Bölüm 667 : Vekilharç Bai

avatar
3523 29

A Will Eternal - Bölüm 667 : Vekilharç Bai


Çevirmen : Clumsy 

 

Saygı dolu tezahüratlar Bai Xiaochun’un duygularını kabartmıştı. Kralın gücünü birazcık kıskanıyor olsa da kendisinin apaçık ortada olan galibiyeti de son derece heyecan vericiydi!



Çabucak kralın yanına koşturup onun sadık hizmetkarı gibi göründüğünden emin olmuş ve herhangi bir isyancının hamle yapma cesareti gösterebileceği endişesiyle temkinli bir şekilde etrafa bakmaya başlamıştı.



Hareketleri melodramı andırsa da gözlerinde en ufak bir alay barındıran tek bir kişi dahi yoktu. Hatta çoğu kişinin onu kıskandığı, onun yerinde olmak istediği açıktı. Her biri Bai Hao’nun çılgınlar gibi bir yükseliş sergileyeceğini bilerek titriyordu. Dingin bir rüzgardan kudretli bir ejderhaya çevrilmişti ve bundan böyle en yükseklerde süzülecekti.



İsyana katılmayan dört göksel marki Bai Xiaochun’a son derece ciddi bakışlar atıyor, Dük Ölümtellalı bile iç çekiyordu. Biliyordu ki bu saatten sora… Bai Hao kraldan büyük bir ilgi görecekti!



Dev Hayalet Kralın Bai Xiaochun’un abartılı korumacılığını not ettiği de ortadaydı. Bunu görünüşüne yansıtmıyor olsa da içten içe gülse mi ağlasa mı bilemiyordu. Yetişimi normale dönünce Bai Hao kendisine son derece farklı görünmüştü.



Kafasını sallayan kral, “Bai Hao, buradakilerin icabına sen bakarsın… Dük Ölümtellalı, benimle gel.” dedi.

 


Sonra da arkasına dönerek kraliyet sarayındaki salona yöneldi.



“Emredersiniz, Majesteleri!” diye bağıran Bai Xiaochun yeni kavuştuğu güçten son derece memnundu.



Dük Ölüm Tellalıysa iç çekerek elini salladı ve çıt çıkarmayan Dük Cehennemi de beraberinde sürükleyerek uzaklaşmaya başladı. Giderken de gözü, tehditkâr bir poz takınıp takınmamaya karar vermeye çalışır gibi isyankar düke bakan Bai Xiaochun’a takıldı. Abartılı oyunculuğu içten içe suratını ekşitmesine yol açmıştı.


Tabii bunu suratına yansıtmadı ve ona dost canlısı bir gülümseme sunup başını sallayarak saraya uçtu.


Bai Xiaochun da halinden memnun bir şekilde kafasını çevirdi. Kalbinde yükselen gururun önüne geçemiyor, içinden kahkahalara boğuluyordu.


“Hahaha! Ben, Bai Xiaochun… gerçekten fazla sıra dışıyım. Devalar bile bana arkadaşça gülümsemeden edemiyor.” İnanılmaz keyiflenen Bai Xiaochun kollarını arkasında kavuşturarak heykelin yakınlarında süzülmeye, aşağıdakilere burnunun ucundan bakmaya başlamıştı.



Bir müddet sonraysa dört sadık göksel marki ona doğru havalanıp sokulgan gülümsemelerle eğilerek selamlarını verdi.


“Önceden de harika yeteneklere sahip kudretli bir kahraman olduğunu işitmiştik, Kardeş Bai Hao. Ama bugün o söylentileri haksız çıkarttın. Yalnızca kudretli bir kahraman değilmişsin, göklerin altında eşi benzeri olmayan bir ejderhaymışsın! Dinle, eski dostum, geçenlerde on beş kat ruh güçlendirme geçirmiş yeşim bir kolyeye sahip olmuştum. Sana attığım tek bakışta o kolyenin senin kaderin olduğunu anlayabildim. Lütfen, yalvarırım bu kolyeyi kabul et.”




“Doğru söylüyor, Kardeş Bai Hao. Üç devayla yaşadığın mücadele seni tüm Yaban Arazilerde ünlü edecek. Baş imparator topraklarında seninle kıyaslanabilecek kaç kahraman var biliyor musun, Kardeş Bai Hao? Söyleyeyim. Hiç yok! Kardeş Bai Hao, henüz Dev Hayalet Şehrinde bir köşkün yok, değil mi? Ehh, endişelenme. Ben şimdiden hazırlıkları başlattım. Umarım bu teklifimi kabul etme nezaketini gösterirsin.”



“Kardeş Bai Hao üç hain devanın ikisini ağır yaraladı, birinin de fiziksel bedenini yok etti. Kardeş Bai Hao, gerçekten Yaban Arazilerdeki tüm seçilmişler arasında bir numarasın. Hatta bu büyülü nesneyi kullanmaya layık tek kişinin sen olduğunu düşünüyorum…”



Dört göksel marki de yaltaklanıcı sözlerle birlikte hediyeler sunmuştu. Başka bir zaman olsa böyle davranmak akıllarına dahi gelmezdi ama son derece gerildikleri için Bai Hao’yla iyi geçinmeye çabalayınca ağızlarından bu sözler dökülüvermişti.



“Oh, abartmayın lütfen.” dedi Bai Xiaochun kıs kıs gülerek. “Her şeyi kral hazretlerine hizmet etmek için yaptım. Bunlara gerek yoktu!” Tabii nazik sözlerine rağmen tüm hediyeleri almaktan yana hiç tereddüt etmedi.



Bunu görmek göksel markilerin rahat birer nefes almasını sağladı. İlişkileri samimileşene dek de iltifat yağmuru devam etti. Hatta iş, yeni hediyelerin yanı sıra resmi ev davetlerine dek gitti.



Halinden son derece memnun olan Bai Xiaochun dudaklarını yalayarak bir süre daha sohbete devam etti. Sonra da parmağını salladı ve kral adına altı isyankar markiyi Şeytan Hapishanesine gönderdi.



Ardından isyankarlar arasındaki kilit kişileri hapse attırarak şehre yeniden düzen getirecek emirlerini sıraladı. Şehirdeki işler onarıldı, üç büyük klanın ordularıysa katı bir şekilde kontrol altına alındı.



Her şey tamamen sorunsuz ilerledi denilemese de büyük bir sorun çıkmamıştı. Tüm bunların altından kalkan Bai Xiaochun düzenin sürdürülebilmesi adına gardiyanları da yeniden ayarlamıştı. Sonrasında da temkinli bir koruma edasıyla saray salonunun dışındaki yerini aldı. Bu süreçte Dev Hayalet Kral ve Dük Ölümtellalı isyanla ilgili meseleler hakkında uzun uzun konuşmuştu. Buradan Dük Ölümtellalının krala sadık olan tek deva olduğunu ve onun için mücadele verdiğini anlayan Xiaochun’sa daha da temkinli hale gelmişti.



“Dük Ölümtellalı bir deva ve benden daha üstün… Kralın tutumuyla ilgili ondan bir fikir edinebilirim, değil mi?”



O düşünmeyi sürdürürken gece çöktü ve en nihayetinde Dük Ölümtellalı suratından belli belirsiz okunan heyecanla birlikte salondan çıktı. Bai Xiaochun’u görür görmez de gözleri ışıldadı ve suratına bir gülümseme yerleşti.



Bai Xiaochun aceleyle öne çıkarak kollarını resmiyetle kavuşturdu…



“Selamlar, Dük Ölümtellalı!”



Dük Ölümtellalı içten bir kahkahayla karşılık verdi ve Bai Xiaochun’un eğilmesine fırsat tanımadan, “Bu formaliteye gerek yok, Vekilharç Bai. Bugün gerçekten çok büyük bir hizmet gerçekleştirdin ve kendin için sayısız fırsatın kapısını açtın. Dev Hayalet Şehrindeki isyan yeni bastırıldığı için daha yapılacak çok ama çok iş var. Sen ve ben ileride yakın olarak çalışmak zorunda kalacağız, Vekilharç Bai, sonrasında tartışacak çok şeyimiz olduğu da kesin.” dedi.



Kendisine vekilharç dendiğini duyan Bai Xiaochun biraz sersemlemişti. Yine de gülümsemekte olan Dük Ölümtellalıyla resmi, kısa bir konuşma gerçekleştirmeyi başardı. Adam arkasını dönüp ortadan kaybolduğundaysa rahat bir nefes aldı. O sırada kral tarafından salona çağrıldı.



Keyifli bir şekilde derin bir nefes alarak hızla içeri daldı. Etkileyici, huşu uyandırıcı kralın tahtında oturduğunu görünce de çabucak saygıyla kafasını eğdi.



“Şehirdeki işler ne alemde?” dedi Dev Hayalet Kral.


Gözlerindeki yıldırım misali ışıltı Bai Xiaochun’u anında germişti. Hemen kollarını kavuşturarak yüksek sesle açıklamaya başladı. “Normal şartlarda Dev Hayalet Şehrindeki kaosun üstesinden gelmek çok zor olabilirdi. Neyse ki Majesteleri gökler altında eşsiz, güçlü ve bilge biri. Tek bir sözünüz ve tek bir bakışınız göklerin kudreti yerini aldı. Herkes korku ve saygı doldu, hiç kimse sizin hükümdarlığınızda ne kadar harika şeyler yaşandığını düşünmeden edemedi. Halkınızın kalpleri gerçekten size ait. Ve bu yüzden şehirdeki meseleler sorunsuzca halloldu.”


Bai Xiaochun konuşurken göz ucuyla da kralın tepkisini kolluyordu.

 

Kralın suratı ilk başta tam bir ciddiyet örneğiydi. Ama Bai Xiaochun’un sözlerini işitmek yanaklarını seğirtmiş, o ciddiyetin bir kısmı ortadan kalkmış, Bai Hao’nun kendisini iltifat işine adadığını çözmüştü.


Tabii içten içe bu sözleri işitmekten memnun da kalmıştı. Sonuçta daha önce kendisiyle bu şekilde konuşan hiç kimse olmamıştı.



Fakat “Enerjini böyle boş konuşmalara harcama.” dedi. “Yetişim basamağın yeterince güçlü değil, Bai Hao. Yetişime daha çok odaklanman lazım, anlıyor musun?” Bai Hao’nun ruh kanının tek damlasıyla bir yarı tanrı saldırısı salabildiğini düşününce elinde olmadan hayrete düşmüştü.



Kralın suratındaki bakışı gören Bai Xiaochun içten içe rahat bir nefes alarak, “Endişelenmeyin, Majesteleri. Efendim, siz eşsiz ve rakipsiz bir yetişime sahipsiniz. Geride kalan birkaç günde nefes alışınızı dahi gözlemleyerek büyük bir aydınlanma yaşadım. Ayrıca şimdi iyileşince ne kadar güçlendiğinizi görmek de beni tamamen sarstı. Doğrusu sıradaki ilerlememi tamamlamak için yakın zamanda inzivaya çekilmeyi umuyordum. Majesteleri, kesinlikle sizi utandırmayacağım. Gerçi… umm… çok fazla kişiyi gücendirdim. İnzivaya çekilirsem düşmanlar intikam aramaya kalkar diye tedirginim.” dedi.


Bu kısa konuşmanın sonuna geldiğinde kaşları endişeli bir şekilde çatılmıştı, konuşmaya öylesine dalmış ki surat ifadesinin kontrolünü kazara yitirmiş gibi bir hali vardı. Bunu gören kralsa hayrete düşmüş görünüyordu. Fakat Bai Xiaochun’un nereye varmaya çalıştığı ortadaydı; bir pozisyon arayışındaydı!



“Sen… Ah, neyse. Dinle, bundan böyle bir vekilharçsın, tamam mı?” dedikten sonra da kovarcasına elini salladı.



Vekilharçlıkla ne kastedildiğini tam olarak anlayamayan Bai Xiaochun ise ne olursa olsun heyecanlanmış, biraz daha rahatlamıştı.



“Majesteleri,”
dedi çabucak, “üç büyük klan size başkaldırmaya cüret etti, hatta beni öldürmeye çalıştı. Gerçekten çok kötü insanlar…” Sözlerini vurgulamak içinse birkaç kez gözlerini kırpıştırdı. Tabii ki üç klan meselesini açma sebebi onları hedef almak değil, kralı onlardan korumak için harcadığı çabanın altını çizmekti.



Kral Bai Xiaochun’a bir müddet baktıktan sonra soğuk bir şekilde homurdandı. Bir şey söylemese de gözlerine soğuk bir ışıltı yerleşmişti.


Bu noktada Bai Xiaochun da daha fazla konuşmamayı seçip arkasını dönerek salonu terk etti.



Salonun dışında rüzgâr esmekteydi ve omurgasına bir ürperme gelse de uzun, rahat bir nefes aldı. Az önceki konuşma sorunsuz ilerlemiş olsa da tüm süreci son derece gergin geçirmişti. Sonuçta kralın bir anı bir anını tutmuyordu ve okunması son derece zor bir adamdı.



“Hiç değilse iltifatın işe yaradığını biliyorum! Pek çok şey tahmin edilebilir ama Bai Xiaochun’un iltifatları edilemez!”
Bu düşünceyle bir müddet daha göğe baktı ve ileride bu iltifat işini çoğaltmaya karar verdi. Dört göksel marki ve geri kalanların kendisine gösterdiği muameleyi anımsayınca da iyice keyiflendi.



“Dev Hayalet Kralı mutlu ettiğim sürece Yaban Arazilerde kim beni kışkırtmaya cüret edebilir ki!? Arkamda kral var!”

 

#Vekilharç tam olarak neler yapar konusunda emin değilim şahsen. Ama bölümleri okudukça görev tanımını anlayacağız herhalde. 
Ne olursa olsun sağlam bir unvan kazandığımız ve işimizi garantiye aldığımız ortada. E bizimkinin arkasında kral var yani! 
Peki bu meseleyi de çözdüğümüze göre artık son deva ruhumuzu kullanıp Ruhun Başlangıcına geçmesek mi? Bakalım geçiyor muymuşuz, okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43990 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr