Bölüm 678 : Kaçırmanın Faydası Yok

avatar
3644 29

A Will Eternal - Bölüm 678 : Kaçırmanın Faydası Yok


Çevirmen : Clumsy 

 

Yer ve gökteki tüm ruhsal enerji Cennetkarışı Nehrinden gelmekteydi. Yaban Arazilerin ne kadar derininde oldukları düşünülünce burada hiç ruhsal enerji olmaması normaldi.


Bu basit gerçek Yabanileri doğalarını değiştirip yetişim adına ruh ilacı kullanmaya zorluyordu. Ruhsal güç olmaksızın yetişim yapabilmelerinin tek sebebi etraflarındaki sonsuz kinci ruh stokuydu. Fakat hiçbir şeye mutlak denilemezdi!



Dünyada -hiç değilse ufak çapta- ruhsal enerji üretebilecek farklı kaynaklar da bulunuyordu. Bahsi geçen ruh yeşimi heykeli de bu kaynaklardan biriydi.  



Heykelin 3,000 metre çevresindeki alanda bulunan ruhsal enerji Yıldızlı Gök Dao Polarite Tarikatıyla yarışırdı. Bai Xiaochun bile önünde duran bu heykel karşısında etkilenmeden edememişti. Kurak bir çöl arazisine benzeyen yetişim basamağı ansızın tatlı bir yağmurla karşılaşmış gibiydi. İçini titreten, gözlerini ışıldatan harika bir hissiyattı.



“Gerçek bir hazine!!” Bai Xiaochun bu ruh yeşimi heykelinin… Cai Klanının gerçek saklı gücü olduğunu anında anlamıştı. Klan şefi ve ulu kıdemlinin ölümcül bir kasvet taşıyan suratıysa heyecanını iyice arttırmıştı.


“Bu sefer turnayı gözünden vurdum…” diye düşünüyordu. Parmağını şaklatarak heykeli çantasına attı. Ve heykel ortadan kalkar kalkmaz alandaki ruhsal enerji yok oldu. Bu da Cai Klanı yetişimcilerinin suratlarında çeşitli ifadeler doğurdu.



Hiçbiri sakinliğini koruyamıyordu. Klanlarında böyle kıymetli bir hazine olduklarını bilmeseler de ne kadar önemli olduğunu anında fark etmişlerdi. Ve o heykel artık Cai Klanına ait olmayacaktı…



Ama söz konusu klanın kurtuluşuyken heykelden vazgeçmenin en iyi seçim olduğu su götürmez bir gerçekti…  


Bu sırada Bai Xiaochun bakışlarını az önce biriktirilmiş olan nesne yığınına çevirdi. Ve iç çekip klan şefine dönerek, “Ai, Cai Klanınız cidden hazine doluymuş.” dedi. “Bu kadar şeyi kısa sürede inceleyemeyeceğim.”


Klan şefinin içinde fırtınalar kopuyordu. Bai Hao’nun kendilerini soymakla yetinmeyip bir de onaylarını beklediği ortadaydı!!



Tabii ki bunu dile getirecek cesareti yoktu. Bu yüzden daha da keder dolan yüzüne zoraki bir gülümseme yerleştirerek kendisini şunları söylemeye zorladı: “Oh, endişelenmeyin, Vekilharç Bai. Lütfen bu hazineleri incelemeye istediğiniz kadar vakit ayırın. Cai Klanımız onları incelemek adına evinize götürmenizden onur duyar. Onlara ihtiyacımız yo--”



Bai Xiaochun’un suratına kocaman bir gülümseme yayıldı. Ve parmağını şaklatarak yüksek sesle, “Ehh, madem Klan Şefi Cai ısrar ediyor ben de bu cömertliği reddetmeyeyim. Tüm bu nesnelerin kalitesini belirlemeye uzun uzun vakit ayıracağım. Adamlarım! Şu malzemeleri toparlayın!” dedi.




Bai Xiaochun’a korumalık eden ruh yetişimcileri bu sözlerin ardından şaşkın bakışlar paylaşarak nesneleri aceleyle toplamaya koyuldu.



Klan şefiyse klanlarının tüm birikimlerinin götürülüşünü izlerken öfkesine hakim olmaya çalışarak acı bir şekilde gülümsemekle yetindi.



Bu sırada Bai Xiaochun içten bir kahkaha eşliğinde kollarını klan şefine doğru kavuşturdu. “Peki öyleyse, bana müsaade. Yolcu etmenize gerek yok!”



Bu sözlerden sonra da arkasını dönerek sallana sallana uzaklaşmaya başladı.



Tabii ki o yolcu edilmesine gerek olmadığını açıkça söylese de klan şefi iç çekerek gönülsüzce eşlik etmeye kalktı.



Ruhun Başlangıç Aşaması korumalarsa Bai Xiaochun’u sımsıkı çevreledi. Bu esnada dışarıda beklemekte olan Chen Hai de tam bir sadakat timsali gibi görünüyordu. Bai Xiaochun’un güvende olduğunu görür görmez bir yandan aceleyle koşturmaya, bir yandan da Cai Klanı yetişimcilerine soğuk bakışlar atmaya başlamıştı. Bai Xiaochun’un tek bir sözüyle tüm klanı yok etmeye hazır olduğu ortadaydı.



Tüm bunlar biraz fazla abartılı olsa da Bai Xiaochun bu performanstan son derece memnundu. O noktada arkasını dönerek klan şefinin omzunu samimi bir şekilde kavradı ve gülümseyerek, “Klan Şefi Cai, fazlasıyla nazik davrandınız. Gerçekten beni yolcu etmenize gerek yoktu. İleride vaktim olursa mutlaka sohbet etmeye de geleceğim.” dedi.



Sonra da kendisiyle hiç olmadığı kadar gurur duyarak arkasında Chen Hai ve diğer ruh yetişimcileriyle havalandı, Cai Klanının gergin bakışları altında uzaklaştı.


Gidişlerinin ardından klan şefi, biriktirmiş olduğu tüm öfkeyi dışa vurarak delicesine bir kükreyiş koyuverdi. Ona eşlik eden klan üyeleri sessizce beklemekteydi.



Ulu kıdemliyse iç çekiyordu ve fark edilir ölçüde yaşlanmıştı. “Unut gitsin.” dedi. “Birikimlerimizi aldılar ama hiç değilse tamamen yok edilmekten kurtulduk.”



Tabii ki yaşananlar sır olarak kalmayacaktı. Hemen hemen aynı saniyede her şey Dev Hayalet Şehrinin diğer organizasyonları tarafından da işitilmiş, geniş çaplı bir korku ve şok yayılmıştı. Ayrıca pek çok kişinin bakışları diğer iki büyük klan istikametine çevrilmişti.



İşlerin sona ermediği ortadaydı. Cai Klanı acımasızca soyulmuş… sıra Chen ve Bai Klanlarına gelmişti. Belki Chen Klanı kolay kurtulabilirdi ama iş Bai Klanına geldiğinde…



“Ne yazık ki Bai Klanının işi bitti!”
Şehirdeki çoğu kişi bu düşüncedeydi.



Bu esnada Bai Xiaochun tamamen adil bir edayla, 20,000 ruh yetişimcisini peşine takarak Chen Klanına yönelmişti. Yol boyunca da mesaj kağıdı birkaç kez titreşmiş ve çıkartıp bazı mesajlara dönüş yapmıştı.


Bunu gören Chen Hai ise neler olduğunu sormayı düşünse de tedbirli olması gerektiğinde karar kılmıştı. “Vekilharç Bai, Cai Klanıyla ilgili haberler çoktan yayıldı. Chen Klanı hazırlıklı olacaktır. Sizce hızlanmalı mıyız?”



“Oh, yo, sorun değil. Ben planımı yapalı çok oldu. Hatta biraz yavaşlayalım diyorum.” Bai Xiaochun bundan öte bir açıklamada bulunmadı. Sonra da kağıdını çıkartıp yeni bir mesaj gönderdi ve yavaş yavaş Chen Klanına doğru ilerlemeyi sürdürdü.



Tabii ki Chen Klanı gerçekten de detaylı hazırlıklar yapmıştı. Zaten Chen Klanı başpapazı isyan başlamadan önce acil durumlar için bir b planı hazırlamıştı. Bu plan doğrultusunda klanın değerli kaynakları farklı yollarla klan dışına çıkartılmış ve rastgele vahşi dev kabilelerine dağıtılmıştı. Klanın pek çok üyesi de güvende kalmaları adına o kaynaklarla birlikte gitmişti.



Seçilen kabileler Chen Klanıyla alenen bağlantılı olmasa da aralarında yıllara dayalı bir sadakat söz konusuydu.



Cai Klanında olanları işitmek Chen Klanı üyelerini son derece tedirgin etmişti ve an itibarıyla klan şefi tüm klan kıdemlilerini atasal mekanlarında toplamıştı, gruptaki her birey gergindi, suratları asıktı.



“İşler fazla kötüleşmez herhalde. Başpapazın nezarete atıldığını, ölmediğini öğrendikten sonra anında klanı dağıtıp birikimlerimizi gizlemeye başladık…”



“Evet. Ayrılan klan üyeleri izlerini iyi gizledi, yani onların peşine düşmeleri imkansız… Şimdiye hedefledikleri vahşi kabilelerine ulaşmış olmaları lazım…”



“Peki sizce de kendi ayağımıza sıkmıyor muyuz? Dev Hayalet Kralın bizi öldürmemesi bizim için bir planı olduğu anlamına geliyor. Bizi kaynaklarımızı alarak zayıflatmak istiyor olabilir. Eğer kaynakları gönderdiğimizi öğrenirse…”



Klan şefi sıkılı dişlerinin ardından yanıtladı: “Hmph! Başpapazımız hayatta ve nezarette, bu bizi Cai Klanından tamamen farklı bir pozisyona sokuyor. Oturup infaz edilmeyi bekleyecek değiliz!”



Klanın kaynaklarını dağıtma planının en sadık destekçisi klan şefiydi. Taktiğin akıllıca olup olmadığını sorgulamış olsa da bu plana sadık kalmaktan bir şansı olmadığında karar kılmıştı.


Klan şefi ve kıdemliler tedirgin bir şekilde bu meseleyi tartışırken bir ıslık sesi işitildi. Çeşitli surat ifadeleriyle salonun dışına koşturan ve göğe bakan topluluğun karşılaştığı şeyse… 20,000 ruh yetişimcisinden oluşan kara bulut misali bir şeydi.



Grup, üzerinde çalışılmış bir rahatlıkla klanı çevrelerken Bai Xiaocun’un sallana sallana ana kapıya ulaşması için bir yol açıldı. Tabii Chen Hai de onun yanında ilerliyor, Chen Klanı yetişimcilerine apaçık ortada bir öldürme güdüsüyle bakıyordu.


Bu sırada, Bai Xiaochun’un yere inip Chen Klanına giriş yapışıyla aynı anda, uzaklarda, Dev Hayalet Kral kontrolündeki topraklarda bir şey meydana gelmekteydi. Bir dağın eteğindeki vahşi kabilesinde Zhou Yixing ve Li Feng önderliğinde birkaç bin kişilik bir ruh yetişimcisi ordusu toplanmıştı!



O esnada elinde bir yeşim kağıt tutmakta olan Zhou Yixing, gözlerinde son derece soğuk ışıltılarla yanında durmakta olan Li Feng’e döndü.


“Kardeş Li, vekilharç onayı verdi. Bu görevin altından kalkmak ikimize düşüyor.”



“Chen Klanı kaynaklarını kaçırabileceğini sanıyor, öyle mi!?” dedi Li Feng. “Önce benim söyleyeceklerimi dinleyecekler!” Kalbi büyük tutkularla çarpıyordu. Bai Xiaochun’un ansızın vekilharç olarak sergilediği büyük yükseliş ikisinin hayatını da büyük ölçüde değiştirmişti. Birbirleriyle yüzleşip farklı beklentileri olduğunu öğrendiklerinde de artık mücadele etmelerine gerek olmadığında hemfikir olmuşlardı. Bilhassa Dev Hayalet Şehri gibi büyük, karmaşık bir yerde yaşarken güçlerini birleştirmek ikisinin de daha kolay gelişmesini sağlayacaktı. Bu yüzden şu anda Li Feng içten bir kahkaha atmakta ve Zhou Yixing ile birlikte binlerce adamı peşine takarak dağdaki vahşi kabilesine doğru ilerlemekteydi.



Zhou Yixing ve Li Feng önderliğindeki ruh yetişimcileri çarpışarak kabileye doğru ilerledikçe saklanmakta olan Chen Klanı yetişimcileri de çaresizce karşılık vermeye başlamıştı. Mücadele süregelirkense ansızın kabilenin ortasındaki çadırdan bir bağırış işitildi.



“Chen Klanı hazinesi burada!”


Çadıra ilk koşturan neşe saçan Zhou Yixing oldu. Li Feng de üzerinde pek düşünmeden aceleyle peşine takıldı. Fakat çadıra girer girmez üç kişinin kendisine saldırışının şokunu yaşadı. İçlerinden biri Zhou Yixing’in ta kendisiydi!



Suratı asılan Li Feng “Zhou Yixing, sen--” diye gevelemeye başladı. Fakat daha herhangi bir şey yapma fırsatı bulamadan bağırışı Zhou Yixing’in bağırışıyla kesildi ve göğsü yarılarak kalbi paramparça edildi!



Yere yığılıp kalmış şekilde can çekişiyor ve ağzı bir şeyler söylemek istermişçesine kıpırdıyor fakat tek bir kelime dahi çıkartamıyordu.



O sırada Zhou Yixing yanına çöktü, üzerine doğru eğildi ve yalnızca ikisinin duyabileceği şekilde kulağına fısıldadı. “Seni öldürmek zorundaydım. Geleceğim için.”

 

Sonra da kafasına son bir darbe indirerek Li Feng’i öldürdü!



Ardından kendisine yardım eden iki yetişimciye döndü ve onlara verdiği zenginlikle şöhret sözünü ciddiyetle tekrarladı. Zhou Yixing’in yükselme çabasına faydaları dokunduğu için bundan böyle onun adamları olacaklarını biliyorlardı.



Çok geçmeden kabiledeki Chen Klanı yetişimcileri de mağlup edildi ve kaynaklar toparlandı. Benzer sahneler Dev Hayalet Şehrinin farklı noktalarındaki kabilelerde de tekrarlandı ve kısa bir süre içerisinde Chen Klanının kaçırılan tüm hazineleri bulundu.


Öyle çok hazine vardı ki insanın nutku tutuluyordu. Fakat Vekilharç Bai’ye ait bu mallara dokunmaya hiç kimsenin cesareti yoktu. Zaten Zhou Yixing de bu manzarayla karşılaştığında gözünü dahi kırpmamış, güçlerini Chen Klanı istikametine yöneltmişti.



Bu istikamette de yolları Kayıp Ruhlar Ormanıyla kesişti ve gözleri soğuk ışıltılar taşıyan Zhou Yixing oradaki vahşi kabilelerini katletmek için bir sebep uydurdu. Ve ‘tesadüfen’ Li Feng’i öldürmesine yardım eden ikili de bu mücadele esnasında hayatlarını kaybetti.



“En sonunda tüm sıkıntılardan kurtuldum! Bunu onun için yapmıyorum, kendim için yapıyorum!” Zhou Yixing kendisini labirente ve yaşananlara bağlayabilecek kanıtları ortadan kaldırmak için elinden geleni yapmıştı. Tabii ki bu zamana kadarki eylemlerinin hepsi kendi planı doğrultusundaydı, Bai Xiaochun’un bir etkisi yoktu. Az önce de belirttiği gibi bunları kendisini korumak için yapmıştı.



Dev Hayalet Kral Bai Hao’nun Bai Xiaochun olduğundan şüphelenmemiş olsa da Zhou Yixing’in elinde çok fazla ipucu vardı. Halihazırda şüphelenirken Bai Xiaochun’un Ruhun Başlangıcına ulaşması haberiyle aynı kişi olduklarından tamamen emin olmuştu. Ve bu gerçeği açığa çıkartmanın faydasını görebilecek olsa da onun yanında kalmayı seçmişti! İleride neler olacağınıysa zaman gösterecekti!

 

#Şu cinayet sahnesini çevirirken ağzım açık kaldı. Böyle bir şey olmasını hiç beklemiyordum. Tam güçlerini birleştirdiler, barıştılar falan derken adamı onursuzca öldürüverdi. Çok sinirlendim bu şanslı yıldıza! 
Ama Bai Hao'nun aslında Bai Xiaochun olduğunu anlamış ve onu ifşa etmek yerine yanında kalmayı seçmiş, Li Feng'i öldürmesinin altında da bu gerçeğin ortaya çıkmasını engellemek olabilir. 
Her neyse, bakalım zaman ne gösterecekmiş, okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44333 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr