Bölüm 565 : Ruh Büyücüleri!

avatar
3890 16

A Will Eternal - Bölüm 565 : Ruh Büyücüleri!


Çevirmen : Clumsy 

 

Bai Xiaochun ormanda duruyor, elinde çantasını tuttuğu genç adamın cesedine bakıyordu. Her nedense cesedin kendisine iki ay boyunca eşlik ettiği bu noktaya ışınlanmanın kaderi olduğunu hissediyordu. İç çekti.

 

“Sana doğru düzgün bir cenaze düzenleyeyim, kardeşim.” Bai Xiaochun hızla iyileştiğinin farkındaydı. Fakat ruhsal gücü öyle azdı ki hala çantasını dahi açamıyordu.

 

Bu yüzden Ebedi Şemsiyeyi kullanarak bir çukur açtı ve genç adamın cesedini içine yerleştirdi.

 

Toprakla mezarı kapattıktan sonraysa, “Endişelenme, bir iki güne çantanı açacak kadar ruhsal enerjim olur. O zaman içinde ne olduğunu görürüm, hatta belki ismini bile öğrenirim. O zaman sana düzgün bir mezar taşı yapabilirim.” dedi.

 

Ardından iki ayını altında geçirdiği ağaca doğru yürüyerek bağdaş kurdu ve nefes alma egzersizleri denedi.

 

Ne yazık ki Yaban Arazilerin bu noktasında hiç ruhsal güç yoktu, bu yüzden kendi bedeninin yenileyici güçlerine ve yıllardır etiyle kanında biriktirmekte olduğu ruhsal enerjiye bel bağlamak zorundaydı.

 

Birkaç gün geride kaldı. Akşamın erken saatleriydi ama karanlık orman zeminini teslim aldığı için gecenin kör vakitleri gibiydi. Oturarak meditasyon yapmakta olan Bai Xiaochun’un gözleri yavaşça açılmış, içlerinde bir ışık titreşmişti.

 

“Birazcık ruhsal güç topladım!” Kalbi heyecandan küt küt atıyordu. Sonuçta ruhsal güç yoksunluğu çeken tuhaf bir arazideydi ve bu da onu çok tedirgin ediyordu. Zar zor soluk alarak çantasını tokatladı ve bir ışıkla birlikte çantadan bir şişe çıktı.

 

Bir ruh alkolü şişesi!

 

Alkolü heyecanla boğazından kaydırdı, ılıklığı qi geçitlerinden son derece hoş bir şekilde akıyordu. En sonunda yağmura kavuşan kurak bir arazi gibiydi, içi karıncalanmıştı.

 

“His budur!” diye mırıldanırken gözlerinde yaşlar birikiyordu. Derin bir nefes alarak yetişim basamağını hareketlendirdi, tek bir ruh alkolü yudumunun bile ziyan olmasına izin vermedi.

 

Birkaç saatin sonunda deli gibi kahkahalar atıyor, gözleri yapılanmış olan azıcık ruhsal enerjinin ışıltısını taşıyordu, toplam limitinin yalnızca yüzde beş kadarını doldurabilmişti. Ufacık bir miktar olsa da çantasını defalarca açması için yeterli olacaktı.

 

Böylece çantasını açarak bir düzine civarı ruh alkolü çıkarttı ve hepsini tüketerek sessizce nefes egzersizlerine başladı. Sonraki üç gün boyunca gümbürtülerle dolan bedeninde ruhsal güç dolaştı.

 

Üçüncü günün öğleden sonra vakitlerindeyse gözleri açıldı ve gözyaşları döküldü.

 

“Sonunda tamamen iyileştim!! Dostum, çok zordu! Bedenen de yetişim basamağı olarak da normale döndüm!! Sen Lord Bai’nin ellerini sana geçirmesini bekle bakalım Al-Toprak Nine!!” Kuvvetli bir kahkaha atıp ayaklanarak ruhsal güç seviyesini kontrol etti. Keyif verici bir şekilde eskisinden biraz daha güçlenmiş olduğunu fark etmişti.

 

Yaşadığı ölümcül mücadele sayesinde Altın Özün büyük çemberindeki pozisyonu hem beden gücü hem de yetişim basamağı bağlamında ilerlemişti.  

 

Hatta sıradaki prangayı aşmanın iyice eşiğine gelmişti!

 

Ama Sahibe Al-Toprakla çarpışırken ölüme ne kadar da yaklaştığını düşündükçe iç çekmeden edemiyordu.

 

Derin bir nefes alarak etrafına baktı, bu noktada heyecanı dinmeye, hatta gerginleşmeye başlamıştı.

 

“Yaban Arazilerin neresinde olduğuma dair hiçbir fikrim yok. Nerede olursam olayım büyük bir tehlike içerisindeyim. Büyük Sete geri dönmem lazım.” Şimdi düşünüyordu da onun Bai Xiaochun olduğunu keşfeden herhangi bir ruh yetişimcisi de vahşi de kesinlikle derisini diri diri yüzerdi.

 

Bunu düşünmek bile ürpermesine yetiyordu. Gözleri kazmış olduğu mezara takıldıktan sonraysa en sonunda genç adama ait çantayı açmaya karar verdi.

 

İçinde türlü türlü nesne bulunuyordu ama pek azı Bai Xiaochun’un ilgisini çekmişti. Sonuçta o çanta Kuruluş Kadrosu başlarında birine aitti.

 

Bai Xiaochun’un ilgisini çeken ilk şey kemik kağıtlar olmuştu. Onlar da yeşim kağıtlar gibi bilgi saklamaya yarıyordu ve çantadaki kâğıt grubunu inceleyen Bai Xiaochun bilhassa üçünü ilgi çekici bulmuştu.

 

İlkinde o alanın haritası mevcuttu. Bai Xiaochun harita üzerine çalışsa da nerede olduğuna dair bir fikir edinememişti. Haritada Büyük Setten ne kadar uzaklaştığıyla ilgili en ufak bir bilgi yoktu.

 

“Ehh, bunun pek yardımı dokunmadı…” diye düşündü gergince. Sonra da ikinci kâğıda geçti ve bu noktada gözleri ışıldayarak mezara döndü.

 

“İsmin Bai Hao muymuş?” diye mırıldandı. İkinci kemik kâğıt ölü genç adamın kimliğiyle ilgili detaylı bilgiler içeriyordu ve ölmeden önce de bir şeyler karalamıştı.

 

İsmi Bai Hao’ydu ve yerli aristokratik ruh büyücüsü klanlarından birinin piçiydi. Belli ki klanda pek sevilen biri değildi ve yanlış kişileri kışkırtmış, kumpaslarına düşmüştü. Nasıl öldüğü bu şekilde açıklanıyordu.

 

Bai Xiaochun’un anladığı kadarıyla söz konusu ruh büyücüsü klanı pek de ünlü değildi.

 

“Aristokratik ruh büyücüsü klanı…” Bir müddet düşündükten sonra üçüncü kâğıda geçti, yani şu ana kadarki en ilgi çekici bilgilere. Burada Büyük Setteyken merak ettiği şekilde ruh büyücülerine dair detaylı bilgiler vardı.

 

Özetle bir ruh büyücülüğüne giriş kitabı gibiydi!

 

İlk cümleler bile Bai Xiaochun’u tamamıyla sarsmaya yetmişti.

 

“Ruh büyücülüğü bir alaşımdır! Ruh büyücüleri ruh güçlendirmenin, ilaç yapımının ve ekipman dövmenin temellerini ruh büyücülüğünün temeli olarak kullanır!”

 

Bai Xiaochun Yabaniler tarafından kuşanılan ruh güçlendirilmiş hazinelerle ilgili bir tuhaflık olduğunu sezeli çok olmuş ve sebebiyle ilgili kendince sonuçlara varmıştı. Kemik kağıttaki bilgi de önceki spekülasyonlarını kanıtlarla desteklemişti. Bilgilerin kalanını okuduktan sonraysa sersemlemeye başladı.

 

Artık Yaban Araziler kendisine eskisi kadar gizemli gelmiyordu. An itibariyle tüm kanıtları birleşmiş ve tam bir resme dönmüştü.

 

Yaban Arazilerin en değersizleri vahşi kabileleriydi. En son medenileşenler devler olmuştu ve genellikle hizmetli muamelesi görüyorlardı. Ruh yetişimcilerine tapıyor ve onları bir nevi koruyucu olarak değerlendiriyorlardı.

 

Ruh yetişimcileri vahşilere nazaran çok daha üstün bir pozisyona sahipti ama onlar sıradan yetişimcilerden pek farklı değildi. Tek farkları Cennetkarışı Nehrinin ruhsal gücüyle yetişim pratiği yapamadıkları için ruh büyücülerinin sağladığı ruh canlılığına bel bağlama zorunluluklarıydı.

 

Geniş Yaban Arazilerdeki vahşi sayısı ruh yetişimcilerine nazaran çok daha fazlaydı ama ruh yetişimcilerine nadir de denilemezdi. Klanlar ve güçlü organizasyonların yanı sıra çokça başıboş yetişimci de mevcuttu.

 

Ruh büyücüleriyse Yaban Arazilerin asilleri sayılırdı. Her türlü ruh büyücüsü son derece yüksek bir pozisyon taşırdı. Hem ruh yetişimcilerinin yetişimlerindeki ilerlemeyi sağlayan ruh canlılığını üretebiliyor hem de büyülü nesne dövebiliyor ve onların ruhunu güçlendirebiliyorlardı!

 

Bu yüzden ruh büyücüleri Yaban Araziler için fazlasıyla önemliydi.

 

Tabii ki ruh büyücülerinin de kendi aralarında bir rütbe sıralaması mevcuttu. İşin doğrusu Yaban Arazi ruh büyücüleri bazı yönlerden Cennetkarışının ruh büyücülerini andırsa da özünde oldukça farklıydılar.

 

Cennetkarışı arazilerinde ruh büyücüleri çok renkli ateş yakıtlarına ihtiyaç duyardı. Fakat ruh büyücülerinin herhangi bir yakıta ihtiyacı yoktu. Benzer yükseklikte başarısızlık ihtimalleri olsa da onlar yakıt gerekliliği taşımıyor, doğrudan ateşle çalışıyordu.

 

Tabii ki bu ateşler de kendiliğinden var olmuyordu. Ruh büyücüleri farklı tipte ruhlar ve özel metotlarla bu ateşleri yaratıyordu!

 

Tek renkli ateş yaratabilen herkes bir başlangıç aşaması ruh büyücüsü sayılıyordu. Dört renge çıkabilen kişi kalfalığa terfi ediyordu. Yedi renk üreten kişiyse usta ruh büyücülüğün standardını karşılıyordu.

 

Yaban Arazilerdeki çoğu ruh büyücüsü bu üç rütbe içerisindeydi.

 

On renkli ateş, usta ruh büyücülerin zirvesiydi ve bu seviyeye ulaşabilen ruh büyücüsü sayısı pek azdı. Bu seviyenin ötesinde bir dönüşüm süreci yaşanır, sonrasında da karasal, göksel, dünyevi ve cennetsel olmak üzere dört rütbe gelirdi!

 

On bir renkli ateş üretebilen kişi bir karasal ruh yetişimcisi olurdu! Yaban Arazilerdeki tüm karasal ruh yetişimcileri gittikleri her araziye hükmedebilecek kişilerdi.

 

Onlardan sonra sayıları daha da az bulunan göksel ruh büyücüleri gelirdi. Göksel ruh büyücüleri her klanın en üstün kişileri olur, ulu kıdemlilere veya saklı güçlere benzerlerdi. Neticede göksel ruh büyücülüğü için gerekli olan şey on beş renkli ateş yaratmaktı!

 

Dünyevi ruh büyücüleri efsaneviydi, tüm Yaban Arazilerde sayıları üçle sınırlıydı. Gereklilik on sekiz renkli ateş yaratabilmekti!

 

En yüksek seviyeyse cennetsel ruh büyücüleriydi. Antik çağlardan bugüne tek bir cennetsel ruh büyücüsü bile çıkmamıştı ve bu teorik bir rütbe olarak görülüyordu. Neticede bu rütbeye ulaşmak için yirmi bir renkli ateş yaratmak gerekiyordu!

 

#Hmmm, tüm bu bilgileri birleştirince bizimkinin kılık değiştirip ruh büyücülüğüne soyunma ihtimali canlanıyor gözümde. Fırsatını bulmuşken şu ruh güçlendirmenin inceliklerini öğrenirse kendisi için bayağı iyi olur. Sınavdaki yaprak/ağaç deneyi onu bu yola itebilir diye düşünüyorum ama bakalım korkaklığı mı üstün gelecek yoksa merakı mı... Hadi okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44266 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr