaksız bir yerçekimi kuvveti de yayılmış ve siyah anafor tam 30 metre olana dek ufalmıştı. Bu sırada tüm renkler çekilmiş ve koca dünyada yalnızca yumruk ve anafor kalmışçasına tüm ilgi onlara kaymıştı.  

Yumruk havayı yararak ilerlerken hedefi olan Zhou Hong’tan acınası bir çığlık yükselmekteydi. Gözleri panik ve dehşet dolan genç adamın kalbi acıyla çarpıyordu. Yeşil ışık huzmeleri çıkartarak kendisine bir kılıç yarattı. Sonra da onu sımsıkı tutarak yaklaşmakta olan yumruğa doğru savurdu.

“Dokuz Dingin Kesişi!!” Kılıcın delice kesişi yeri ve göğü sarsmıştı. Yeşil ışıklar sızmakta, havayı aşmakta ve siyah ışıklarla birleşerek bir kılıç yağmuru misali Bai Xiaochun’a ilerlemekteydi.

Bu olaya tanık olanlar önlerinde sergilenen gaddarlık karşısında şoka uğramıştı. Daha önce hiçbiri, kendi nesil üyeleri arasında böyle bir mücadeleye tanık olmamıştı.

Fakat bu mücadele çok kısa sürecekti. Yeşil kılıç ışığının Bai Xiaochun’un yumruk saldırısı anaforuyla çarpıştığı saniyede inanılmaz bir patlama gerçekleşti!!

BOOOOOOOOOMMM!

Sağır edici bir ses yükselirken de Zhou Hong’un yeşil kılıç ışığı dağıldı, siyah ışıklar yok olurcasına kıvranmaya başladı. Zhou Hong’un ağzından çılgınlar gibi kan fışkırıyordu, neredeyse tüm kemikleri kırılmıştı. Eti kanlı parçacıklardan bir öbeğe dönmüş, ruhunun başlangıcı açığa çıkmıştı. Ve bilincini anında yitirmiş bir şekilde, ipi kesilmiş uçurtma misali geriye doğru sendelemekteydi.

Ölmeyen İmparator Yumruğunun sahneye ilk çıkışı, gören herkesi şok etmişti!

Üstelik Bai Xiaochun yumruk saldırısının tüm gücünden faydalanmamış, yalnızca yüzde otuz kadarını kullanmıştı. Ne kadar yıkıcı olduğunu fark edince Zhou Hong’u öldürmekten korkarak kendisini tutmuştu.

Ama yüzde otuzu bile insanları şaşkına çevirmeye yetmişti.

Yumruk saldırısı tam da tanıtımında yer aldığı gibi yeri ve göğü sarsma kapasitesine sahipti. Gücü Boğaz Ezici Kavrayışın da Dağ Sarsan Darbenin de fazlasıyla ötesindeydi. Kişiyi ruhunun derinliklerine dek sarsabilecek dominantlıkta bir güç söz konusuydu!

Ortamdaki herkes yıldırım çarpmışa dönmüş, uzun bir şok anı boyunca nefes almayı unutmuştu. Gongsun Yi ve ikinci prens bile sersemlemiş, bu darbeyi aldıkları takdirde ne olacağını hesaplamaya çalışmıştı. Kısacık bir an sonra vardıkları sonuçsa… o imparatorluk iradesine yalnızca Zhou Hong’tan çok daha güçlü birinin dayanabileceği olmuştu!

Ruh Büyücüsü İbriğindeki hiç kimse bunu başaramazdı!

Seçilmişlerin hiçbiri Bai Xiaochun’un böyle bir tekniğe sahip olduğunu hayal edememişti. Zaten Ruhun Başlangıcı seviyesindeymiş gibi görünmüyordu, öylesine güçlü bir saldırıydı…

Bu sırada Zhou Hong’un bilincini yitirmesini fırsat bilen Bai Xiaochun hızla harekete geçerek gencin hem bedenini hem de ruhunu yakaladı ve bir ışık huzmesi şeklinde yıldırım hızıyla ilerlemeye başladı.

Şaşkına dönen diğer seçilmişlerse peşine düşmeye hazırlandı fakat henüz hiçbiri tek bir adım dahi atamamışken kulaklarında kibirli bir ses çınladı.

“Beni kışkırtmayın, ahmaklar! Bu yumruk saldırısını istersem yüz kez daha kullanabilirim!”

Bu kibirli ve dominant ses tonu yüzünden istisnasız herkes hareketi kesmişti… Peşine takılmaya cesareti olan tek bir kişi dahi yoktu!

Gongsun Yi bile son derece nahoş bir surat ifadesiyle, tir tir titreyerek kalakalmıştı. Hafiften soluğu kesilmiş şekilde süzülüyor, öylece Bai Xiaochun’un uzaklaşışını izliyordu.

An itibarıyla gururu büyük bir darbe almıştı.

Xu Shan da aynı sersemlikle Bai Xiaochun’un ardından bakıyordu. Fakat onun gözlerinde nadir görülen bir şey mevcuttu… ateşli bir hayranlık!

Yine ikinci prensin gözleri titreşiyor, kalbinde sayısız duygu oluşuyordu. İkinci prensin yanındaki Chen Manyao ise gözlerinin derinliklerindeki şüphe ile hayret karışımı bir ışıltıyla öylece dikiliyordu.

İnsanların tepki verebilmeye başlaması uzun bir vakit almıştı.

“Bu yumruğu birkaç seferden daha çok kullanmasına imkan yok!!”

“Doğru söylüyorsun. Kullanabilecek olsaydı kaçmazdı ki! Gerçekten en ufak şeylerin intikamını almaya çalışan biriyse neden şaşkınlığımızı fırsat bilip bize saldırmadı!?” 

Gongsun Yi ve diğer seçilmişler herhangi bir şey söylemiyordu fakat seviye ve statüleri gereği Bai Xiaochun’un hilesini anlamamış olmaları mümkün değildi.

Yine de, bir blöf olsa bile, az önce yaşananlar zihinlerine kazınmış ve içlerini korkuyla doldurmuştu.

Bir süre daha geçtikten sonra Xu Shan derin bir nefes alarak harekete geçti. Onu ikinci prens takip etti, sonra da Chen Manyao. Fakat hiçbirinin amacı Bai Xiaochun ile çarpışmak değildi. Başka hedefleri vardı. Diğer seçilmişler bunu bilmiyor olsa da Gongsun Yi gayet iyi biliyordu.

Bir müddet sessizce bekleyen genç adamın gözleri kanlanmış, savaşma arzusu hafifçe yükselmişti. “Hiç kimsenin beni geçmesine izin veremem. Dikkatimi çektin... Bai Hao!!” 

Bu noktada yetişim basamağı gücü yükseldi ve harekete geçti. Hedeflediği noktaysa Bai Xiaochun’un gittiği yön değildi… Hayalet Kral Orkidesiydi! “Eninde sonunda oraya geleceksin ve ben de seni bekliyor olacağım… görülecek bir hesabımız var!” 

Gongsun Yi’nin gözleri kararlılık ve savaşma arzusuyla yanıp tutuşuyordu.

Geri kalanlarsa birbirlerine tuhaf bakışlar atıyordu, her biri böyle insanüstü birini kışkırtmaktan ötürü pişmandı. Ama hiçbirinin bu yaşananları, yani rahatlıkla ezip geçeceklerini varsaydıkları kişinin gaddar ve tehlikeli bir yaratık çıkacağını tahmin edebilmesi mümkün değildi.

#Bu yumruk bayağı iyiymiş, tüm gücüyle kullanırsak devalarla çarpışabiliriz. Acaba yakın zamanda karşımıza bir deva çıkar mı? E ateşlerle ruh güçlendirme sayesinde bayağı hızlı gelişiyoruz zaten, bizim deva olmamız da çok uzun sürmeyecektir diye düşünüyorum. Asıl o zaman bizi neler bekleyecek kim bilir! Neyse, önce önümüzdeki maçlara bakalım diyor ve sıradaki bölüme geçiyorum. Orada görüşmek üzere!