Bölüm 566 : Ruh Büyücülüğüyle Ruh Güçlendirme Özünde Aynı!

avatar
4036 18

A Will Eternal - Bölüm 566 : Ruh Büyücülüğüyle Ruh Güçlendirme Özünde Aynı!


Çevirmen : Clumsy 

 

Bai Xiaochun, “Ruh büyücülüğüyle ruh güçlendirme özünde aynı…” diye kendi kendine mırıldanarak kemik kâğıda bakıyordu. Okuduğu kadarıyla Yaban Arazilerdeki çok renkli ateşler ruh büyücüleri tarafından yaratılıyordu, bu da kalbini heyecan doldurmuştu.

 

Nesillerdir süregelen deney ve araştırmalar neticesinde birden on dörde kadar renkli ateş formülleri yapılandırılmıştı. Hatta bu ateş tipleri için farklı varyasyonlar mevcuttu.

 

Bu formüller Yaban Arazilerde bir sır sayılmazdı. Her ruh büyücüsü tüm formülleri kullanma yeteneğine sahip olmasa da tüm aristokratik ruh büyücü klanları, kayıtlarında formüller barındırıyordu.

 

Ancak on beş renkli ateş formülü orta seviye ruh büyücü klanlarının bile erişemediği, sıkı tutulan bir sırdı. Yalnızca büyük klan ve benzeri güçlerin erişimi söz konusuydu.

 

On altı renkli ateşse daha da ağır bir sırdı.

 

Her halükârda tüm bu faktörlerden ötürü Yaban Araziler ruh güçlendirme konusunda Cennetkarışı arazilerine nazaran çok daha yüksek bir seviyedeydi.

 

Kağıttaki bilgi herhangi bir ateşe sahip olmanın ruh güçlendirmede kesin başarı sağlamayacağını net bir şekilde ifade ediyordu. Ateş rengi arttıkça başarısızlık ihtimali yükseliyordu. Bu konuda Yaban Araziler ve Cennetkarışı arasında bir fark yoktu. Ayrıca başarısızlığın kullanılan materyalleri tamamıyla yok etmesi de ortak bir paydaydı. Bai Xiaochun’a kalırsa iki taraf arasında bir denklik söz konusuydu.

 

Fakat yine de ruh büyücülerin kendi ateşlerini yaratabildiğini öğrenmek onun için son derece şok edici olmuştu.

 

“Keşke çok renkli ateş formüllerini öğrenebilseydim…” Bai Xiaochun en büyük avantajının kaplumbağa tava olduğunun bilincindeydi. Neticede biri sırf on dört katlı ateş üretebiliyor diye illa on dört katlı ruh güçlendirme yapabilecek değildi. Ama Bai Xiaochun için durum bunun tam tersiydi!

 

Sonuç olarak tamamıyla sarsılmış durumdaydı!

 

Kemik kâğıtta ruh canlılığı denen şeyle ilgili de bir bilgi vardı ki bu şey özünde yalnızca ruh ilacıydı. Ruh ilaçları ruh yetişimcilerinin hem yetişim amaçlı hem de para birimi olarak kullandığı ruh taşı benzeri şeylerdi.

 

Ruh ilacı yapmaksa pek zor değildi. Başlangıç süreci çok renkli ateş yapma süreciyle aynıydı ama sonuç ruh ilacıydı!

 

On veya daha az renkli ateşlerden üretilen ilaçlar düşük kaliteydi ve üretildikleri ateş rengi sayısına göre sınıflara ayrılıyorlardı. Mesela tek renkli ateşten yapılı bir ruh ilacı birinci seviye düşük kalite olurdu. On renkli olansa onuncu seviye düşük kalite.

 

On bir renkli ateşten üretilen ruh ilaçları orta seviye olurdu ve fiyatları oldukça yüksekti. Ayrıca orta seviyeler yalnızca karasal ruh güçlendiriciler tarafından üretilebilirdi.

 

Yüksek seviye ruh ilaçlarıysa fazlasıyla nadir bulunurdu ve on beş ila üzeri renkli ateşlerden üretilirlerdi. Ruh canlılığı denilen şey aslında onlardı.

 

Bir de üstün kalite ruh ilacı vardı ama bu şey yirmi bir renkli ateşten üretildiği için bir efsane konusu sayılırdı!!

 

Ruh ilacı ve ruh canlılığı ruh büyücülerinin Yaban Arazilerdeki yükselişinin ana sebepleriydi!

 

Ruh büyücüleri, yetişimde kullanılan ruh ilaçları üreterek ve ruh dizaynlarını büyülü nesnelere işleyip onları ruhu güçlendirilmiş hazinelere çevirerek hizmet sunabiliyordu.

 

Bireysel güç bağlamındaysa başka hiç kimsenin yapamadığı bir şeyi yapabiliyorlardı ve bu da büyücülükle ruh köleleri yaratmaktı. Kalabalık kinci ruh gruplarını kölelere çevirip hareketlerini kontrol edebiliyor, onları düşmanlarını öldürmek için güçlü silahlar olarak kullanabiliyorlardı. O ruh kölelerini ruh ilacı ve çok renkli ateş üretiminin temeli olarak kullanmaları da mümkündü…

 

Kemik kâğıttan tüm bu bilgileri okuyan Bai Xiaochun, ruh büyücülerinin sahiden de her alanda güçlü bireyler olduğunu fark etmişti.

 

“Ruh büyücüleri... resmen her şeyi yapabiliyormuş!!” Ruh güçlendirme sınavında yaşananları düşünmeden edememişti. Sonra da ruh büyücülerinin her şeyi kapsayan güçlerini düşündü. Ona kalırsa Ruh Büyücüleri Yaban Arazilerin asilleri olmakla kalmıyordu… onlar arazinin doğrudan sahipleriydi!

 

“Ben de bir ruh büyücüsü olmak istiyorum!!” Gözleri tutkuyla yanıp tutuşarak elindeki kâğıdı sıkıca kavradı ve bilgileri tekrar gözden geçirdi. Sonra da Bai Hao’nun çantasını kurcaladı. Ama herhangi bir çok renkli ateş formülü bulamadı.

 

“Sanırım Bai Hao’nun yetişim basamağı böyle formüllere sahip olmak için yeterli değildi. Belki de klandaki pozisyonu çok düşüktür?” Bu düşüncelerle mezar taşına baktı ve uzanarak üzerindeki ağaca birkaç kelime kazıdı.

 

Burada Bai Hao yatıyor.

 

Ardından kollarını kavuşturdu ve mezarın önünde değildi. Sonra da arkasını dönerek harekete geçti. Ruh büyücüleriyle ilgili öğrendikleri onu etkilese de şu an için en önemli şeyin Büyük Sete ulaşmak olduğunu biliyordu.

 

“Sanırım yine görünüş değiştirme hileme başvurmak zorundayım.” Bu sözlerle maskesini takarak Bai Hao’nun görünümüne büründü.

 

“Geçici olarak Bai Hao’nun kimliğini kullanacağım.” diyerek hızlandı.

 

“Bu maskede bir tuhaflık var…” diye düşünürken de kaşları çatıldı. Sonuçta bu maske Yaban Arazilerden geliyordu, yani teorik olarak güçlü bir grup beni bunu kullanarak takip edebiliyor.

 

“Bu maskeyi kullanarak konumumu tespit edebildiklerine göre üzerinde benim tespit edemediğim bir damga olmalı.” O güçlü grup kendisine yönelik bir düşmanlık sergilememiş olsa da canını onların ilgisizliğine güvenerek ortaya koymak istemiyordu. Bir an sonraysa aklına sınavda, yaprağa on bir kat ruh güçlendirme uyguladığında yaşanan değişiklik geldi. O noktada hem yaprağın görünümü değişmiş hem de üzerindeki damga silinmiş, onu kendisine yeniden bağlanmak zorunda bırakmıştı.

 

“Bu durumun icabına bakmak için iyi bir yol gibi görünüyor!” Kararını vermiş şekilde devam etti ve kağıttaki haritayı kullanarak ormanın sonuna doğru yola koyuldu.

 

Çok geçmeden mezarın bulunduğu alanın etrafında gizemli, gri bir sis yapılanmaya başladı.

 

Sonra da birinin yaprakların üzerinde yürüyüşünü andıran sesler işitildi.

 

Ardından bir figür belirdi, sislerin arasında yavaşça yürüyerek Bai Hao’nun mezarının önünde durdu.

 

O figür uzun gri cüppeli, ifadesiz suratlı yaşlı bir adamdı. Bai Xiaochun orada olsaydı o kişiyi anında tanırdı. Çünkü o… mezar bekçisiydi!

 

Yaşlı adam uzunca bir süre mezara baktı, sonra Bai Xiaochun’un az önce uzaklaştığı noktaya döndü. Bir an sonra da arkasını dönerek orayı terk etti.

 

**

 

Bai Xiaochun ormanın köşesine ilerlerken Zhou Yixing de yakınlardaki mağarasından dışarı adımını atmıştı.

 

Eskisine nazaran çok daha sağlıklı görünüyor ve gözleri ışıldıyordu. Tam anlamıyla normale dönmüş olmasa da büyük oranda toparlanmıştı. Fakat labirentte yaşadığı kayıpları düşündükçe kalbi acıyor, dişlerini öfkeyle sıkıyordu.

 

“Hepsi o Bai Xiaochun’un hatası! Dünya onsuz daha iyi bir yer olacak!” Soğuk bir homurdanmayla etrafına baktı ve alanda kurmuş olduğu büyü formasyonlarını güçlendirdi.

 

İki ay geçmiş olsa da hala labirentteki yaralarından tamamıyla kurtulmuş değildi. Ancak buraya ışınlandıktan sonra başıboş birkaç Kuruluş Kadrosu ruh yetişimcisine denk geldiği için şans yüzüne gülmüştü.

 

Onları öldürdükten sonra gizli bir büyüyle etlerini, kanlarını ve yetişim basamaklarını tüketmiş, bu sayede bir hayli iyileşmişti. Yine de bir ruh büyücüsü olarak kendi klanının alanından çok uzaklaştığını ve burada bir yabancı olduğunun bilincindeydi. O bile büyük bir tehlike içerisindeydi.

 

Orada geçirdiği iki ayda daha çok ruh yetişimcisi çekmek için büyü formasyonu tuzakları kurmuş, bu sayede iyileşmesine katkı sağlamıştı.

 

“Yanılmıyorsam burası Kayıp Ruhlar Ormanı, yani yuvamdan çok ama çok uzaktayım…” Kaşlarını çatan Zhou Yixing bir kez daha etrafına bakarak iç çekti.

 

“Demek ki Dev Hayalet Kralın, Yaban Arazilerin dört büyük kralından biri olan ve komutası altında beş deva bulunan bir yarı tanrının topraklarındayım… Eve dönmek istiyorsam bir noktada Dev Hayalet Şehrinden geçmem gerekecek. Işınlanma portalı orada olacak.” Biraz düşündükten sonra büyü formasyonlarıyla olan işini sonlandırdı.

 

“Kayıp Ruhlar Ormanı alanından çıkınca karşıma pek ruh yetişimcisi çıkmaz. Buradayken birkaç tanesini daha yakalayıp yetişim basamağımı onarayım, sonra da Dev Hayalet Şehrine yönelirim.” Kararını veren genç adam tam mağarasına dönmek üzereydi ki hızla yaklaşan bir figürü fark etti ve ifadesi titreşti.

 

#Yaban Araziler ve ruh büyücüleri hakkında bir sürü bilgi edindik, bence bu bilgiler boşa çıkmaz, bizimki bir şekilde bu yola baş koyar. Ve bölümün son paragrafı da yıldız abimizle kılık değiştiren kaplumbağamızın karşılaşmak üzere olduğunu gösteriyor. Öyleyse hadi onları karşılaştıralım, okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44263 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr