Bölüm 579 : ***

avatar
3705 16

A Will Eternal - Bölüm 579 : ***


Çevirmen : Clumsy 

 

Li Feng gitmek yerine Karadağ Kabilesinde kalmayı seçmiş, Bai Xiaochun’un yanındaki yerini alarak cehennemden ve derin sulardan geçmesi gerekse dahi onun her talebine koşmaya başlamıştı.

 

Böylelikle Zhou Yixing’in üzerinde büyük bir baskı doğuruyor, içindeki şevki ve kararlılığı da perçinliyordu.

 

Bai Xiaochun ise Li Feng’i uzaklaştırmamıştı, aksine iki kişinin üzerine titremesinin verdiği harikulade hissin tadını çıkarmaktaydı.

 

“Ai. Cidden fazla harikayım. Nereye gitsem insanlar önümde secde ediyor. Bu muameleyi reddetmek cidden zor. Sanırım çok narinim.” Tabii ki vahşiler Bai Xiaochun hakkında daha fanatik olmaya, ruh yetişimcileriyse ona bir çeşit tanrı muamelesi göstermeye başlamıştı.

 

Kabile Bai Xiaochun’un taleplerini yerine getirmek için tüm enerjisini harcıyor, Xiaochun da bunu harika buluyordu. Aynı zamanda onlara ruh ilacı sözü verdiğini de unutmuş değildi.

 

Fakat bu görevden önce yapılması ve ertelenmemesi gereken çok önemli bir şey vardı. Hemen o gece üç klonunu karanlıkta nöbet tutmaya göndermiş, sonra da mağarasını pek çok kısıtlayıcı büyüyle mühürlemişti. En sonunda da bağdaş kurarak dikkatlice maskesini çıkarttı.

 

Maske çıkar çıkmaz çekinerek etrafına baktı. Dışarıdaki klonları da aynı şeyi yapıyordu. Hepsi etrafın temiz olduğundan emin olduğundaysa rahat bir nefes alabildi.

 

“Artık on bir renkli ateş yaratabildiğime göre maske üzerinde ruh güçlendirme yapıp mührü kaldırarak kendi mührümü koyabilir miyim diye bakma zamanı geldi!

 

“Bunu yapabilirsem hiç kimse maske sayesinde beni bulamaz!” Gözleri ışıldayarak kaplumbağa tavayı çıkarttı ve tek renkten on bir renge dek her şeyi hazırladı. İlk on ruh güçlendirmeyi tamamladıktan sonraysa tavaya on bir renkli ateşi ekledi.

 

Hemen hemen aynı saniyede tavada ışıldayan altın rengi ışık tüm mağarayı doldurdu. Altın ışığın içerisinde yankılanan enerji Bai Xiaochun’u tamamen sarsmıştı.

 

Neyse ki bu ilk on bir renkli ateş kullanışı değildi; sınavın illüzyon dünyasında da aynı şeyi gerçekleştirmişti. Bu yüzden qi’sini düzenledi, zihnini sakinleştirdi ve kaplumbağa tavanın tüm altın ışıkları çekmesini bekledi. Doğru zaman geldiğinde de maskeyi tavaya yerleştirdi.

 

“Kesin işe yarayacak!” Maske çok önemliydi, o yüzden tabii ki gidişat konusunda çok endişeliydi. Gözlerini maskeye dikmiş, altın ışıklar iyice göz alıcı ve uçsuz bucaksız bir hal almış ve altın sicimler şeklinde maskeyi sarmaya başlamıştı.

 

Ardından o sicimler kaynaştı, mağarayı bütünüyle sarmaladı ve mağarada derin gümbürtüler yankılandı. En sonundaysa maske gözlerinin önünde… erimeye başladı!!

 

Kısacık bir süre içerisinde maske hoş bir aroma yayan süt beyazı bir sıvıya dönüşmüş ve o kokuyu azıcık içine çekmek bile Bai Xiaochun’u canlandırmıştı.

 

“On bir kat ruh güçlendirme objeyi özüne döndürüyor. Yaprak ağaca dönmüştü, bu maskeyse… bir damla öz sıvısı oldu.” Süt beyazı sıvı hafif ışıklar saçan bir inciye dönüşmekteydi. Ve şok edici bir şekilde o incinin yüzeyinde… altın bir dizayn mevcuttu!!

 

Kaplumbağa tava kararırken Bai Xiaochun’un tedirginliği artmaktaydı. En sonunda inciyi aldı, içerisindeki illüzyon güçlü aurayı sezebiliyordu.

 

Tek başına o aurayı sezmek bile illüzyon bir dünyayla çevrelendiğini hissetmesine yol açmıştı. Artık mağarasında değil de ölümsüz dağlarla, ruh çiçekleriyle ve gizemli sislerle dolu bir cennetteymiş gibiydi. Bunun gerçek olup olmadığını anlamak imkansızdı.

 

Neyse ki bu hissiyat çabucak silindi ve hislerine yeniden kavuştu. Sonra da şüpheli bir şekilde avcunda tuttuğu inciye baktı.

 

“Bu şeyin illüzyon gücü maskeyi fazlasıyla aşıyor!! Muhtemelen zamanla fark edeceğim pek çok farklılığı daha vardır.” Kalbi deliler gibi atarak inciyi incelemeye devam etti, üzerinde bir mühür olmadığından emin olunca da kendi mührünü işledi.

 

Böylece beyaz inci titreşerek kendisiyle arasında bir bağlantı doğurdu.

 

“İşe yaradı! Daha önce maskeyle böyle bir bağ hissetmemiştim!” Bai Xiaochun içten bir kahkaha atarak inciyi alnına bastırdı ve inci, Cennetkarışı Dharma Gözünde yitti. Bir an sonraysa Xiaochun’un yüz hatları bulanıklaştı ve yerini Bai Hao’nun suratı aldı.

 

O noktada maskesinin sağladığı kılık değişiminde en ufak bir hata yoktu. Ne ruh dalgalanmaları ne de başka bir açıdan Bai Xiaochun olduğuna dair bir kanıt taşıyordu.

 

Eskiden yarı tanrı gibi kudretli figürler maskenin yol açtığı birtakım anormallikleri fark edebilirdi. Ama artık yarı tanrılar bile bu işi çözemezdi.

 

Bu esnada, Bai Xiaochun’un maskeyi inciye dönüştürüp eski mührünü kendisininkiyle değiştirdiği sırada, Yaban Arazilerin derinliklerindeki bir noktada, bir şey yaşanmıştı.

 

O noktada eşsiz büyüklükte, tamamen altın, şok edici bir şehir bulunmakta, altın bir ejderhayı andıran şehirden her şeyi aşan yoğun bir baskı yayılmaktaydı.

 

O şehir… Baş İmparator Şehrinin ta kendisiydi!

 

Baş İmparator şehrinin tam ortasında, içinde kendi şehrini barındırır gibi görünen bulutlarla kaplı bir alan vardı. İşte orası da… imparatorluk sarayıydı!

 

Sarayın içerisindeki abartılı şekilde döşenmiş salondaysa bağdaş kurmuş şekilde meditasyon yapmakta olan yaşlı bir adam bulunmaktaydı. Lüks kıyafetler içerisindeki adım öfkelenmediği zamanlarda dahi tehdit edici görünen tiplerdendi. Son derece yüksek bir pozisyon sahibi olan bu adam tek bir sözüyle on binlerce kişinin kaderini belirleyebilirdi.

 

Yetişim basamağı fazlasıyla muammalıydı ve uzaklardan bile ilahi, tanrısal bir varlık olduğu anlaşılıyordu!!

 

Mührün maskeden silindiği saniyede adamın gözleri açılmış, altın ışıklar yayılmıştı. O gözlere bakan herkes iliklerine dek sarsılırdı. Yaşlı adamın yetişim basamağı dalgalanmalarının yayılışıyla tüm imparatorluk sarayı sallanmaya başlamıştı.

 

“Gitti…” diye mırıldanan adam kaşlarını çattı. Bir an sonraysa elini salladı, salonun ana kapısını sessizce savurup açarak önünde eğilip içeri meyil eden orta yaşlı bir adamı gözler önüne serdi.

 

“Ulu CennetEfendisi, ekselansları az önceki yetişim basamağı dalgalanmalarınız karşısında irkildi. Mütevazı hizmetkarınızdan gelip öfkenizi neyin uyandırdığını öğrenmemi talep etti…”

 

“Ekselansları biraz fazla gergin görünüyor.” diye yanıtladı yaşlı adam. “Şimdi düşündüm de inzivaya çekilip meditasyon yapması için harika bir zaman. Böylece yetişimini biraz daha arttırıp cesaret toplayabilir. Ekselanslarının hemen şu anda on yıllığına inzivaya çekileceği emrini ilet.” Yaşlı adam bu sözlerin ardından gözlerini kapattı.

 

Bu sırada Dev Hayalet Şehri yakınlardaki Bai Xiaochun, Karadağ Kabilesinde halinden memnun şekilde üç klonunu geri çağırmış, bir müddet ruh istifleyen pagodasını inceledikten sonraysa çokça kinci ruh çıkartmıştı.

 

Ardından elini sallayıp parmaklarını birleştirerek bir yerçekimi kuvveti doğurdu, ruh bulutlarını avcunda birleştirdi. Ruhlar tek renkli ateşe çevrilirken kollarını yaydı, ateşi bir kristal parçası gibi görünecek şekle dönüştürdü.

 

“Demek ruh ilacı bu, ha?” diyerek kristali kavrar kavramaz içerisindeki ruh dalgalanmalarını hissedebilmişti. Sonrasında kristali daha yakından incelemeye koyuldu.

 

“Gayet basit görünüyor. Tek zorluğu ateşte kaç renk olacağında yatıyor… Yani sadece ateş yaratabilenler ruh ilacı üretebiliyor. Acaba… gerçek ilaç üretme teknikleriyle ruh ilacı daha da iyi kılınabilir mi?” Biraz düşündükten sonra bir hap fırını çıkartarak ruh ilacını içeri attı ve bildiği ilaç üretme yöntemlerine başvurdu.

 

Fakat hiçbir şey yaşanmadı. Birkaç tıbbi hap çıkartıp ruh ilaçlarıyla birleştirme yoluna da gitti. Hatta bir miktar bitki bile ekledi ama nihayetinde bir sonuç elde edemedi.

 

“Ehh, işe yaramadı. Ruh ilacına birazcık tıbbi sis ekledi ama bu da pek bir işe yaramaz. Kesinlikle yetişime fayda sağlayabilecek şeylerin israfı. Değmez… Ama zehirli elementler ekleyerek etkiyi birazcık arttırabilirmişim gibi görünüyor.” En sonunda pes etti. Yazık olsa da gerçekten ruh ilacında hatırı sayılır bir değişikliğe yol açamıyordu. Bu ufacık değişiklikleriyse yalnızca büyükusta simyacılar fark edebilirdi. Yaban Arazilerin tıbbi bitkilerden yoksun olduğu düşünülünce de öyle olması son derece mantıklıydı.

 

 Bölüm 579 : Maskeyi Yeniden Mühürleme!

#Ben maskeyi verenlerin bu kadar büyük bir oluşumdan olacağını düşünmemiştim açıkçası. Gözümde böyle daha gizemli, daha başıboş bir topluluk vardı. İmparatorluk şehrinde bir etki uyandırması beni şaşırttı. Bahsi geçen yaşlı kişi ve 'ekselansları' tam olarak kimin nesi, maskeyle nasıl bir bağlantıları vardı, amaçları neydi ve benzeri soruların cevaplarını da çok merak ediyorum. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44308 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr