Bölüm 688 : Eski Bir Dost

avatar
3479 32

A Will Eternal - Bölüm 688 : Eski Bir Dost


Çevirmen : Clumsy 

 

Dük Ölümtellalının ifadesi hafiften değişmiş, Bai Xiaochun ise çok gerilmişti.



Bai Xiaochun uzaklara bakarken onlara doğru ilerlemekte olan iki ışık huzmesi sonik patlamalar eşliğinde havayı delip geçti ve çok geçmeden iki kişi görünür hale geldi!

Biri siyah cüppeli, pörsümüş bir ihtiyardı. Gözleri bulutlanan adamın suratı gevşemişti. Ayrıca yer ve gökle öylesine kaynaşmıştı ki ilahi hislerle taranmadığı sürece görünmez hale gelmişti.


Bai Xiaochun’a kısaca göz gezdiren ihtiyar Dük Ölümtellalına bakarak gülümsedi, bir yandan da kollarını kavuşturarak selamını verdi. Dük Ölümtellalı da aynı şekilde karşılık verdi.


İhtiyarın yanındaysa menekşe cüppeli genç bir adam durmaktaydı. Zalim ve kendini beğenmiş bir havası vardı, bilhassa gözleri son derece deliciydi. Yetişimi Ruhun Başlangıcının büyük çemberindeydi, bu da onu her şeyi paramparça etmeye hazır, kınından çıkarılmış bir kılıca benzetiyordu.


Bai Xiaochun’a kısa bir bakış atan genç adam soğuk bir kahkaha patlatmış, sonra da Ruh Büyücüsü İbriğine doğru dönmüştü.



Bu sırada Bai Xiaochun’un ikilinin gelişini son derece ciddiye aldığını gören Dük Ölümtellalı ona bir mesaj iletti.



“Bu çocuk Dokuz Dingin Kralın varisi… Prens Zhou Hong. Gaddarlığı ve duygusuzluğuyla ünlüdür, zamanında pek çok kişiyi öldürdü!”



Bai Xiaochun sertçe yutkundu. Nereden bildiğinden emin olamasa da Zhou Hong’a bakar bakmaz onun Ruhun Başlangıcına deva yaratığı ruhlarıyla geçtiğini anlamıştı. Belki de bunu bilme sebebi Cennet-Daosu Ruhun Başlangıcında oluşuydu. Zhou Hong fazlasıyla etkileyici görünüyordu. Varis olarak yarı tanrı seviyesinde gizli büyülere sahip olacağı da kesindi. Yani belli ki kışkırtılmaması gereken seçilmişlerdendi.



“Onu teke tek bir mücadelede yenebileceğime bahse girerim. Ama babasının kim olduğunu düşününce ona bulaşmasam daha iyi.” Bai Xiaochun bu kararı verirken ufukta içlerinde iki kadın barındıran iki yeni ışık huzmesi belirmişti.


Biri kocaman beyaz bir cüppe kuşanmış yaşlı bir kadındı. Durgun, kendi halinde bir ifadesi vardı. Fakat yanındaki genç kadının baskıcı, dominant bir tip olduğu ortadaydı. Gözleri savaşma arzusuyla yanıp tutuşuyordu ve menekşe eldivenleriyle son derece güzel görünüyor olmasına rağmen gaddar bir tip olduğu aşikardı.



Genç kadın belirir belirmez Zhou Hong’un gözbebekleri seğirmişti, ona bakmaya cüret edemez gibi bir hali vardı. Tabii bunu gören Bai Xiaochun’un anında nefesi kesildi.



Bu noktada Dük Ölümtellalı yeni bir bilgi iletti. “Prenses Xu Shan, Ruh Doğuşu Kralının kızı… Hırçın bir kızdır, yanlış bir sözde öfkesine yenik düşen tipte biridir…”



“Nasıl oluyor da Yaban Arazilerin tüm seçilmişleri tam birer gaddar çıkıyor…?” diye düşünen Bai Xiaochun’un da gözbebekleri seğirmeye başlamıştı. “Bu Xu Shan deva yaratıkları ruhuyla büyük çembere ulaşmış ve inanılmaz güçlü bir bedene sahip!” Bu gerçeklerin yanı sıra Zhou Hong bile Xu Shan’dan korkuyor gibi görününce Bai Xiaochun da kıza gereğinden fazla bakmaktan kaçınmaya karar verdi.




Fakat tam gözlerini kaçıracakken Xu Shan’ın da kendisine bakışıyla gözleri buluştu. Kızın gözleri savaşmaya can attığını gösteriyordu ama neyse ki yanındaki yaşlı kadının boğazını temizleyişiyle hayal kırıklığı içerisinde birkaç adım geri çekildi.



Bai Xiaochun kızın ne kadar hırçın olduğunu görebilmişti; yalnızca ona bakması bile saldırmak istemesine yetmişti…



“Burası haddinden fazla barbarca. Yaban Araziler kesinlikle bana uygun değil!” Bu düşünceyle iç çekerken düzinelerce insanı barındıran yeni ışık huzmeleri belirdi. Bu kişilerin her biri Dao koruyucularının eşlik ettiği seçilmişlerdi. Gelen hiçbir Dao koruyucusu deva değildi fakat büyük bir çoğunluğu Deva Alemine yarı yarıya girmişti.

 

Gelen kişiler yavaşça gruplaşıyordu. Bir kısmı Zhou Hong’a, bir kısmıysa Xu Shan’a yaklaşmıştı. Yine kendi aralarında ufak gruplara ayrılan ve birilerini beklercesine bakışlarını göğe çevirenler de olmuştu.



“Küçük Tanrıkurt, Li Tiansheng, Zhao Dongshan, Miao Lin’er…” Seçilmişler yaklaştıkça Dük Ölümtellalı Bai Xiaochun’a isimlerini sıralıyor, Bai Xiaochun’un kalbiyse küt küt atıyordu.



Küçük Tanrıkurt yüzündeki öldürme güdüsü hiç silinmeyen ve gözleri gaddarlık saçan bir genç adamdı. Li Tiansheng bir nebze daha iyi görünüyordu ama onda da Bai Xiaochun’un son derece tedirgin hissetmesine yol açan uğursuz bir şeyler vardı. Zhao Dongshan ise bilhassa iriyarı biriydi, damarlarında vahşi dev kanı akarmış gibi bir hali vardı. Orada ufak bir dağ gibi dikiliyor, bir elinde de kurt dişinden kocaman bir cop tutuyordu.



Seçilmişlerin büyük bir çoğunluğu erkekti, kızların sayısı azdı. Fakat Bai Xiaochun’un gözüne takılan bir kız söz konusuydu, yani Dük Ölümtellalının Miao Lin’er dediği kızın ta kendisi. Kıvrak bedenini gayet iyi vurgulayan, açık bir kıyafet giyen kız, diğer seçilmişler arasında bir hayli dikkat çekiyordu.



Bunu umursar gibi de görünmüyordu, suratında lakayıt bir gülümseme mevcuttu. Bai Xiaochun’un kendisine baktığını gördüğünde gülümseyişini elleriyle kapatmıştı. Biraz sallandığında açığa çıkan uzun, süt beyazı bacaklarıysa hemen yanındaki Zhao Dongshan’ın soluğunu kesmişti.



Bai Xiaochun bu kıza bir müddet daha baktı. Fakat kalbi küt küt atsa da objektif bir analiz yapmadan edemedi. “Bu Yaban Arazi kadınları bayağı cüretkâr giyiniyor ama hiçbiri benim Song Junwan’ımla boy ölçüşemez.”



Yabanilerin her biri yakışıklı ve güzel olsa da pek çok kişiyi öldürdüklerini belirten kötücül auralara sahiplerdi.



“Burada Dev Hayalet Kralı temsil ediyorum, öyleyse onun güçleri nerede? Neden kimse gelip benim yanımda durmuyor?!” Bai Xiaochun bir tuhaflık olduğunu hissetmeye başlamıştı. “Belki henüz gelmemişlerdir? Belki de kimliklerini gizli tutmaya çalışıyorlardır?”



Büyüyen kalabalığı incelerken kim kralın adamı olabilir diye tahmin etmeye çalışıyordu… Fakat bir süre sonra şüpheleri daha da çoğalmaya başladı.



Gelenlerin sayısı giderek artıyordu ve hemen hemen yarısının Dao koruyucuları bulunuyordu. Ve Dao koruyucularının bir kısmı aralarında sohbet etse de pek çoğu sessizce bekliyordu.



Bu sırada Bai Xiaochun Ruh Büyücüsü İbriğine girecek olan Ruhun Başlangıç yetişimcilerini süzüyor ve bir kısmının da aynı şeyi yaptığını görüyordu. Kimileri kendisine alaycı bakışlar sunuyordu, kimilerininse ifadeleri buz gibiydi. Meraklı görünenler de vardı. Tabii büyük bir çoğunluğu hakkında az çok bilgiye sahipti.


Bai Xiaochun giderek daha da geriliyordu; buradaki kişilerden kendisine kötü bir niyet beslemeyenlerin sayısı pek azmış gibi görünüyordu. Fakat o tedirginliğiyle boğuşurken ortalık bir anda sessizleşti. Dük Ölümtellalının gözleri bile uzaklarda ansızın beliren ışık huzmesine odaklanırken alışılmadık bir şekilde irileşmişti!



Yaklaşan kişinin bir Dao koruyucusu yoktu. Fakat yaydığı fantastik enerjiyle alandaki tüm seçilmişleri ezip geçebilecekmiş gibi görünüyordu.



Yeşil cüppeli genç bir adamdı, suratındaysa dünyadaki hiçbir şey onu rahatsız edemezmiş gibi kendi halinde bir ifade vardı. O yaklaşırken diğer seçilmişler, bilhassa diğer kalabalık gruplara katılmamış olanlar kollarını kavuşturarak selam vermeye başlamıştı.


“Merhaba, Genç Şampiyon Kral!”



“Selamlar, Genç Şampiyon Kral!”

Pek çok ses yükselse de genç adamın umurunda bile değildi. Belli bir noktaya ulaştığındaysa gözlerini kapatmış ve havada süzülmeye başlamıştı. Bai Xiaochun’a bir kez olsun bakmamıştı.



Bu esnada Zhou Hong, gözlerindeki hafif meydan okumayı kontrol altında tutmaya çalışıyordu. Ruh Doğuşu Şehrinden Xu Shan ise savaşma konusunda iyice heveslenmişti ve bu genç şampiyon kralla Bai Xiaochun’dan çok daha fazla ilgilendiği ortadaydı.



“O Savaş Şampiyonu Kralının oğlu,” diye açıkladı Dük Ölümtellalı, “bu yüzden genç şampiyon kral olarak tanınıyor. İsmiyse… Gongsun Yi!”



Bai Xiaochun bu bilgi karşısında iç çekti. Genç şampiyon kralın büyük çembere çoktan ulaştığını, hatta Deva Alemine yarı yarıya ulaşmanın eşiğine geldiğini görebiliyordu.



Tam Dük Ölümtellalına kendi yardımcılarının nerede olduğunu soracakken yeni bir ışık huzmesi belirdi.



Bu defa ikisi bilhassa göz alıcı olan üç kişi belirmişti. Bir tanesi yakışıklı genç bir adam, diğeriyse eşsiz güzellikte genç bir kadındı. Bu grup belirir belirmez herkesin bakışları onlara çevrilmişti.


“İkinci prens…”


“O… ulu gök efendisinin çırağı, Chen Manyao!!”



Bu tarz sohbetler yükselirken Dük Ölümtellalı da gelenleri tanıtmaya koyuldu. Fakat Bai Xiaochun’un zihni allak bullak olmuştu, Dük Ölümtellalının sözlerini işitemiyordu. Çünkü tüm ilgisi sıra dışı güzellikteki genç kadına çevrilmişti!


Evet, o kadın tam da Bai Xiaochun’un hatırladığı bembeyaz teni ve güzelliğiyle Chen Manyao’ydu. Uzun saçlarının etrafında sallanışı onu ölümsüz bir tanrıça gibi gösteriyor, karşısına çıkan her erkeğin soluğunu kesiyordu.



Ayrıca üzerinden atamadığı bir endişe taşıyor ve bir bakıma narin, hassas görünüşü inanılmaz güzelliğini daha da vurguluyordu!


“Chen Manyao…” Hiç kimse fark edemese de Bai Xiaochun bir anda son derece karmaşık hislere kapılmıştı. Yaban Arazilere geldi geleli ilk defa… tanıdık bir sima görüyordu!



Chen Manyao bir Nehre Meydan Okuyan Tarikat Çırağıydı… Bai Xiaochun’a Yıldızlı Gök Dao Polarite Tarikatında da eşlik etmiş ama Büyük Set seyahati sonrası ardında tek bir iz bırakmadan ortadan kaybolmuştu. Bai Xiaochun onun eninde sonunda evine döneceğini biliyor olsa da onun adına endişelenmeyi hiç bırakmamıştı. Ve şu anda da zihni Nehre Meydan Okuyan Tarikata ait bir sürü anıyla dolmuştu…


Hou Xiaomei ve Song Junwan’ın tepesini attıran aşk mektupları vukuatını onun başlattığını anımsıyordu… Xu Baocai’nin ona fena halde aşık olduğunu da…



Tabii ki Chen Manyao’nun şu anki yetişim basamağı son görüşmelerindekinden bir hayli farklıydı. Şu anda güçlü bir Ruhun Başlangıç aurası yayıyordu; Yaban Arazilere döndükten sonra büyük bir talihe denk geldiği ortadaydı.


Bai Xiaochun onu görür görmez Nehre Meydan Okuyan Tarikatı ne kadar özlediğini hatırlayıp düşüncelere dalmıştı. Fakat artık Yaban Arazilerdeydi, yani evinden çok ama çok uzaklarda…

 

#Chen Manyao ulu gök efendisinin çırağı çıktı. Daha önce de bizimki maskeyi mühürlerken aynı adamla ilgili bir sahne okumuştuk galiba. Aradığımız 'gizemli tarikat' onlar olabilir mi? Gerçekten bu kadar güçlü insanlar mı söz konusu yani? Şu meseleyi bir an önce çözmezsek delirecek gibiyim arkadaşlar 
Öyleyse okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44295 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr