Bölüm 644 : Bir Sır!

avatar
3289 24

A Will Eternal - Bölüm 644 : Bir Sır!


Çevirmen : Clumsy 

 

“Senin!!” dedi Lu Shiyou sıkılı dişlerinin ardından. Reddetmek istiyor ama şu anda tattığı işkence normalde hapı yutan mahkumların tattığı işkenceyi aşıyordu…



Diğer mahkumlar içlerindeki baskıyı salamamanın verdiği acıyı tadarken Lu Shiyou, eşsiz doğasından ötürü o haplardan birini tüketememenin katlanılmaz acısını tadıyordu.



Bai Xiaochun birazcık utanmıştı; o bile yaptığı şeyin ahlaksızlık olduğunu hissedebiliyordu… Birinin kendine hakim olamadığı anı fırsat biliyor, kilit bir anda şantaj yapıyordu.



Gözlerini birkaç kez kırpıştırarak, “Konuş gitsin, olmaz mı? Bana bildiklerini söyle, ben de sana yeni bir hap vereyim…” dedi.



Lu Shiyou’nun bedenini yakan tüm o tutku, normalde qi geçitlerinde yankılanması gereken tüm o ateş gözlerinde toplanmıştı. Öyle ki bildiği her şeyi Bai Xiaochun’a anlatmadan önce yalnızca birkaç nefes direnmeyi başarabildi.


Karşılığında Bai Xiaochun da sözünden dönmedi. Sorularına aldığı cevaplardan sonra Lu Shiyou’ya Afrodizyak Hapını verdi. Hapı tüketen adamın teninin kıpkırmızı kesilişini izlerken de suratında tuhaf bir ifadeyle iç çekti.


“İlk defa böyle bir şey görüyorum. Sanırım Afrodizyak Hapı formülümü birazcık değiştirmem gerekecek.” Diye düşünüp Lu Shiyou’yu birazcık daha inceledikten sonra arkasını döndü.



Fakat tam hücreden çıkmak üzereyken Lu Shiyou delice bağırdı: “Yoldaş Daoist Bai, bekle! Ben… ben o haplardan bir tane daha istiyorum! Ben… doyuma ulaşmak üzereyim! Çok az kaldı! Bir tanecik daha ver, olur mu...?” 



Lu Shiyou fark edilir şekilde titriyor ve gözleri tarifsiz bir arzuyla ışıldıyordu.



Bu görüntü Bai Xiaochun’u tamamıyla sarsmıştı.



“Zaten üç hap aldın!! Kendini öldürtmeye falan mı çalışıyorsun? Fazlasının faydası dokunmaz!”



“Üç tanecik daha ver… Yoldaş Daoist Bai, sana yalvarıyorum, lütfen bana üç hap daha ver!!” Lu Shiyou Bai Xiaochun’un haplarının kendisi üzerinde bu kadar etkili olacağını hayatta hayal edemezdi. İçinde yanan ateş bir şekilde yetişim basamağında onarılma işaretleri doğurmuştu. Yetişim basamağı yok oldu olalı çaresizlik dolu bir hayat yaşıyordu, onu bekleyen tek şey ölümdü. Ama şimdi umudu vardı!



Fakat Bai Xiaochun bu talebi nasıl kabul edebilirdi ki? Sonuçta Yaban Arazilerdeydi, burada ilaç yapması da stokunu tazelemesi de mümkün değildi. Tıbbi hapları tükenince karanlık engizitör olarak saygınlığını koruması zor olacaktı.

 

“Mümkün değil, senin için o kadar hapı ziyan edemem.”



“Yoldaş Daoist Bai, ben… ben bir sır biliyorum. Bana üç hap verirsen o sırrı sana söylerim!”



“İlgilenmiyorum!”
diye yanıtlayan Bai Xiaochun arkasına dahi dönmedi. 




Sonra da bir adım daha atarak siyah sisin kenarına geldi. Fakat Lu Shiyou stresten kan çanağına dönen gözlerle ansızın bağırdı: “Dev Hayalet Şehriyle ilgili bir sır! Bu sırrı bilirsen bu şehirde yarı tanrı seviyesinin altındaki her şeyden korunabileceksin!”



Bunu işiten Bai Xiaochun yerinde durarak şüpheli bir şekilde Lu Shiyou’ya baktı.


Bai Xiaochun’un kendisine baktığını gören adamsa heyecan dolarak çabucak sırrın detaylarını açıklamaya başladı. Bai Xiaochun dinledikçe kalbi küt küt atıyor, gözleri çay tabağına dönüyordu.



“Ne dedin sen? Dev Hayalet Şehrinde yüzlerce ışınlanma portalı var, öyle mi? Çoğu şehir sınırlarındaki rastgele yerlere açılıyor? Ama şehirden on binlerce kilometre öteye ışınlanmak da mümkün?



“Ve kimileri tuzaklı? Hatta birinde bir golem var? Sadece bir kez ve bir tütsülük süre için çağrılabiliyor ama bir deva gücünde??”



Bai Xiaochun neredeyse kulaklarına inanamayacaktı. Kalbi küt küt atıyor, kanı damarlarında tam hızla akıyordu. Lu Shiyou ise sırrını açıklamaya devam ediyordu. Bai Xiaochun onun atalarından birinin büyü formasyonlarında ünlü bir büyük usta olduğunu ve Dev Hayalet Şehrinin inşasına dahil olduğunu öğrenmişti. Hatta o kişi, bizzat şehrin defansif büyü formasyonlarını yerleştiren kişiydi.



Tabii ki buna orijinal Dev Hayalet Kral tarafından zorlanmış ve ona şehrin formasyonunu yaratmaktan başka şans bırakılmamıştı. Vakıf olduğu bu sırdan ötürü proje biter bitmez öldürülebileceğini bilen adam da kendisine kaçış rotaları oluşturmuştu.



Şehrin inşası sırasında sağa sola tuzaklar yerleştirmişti. Büyü formasyonunun kendisiyse orijinal Dev Hayalet Kralın bile haberdar olmadığı ufak formasyonlarla doluydu.



Ne yazık ki bu meseleyi orijinal Dev Hayalet Kraldan gizlemesine rağmen öldürülmekten kaçamamıştı. Lakin ufak formasyonlardan oluşan ağla ilgili bilgi nesilden nesle aktarılmıştı.



Bu bilgiyi kendi nesline nasıl ulaştırdığı net olmasa da bu gerçek, orijinal Dev Hayalet Kral tarafından da dokuzuncu nesline kadarki krallar tarafından da keşfedilmemişti. Bu yüzden şu anki dokuzuncu nesil Dev Hayalet Kralın da bu gerçekten haberdar olmaması mümkündü.



Lu Shiyou, şehirdeki küçük klanların zenginliklerini talan etmesinin o formasyonları aktive etme amacı taşıdığını da açıklamıştı. O ışınlanma formasyonları çok eski olsa ve pek çoğu bozulsa da hala işe yarayanlar mevcuttu.


Ancak onları aktive etmek için çokça ruh ilacı gerekiyordu ve ne yazık ki Lu Shiyou yeterli ruh ilacını biriktirememiş, peşine takılan markiden de bu sebepten ötürü kaçamamıştı.



Ayrıca o formasyonları aktive etmiş olsaydı Dev Hayalet Kral da yakasını asla bırakmazdı.



Bu haberler Bai Xiaochun’un kalbinde şok etkisi doğurmuştu. Tabii ki şu anda doğruluklarını teyit etmesi mümkün değildi. Eğer doğruysa… Bai Xiaochun için önemi çok fazla demekti.



“Bu benim kaçış şansım olabilir! Bai Klanı peşime düşerse Şeytan Hapishanesinden çıkabildiğim sürece portalları kullanıp tamamıyla kaçıp kurtulabilirim!!” Heyecandan tir tir titreyen bir kalple düşüncelerini toparladı ve ışınlanma formasyonlarıyla konumları hakkında daha çok detay sordu. Kendisine verilen listeye göre toplam 371 formasyon söz konusuydu. Hepsinin kaydını tuttuktan sonra tedirgin haldeki Lu Shiyou’ya üç Afrodizyak Hapı fırlattı.



Lu Shiyou ise onları alır almaz ağzına fırlattı. Bir müddet sonraysa yüzü kıpkırmızı kesildi, önceden kapanan qi geçitleri açılmanın eşiğine gelirken de tir tir titremeye başladı. O noktada bu adamı sessiz tutmak adına öldürüp öldürmeme ikilemi Bai Xiaochun’un gözlerine bir tereddüt yerleştirdi.



Onu öldürmenin en güvenli yol olacağı kesindi. Sonuçta ışınlanma portallarıyla ilgili bilgi doğruysa bu bilginin dışarı çıkmamasını garantilemek çok önemliydi, aksi takdirde Bai Xiaochun için büyük bir tehlike doğardı.



“Acımasız ve ahlaksız bir herif. Kötü biri olduğu kesin. Aptal da değil. Tıbbi haplarımın onun için önemi ve söylediği şeylerin doğası düşünülünce eylemlerinin sonuçlarını düşünmemesi mümkün değil…”
Bu noktada Bai Xiaochun’un gözleri ışıldadı.



“Yalan söylüyor olmalı! Ne hain bir serseri ama! Hmph. Ehh, ben de aptal değilim…”
Kendisini Lu Shiyou’dan çok daha üstün hissederek beklemeye başladı, bu sırada adam bir bağırış eşliğinde birkaç kez ileri geri sallandı. Artık soluk soluğaydı ve bedeninden hem ter hem de kir dökülmekteydi.



Ardından gözleri yeniden odağına kavuştu ve Bai Xiaochun’a bakıp kıs kıs gülerek, “Uyanabileceğimi hiç düşünmezdim. Sırlarımı öğrendikten sonra beni öldüreceğini varsaymıştım.” dedi.



Tabii ki başka şansı yoktu. Hapların gözündeki öneminden ötürü biraz kumar oynamaya karar vermişti. Ayrıca Bai Xiaochun onu öldürseydi bile ışınlanma portallarını kullananları buna pişman edecek bir gizli silahı vardı.



“Ben öldürmeme sebebin bana konuşmak için bir şans daha tanımak, haksız mıyım, Bai Hao? Tamamdır, sana bir şey daha söyleyeceğim. O 300ü aşkın büyü formasyonunun 27 tanesi kullanmak için özel bir mühür işareti gerektiriyor. Ayrıca formasyonların çoğu şehirdeki diğer mekanlara bağlanıyor. Yalnızca bir tanesi… şehrin 50,000 kilometre dışına bağlanıyor!



“Bai Hao, Bai Klanına ihanet ettiğini ve Dev Hayalet Kralın emriyle hapsedildiğini biliyorum. Muhtemelen sen de en az benim kadar bu şehirden kurtulmak istiyorsundur. Bu yüzden vakti geldiğinde beni de yanına al. 27 kilitli formasyonu açıp seni şehrin dışına açılan portala götürebilirim!



“Bensiz hiçbir yere gidemezsin! Ve bu arada, şehrin dışına açılan portal da girmek için mühür gerektirenlerden!” Lu Shiyou’nun gözleri hilekarlıkla ışıldıyordu; Bai Hao’nun taleplerini kabul edeceğine tamamıyla emindi. Kaçma vakti geldiğindeyse onu öldürecek ve tek başına kaçacaktı.



“Başka şansım yok.” diye düşünüyor, kalbi açgözlülükle çarpıyordu. “O haplara ihtiyacım var ve Bai Hao’nun çantasında fazlasıyla olduğu kesin. Öyle ya da böyle ölecek!”



Tabii ki Bai Xiaochun salak değildi. Lu Shiyou’nun Afrodizyak Hapı konusundaki hisleri gereği hücreden çıkıp hap uğruna kendisini öldürmek isteyeceği açıktı. Ama Bai Xiaochun herhangi bir şey yapmadan önce duyduklarını teyit etmek istemişti. “O formasyonlara yalnızca özel bir mühürle mi ulaşılıyor?”



“Öyle!” dedi Lu Shiyou tatminkâr bir gülümsemeyle.


Bai Xiaochun ise tuhaf bir bakışla sorularını devam ettirdi: “İlginç. Demek mühür olmazsa takılıp kalacağım. İçeriden kırmaya çalıştığımda da bir tehlikeyle karşılaşacağımı varsayıyorum?” 



Lu Shiyou biraz şaşkın görünerek başıyla onay verdi.



Bai Xiaochun da önce birkaç kez gözlerini kırpıştırdı, sonra da temkinli bir şekilde, “Ve ah… senin tek yapman gereken formasyona girip onu aktive etmek, öyle mi?” dedi.



“Tüm bu sorular da neyin nesi?” diye bağırdı canı sıkılan Lu Shiyou. “Saçmalığı kes. Formasyonlara ulaşmanın tek yolu özel mühürler. İçeri girince tabii ki onları aktive edebileceğim!” Lu Shiyou Bai Hao’nun gözünü boyadığına tamamen ikna olmuş haldeydi. İkisinin hedefi de aynıydı ve iş birliği yapmaları gayet mantıklıydı. İş birliği yapmayı kabul etmezse de yeterince uzun yaşayacağını varsayarak bu sırrı onun planlarını mahvedecek şekilde başkalarına söyler, olur biterdi.


“Tüm bunlardan emin misin?” dedi Bai Xiaochun ışıl ışıl gözlerle.



“Tabii ki eminim!” diye yanıtladı kaşlarını çatan Lu Shiyou. Bir anda bu durumda bir tuhaflık olduğunu düşünmüş ama ne olduğundan emin olamamıştı.



Teyidini alan Bai Xiaochun en sonunda gülümsedi. Ve bu gülümsemeyi gören Lu Shiyou’nun suratı asıldı.



Lakin o hamlesini yapamadan Bai Xiaochun elini salladı ve adamın alnını delip geçecek bir rüzgâr gönderdi.



“Sen--” diyen Lu Shiyou gözlerine inanamıyordu. Söylediği onca şeyden sonra Bai Hao’nun kendisini öldüreceğini hiç düşünememişti…

 

#Ben de bizimkinin adamı öldürmesine şaşırdım. Genellikle kendisine saldırmayan birini öldürmezdi. Gerçi bu adam hem sapığın teki hem de fırsat bulursa kaplumbağamızı öldürmeye kalkacağı kesindi. Eh, bu ışınlanma sırrını da kimselere duyurmamak lazımdı. 
Bu arada bu bilgi çok iyi oldu. Eh yakında isyan çıkacağını ve bizimkine düşman olan klanların onu öldürmeye geleceğini biliyoruz. Bu sayede hapishaneden çıkmanın yolunu bulursak o formasyonları kullanıp şehirden kaçmamız mümkün olabilir. Tabii adamın söyledikleri doğruysa. Hadi bakalım neler olacakmış, bir sonraki bölümde görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr