Bölüm 694 : Bir Ruh!

avatar
3227 35

A Will Eternal - Bölüm 694 : Bir Ruh!


Çevirmen : Clumsy 

 

Ruh Büyücüsü İbriğindeki herkes inanılmaz ürkmüş durumdaydı. Bu noktada hepsi Bai Xiaochun’un ne kadar güçlü olduğunun farkındaydı fakat onunla baş etmeye çalışmaktan başka şansları da yoktu. Sonuçta Ruh Büyücüsü İbriğinden erken ayrılamazlardı. Yapabilecekleri tek şey Gongsun Yi ve diğerlerini takip ederek Bai Xiaochun’un izini sürmeyi denemekti.



Tek tek her biri dişlerini sıkarak arayışı sürdürüyordu, ana amaçları Bai Hao’yu bulup etrafını sarmak ve güçlerini birleştirerek onu öldürmekti.



Hayalet Kral Orkidesi hızla açıyordu ve onu kazanabilmek için tek şansları olacaktı.



Herkes düzenli bir arayış içerisindeyken Bai Xiaochun iki dağ arasındaki bir vadide göğsü gururla kabarmış şekilde, önünde oturarak öfkeli bakışlar atan otuz civarı seçilmişe bakmaktaydı. Hepsinin uzuvlarını bağlamış, yetişim basamaklarını mühürlemiş ve tehdit edici bakışlar atmaktan başka bir şey yapamamalarını sağlamıştı.



“O kadar güçlüysen bizi öldürsene!”


“Hmph! Başına inanılmaz bir bela açtın, Bai Hao. Bu saatten sonra seni Dev Hayalet Kral bile güvende tutamaz!”



Zhao Dongshan ve Küçük Tanrıkurdun gözleri bilhassa kanlıydı. Bakışlarla öldürmek mümkün olsaydı Bai Xiaochun çoktan un ufak bir kemik ve kül yığınına dönmüş olurdu.



“Beni korkutmaya mı çalışıyorsunuz? Bekleyin de görün!” diyen Bai Xiaochun otuz kişilik gruba pis bakışlar attıktan sonra gururlu bir havayla çantasına vurarak Ebedi Şemsiyeyi çıkarttı. Sonra da sesi diğerlerinden daha tehdit edici çıkan bir genç adama doğru yürümeye başladı.



İrkilen genç adam öfkeli bir bakışla, “O şeyle ne yaptığını sanıyorsun?!” dedi.



“Oh hiçbir şey. Heh heh. Yetişimini yaptığım teknik yaşam gücü gerektiriyor da senden birazcık ödünç alacağım…”
Bu sözlerden sonra boğazını temizledi ve bir an olsun tereddüt etmeden… şemsiyeyi genç adamın göğsüne saplayıverdi.



Adamın kan dondurucu çığlığı diğer seçilmişlerin suratlarını bambaşka ifadelere sokmuştu. Kimilerinin nefesi kesilmişti ve hepsi şok içerisinde genç adamın bedeninin fark edilir şekilde kuruyuşunu izlemekteydi. On nefeslik sürenin ardındansa gencin saçları beyaza döndü ve bir deri bir kemikten farksız hale geldi. Bu noktada izleyicilerin kalpleri küt küt atmaya başlamış, dehşet dolu gözleri Bai Xiaochun’a çevrilmişti.



Ebedi Şemsiye tuhaf, şeytani denilebilecek bir yerçekimi kuvvetiyle tüm yaşam gücünü açgözlü bir şekilde çekiyordu.



Çektiği yaşam gücü de Bai Xiaochun’a akıyor, içini ürpertiyordu. Artık yettiğine kanaat getiren Bai Xiaochun Ebedi Şemsiyeyi geri çekti. Ardından hafiften kızaran bir suratla etrafındaki herkesi görmezden gelerek bağdaş kurdu ve Ölmeme Kodeksinin dördüncü seviyesi olan Ölmeyen Kemikler üzerinde çalışmaya başladı!


Az önce içine akan yaşam gücü hızla ortadan kayboluyor, kuru toprağa sızan su misali kemiklerine kaynıyordu. Bu esnada Bai Xiaochun’un suratına halinden memnun bir ifade yerleşmişti.




Tabii bu manzara Küçük Tanrıkurt, Zhao Dongshan ve geri kalan herkesin nefesini kesmişti. Az önce yaşam gücü tüketilen genç adamsa son nefeslerini alırmış gibi görünüyordu. Ölmemiş olsa da yaşamsal enerjisi fena halde zarar görmüştü.



“Bai Hao hangi şeytani tekniğin yetişimini yapıyor böyle?!?!”



“Cennetler! Yetişimde kullanmak için yaşam gücünü çekti…”


“Şimdi neden kaçırıldığımızı anlıyorum. Bizi yetişimini ilerletmek için kullanmayı planlıyor!!”



Herkes korku içerisinde titrerken Bai Xiaochun’un gözleri bir anda açılmış, neşe saçmaya başlamıştı. “Hahaha! Tam da tahmin ettiğim gibi. Yeterli yaşam gücüm olduğu sürece Ölmeyen Kemikleri gönlümce ilerletebilirim. Hmmmphh! Bu insanları öldürmeyeceğim, yaşam güçlerini çekip bitirecek, sonra da Dev Hayalet Krala vereceğim, sıkıntılarıyla o uğraşsın bakalım!”



Kendi kendine kıs kıs gülen Bai Xiaochun bu düşüncelerden sonra etrafındaki öfkeli topluluğa baktı ve herhangi birine konuşma şansı tanımadan ayaklanarak bir tanesine yaklaştı.



“Selam! Umarım iş birliği yapabilirsin. Endişelenme, canın yanmayacak…” Ağzı kulaklarına varacak şekilde bunları söyledikten sonra da şemsiyeyi dehşete düşen seçilmişin göğsüne sapladı…



Çok geçmeden ikinci seçilmişten üçüncüye, sonra da dördüncüye geçti… Oradaki herkesin yaşam güçlerini çekmesi tam sekiz saatini almıştı. Yaşam gücü akışı ve yetişim sayesindeyse bedeninde gök gürültüsünü andıran iki patlama gerçekleşmişti.



O noktada tüm bedeni yavaşça silinen siyah bir ışıltı yaymaya başladı. Ardından gözlerini açarak bir ağız dolusu kirli yaşamsal enerji çıkarttı. An itibarıyla kemikleri eskisine göre çok daha dayanıklıydı.



“Sertleştirilmiş Kemiklerin ikinci katmanı!”
Gözleri beklentiyle ışıldıyordu, artık tek yapması gereken sıradaki katmana geçmekti. Bu sayede Ölmeyen İmparator Yumruğunu kullanabilir hale gelecekti.

 

“Ölmeyen Kemiklerin gerektirdiği yaşam gücü miktarı korkunç. Bunca kişiye rağmen sadece ikinci katmana geçebildim… Saçmalık. Neyse, hiç değilse artık Ruh Büyücüsü İbriğine gelmekle doğru bir karar aldığımı biliyorum. Bu seçilmişler benim için yüksek kalite ilaçlardan farksız!” Canlılık ve sağlık saçarak tüketip güçsüzleştirdiği otuz seçilmişe baktı, sonra da hepsini çabucak çantasına geri fırlatarak sislerin arasına doğru uçmaya başladı.



Dikkatlice ilerliyor, gittiği yerlerde gizliliğini korumaya gayret ediyordu. Fakat çok geçmeden kaşları çatıldı, çünkü rastladığı seçilmiş grupları çoğunlukla beşer değil onar kişilik gruplar halindeydi.

 


Bunu düşününce hızlı bir mücadele verme ihtimali düşüktü. Uzun süreli bir mücadeleye girerse de etrafı ilk başta olduğu gibi kuşatılabilirdi.



“Hmph! On kişilik gruplar, ha? Neyse, yine de saldırabilirim. Belki tek seferde hepsini yakalayamam ama acelem yok. Yavaş ve emin adımlarla ilerleyeceğim!” Bir müddet düşünüp plan yaptıktan sonra soğuk bir homurdanma eşliğinde sislerin arasına karıştı. Ve çok geçmeden yetişim basamağı güçlerini gizlemek adına hiçbir çaba sarf etmeyen on kişilik bir seçilmiş grubuna rastladı. Arada bir karşılarına kinci ruhlar çıkan grup, ruhların icabına rahatlıkla bakabiliyordu.



Onlara yaklaşan Bai Xiaochun’un gözbebekleri kısılarak fark ettiği üzere gruptaki seçilmişlerden biri de… Miao Lin’er’di.



Kızın ilk karşılaşmalarında kullandığı, yaralarını pekiştiren mistik büyü tekniğini anımsıyordu. Zhou Hong’a tehlikeli bir saldırıda bulunma şansı veren şey de Bai Xiaochun'un yaralarının ansızın ciddileşmiş oluşuydu.



“Ne gaddar bir kadın! Şu anki fiziksel görünüşüm gerçek halimle boy ölçüşemeyecek olabilir ama yine de yakışıklıyım! Onu gücendirecek hiçbir şey de yapmadım ama o bana tam bir zehir saçacak kadar ileri gidebildi!” Bu düşünceyle gözlerini kısan Bai Xiaochun Miao Lin’er’i biraz daha yakından incelemeye başladı. Ardından birkaç hesaplama yaptı ve gözleri kararlılıkla ışıldadı, hiç tereddütsüz tam hızla harekete geçti.



Kaşla göz arasında ışınlanmanın sınırında bir hıza ulaştı. Ve hiç kimse tepki veremeden grubun tepesine binerek yumruğunu savurdu.



Yumruk bir bora misali grubun üzerine çökerken tüm seçilmişlerin yüz ifadeleri değişti. Kimileriyse kan kustu. Fakat bir anda hepsi farklı yönlere kaçıştı, Miao Lin’er ise soğuk bir gülüş eşliğinde, “Tuzağımıza düştün, Bai Hao! Formasyon alın millet!” dedi.



Karşılığında diğer seçilmişlerin gözlerinde tuhaf ışıltılar belirdi ve aynı anda hepsinin üzerine büyü sembolleri yerleşti. Bu semboller de çabucak birleşerek bir büyü formasyonuna dönüştü!



300 metrelik bir alanı gümbürtülerin dolduruşuyla Bai Xiaochun’u tamamen kilit altına alan hapishane benzeri bir ortam oluşmuştu.



Bu, Gongsun Yi ve diğer üst sınıf seçilmişlerin bulduğu plandı. Sislere dağılan tüm bu gruplar, Bai Xiaochun ortaya çıkma cüreti gösterdiği takdirde ani formasyonlar yaratmaya hazırlıklıydı.



Bai Xiaochun formasyona düşer düşmez de bu haber Gongsun Yi, Zhou Hong ve Xu Shan’a iletilmiş, her biri hızla yaklaşmaya başlamıştı.



En yakındaki, yanında Li Tiansheng de olmak üzere üç kişi barındıran Zhou Hong idi. Elde edebildikleri hız sayesinde Bai Xiaochun’un yakalandığı yere ulaşmaları yalnızca on nefeslik vakit alacaktı.

 


Ruh Büyücüsü İbriğinde büyük gelişmeler yaşanmakta, tüm seçilmişler tam hızla Bai Xiaochun’a doğru ilerlemekteydi.



Fakat kahkahası yankılanan Miao Lin’er’in suratı bir anda solgunlaşmış, gözleri irileşmişti. Çünkü Bai Xiaochun formasyonun tam ortasında bulunmasına rağmen hiç de korkmuş görünmüyordu. Hatta gözlerinde küçümseyici bir bakış taşıyordu. Ardından kıza doğru bir adım atarak hızlıca Ölmeyen Uğursuzluğundan faydalandı.

 


Gümbürtü sesleri eşliğinde de formasyondan silinerek dosdoğru kızın önünde belirdi.



“İmkansız!”
Suratı asılan Miao Lin’er geri çekilmeye çalıştı. Fakat Bai Xiaochun buna fırsat tanımadan vahşi bir hayvan misali hücuma geçti. Kadınlara karşı beslenen korumacılıktan bahsedilebilirdi lakin Bai Xiaochun’un şu anki eylemlerinde bundan eser yoktu. Saldığı yıkıcı güçle kızın ağzından kanlar fışkırmasına yol açmıştı. Yetişimi anında kaosa sürüklenen kızın pek çok kemiği kırılmış, ruhunun başlangıcı bedeninden çıkmanın eşiğine gelmişti. Ve Bai Xiaochun, o daha kaçmayı aklına dahi getiremeden onu kolundan kavrayarak yetişim basamağını mühürledi.

 


Tüm bunlar bir kıvılcım çakacak sürede gerçekleşmişti. Miao Lin’er’in yakalanışı etraftaki seçilmişlerin kalplerine korku salmış, aceleyle yaklaşmakta olan Zhou Hong ve diğerleri tamamen gafil avlanmıştı.



Aynı şekilde etraftaki sislerde bulunan kinci ruhlar da irkilmiş ve kana susamış, doymak bilmez gözleri yakınlardaki seçilmişlere çevrilmişti…



Bu sırada kendinden oldukça gurur duyan Bai Xiaochun şehvetli, cazibeli Miao Lin’er’le birlikte kaçmaya başlamıştı. Fakat tam da o esnada gözleri kinci ruh sürüsünde bulunan beli bir ruha takıldı!!



Ansızın hareketi kesti, tir tir titriyor, gözlerine inanamıyordu. Üzerine sayısız yıldırım düşmüş gibi hissediyordu.


Bu kinci ruh yaşarkenki halinden biraz farklı olsa da kim olduğu rahatlıkla belli oluyordu. Üstelik Bai Xiaochun’un son derece aşina olduğu biriydi!



Bu ismi sesli dile getirmemek için ciddi bir mücadele vermesi gerekmişti. “Bai Hao!!!”

 

#Sürprizli son gelecek demiştim! Uzun zamandır ölü ruhları geri getirme vb gücü olan şeylerden bahsediliyor. Ve bunca olaydan sonra ölü çırağımızın ruhunu bulduğumuza göre bence bir mucize gerçekleştirip onu geri getirebiliriz. Hadi inşallah diyorum ve heyecanla sıradaki bölüme geçiyorum, orada görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44316 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr