Bölüm 614 : Baba Bai Küplere Biniyor

avatar
3607 16

A Will Eternal - Bölüm 614 : Baba Bai Küplere Biniyor


Çevirmen : Clumsy 

 

Deva Alemine, daha doğrusu gerçek Cennet-Daosu Ruhun Başlangıcına ulaşmadan önce hiçbir Ruhun Başlangıç uzmanını hafife alamazdı!



Belki Ruhun Başlangıcının ilk evrelerinde işi daha kolay olabilirdi ama şu anda bir seviye üzeriyle karşı karşıyaydı. Ruhun Başlangıcının ortasında olanlar genellikle sıradaki ilerleme için endişelenmektense kozlarını geliştirmeye vakit harcardı!


Klan şefi de bunun mükemmel bir örneğiydi. Ruhun Başlangıcının son evresine ulaşmak onun için imkânsız değildi. Ama buna odaklanmak yerine vaktini, kozlarını mükemmeliyete eriştirmeye harcıyordu!



Bai Klanı Ruh Simbiyozu da tam olarak buydu!



Klan şefi kinci ruhlar bedenine girer girmez canlı canlı tüketildiğini hissetmişti. Erişebildiği tüm gücü çekerek bu gizli büyüyle on binlerce ruhun gücüyle birlik olabilir, bedeni aracılığıyla yeri göğü sarsıcı bir güç salabilirdi!



Tabii böyle bir gizli büyü onun seviyesindeki biri için bile hatırı sayılır ölçüde tüketim gerektirirdi. Ama yine de öfkesine ve Bai Hao’yu lime lime etme arzusuna kapılarak tüm negatif açıları hiçe sayma kararlılığı bulmuştu.



“Gebereceksin!!”
diye bağırdı tam bir vahşetle. On binlerce sesin karışımı gibi gelen sesiyle gökte parlak ışıklar doğurmuş, ortalığı kuvvetli bir rüzgâr teslim almaya başlamıştı.



Bai Xiaochun’un ifadesi korkuyla titreşmekteydi. Bu noktada klan şefi bir insana benzemekten çıkmıştı.



“Ölme zamanı!!”



Klan şefi başını arkaya atıp kükrerken bir yandan da ellerini kaldırıp uçsuz bucaksız siyah bir sis çıkartarak devasa bir hayalet kafası doğurdu.



Kafa klan şefini kuşatırken şef ve kafa aynı anda Bai Xiaochun’a doğru uçmaya başladı.


İkisi yaklaşırken hava darmaduman oluyor, altlarındaki zemin dağılıyordu. Dağların çöküşüyle de 3,000 metre genişlikte bir krater açılmıştı.


Hayalet ve kurtların bağırışlarını andıran çığlıklar havayı dolduruyor, devasa kafadan bin bir türlü ses çıkıyordu.


“Geber!”



“Geber!!”



“Geber!!!”



Bai Xiaochun’un ifadesi ölümcül bir ciddiyetteydi, aynı anda yeni bir ardışık imgeyle su klonu da açığa çıktı!



An itibariyle üç klon gerçek benliği çevrelemişti. Ve akabinde her biri eşit yükseklikte seslerle, şok edici bir şekilde devasa kafaya dönerek bağırdı.


“Yaşayan Dağ Büyüsü!!”


Göğü patlayıcı gümbürtüler doldurmuştu!



Aynı anda Bai Xiaochun’un gerçek benliği irileşmeye başladı. Etrafında şekillenen bir sürü kayayla bedeni ortadan kalktı ve yerini 300 metre uzunlukta şok edici bir taş golem aldı!



Aslında tek bir taş golem söz konusu değildi…



Üç klonu da Yaşayan Dağ Büyüsünü kullanmıştı. Böylece ikinci, üçüncü ve dördüncü taş golem de açığa çıktı. Ardından dördü de yaklaşan klan şefi ve devasa kafaya doğru atıldı.



Dört taş golemin ortak saldırısı yeri ve göğü etkisi altına almış, devasa kafaya çarptıklarında doğan patlamaysa göğün en yüksek noktalarını ve yeraltı dünyasının en derinlerini sarsmıştı.



Zihin uçuklatıcı bir şok dalgası dört bir yana yayılmakta, on binlerce metreyi sararak dokunduğu her şeyi yok etmekteydi.



Devasa kafa anında yarısından fazla küçülmüş ve Bai Xiaochun ile üç klonu ağızlarından kanlar sıçrayarak sendelemişti. İşitilen seslerle birlikte taş golemlerin yüzeylerinde örümcek ağını andıran çatlaklar yayılıyordu. Bir müddet sonraysa tüm golemler parçalara ayrıldı.



Bai Xiaochun’un gerçek benliği ve klonları geri çekilirken klan şefi devasa kafanın içerisinden uğursuz bir kahkaha patlattı.



“Başka ne numaran var, seni hain piç!?!?”
Kahkahası çınlamaya devam ederken de hayalet kafası delilik, öldürme güdüsü ve yoğun bir öfkeyle birlikte Bai Xiaochun’a savruldu.



Klan şefi tüm gücünü kattığı tek bir darbeyle Bai Xiaochun’un işini bitirmeye çalışıyor gibi görünüyordu!!



“Üç klonun bile bu gizli büyüyü yenmeye yetmeyeceğini nereden bilebilirdim ki?”
Gözleri kararlılıkla ışıldayan Bai Xiaochun derin bir nefes alarak kullanmamayı umduğu bir şeyi kullanmaya karar verdi.



Dövüşün ilerleyişine ve herhangi birinin müdahale etmeyişine bakılırsa deva başpapaz gerçekten de ortalıkta yok demekti.


Diğer klan üyeleri de kendisini kovalıyor olmalıydı ama hiçbiri klan şefi kadar delirmemiş veya onun kadar hızlanamamıştı.


“Mantıklı; herhangi birinin benden klan şefi kadar nefret ettiğini sanmıyorum…”



Düşüncelerinde bu noktaya varan Bai Xiaochun bir an olsun tereddüt etmedi. Titriyor olsa da gözleri yoğun bir mücadele arzusuyla, içgüdüsel bir istekle ışıldıyordu ve kaçınması imkansızdı.



Onun Daosu sonsuza dek yaşamaktı ve dövüşmekten, öldürmekten hoşlanmazdı. Hatta ölümden korkardı. Çoğu zaman mücadeleyi kızıştırmak gerekmese de bazen yaşamaya devam etmek istiyorsan ölümüne dövüşmen gerekirdi. Kalbinde yer alan korkuya rağmen dişlerini sıkıp dövüşmek şimdiden doğasının bir parçası halini almıştı.



“Bırak değersiz bir Ruhun Başlangıç ortası yetişimcisini, bir deva bile beni öldürmeyi başaramadı!!” İki elli bir büyü hareketinin ardından bir ardışık imge daha kendisini gösterdi. Bu defa gelen dördüncü klondu, yani toprak klonu!



Artık gerçek benliği dört klonla çevrelenmiş, her yanında bir klonla gök gürültüleri doğuracak, toprakları sarsacak bir formasyon elde etmişti.



Klan şefi bu manzara karşısında soluğunun kesilmesinin önüne geçemedi ve suratı anında asıldı. Fakat hemen ardından dişlerini sıktı ve kendi ölümü veya yaşamı umurunda değilmişçesine uğursuz bir sırıtış taşıyan koca ruh kafasını Bai Xiaochun’a gönderdi.


Bai Xiaochun iç çekerek mırıldanmaktaydı: “Bai Hao, Ustanın babana bir ders verme, ona ikiniz arasındaki hayal edilemez farkı öğretme zamanı geldi!”



Derin bir nefes aldı ve hem kendisi hem de dört klonu bir orkestrayı yönetirmişçesine ellerini kaldırdı.



“Bataklık…”


Gerçek benliği ve klonlarının aynı şeyi yapışıyla tam 30,000 metrelik bir alan bataklığa çevrilmişti!



Etraf yoğun bir su buharının etkisi altına girmiş, toprak gevşemeye başlamıştı. Sis yapılandıkça kaotik, ilkel zamanlara ait bir aura da ortalığı doldurmaktaydı!



30,000 metrelik alan Yaban Arazilerden ayrılıp kendine ait bir boyuta çevrilmiş gibi görünüyordu. Klan şefinin gözleri bir kez daha irileşmiş, beti benzi atık suratına da nahoş bir ifade yerleşmişti.



O bir adım dahi yaklaşma fırsatı bulamadan gözleri ışıldayan Bai Xiaochun ellerini acımasızca indirdi. Aynı anda dört klonu da birebir aynı şeyi yaptı.



“… Krallığı!!”



BOOOOOOM!


GÜÜÜÜÜMMMMM!!



PATTT PATTT!!!



Hemen hemen kalp atışını andıran bir ses her yanı kaplamış, gök solgunlaşmış, araziler sarsılmıştı. Sivri uçlu şeyler beliriyor, zeminden şok edici bir şekilde yükseliyordu!


O sivri şeylerin altındaysa görüntüsü bile insanın kalbini ürpertmeye yetecek büyüklükte beş dağ yatıyordu!



O simsiyah, kıvrımlı dağlar, Bai Xiaochun’un hayat özü ruhu olan yaratığın pençeli elinden başka bir şey değildi!!


Bugüne dek tüm el asla kendisini gösterememiş, yalnızca pençeler açığa çıkmıştı. Klan şefinin hangi gizli büyüyü salmaya çalıştığının önemi yoktu; bu yaratığa kıyasla dolunayın altındaki bir ateş böceğinden farksızdı.



Etkisi altına girdiği derin dehşet yüzünden bedenen titriyor ve çığlıklarını bastıramıyordu. Uzun yetişim yıllarında, bir deva başpapaz karşısında bile böylesi bir hayret ve dehşet tatmamıştı. Göğsü adeta bir mengene tarafından kıstırılmış, tattığı korkunç farkındalıkla gözleri irileşmişti…



Şu ankinden daha güçlü kozları olsa dahi bu devasa pençenin ardındaki yaratığın ellerinde ölmekten kurtulmasına imkân yoktu!


“Yo… Burada ölemem!!” diye çığlık atarken aurası tam bir kaosa sürüklenmişti. Bai Xiaochun’a saldırma teşebbüsünü tamamen terk ederek kaçmak adına arkasını döndü.



Kalbini saran dehşet kabuslara aitti. Hain oğlunun bu kadar güçlü olacağını nereden bilecekti ki? Klan şefine bile saf dehşeti tattıracak güçte çıkmıştı!



“Sen Bai Hao olamazsın!! Klanın büyü formasyonu fark etmemiş olsa da ben senin o olmadığını biliyorum!!” Ölümün gölgesi üzerine öyle bir çökmüştü ki tüm gücünü çekmiş, kaçma arzusuyla yetişim basamağını ve ömrünü dahi yakmaya başlamıştı!!


Çünkü kaçmazsa ölecekti!


Fakat ne kadar hızlı ilerlerse ilerlesin o yaratığın pençesinin hızına yetişemezdi!

 

#Bu bataklık krallığındaki yaratığın tam olarak gözükeceği günü iple çekiyorum. Daha dört klonuyla elini bile çıkartamıyor, tamamını çıkartması için bayağı bayağı güçlenmesi lazım herhalde. 
Bu arada yaratık demişken aklıma Karayağız geldi. Çok özledim sütyen çalan keratayı yaaa!
Neyse onu bunu bırakalım da klan şefi amcamız gerçekten ölecek miymiş yoksa ani bir değişiklik olabilir miymiş bir bakalım, okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44261 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr