Bölüm 597 : Yasanın Esiri!

avatar
3327 17

A Will Eternal - Bölüm 597 : Yasanın Esiri!


Çevirmen : Clumsy 

 

Ne kadar da şok edici!!



Tüm ağızların sessizleşmesi kısacık bir an almıştı… Kimileri Bai Hao’yla dalga geçmiş, kimileri kahkahalarla gülmüştü. Kimileri sıkkın bir şekilde izlemiş, kimileri de heyecanın tadını çıkartmıştı. Fakat an itibariyle herkes birer heykel gibi şaşkınlık içerisinde kalakalmıştı.



Vakit ilerledikçe insanlar toparlanmaya başlıyor, soluk alıp verişler işitiliyordu. Beşinci genç leydi ve Bai Lei bariz şekilde hayretler içerisindeydi ve Bai Xiaochun’a bakarken gözlerine inanamıyorlardı.



Sessizlik kısacık bir sürenin ardından sona ermiş ve tüm klanda büyük bir kargaşa kopmuştu. İnsanlar ayağa sıçrıyor, Bai Xiaochun’a şok ve farklı karmaşık duygularla bakıyordu. O ifadeler çok geçmeden takdire çevrildi.



“O yanıt… diğer tüm yanıtları aştı!!”



“Cennetler! Bu gerçekten Bai Hao mu? İşe yaramaz, acınası Bai Hao? Kendi dünyası olacak ha… bu… bu tip bir cüret, dağlara ve nehirlere hükmedebilecek bir cüret… Böyle bir şey mümkün mü ki?!?!”

 

“Bir dünya, koca bir dünya… Öyle olmalı! Doğru yanıt bu olmalı!!”



“Nasıl… bu nasıl mümkün olabilir?!?!”
 



Bai Xiaochun tüm o ilginin odağı olarak öylece duruyordu. Fiziksel olarak çok etkileyici olmasa da kendisini yansıtışında lakayt, hatta üstün bir hava vardı. Artık hiç kimse Bai Qi’ye bakmıyordu. Bai Xiaochun’un sözleri onu bütünüyle gölgede bırakmış, tüm ihtişamı çalınmıştı. Bai Xiaochun tamamıyla göz alıcıydı, başından beri tüm ihtişam ona aitmiş gibiydi.



Bai Qi’nin suratındaki kan çekilmekteydi ve itiraz etmek istese de söyleyecek bir şeyi olmadığını anlaması çok sürmemişti. Az önce verilen yanıtı işitince fark etmişti ki bir şekilde bildiği üzere… o yanıt doğruydu!!


Bu farkındalığında yalnız değildi. Klan kıdemlileri de bariz şekilde etkilenmiş ve Bai Xiaochun’a hayret dolu ifadelerle bakmaya başlamıştı. Hatta bir kısmı şaşkınlıkla ayağa kalkmaktaydı.



Adalet İşleri ulu kıdemlisi titriyor, dudakları şokun etkisiyle kıpırdıyordu. Gözlerinde bir kehanet ışıltısı görünüyordu, solukları kesik kesikti; yetişim basamağı bile istikrarsızlaşmıştı.



Suratında az önce mükemmel bir aydınlanma yaşadığını anlatan bir ifade vardı, artık her şeyi daha net görüyor gibiydi. Çok geçmeden heyecanı da etkisini göstermeye başladı.



En derinden sarsılanlarsa Madam Cai ve klan şefiydi. Klan şefi ne düşüneceğinden emin değildi. Lakin Bai Hao’nun ihtişam saçışını görmek onu biraz olsun memnun etmemişti. Aksine içinde bir öfke kabarmaktaydı. Ona kalırsa baktığı şey içinde öldürme güdüsü doğuran, evlatlığa yakışmayan bir oğuldan ibaretti.



Bai Hao sıra dışı oluşunu kanıtladıkça klan şefi, suratına bir tokat indiğini hissediyordu. Bai Xiaochun’a bakan gözlerindeki öfke ateşleri barizdi. Ancak hızlıca kendisini toparladı; sonuçta o, klan şefiydi.



O öfkesini bastırmayı başarsa da Madam Cai bunu hiçbir şekilde başaramıyordu. Bai Xiaochun’un tek bir yanıtı tüm durumun altını üstüne getirmiş, Bai Qi’nin ihtişamı bütünüyle çalınmıştı. Bai Qi’nin betinin benzinin attığını gören kadının kalbi acıyordu ve Bai Hao’ya yönelik nefreti daha da büyümüştü.



“Tam bir saçmalık!”
diye bağırdı. “Bai Hao, seni yüzsüz or*spu çocuğu, kapa şu lanet olasıca çeneni! Adamlarım, şu piçi buradan götürüp bedenen ve ruhen öldürün!!” Madam Cai aklını tamamen yitirmişe benziyordu. Alandaki klan korumalarının çoğu bu emirlere uyup uymama konusunda tereddütteydi fakat ufak bir kısmı dişlerini sıkarak Bai Xiaochun’a doğru ilerlemeye başlamıştı.


Ancak Bai Xiaochun o anda suratını Madam Cai’ye çevirerek dedi ki: “Buradaki tek yüzsüz sensin! 



“Bu bir Bai Klanı seremonisi ve ben de Bai Klanının bir ferdiyim. Sadece ulu kıdemlinin sorduğu bir soruyu yanıtladım. Ne cüretle seremoniyi bozacak kadar ileri gidersin! Daha yüzsüz olabilir miydin acaba?!



“Klan Şefi, bu kadında Bai Klanı kanı yok. Olsa olsa yarım klan üyesi sayılabilir. Ve buna rağmen tüm klan üyelerinin ve sevgili atalarımızın ruhlarının varlığında deli gibi davranmaya cüret ediyor! Klan seremonimize saygısızlık ettiği için klan kuralları elverdiğince ve anında cezalandırılmasını talep ediyorum. Klan Şefi, bu kadın kesinlikle idam cezasına çarptırılmalı!” Bai Xiaochun çok sıkı bir argümanla karşı saldırıda bulunmuş, acımasız ama tamamen adil sözler sıralamıştı. Hiç kimse bu sözlerde bir hata bulamazdı.



Bai Qi ve Madam Cai’den hoşlanmayan yan soy üyeleri anında ışıl ışıl gözlerini Bai Hao’ya çevirmişti, onu ilk defa görüyor gibi bir halleri vardı.



Bai Lei meraklı bir ışıltı taşıyan gözlerle bakıyordu, gidip ona kendini tanıtma dürtüsüne kapılmıştı. Beşinci genç leydi de şoktaydı ve suratına benzer bir ifade yerleşmişti.



Hatta Bai Xiaochun’a ışıl ışıl gözlerle bakan klan kıdemlileri bile mevcuttu.



Bai Xiaochun’un sözlerindeki öldürme güdüsüne karşılık ifadesi titreşen Bai Qi, göğsü öfkeyle inip kalkarak kükredi: “Ne cüretle üstlerini gücendirmeye kalkarsın, Bai Hao! Sen--”



Lakin o cümlesini sonlandıramadan Bai Xiaochun ona dönüp bağırmaya başladı: “Kapa çeneni!


“Benim damarlarımda Bai Klanı kanı akıyor ve bu da beni geri kalan herkes gibi bir klan üyesi yapıyor. Buraya atalarıma adaklar sunmaya geldim ve ulu kıdemlinin sorusuna yanıt vermekten öte bir şey yapmadım. Cüret, diyorsun ha? Tabii ki cüret edeceğim! Atalarımızın görmek istediği şey tam da bu! Klanımız için ayağa kalkma cüreti!



“Üstlerimi gücendiriyorum, ha? Klan kurallarımızın dokuzuncu fıkrası tam olarak bundan bahsediyor! Atalara adak sunulurken tüm soyların tüm klan üyeleri rütbelerinden bağımsız hale gelir. Peki seremoni sırasında gerçek üst kimdir? Atalar! Bai Qi, bana bu kadının Bai Klanının atalarından biri olduğunu düşündüğünü söylemeyeceksin herhalde? Unutma ki onun soyadı Bai değil, Cai!


“Bu yüzden burada atalarını gücendiren biri varsa o da sensin, Bai Qi!!”
Bai Xiaochun’un çarpıcı sözleri Bai Qi’ye kılıç gibi saplanmış, zihni uyuşan genç adam geriye doğru sendelemişti. Karşılık vermek istiyor olsa da yapabildiği tek şey bir ağız dolusu kan kusmaktı.


“Bai Hao! Sen…”



Herkes tam bir sessizlik içerisinde olup bitenleri izlerken Bai Xiaochun sert suratlı klan şefine dönerek kollarını kavuşturdu ve eğildi.



“Klan Şefi, birincisi, bu kadını atasal adakları böldüğü için cezalandırmanızı talep etmek zorundayım. Atalarımızın huzurunu kaçırdığı için bedenen ve ruhen öldürülmeyi hak ediyor! İkincisi, atalarımızın kimliğini karıştırarak bir evlada yakışmayan bir harekette bulunduğu için Bai Qi’yi de cezalandırmanızı talep etmek zorundayım. Belli ki kendi soyadı olan Bai’yi unutmuş ki bu tam bir sadakatsizliktir. Onun gibi evlatlığa yakışmayan, sadakatsiz ve saygısız kişiler Bai Klanı üyesi olmayı hak etmiyor!” 



Bai Xiaochun’un gök gürültüsünü andıran sesi tüm klan üyelerini fark edilir şekilde sarsmıştı. Klan kuralları doğrultusunda düşmanlarının öldürülmesini isteyeceği tek bir kişinin dahi aklına gelmezdi. Hiç kimse tepki veremiyor, pek çok klan üyesi ne düşüneceğini bilemiyordu. Çoğunun nazarında dünya bir anda tersine dönmüştü.


Diğer iki klanın temsilcileri de derinden sarsılmıştı, bilhassa Cai Klanı üyesi son derece memnuniyetsizdi ve Bai Xiaochun’a oldukça ciddi bir ifadeyle bakmaktaydı. Bai Xiaochun’un niyeti açıktı ve el altından bir kurnazlık söz konusu değildi; bu apaçık bir saldırıydı! Ayrıca klanın diğer soyları için de bir fırsat doğmuştu ve bu, diğer iki klanın temsilcileriyle Dev Hayalet Şehri elçisinin de son derece ciddiye aldığı bir şeydi.



Klan kıdemlileri birbirine bakmaya başlamıştı. Ba Klanı iç işleri oldum olası sarsıntılıyken şimdi yan soylar için altın niteliğinde bir fırsat doğmuştu.



Herkes durumu ölçüp biçerken Bai Qi’nin kan kustuğunu gören Madam Cai ansızın daha da çığırından çıktı.



“Canına mı susadın seni küçük or*spu çocuğu!?!? Adamların, onu hemen öldürün!!” Madam Cai öfkesine yenik düşerek bizzat saldıracakmış gibi havalanmıştı. Bu sırada klan kıdemlilerinin gözleri ışıldıyordu ve her an atlayıp müdahale etmeye hazırlardı. Fakat o esnada klan şefi elini önündeki masaya geçirdi.



Çıkan kuvvetli patlama sesiyle birlikte masa un ufak olmuştu.



“Kapa çeneni!”
diye kükreyen adam parmağını şaklatarak Madam Cai’ye bir güç tufanı gönderdi ve kadının ağzından kanlar fışkırarak havada sendelemesine yol açtı.



“Şu kadını gözaltına alın!”
derken dişlerini sıkıyordu. Ve ansızın birkaç klan koruması aceleyle öne atılarak Madam Cai’yi sürüklemeye başladı.



Ardından Klan şefi, gözlerindeki öldürme güdüsünü gizlemeye gerek duymadan sert bakışlarını Bai Xiaochun’a çevirdi. “Şimdi mutlu musun?!”



Bai Xiaochun Madam Cai’nin sürüklenişini izledikten sonra öfke içerisindeki klan şefine yeniden döndü ve geri çekilmeye niyeti olmadığını gösterip kollarını kenetleyerek, “Genç Bai Qi de evlatlığa yakışmayan, sadakatsiz ve saygısız hareketlerinden ötürü cezalandırılmayı hak ediyor!” dedi.



“Yeter!”
diye bağırdı klan şefi. Klan şefi olduğu günden bu yana ilk defa böyle bir şey yaşıyordu. Bir şeye zorlanma hissi sinir bozucuydu ve Bai Hao’yu öldürme arzusu hiç olmadığı kadar güçlenmişti. Hatta yan soylardan korkuyor olmasa muhtemelen onu anında, oracıkta öldürürdü! “Onun ölmesini istiyorsan atasal arazide kendin öldürürsün.” 



Bai Xiaochun hiçbir karşılık vermedi. Ama içten içe soğuk kahkahalar atıyordu.



Bai Qi ise Bai Xiaochun’a öfkeli bakışlar atıyordu fakat onu daha fazla konuşma konusunda kışkırtmaktan korktuğu ortadaydı. Annesi cezalandırılmak için sürüklenmişken ve babasının tepesi atıkken yapabildiği tek şey dişlerini sıkmak ve Bai Hao’yu atasal arazide öldürmek için elinden geleni yapacağına yemin etmekti!



Tabii ki bu saatten sonra atasal adak seremonisine devam etmek uygun olmayacaktı.



“Seremoni sona erdi!” diyen klan şefi parmağını şaklattı.



Lakin o noktada o ana dek gözleri kehanet ışıltılarıyla parıldayan Adalet İşleri ulu kıdemlisi Bai Xiaochun’a dönerek, “Durun bir dakika. Bai Hao, lütfen açıklamalarına devam et. Otuz kat ruh güçlendirmeyle yeni bir dünya yaratılacağı fikrine nereden eriştin?” dedi.


İfadesi içten, sözleri sakin bir havadaydı. Belli ki Bai Hao ve klan şefi arasındaki gerilim umurunda bile değildi.



İşin doğrusu Adalet İşleri ulu kıdemlisi olarak ona sorun yaratabilecek kişiler başpapaz ve Disiplin Kurulu ulu kıdemlisinden ibaretti. Klan şefiyse… onu zerre kadar ilgilendirmiyordu.



Klan şefinin ifadesi daha nahoş olamazdı. Bugün yaşananları asla unutamayacaktı. Fakat Adalet İşleri ulu kıdemlisini kışkırtmayı göze alamazdı, bu yüzden yerine oturup öfkesini bastırmak zorunda kaldı. Dişlerini sıkışı ve attığı bakışlarsa Bai Hao’ya yönelik hislerini apaçık anlatıyordu.

 

#Oh bu bölüm içimin yağları eridi. Bizimki konuştukça kalkıp göbek atasım geldi 
Kadını da sürükleye sürükleye götürdüler ama öldürmezler herhalde? Yine de bu aşağılanma ona yeter. Bai Qi'nin icabına da artık atasal arazide bakılacak. 
Hadi okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44332 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr