Bölüm 539 : Kötü Niyetler

avatar
3841 16

A Will Eternal - Bölüm 539 : Kötü Niyetler


Çevirmen : Clumsy 

 

Her geçen an labirentin girişine daha çok insanın yaklaştığı iki saat daha geride kaldı. En nihayetinde diğer tüm ruh yetişimcileri ve vahşileri şok içerisinde bırakacak genç bir adam da alana vardı.

 

“Dağılın!” dedi. Kelimesinin soğukluğu alandaki herkesin anında ona yol açmasını sağlamıştı.

 

Labirentin girişinin üzerinde süzülen genç adam fazlasıyla yakışıklıydı ve onu diğer ruh yetişimcileriyle vahşilerden son derece farklı kılan pahalı kıyafetlere sahipti. Genel olarak asil ve ulu bir havası vardı.

 

Alnında yıldız şekilli bir mühür göze çarpıyor ve ondan yankılanan tuhaf güçle gizemli bir baskı yayıyordu.

 

Sırtındaysa yüzeyinde dokuz gümüş dizayn bulunan simsiyah bir yay asılıydı. O silaha gözünü değdiren herkes anında hem korku hem de kıskançlıkla doluyordu.

 

Çok geçmeden alanda fısıltılar işitilmeye başlandı. “Aristokratik ruh büyücüsü klanlarının birinden geliyor…” 

 

Ruh yetişimcilerinin gözlerine bir saygı yerleşmiş, vahşilerse eğilerek selam vermeye başlamıştı.  

 

Yaban Arazilerde ruh büyücülerinin pozisyonu oldukça yüksekti ve aristokratik ruh büyücüsü klanları da asil denilebilecek derecede güçlüydü.

 

Bir ruh büyücüsünün başıboş mu yoksa bir aristokratik klana mı bağlı olduğunu anlamanın en kolay yolu o kişinin alnına bakmaktı.

 

Yalnızca aristokratik klan üyelerinin bu genç adamınki gibi atasal mühürleri olurdu.

 

Bu genç adam Ruhun başlangıcında değil, yalnızca Öz Formasyonun büyük çemberindeydi. Fakat bir aristokratik ruh büyücüsü olarak Yaban Arazilerde adım attığı her noktada saygı görecek tipte biriydi.

 

İsmi Zhou Yixing idi ve labirentin girişinin dışında dururken etraftaki ruh yetişimcisi ve vahşileri tamamen görmezden gelmekteydi. Aslında labirente girmek gibi bir niyeti yoktu. Geçen seferki Büyük Set savaşına da katılmamıştı. Böyle şeyler onun değerinin altındaydı. Neticede geldiği klan aşırı büyük olmasa da bu alanda bir hayli ünlüydü.

 

Bu gencin labirente gelmesinin tek bir sebebi vardı: Bai Xiaochun!

 

“Zhou Klanım yakın zamanda beş elementlik bir deva yaratığı ruhu seti bulabilir ama onun için mücadele edemem… Ancak Bai Xiaochun’u öldürürsem o ruhlar kesinlikle benim olur. Sonra da Ruhun Başlangıcına ulaşır ve ruh büyücüleri sıralamasında yükselirim. En sonunda on, hatta belki on bir renkli ateşi deneyebileceğim. On renkli ateşle usta ruh büyücülüğü rütbesinin mutlak zirvesine ulaşacağım. Ve on bir renkliyi yaparsam da en sonunda bir karasal ruh büyücüsü olacağım!!” Zihninde bu düşüncelerle gözleri ışıldayan Zhou Yixing doğruca girişe uçarak labirente ışınlandı.

 

Bu noktada labirentin içerisinde tam 200,000 kişi vardı ve bunların yalnızca 30,000i Büyük Sete aitti. Geri kalanlar ruh yetişimcileri, vahşiler ve birkaç yüz ruh büyücüsünden oluşuyordu.

 

Herkes labirentin farklı bir noktasına ışınlanıyor olsa da toplam 200,000 kişi olduğu için girişte büyük bir tantana kopuyordu.

 

Labirent özünde ilahi his kullanımının son derece sınırlandığı genişleyen, çatallı bir alandı. Bai Xiaochun’u öldürmek isteyenler onu aramak için çabucak farklı noktalara yayılmış ama şimdilik hiçbiri bir iz bulamamıştı.

 

Bu da Yabanileri iyice germiş, hepsinde onu başka biri bulacak endişesi doğurmuştu. Bu yüzden gördükleri Büyük Set yetişimcilerini genellikle yok sayıyor, aramaya ayıracakları vakti ziyan etmek istemiyorlardı.

 

Tüm Yabaniler Bai Xiaochun’u aramıyordu. Fakat ilginin çoğunu o çektiği için Büyük Set yetişimcileri üzerindeki baskı bir hayli azdı.  

 

Tabii ki yalnız bir Büyük Set yetişimcisine denk gelen Yabaniler bir hazine düşürme umuduyla saldırıya da geçebiliyordu. Bu arzu Büyük Set güçleriyle sınırlı değildi; Yabaniler bir fırsat bulduğunda birbirlerine de saldırıyordu.

 

Aynı zamanda labirentin belli kısımlarında pek çok garip ve tuhaf şey yaşanıyordu…

 

**

 

Bai Xiaochun çoktan maskesini takmış, orta yaşlı bir ruh yetişimcisine benzemişti. An itibariyle labirentte dikkatlice ilerliyor, tanınacağım diye ödü kopuyordu. İçeri girer girmez tam hızla ilerlemiş, takipçilerinden kurtulmak için rastgele yönler seçmişti. Bunda başarılı olsa da şu anda nerede olduğu hakkında en ufak bir fikri yoktu. Bir yol bulmak için büyü teknikleri kullanmaya çalışmış ama labirentin yer ve göğün büyülerini kullanmayı imkânsız kılan mühürleyici bir baskısı olduğunu fark etmişti.

 

“Ee ne olmuş kaybolduysam? Diğerleri de benim gibi kaybolmuş durumda.” Alnını biraz ovuşturduktan sonra hepsi tıpatıp aynı görünen tünellere baktı. Başı dönüyor gibiydi.

 

Tünellerin tavanı alçaktı, havalanıp yön bulmak mümkün değildi. Ayrıca ilahi hisler de sınırlıydı. Bai Xiaochun duvarları patlatarak yol açmayı bile denemiş ama pek fayda etmemişti. Daha da hayal kırıklığına uğratıcı bir şey vardı, o da geçtiği tünel duvarlarına iz bırakmanın imkânsız oluşuydu. En kötüsüyse mekandaki dondurucu soğuktu.

 

Kendi frijit qi’sinden farklı uğursuz bir soğukluk söz konusuydu ve tüm labirenti bir mezarlık gibi gösteriyordu. Bai Xiaochun pek çok kez birinin onu arkasından izlediği hissine kapılmıştı.

 

Fakat arkasına dönüp baksa da hiçbir şey görememişti.

 

“Ne biçim bir yer burası?” diye mırıldanarak alt dudağını ısırdı. Birkaç adım attıktan sonraysa ansızın yerinde durdu. Gözlerinde keskin bir kılıç gibi görünmesini sağlayan sert bir ışıltı vardı.

 

O anda önündeki köşede dört figür belirmişti. Üçü ruh yetişimcisi, biriyse boyunu üç metreye alçaltmış olan bir vahşi devdi.

 

Bir takım oldukları barizdi ve hepsi Öz Formasyonun büyük çemberine ait engin yetişim basamaklarına sahipti. Şok edici bir şekilde bir tanesi Ruhun Başlangıcını kısmen şekillendirmişti, bu da Ruhun Başlangıcına ulaşmayı başaramayıp bir sahte-Ruhun Başlangıç yetişimcisi olduğunu gösteriyordu.

 

Bunun artıları ve eksileri vardı. Artısı, yetişiminin Öz Formasyonun büyük çemberinden fazla oluşuydu. Eksisiyse Ruhun Başlangıcını tamamlamak istediği takdirde bunun normalin on katı daha zor oluşuydu.

 

Dört kişilik grup bir formasyon şeklinde ilerliyor, dev liderliği alıyor, üç ruh yetişimcisiyse onu takip ediyordu. Ruh yetişimcileri abartılı kıyafetler giyiyor olmasa da her birinin etrafında büyülü nesneler dolanıyordu.

 

Birinin altı gümüş dizaynlı, yeşil bir uçan kılıcı vardı. Diğerininse benzer şekilde, kırmızı bir kılıcı!

 

Bu iki kılıcın da altı kat ruh güçlendirme gördüğü ortadaydı!

 

Daha da şok edici olansa sahte-Ruhun Başlangıcındaki yetişimcinin üzerinde süzülen yedi gümüş dizaynlı ışıltılı inciydi!

 

Dört kişilik grubun suratlarında gaddar ifadeler vardı ve maskeli Bai Xiaochun’u anında fark etmişlerdi.

 

Bai Xiaochun orada, onlara bakakalmış şekilde dikiliyordu. Bu bir Yabani grubuna ilk denk gelişi değildi. Sağda solda başka gruplara da denk gelmiş, hepsi ona kısacık bir an için bakıp yollarına devam etmişti.

 

Bai Xiaochun ve dört kişilik grup bir süre birbirini ölçüp biçti ve Bai Xiaochun onlara yol vermek için birazcık geri çekildi. Yabaniler de Bai Xiaochun ve onun kat kat zırhına göz ucuyla bakarak ilerlemeyi sürdürdü. Arada yaklaşık otuz metre fark açıldığındaysa dev ansızın dönüp deli gibi gülerek Xiaochun’a doğru koşmaya başladı.

 

“Hala kim olduğumu bilmiyorlar.” diye düşündü Bai Xiaochun. “Sadece zırhımı beğendiler ve yalnız olduğum için beni soyabileceklerini düşündüler. Bu işi çabucak sonlandırmam lazım!” Vahşi dev yaklaşırken Bai Xiaochun, gözlerindeki soğuk ışıltıyla bir adım öne çıktı ve rakiplerini hızıyla afallattı.

 

Hiçbiri onu net olarak görememiş, yalnızca boğuk bir ses işitilmişti, ardından havaya uçup parçalara ayrılan devin çığlıkları işitildi ve devin kanları ok misali ruh yetişimcilerinin üzerine sıçradı.

 

İşler netleştiğindeyse Bai Xiaochun’un az önce devin bulunduğu noktada durduğu ve yavaşça yumruğunu indirdiği görüldü.

 

Ruh yetişimcilerinin gözleri irileşmiş, kalpleri güçlü bir uzmanı kışkırttıklarının farkındalığıyla küt küt atmaya başlamıştı. Fakat pişman olmak için çok geçti. Üçü de savaş alanında yer almış kişilerdi ve karşılarına bir düşman geçtiğinde tek şansları olduğunu biliyorlardı.

 

Onlara doğru sıçrayan kan yıpratıcı toksinler içeriyordu ve etkisiz hale getirmek için yapabilecekleri bir şey yoktu. Bu yüzden sahte-Ruhun Başlangıcındaki yetişimci, incisinden bir ışık huzmesi çıkartarak kanın çoğunu engelleyecek ışıltılı bir kalkan yarattı. Ardından üç ruh yetişimcisinin de öldürme güdüsü yoğunlaştı.

 

“Geber!”

 

 #Böylece labirente adımımızı attık. Hemencecik kılık değiştirerek ilerlemeye başlayan kaplumbağamız yönünü bulamadan kafasına göre ilerliyor. Karşısına çıkan grubuysa tehdit olarak görmüyorum, bizimki ruhun başlangıcındakileri öldürebilirken bunlardan zarar gelmez. Ama bu labirentten öyle kolay kurtulacağımızı hiç sanmıyorum, daha bizi peeeek çok macera bekliyor olmalı. Hadi okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr