Çevirmen : Clumsy 

Beş elementin büyük döngüsü. Cennet-Daosu Ruhun Başlangıcı!

Bai Xiaochun heyecandan kıpır kıpırdı. Gözlerini açtığında Altın Özünün ruhun başlangıcına çevrildiğini hissedebilmişti. Başlangıç aşaması ruhunu temsil eden minik insanı içerisinde bağdaş kurmuştu ve cennetlerin Daosuna dair bir hissiyatla kutsal bir aura yaymaktaydı. Onu gözlemleyen herkesin derinlemesine sarsılacağı kesindi.

Ruhtan uçsuz bucaksız dalgalanmalar yayılıyor, qi geçitlerinde dolaşıyor ve içi yetişim basamağının tarifsiz gücüyle doluyordu.

Bai Xiaochun etrafına bakarak her şeyin bir nebze değiştiğini fark etmiş ve ürpermişti. Dünya daha parlak, daha renkliydi. Kendisini vaftiz edilmiş gibi bambaşka hissediyordu. Yetişim basamağından gelen yoğun hissiyat da bu gerçeği destekliyordu…

Evet, artık bambaşka biriydi. Hatta Bai Klanı şefiyle karşılaştığı takdirde onu tek tokadıyla yerle bir edebileceğine inanıyordu.

“Demek Cennet-Daosu Ruhun Başlangıcı böyle bir şey, ha...?” Kabullenmek zor olsa da sıradan Ruhun Başlangıç yetişimcilerinin çoğundan çok daha güçlü olduğunu fark etmek heyecanlanmasına yol açmıştı.

Fark edebildiği üzere tek nefesiyle etrafında ne var ne yoksa titretebilir, tek bakışıyla herkese etki edecek maddi bir baskı yaratabilirdi.

En önemlisi ilahi hisleri tamamen başkalaşmıştı. Artık ruhuna bağlı olan hisleriyle ufak çaplı ışınlanmalar gerçekleştirmesi mümkündü!

“Acaba ilahi hislerimin menzili ne...?” Bu düşünceyle hislerini salar salmaz her yöne 5 kilometre yayılabildiğini fark etti!

Bu mesafede olup biten her şeyi sezebiliyordu! Fakat limitinin 5 kilometre olmadığının da farkındaydı. İçini dolduran gümbürtülerle birlikte bu mesafeyi 50 kilometreye çıkarttı!

Lakin bu da limiti değilmiş gibi görünüyordu. Bu yüzden daha fazlasını denemeye niyetlendi ama en sonunda bunu yapmamakta karar kıldı. Sonuçta Yaban Arazilerdeydi ve abartmak istemezdi. Şimdilik kısıtlı tutmak daha güvenliydi.

“Çok güçlü…” diye düşünerek ilahi hislerini geri çekti. Bu noktada kendisini her bağlamda çok daha güçlü hissetmeye başlamıştı. Fakat daha da heyecanlandırıcı bir şey vardı, o da yaşam gücünü sorgularken keşfettiği şeydi… Yaşam gücü şok edici bir şekilde uçsuz bucaksız bir yankı taşıyordu ve anında duygularının kontrolünü yitirmenin eşiğine gelmişti.

“Yaşam gücüm... Cennetler! Ömrüm… ömrüm… daha başlangıç evresinde bile binlerce yıla çıkmış!!” Öylesine heyecanlanmıştı ki tir tir titriyordu. Sonuçta hayattaki hedefi sonsuza dek yaşayabilmekti ve bu hedefe henüz ulaşmış olmasa da doğru yönde büyük bir adım atmıştı. Binlerce yıl yaşayabilme düşüncesi gözlerini sevinç gözyaşlarıyla doldurmuştu.

“Değdi! Hepsine değdi!” Ayağa sıçrayarak başını arkaya attı ve mutluluktan dans ede ede kahkahalar atmaya başladı. Tam harekete geçip gücünü test edecekkense ifadesi titreşti.

“Daha bitmedi…” diye düşünmüştü. Dönüşümünün henüz sonlanmadığını hissedebiliyordu. Yetişim basamağında ilerleme kaydetmişti ama içerisinde… dağılmayı bekleyen bir öz daha vardı!

O da… Ölmeyen Cennetsel Kral Özüydü!

Ölmeme Kodeksinin üçüncü seviyesine ulaşmasıyla şekillenen bu öz, üçüncü seviyede yaptığı pratikler esnasında içerisinde yavaşça biriken güçle dağılmaya başlamıştı!

Bu noktada Bai Xiaochun’un gözleri ışıldadı.

“Yetişim basamağı ilerlememin sağladığı güçten faydalanarak üçüncü prangayı yok edebilirim!!” Çabucak bağdaş kurarak yerleşti ve Ölmeyen Uğursuzluğu büyük çember seviyesine dek iterek prangayla temas etti. Yetişim basamağının ilerleyişiyle Ölmeyen Cennetsel Kral Özü dağılmaya, yaşam gücü inanılmaz bir kuvvet taşımaya başlamıştı.

GÜMM!

Bedenini bir titreme alırken üç koca dağın omuzlarına bindiği hissine kapıldı. Bu da beden gücüyle sınırlı üç pranganın varlığını işaret ediyordu.

Yaşam gücünün gelişimi ve özünün dağılışıyla birlikte de o üçüncü dağı yok etme, prangayı aşma vakti gelmişti!

ÇAAAAATTTT! GÜMMM!

Bedeni gümbürtülerle dolarken yaşam gücüne ve dağılmakta olan Ölmeyen Cennetsel Kral Özündeki enerjisine başvurdu. Ve yaratılan boyun eğmez enerji patlamasını dosdoğru prangaya gönderdi. Anında çatırdama sesleri yükselirken dağın parçalara ayrıldığını hissedebiliyordu. Ve parçalanışın bitişiyle… pranga ortadan kalktı!

Kendisini hiç olmadığı kadar rahat hissetmiş, beden gücünün şahlandığını fark etmişti. İçerisinde akan güçle birlikte savaş kabiliyeti hızla yükselmekteydi!

Heyecanlı bir şekilde ayağa kalkıp bir adım attığında sonik bir patlama eşliğinde ortadan kayboldu. Yeniden belirdiğinde otuz kırk metre kadar ilerlemişti.  

“Bedenim doğruca havayı delip geçebiliyor!!” Keyifli, canlı bir şekilde kafasını arkaya atarak kükrercesine bir kahkaha patlattı. Az önce ruhun başlangıcını kullanarak ışınlanmamış, bedeniyle havayı delip geçerek neredeyse aynı sonucu almıştı. Bunu bir başkası görecek olsa anında şoka uğrardı. Sonuçta Ruhun Başlangıç uzmanları için ışınlanabilmek hayati önem taşıyor ve bu yüzden ışınlanmayı önleyen pek çok metot bulunuyordu.

Ama bu metotlar Bai Xiaochun’a karşı işlemeyecekti! Çünkü o beden gücüyle ışınlanabiliyordu!

An itibariyle basit bir şekilde güçlü denilip geçilecek durumda değildi. Tamamıyla abartılı bir güce kavuşmuştu. Ölümlü-Dao Ruhun Başlangıcındaki herkesi, nasıl bir teknik kullanırlarsa kullansınlar ezip geçebilirdi. Hatta Deva Alemine yarı yarıya girmiş bir Ölümlü-Dao Ruhun Başlangıç uzmanını dahi rahatlıkla yok edebilirdi!

Deva yaratığı ruhlarını kullanarak Ruhun Başlangıcının ilk evresine, hatta ortasına ulaşan kişileri bile rahatlıkla mağlup edebilirdi. Ona yalnızca deva yaratığı ruhlarıyla Ruhun Başlangıcının büyük çemberine ulaşarak Deva Alemine yarı yarıya adımını atmış kişiler sorun yaratabilirdi ki onların da eşsiz kozları olması gerekliydi! Bai Xiaochun daha önce deva yaratığı ruhu kullanarak Deva Alemine yarı yarıya girmiş biriyle hiç karşılaşmamıştı ama yine de bu kişileri yenebileceği konusunda kendisine güveniyordu.

Birinden üstün olmakla o kişiyi mağlup etmek çok farklı şeylerdi. O kişiden üstün olmak, onu ezip geçebilmek için bir mücadele gerekmezdi; mağlup etmek içinse mücadele etmek gerekirdi.

Ayrıca Bai Xiaochun... henüz yalnızca ilk evredeydi. Büyük çembere ulaştığı takdirde şimdikinden daha da güçlü olacaktı…

“Ben gerçekten… çok güçlüyüm!” Göğsüne vurarak yetişim basamağı üzerine düşündüğünde kalbi kontrolsüz bir beklentiyle dolmaya başlamıştı.

Tüm yaratımlara göz ucuyla, küçümseyerek bakabilecek olma düşüncesi kuvvetli bir kahkaha atmasına yol açtı. Ve parmağını şaklatarak gururla, “Bundan böyle Ruhun Başlangıcının altındakiler bana sesini yükseltmeye bile cüret edemez!” dedi.

Bu hissin tadını uzunca bir süre çıkardıktan sonra derin bir nefes alarak Ölmeme Kodeksinin dördüncü seviyesiyle ilgili düşünmeye başladı ve kalbi beklentiyle yanıp tutuşur oldu.

“Şu anda hiç Ruhun Başlangıç Aşaması tekniğim olmaması ne kötü.” diye mırıldandı. “Ama hiç değilse pratiğini yapacak bir beden gücü tekniğim var!

“Ölmeme Kodeksinin dördüncü seviyesi Ölmeyen Kemikler!” Aklına Ölmeme Kodeksinin tanıtımı, yani ten, et, tendonlar, kemikler ve kan şeklindeki beş seviye gelmişti!

Düşündükçe ilerleme konusunda daha da beklenti doluyordu. Sonuçta Ölmeyen Kemikler kişinin bedenindeki tüm kemikleri arındırmayı içeriyordu. Bu sayede daha gelişmiş bir defans ve daha yüksek bir kuvvet elde edecekti ve geçireceği yeri göğü sarsıcı değişim son derece heyecan vericiydi.

“Ölmeyen Ten defansa odaklanıyordu. Ölmeyen Et güçle ilgiliydi. Ölmeyen Tendonlar hız içindi… Ve Ölmeyen Kemikler defansla gücü birleştirip şok edici yüksekliklere ulaştıracak!” Sarsılmış bir şekilde aklına dörde ayrılan ve her biri dokuz katmana ayrılan Ölmeyen Kemiklerle ilgili bilgileri getirdi!

“Sertleştirilmiş Kemikler, Güçlendirilmiş Kemikler, Cennetsel Kemikler, Ölmeyen Kemikler!

“Sertleştirilmiş Kemikler bedenin tam dönüşümünü içeriyor ve defansta patlayıcı bir yükselme sağlıyor!

“Güçlendirilmiş Kemikler genel gücü yeri göğü sarsıcı bir dereceye ulaştırıyor!

“Cennetsel Kemikler güçle defansı kaynaştırıp tüm yaratımları sarsmayı mümkün kılıyor!

“Son olarak da Ölmeyen Kemikler… O seviyeye ulaşıldığında insanın ruhu yok edilse dahi kemikleri var olmayı asla kesmiyor!

“Ruh yok edilebiliyor ama kemikler ölmüyor, yok olmuyor… Bu da tekniğe mükemmel bir uyum sağlıyor. Ölmeden Sonsuza Dek Yaşama Tekniği… Ben Ölmeme Kodeksi yetişimi yapıyorum, bu da Ölmeden Sonsuza Dek Yaşama Tekniğinin ölmeme açısına odaklanıyor!” Bu düşüncelerden sonra da aklı Ölmeme Kodeksinin son seviyesi olan Ölmeyen Kana kaydı. Ölmeyen Kanın kapanış kelimelerindeki şu tabiri düşünmekse onu neredeyse deli edecekti: Bir damla kanla beden yeniden şekillenebilir!

“Ölmeyen Kemiklerin yetişimini mutlaka bitirmeliyim. Sonrasında Ölmeyen Kana geçebileceğim!” Bu düşünceyle Ölmeyen Kemiklerin gizli tekniğini gözden geçirmeye koyuldu.

Ölmeme Kodeksinin her seviyesi eşsiz bir gizli büyüyü beraberinde sunuyordu. İlk üç teknik Boğaz Ezici Kavrayış, Dağ Sarsan Darbe ve Ölmeyen Uğursuzluktu. Ölmeyen Kemiklerin yetişimini yapmaya devam ettikçe de cephaneliği genişleyecekti.

“Ölmeyen İmparator Yumruğu!”

Beden gücü kemiklerden temel alınacak ve deri aracılığıyla salınacaktı. Bu güç gizli bir büyüyle teşvik edildiğindeyse yeri göğü sarsacak raddeye ulaşacaktı. Bu inanılmaz kuvvet Boğaz Ezici Kavrayışın da Dağ Sarsan Darbenin de ötesindeydi!

Ölmeyen Kemikler başka bir seviyeydi, Ölmeyen İmparator Yumruğu için de aynı şey geçerliydi. Sertleştirilmiş Kemiklerin üçüncü katmanına ulaştığında Ölmeyen İmparator Yumruğunun temel gücünü ikiye katlayabilecekti. Güçlendirilmiş Kemiklerde bu güç üçe katlanacaktı. Cennetsel Kemiklerde dört, Ölmeyen Kemiklerdeyse beş kata ulaşılacaktı!

Teorik olarak Ölmeyen İmparator Yumruğunun gücünün sınırı yoktu. Tek sınır bedenin kendi limitleriydi!

İşte bu, Ölmeyen İmparator Yumruğuydu!

Ölmeme Kodeksinin dördüncü seviyesinin gizli büyüsü!

Tüm yaratımları sarsabilecek güçlü ve görkemli saldırı!

#Sonunda sıradaki prangayı da aşıp geçtik ve yetişimde bambaşka bir seviyeye, kemiklere geçtik. Bizimkinin en çok önemsediği şeylerden biri defans ve bu sayede hem defans hem kuvvet artışı kazanacağız, daha ne olsun! 
Ve ne zaman güçlensek bu güçleri bir mücadelede kullanmamız gerekiyor. O yüzden ne zaman bu mücadeleyi gerçekleştireceğiz diye merak etmeye başladım açıkçası. E öyleyse okumaya devam!