Bölüm 665 : Pek Çok Tahmini Vardı Fakat İltifat Bunlardan Biri Değildi

avatar
3254 34

A Will Eternal - Bölüm 665 : Pek Çok Tahmini Vardı Fakat İltifat Bunlardan Biri Değildi


Çevirmen : Clumsy 

 

Dev Hayalet Kralın sözleri gök gürültüsü misali etki ederek dünyadaki her şeyi ve beraberinde Bai Xiaochun’u da sarsmıştı.



Doğurduğu baskı Xiaochun’u hırçın dalgalarla kaplı bir okyanustaki minicik bir sandal misali titretiyordu. En ufak bir hatasında bedenen ve ruhen yok edileceğini hissediyordu!



Kralın az önceki sözleri yüzünden aklı çıkmıştı. Bir sürü yanıt bulmak için çok da düşünmesine gerek yoktu. Anlaşmalarını öne sürebilir, çaresizce bir şov sergileyebilir ya da kralın hayatını kurtardığından bahsedebilirdi, hepsi mümkündü.



Ama yanıt olarak bunları sunamayacağı şeklinde güçlü bir hisse kapılmıştı!


Dev Hayalet Kral tüm bunların farkındaydı ve az önceki soruyu yöneltmiş olması da pek çok şeyi açık ediyordu. Korkudan tir tir titreyen Bai Xiaochun birazdan ağzından çıkacak kelimelerin kaderini belirleyeceğini iyi biliyordu!



Hayatı boyunca bu kadar can sıkıcı bir durum tatmamıştı. Bilhassa kralın soğuk, acımasız gözlerine bakmak en derin korkularını onaylıyordu.



“Elinde metal tipi bir deva ruhu var… Bana bir mesaj vermeye çalıştığı ortada… Ama beni öldürmek istiyor gibi de görünüyor… Kısıtlayıcı büyüye güvenemem!”
Ne yapacağını bilemeyen Bai Xiaochun en sonunda bir krala arkadaşlık etmenin bir kaplanla yaşamaktan farksız olduğu şeklindeki eski deyişi anlamıştı. Şu anda karşısında duran Dev Hayalet Kral gerçek Dev Hayalet Kraldı ve her nedense yine yanına geçip kafasına tokadı patlatmak istiyordu. Tabii ki bu düşünce aklına gelir gelmez kafasından atmıştı.



“Canın kafama tokadı patlatmak istiyor, ha?”
diyen kralın sesi kış rüzgarları misali kesiciydi. Ansızın yaydığı baskı daha da kuvvetlenmiş, etrafta ne var ne yoksa üzerlerine çökmeye başlamıştı.



“Bana hala öfkeli!”
diye düşündü Bai Xiaochun. “Şu anda doğru şeyleri söyleyemezsem başım büyük belaya girecek!” İçten içe korkudan titriyor olsa da gözleri gerçek bir adamın duruma göre davranması gerektiği kararlılığıyla kanlanmıştı. Ve o gözler… yakıcı bir şevkle ışıldamaktaydı.



“Majesteleri!!”
dedi son derece heyecanlı şekilde. “Majesteleri, önceleri anlamamıştım ama şimdi unvanınızı kesinlikle hak ettiğinizi anlıyorum. Bu beş gün içerisinde zekanız ve bilgeliğinizle dünyanın altını üstüne getirdiniz. Gerçekten dünyaya hükmeden gri örtüyü yırtıp ötesindeki güneşli göğü açığa çıkardınız! Her şerde bir hayır vardır ve siz de o hayrı buldunuz!” Bai Xiaochun’un gözleri eşsiz bir heyecanla ışıldıyor ve içlerinde mutluluk gözyaşları görünüyordu.




Dev Hayalet Kral suratında tuhaf bir ifade titreşecek şekilde şaşırmıştı. Bir an sonraysa önceki ciddiyeti ve soğukkanlılığıyla, “Ağlayacak kadar heyecanlandın, öyle mi?” dedi.



“Majesteleri,” diye yanıtladı Bai Xiaochun sesini yükselterek, “gerçekten çok müthiş ve kudretli görünüyorsunuz. Parmağınızı tek sallayışınızla tüm o devaları silip attınız! Ben, Bai Hao, ömrüm boyunca böyle etkileyici bir kahramanlığa tanık olmadım! Sizin gibi bir kahramanın takipçisi olma düşüncesi bile, efendim, nesillerce tekrarı gelmeyecek bir onurdur. İşte bu yüzden sevinçten dört köşeyim!” Bai Xiaochun heyecandan tir tir titriyor gibi görünüyordu. Suratına mutlak bir şevk yerleşmişti, mutluluk gözyaşlarıysa gören herkesi şok etmeye yetecek boyuttaydı.



Dev Hayalet Kralın suratına tuhaf bir ifade yerleşmişti; Bai Hao’nun bu tarz şeylerde böylesine yetenekli olacağını hiç düşünemezdi…


Kralın gözlerindeki bakışı fark eden Bai Xiaochun ise rahat bir nefes almıştı. Yönteminin işe yaradığını anladığına göre sonuna dek devam etmeliydi. Hemen tamamıyla saygı dolu bir ifade takınarak kollarını kavuşturdu ve uzun bir süre boyunca yere dek eğilerek bekledi. Sonra da tamamen coşkulu görünerek yavaşça ayağa kalktı.


“Majesteleri, siz tarife meydan okuyan akıllılıkta, dahi, bilge, cesur birisiniz, yüzlerce savaşın galibi olan bir kahramansınız, sıra dışı yeteneklere sahip bir bireysiniz, elinden her iş gelen, her konuda maharetli bir adamsınız. Araziler boyunca gezen ve diğer tüm canlıları fazlasıyla aşan birisiniz. Ben, Bai Hao, sizi dünyanın sonuna ve ötesine dek takip edeceğim. Efendim, benim gibi etkileyici ve acınası bir gence zarar verecek hiçbir şeyi asla yapmayacağınızı tüm kalbimle biliyorum…” Bai Xiaochun tedirgin bir şekilde krala bakıyor, aklına gelen ne varsa kullanıyordu. Doğrusu her şeyin özeti son cümlesindeydi ve orada gerçek hislerini dile getirmişti.


Bu noktada yalvarıp yakarıyor gibi görünmeye başlamıştı ve bu taktikle doğru seçim yapıp yapmadığı hakkında hiçbir fikri yoktu.



Kral tamamen düşüncelere dalmış görünüyor ama içten içe gülse mi ağlasa mı bilemiyordu. Daha önce kendisi gibi ağırbaşlı bir adamla böyle konuşma cüreti gösteren hiç kimseye rastlamamıştı.

 

 
Fakat dinledikçe duyduklarını daha çok beğenir olmuş ve ansızın gözlerine bir yumuşama belirtisi yerleşmişti.



İşin doğrusu az önce gerçekten de içinde bir öldürme güdüsü mevcuttu. Sonuçta Bai Xiaochun olmasa gerçek bir tehlike içerisine girmeyecekti. Ama son beş günde olanlar taş kalbini bir nebze yumuşatmış ve silinmesi mümkün olmayan bir izlenim edinmişti.



Ne yazık ki Bai Xiaochun asla planlayamayacağı bir anomaliydi. Onu beraberinde Dev Hayalet Şehrine götürürse olanlardan sonra ne kadar güçleneceğini hayal etmek kolaydı. İleride şehrin en etkili insanlarından olacağı kesindi.



Tüm bunlar planlanmış olsaydı pek de büyük bir mesele olmayabilirdi. Ama olayların böyle beklenmedik bir ilerleme göstermesi ağzında acı bir tat bırakmıştı.



Bu yüzden son kararın Bai Xiaochun’un olmasına izin vermişti. Xiaochun önceki anlaşmalarından dönüp sonrasında telafi bekleseydi ona deva ruhunu asla vermeyecekti. Onu kısıtlayıcı büyü çözülene dek mühürleyecek, sonra da Dev Hayalet Şehri dışında bir noktaya gizlice salacak ve tüm bağlarını kesecekti. Sonrasındaysa Xiaochun hayatının iplerini kendi eline alacak ve işler en baştaki haline dönecekti!



Bai Xiaochun son birkaç günün ne kadar acı geçtiğinden bahsedecek olsaydı da ona deva ruhunu verecek ve onu kendi yoluna gönderecekti… Ve yine hayatı kendi ellerinde olacak, aralarında bir bağlantı kalmayacaktı.



İki şekilde de onu ihtişam kazanabileceği şekilde Dev Hayalet Şehrine götürmeyecekti.


Ama Bai Xiaochun inadına kapılıp onu bir kez daha tokatlamaya kalksa veya önceki sözde nezaketinden ötürü merhamet dilenseydi her şeyi hiçe sayacak ve onu öldürecekti!  



Bunlar Bai Xiaochun’un seçmesini beklediği üç opsiyondu. Fakat Xiaochun tüm beklentilerinin dışına çıkarak hiç yoktan dördüncü bir opsiyon yaratmıştı. Ve bu yüzden kralın gözlerine çaresizce, tuhaf bir ifade yerleşmişti. İçten içe bu düzenbazla birlikte yaşadığı her şeye lanetler okuyordu. Ama öldürme güdüsü de uğursuz planları da sona ermişti. Hatta Bai Xiaochun’un ne kadar kötü yaralandığını fark etmeden geçememiş ve kaçtıktan sonra yaşananları düşünmeye başlamıştı.



O son, kritik anda sergilediği içten cesaret de aklındaydı. Kurnaz bir tilki olarak o kısmın rol olmadığını çözebilmiş, bu da acımasız kalbini gerçek anlamda yumuşatmıştı.


Ehh, az önceki iltifatlar ve bilhassa son cümle de onu kahkahayla gözyaşları arasında gidip gelmeye itmişti. Bu noktada ifadesi bir kez daha soğuklaştı ve elini sallayarak Bai Xiaochun’a metal tipi deva ruhunu gönderdi.



Bai Xiaochun başından beri kralın ifadesini dikkatle incelemişti. Vakit geçtikçe de gerginliği artmış, kalbi ağzından çıkacak gibi çarpmaya başlamıştı; sakinleşemiyordu. Ve o esnada deva ruhu kendisine doğru uçmaya başlamış, Dev Hayalet Kralsa arkasını dönüp gitmek üzereymişçesine göğe bakmıştı.


Kralın tam olarak ne düşündüğünü bilemeyen Bai Xiaochun ruhu kavradı, ne yapacağını bilemiyordu. Veda mı etmeliydi? Kral şu ana dek olanlar hakkında konuşmayacak mıydı?



Bai Xiaochun ne yapacağını merak ederkense kralın soğuk sesi işitildi: “Ne bekliyorsun? Ben Dev Hayalet Şehrine geri dönüyorum. Sen onca yolu tek başına yürümeyi planlamıyorsun herhalde?!”



Bai Xiaochun’u bir titreme almış, ifadesi ansızın aydınlanmıştı. Artık tüm testleri geçtiğini ve kralın onu yanına almayı planladığını görebiliyordu…



Ve yaşayacağı lüks hayatı hayal eder etmez kralı takip etmek için havalandı.


#Çok şükür ki bu meseleyi sonlandırmış bulunuyoruz. Devaların  ve isyanın icabına bakıldı, kral tüm gücüne kavuştu, ihtiyacımız olan son deva ruhunu verdi, üstüne üstlük bizimkini öldürmek yerine yanına almayı seçti. 
O değil de bizimki istemeye istemeye geldiği Yaban Arazilerde o kadar çok şey kazandı, o kadar çok şey öğrendi ki insanın aklı almıyor. Deva ruhları, ateş yaratma, ruh güçlendirme, aydınlanma, yeni nesneler vb derken bizi daha neler bekliyor hayal dahi edemiyorum. Öyleyse okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44330 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr