Bölüm 658 : Kan, Ter Ve Gözyaşı

avatar
3291 27

A Will Eternal - Bölüm 658 : Kan, Ter Ve Gözyaşı


Çevirmen : Clumsy 

 

Bu sözleri işiten tüm şehir fertleri tereddüt etmeye başlamıştı. Bai Klanı başpapazını yaraladıktan sonra da benzer sözler sarf etmiş ve ona inananların sayısı az olsa da insanları daha temkinli hale getirmişti.



Ama şimdi… Chen Klanı başpapazı da benzer bir kader tatmış ve herkes tamamıyla sarsılmıştı.



Hızla Bai Xiaochun’a yaklaşmakta olan Cai Klanı başpapazı da tereddüde düşmüştü.


Bai Xiaochun’un diğer iki klanın başpapazlarını yaralamış olması kalbini korkuyla doldurmuştu. Ancak bir an sonra gözleri yeniden soğuk ışıltılara kavuştu.



“Biraz tehlikeli olacaktır ama bu, Cai Klanının liderliğini ilan etmesi için iyi bir fırsat…  Bai Klanı da Chen Klanı da şu anda bir şey yapamaz. Dev Hayalet Kralı öldürebilecek tek kişi benim. Bunu yaparsam, kim önümde eğilmeyi reddedebilir ki?!



“Cai Klanı herkese hükmedecek! Dev Hayalet Şehrinde birlik olacak ve imparatorluk şehrine resmi bir bağlılık yemini edeceğiz! Yeni Dev Hayalet Kral ben olacağım ve elimdeki göksel krallık kaynaklarıyla yarı tanrılığa ulaşacağım da kesin sayılır!”
O güne dair beklentisiyle soluğunun kesilmesinin önüne geçememişti. Şeytani bir kahkaha eşliğinde Bai Xiaochun’un sesinin geldiği noktaya yöneldi ve bir yandan da aynı noktaya gitmeleri adına Cai Klanına emirlerini sıraladı.



Dev Hayalet Şehri bir kez daha gümbürtü sesleriyle dolarken Bai Xiaochun sağa sola ışınlanıyordu. Fakat Cai Klanı başpapazı Chen Klanı başpapazından biraz daha hızlıydı ve Bai Xiaochun daha on kez kaçamadan yakalandı. Ve onu yakalayan adam, daha aktive edemeden önündeki büyü formasyonunu yok etti.



Ağzından kanlar sıçrayan Bai Xiaochun arkasını dönerek tam gaz kaçmaya başladı. Cai Klanı başpapazıysa arkasında bir sürü Cai Klanı üyesiyle birlikte soğuk bir kahkaha eşliğinde peşine takıldı.



Klan şefi ve kıdemlilerin hepsi oradaydı, Bai Xiaochun’un üzerine sayısız ışıklı figür çullanmaktaydı.



“Bittim ben. Mahvoldum. Kesinlikle umutsuz vakayım…”
En yakın ışınlanma formasyonunun 3,000 metre uzaklıkta olduğunu fark eden Bai Xiaochun ağlamak üzereydi. Peşindekilerle arasındaki mesafe bu kadar azken oraya ulaşması imkansızdı, hele de Cai Klanı başpapazı bir devayken! İşin doğrusu başpapaz fazla hızlı yaklaşmak konusunda temkinli davranmasaydı çoktan Bai Xiaochun’a saldırmış olacaktı.



“Seçeneğim kalmadı…” diye düşündü. “Dev Hayalet Kral, şimdi olacaklar için beni suçlayamazsın. Cai Klanı seni istiyor ve onlara makul bir ticaret konusunda güvenmesem de seni onlara fırlatırsam kaçma şansım olabilir.” Bunu yapmayı istemiyor olsa da onun için en önemli şey zavallı küçük canıydı, bu yüzden iç çekerek harekete geçmeye hazırlandı.




Fakat tam da o saniyede küçük kaplumbağanın sesini kulaklarında işitti.



“Sakin ol, küçük serseri. Dev Hayalet Kralla ilgili fark etmediğin bir şey var… O hilekâr bir karakterdir, benden söylemesi. Lord Kaplumbağa onun bir şeyler sakladığından emindi, ne olduğunu çözmemse vakit aldı. Hmmmphh. Ama artık net olarak görebiliyorum.

 


“Dinle, serseri, Dev Hayalet Kral yalan söylüyordu. Yetişiminin toparlanması için bir aya ihtiyacı yok. Herkesi kandırdı! Lord Kaplumbağanın keskin gözleri onun sadece beş güne ihtiyacı olduğunu çözdü! Hatta belki de üç gün! Hmph. Bu herif nasıl sır saklanacağını cidden iyi biliyor!



“Onu üç klana verirsen o devaların elinde dört beş gün dayanmanın bir yolunu mutlaka bulacaktır. İşte o zaman da… ehh, işler ‘ilginç’ bir hal alacaktır.”



Sarsılan Bai Xiaochun krala kaçamak bir bakış attı. Adamın beti benzi atıktı ve suratında acılı, tatsız bir ifade mevcuttu. Bai Xiaochun anında tereddüde düşmüştü. Küçük kaplumbağa az önce söylediklerinden son derece emin görünüyordu ve doğru olması son derece makuldü. Sonuçta kral düzenbazlıkta oldukça iyiydi.


Bai Xiaochun en sonunda gülmeye başladı. “Amma rol yaptın!” diye düşünüyordu. “Beş gün, ha? Şimdi pes edersem gerçekten büyük bir şansı heba etmiş olacağım.” Bir ay çok uzun bir süre olsa da dört beş gün dayanması mümkündü. Her halükarda sonunda alacağı ödeme bu bahsi oynamaya değerdi.



“Sanırım onunla işleri biraz ilerletsem iyi olacak…”
Bir müddet düşünceli bir şekilde baktıktan sonra boğazını temizleyerek suratına sert bir ifade yerleştirdi.



“Dev Hayalet Kral!”
diye avazı çıktığınca bağırırken çelik damarları yeniden kabarmıştı.



Bir ağız dolusu kan daha kusan kral Bai Xiaochun’a dönerek iç çekti.



“Sözünden dönüp beni üç klana teslim edecek, değil mi...?” Fakat o, aklından bunları geçirirken Bai Xiaochun’un sesi kulaklarında çınlamaya başladı.


“Dev Hayalet Kral, sen olabilecek en onurlu kral ve aynı zamanda bir yarı tanrısın. Ben, Bai Hao, alt tarafı Öz Formasyonda isimsiz, değersiz biriyim… Aramızdaki uçurum yerle gök kadar. Bizi kıyaslamak dahi imkansız. Hatta bu yaşananlar olmasa hayattaki yollarımız muhtemelen asla kesişmezdi.” Bai Xiaochun’un sesindeki acı ve derinlik kralı birazcık sersemletmişti.



Cai Klanı halkı bile suratlarında ciddi ifadelerle gözlerini Xiaochun’a dikmişti.



Bai Xiaochun eski günleri yad eder gibi boğuk bir ses tonuyla devam etmekteydi. “Başlangıçta küçük oyununa istemsizce dahil edilen bir piyondum. Bunun bir nezaket belirtisi olmadığının farkındayım. Ama bunun…  karmanın tohumları olduğunu biliyorum!



“Seni taş kaplumbağadan belki kinim, belki de açgözlülüğümden ötürü çıkarttım. Bir hata edip etmediğimi söylemek zor. Ama bunun da… karmanın sonucu olduğunu biliyorum!



“Karma. Karma! Gizemli ve tarifsiz bir şey… Tüm bunları unutalım gitsin… Şu anda Bai Hao’nun yapmayacağı tek bir şey var, o da sözünden ve seninle yaptığı anlaşmadan dönmektir, Dev Hayalet Kral!”



Bai Xiaochun’un sözleri kralı ürpertmişti; bu tarz şeyler söyleyeceğini hayatta hayal edemezdi. Üç klana teslim edileceğini sanmıştı.


Ama Bai Xiaochun bu noktaya kadar gerçekleşen her şeyi tarif etmiş ve sözleri pek çok açıdan samimi gelmişti. Dev Hayalet Kral gibi kurnaz bir ihtiyar bile elinde olmadan etkilenmişti. Sonuçta Bai Xiaochun’un söylediği her şey doğruydu. Normal şartlarda ikilinin yolları asla kesişmemeliydi… Ayrıca Bai Hao’yu tüm bu karmaşaya sürükleyen kişi kralın ta kendisiydi.


“Seni bir ay boyunca güvende tutacağımı söyledim… Seni terk etmeyeceğimi söyledim… Ve şimdi de şunu söylüyorum: ölüm dediğin nedir ki!? Dev Hayalet Kral, müsaadenle sana eski dostum diyeceğim! Eski dostum, bu sıkıntıdan canlı kurtulmayı başaramasak ve sonumuz Sarı Baharlar olsa bile seni tam bir ay boyunca koruyacağım!” Ardından parmağını şaklattı ve kafasını arkaya atarak kükrercesine bir kahkaha patlattı. Bu delilik ve takıntı dolu bir kahkahaydı. İfadesi, sözleri ve geri kalan her şey krala şok dalgaları misali vurmuştu!



Böyle hissetmeyeli çok uzun zaman olmuştu. Bu durumda bir terslik olduğunu ve bunun bildiği Bai Hao’yla ters düştüğünü fark etse de şu anki fiziksel ve duygusal durumundan ve yaşadığı sonsuz ihanetle beklenmedik hatalardan ötürü Bai Xiaochun’un samimiyetini kabul etmekten başka şansı yoktu!



“Bai Hao...”
dedi titreyen bir kalp ve taşan duygularla. Aslında şu anki duruma ulaşmasının altında pek çok faktör vardı ve acımasız Dev Hayalet Kral normal şartlarda içinde böyle sıcacık hisler belirmesine asla müsaade etmezdi.



Bunu kendisine sonuna dek sadık olan Dük Ölümtellalından bile her şeyi gizlemesinden anlayabilirdiniz.



Fakat Dev Hayalet Kralın bu duygu yüklü anı Cai Klanı deva başpapazının soğuk gözlerini çevirişi ve kükreyişiyle bozulmak üzereydi. “Ehh, öyleyse birlikte ölebilirsiniz!”



Ardından parmağını havada salladı.



Gümbürtüler eşliğinde Bai Xiaochun ve Dev Hayalet Krala bir saldırı atıldı. Xiaochun saldırıyı engellemek adına çabucak Ebedi Şemsiyeyi açtı. Fakat buna rağmen darbenin gücüyle kan kusarak geriye doğru sendelemiş, ağır yaralanmıştı.



“Bai Hao!!”
Kral, Bai Xiaochun’un saldırıyı engellemek adına kendisini önüne çekmeyişi karşısında sersemlemişti…



“Eski dostum, önceleri kendimi korumak için seni kullanma sebebim,”
dedi Bai Xiaochun görkemli bir şekilde, “ölümden korkmam değildi. Yo, seni bu durumdan kurtarmak için enerjimi saklamak istemiştim…” Tabii ki içten içe ne kadar da gerçekçi rol yapıyorum diye düşünüyordu.



“Çaresizliğe kapılma, eski dostum! Hala elimde birkaç numara var!” Gözleri keskin ışıklarla titreşerek yalnızca 300 metre arkasında beklemekte olan Cai Klanı yetişimcilerine döndü.



İçten içe homurdanıyordu. “Bu ihtiyar tilki bana güvensin diye cidden kan, ter ve gözyaşı döküyorum…” 



Ardından dişlerini sıkarak sağ elini salladı ve çantasından on bir katlı ruh güçlendirmenin altın ışıklarını taşıyan bir uçan kılıç çıkarttı.



Fakat işler bununla sona ermiş değildi. Kılıcı fırlatırken çantasından yeni büyülü nesneler çıkartmayı sürdürmekteydi. Her biri Yaban Arazilere vardıktan sonra elde ettiği nesnelerdi ve bir kısmı on bir katlı olsa da çoğu en fazla beş altı kat ruh güçlendirme geçirmişti. Yine de sayıları düzinelerceydi.



“PATLAYIN!!!”

 

#Ooo en sevdiğim, ruh güçlendirilmiş nesne patlaması! 
Bu arada bizimkinin oyunculuğu harika değil mi? Gerçekten bu oyunculukla bir ödülü hak ediyor. Ödülü de deva ruhu olacak inşallah. Neyse, bakalım bu tehlikeden de kurtulmayı başaracak mı, bir sonraki bölümde görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44246 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr