Bölüm 528 : O Daha Çocuk

avatar
3974 17

A Will Eternal - Bölüm 528 : O Daha Çocuk


Çevirmen : Clumsy 

 

Song Que’nin aklına Bai Xiaochun’la tanıştığı gün ve sonrasında olanlar gelmişti. Bai Xiaochun daima bir talihsizlik bulutu gibi başının üzerinde dolaşıyor, ondan bir türlü kurtulamıyordu.

 

Düşmüş Kılıç Uçurumunda cennet sicimi enerjisini çalmıştı. Kan Akımı Tarikatında kan efendiliği pozisyonunu almıştı. Sonra da ikincil başpapazlık gibi üstün bir unvan elde etmişti. Song Que ise kendini her defasında köşeye sıkışmış ve mağlup halde bulmuştu.  

 

Yıldızlı Gök Dao Polarite Tarikatına geldiklerinde cesaretini toplamış, olabildiğince sıkı bir mücadele vermeye çalışmış ama yine geride kalmıştı.

 

Aynı şey savaş gemisinde de olmuştu. Ardından garip bir araziye varmışlardı, orada üstünlüğü elde etme ümidiyle potansiyelinin her zerresini kullanmıştı. En sonunda Bai Xiaochun’u ezecek, ona diz çöktürecek ve onu ayaklarının altına alacaktı!

 

Şimdi bile onun göğsüne bastırıp parmağını suratına uzatarak, “Bundan böyle beni her gördüğünde yolunu çevirip uzaklaşacaksın!” diye bağırdığını hayal edebiliyordu.

 

Ama bunu ancak rüyasında görebilirdi. Bir kez daha ezilmişti, hem de öyle böyle bir eziliş değildi. Tümgeneral tarafından yeri göğü parçalayıcı derecede ezilmişti!

 

Düşüncelerinde bu noktaya gelen Song Que’nin kederi ve öfkesi öyle bir noktaya gelmişti ki gözlerinden yaşlar dökülmeye başlamıştı.

 

O gözyaşları karşısında afallayan Bai Xiaochun etrafında dönerek bağırdı: “Ne yapıyorsunuz siz? Hemen şu öldürücü auralarınızı dağıtın! O benim biricik yeğenim! Onu ürküterek ne yapmaya çalışıyorsunuz? O daha çocuk!” 

 

Ardından Song Que’ye samimi bir bakış attı ve hatta saçlarını karıştırmak için uzandı.

 

Bai Xiaochun’un kendisine çocuk dediğini işiten Song Que’nin boynu ve suratında damarlar kabarmaya başlamıştı.

 

“Bai Xiaochun!!” diye kükredikten sonraysa ağzından fışkıran kanlarla birlikte sırtüstü, bilinçsiz şekilde yere yığıldı.

 

Bu Bai Xiaochun’un varlığında ikinci bayılışıydı. İlki Yıldızlı Gök Dao Polarite Tarikatının Gök Şehrinde yaşanmıştı…

 

Song Que ertesi sabah uyandı. Ve kasvetli bir şekilde etrafına baktıktan sonra dişlerini sıkarak ayrılmaya hazırlandı. Ancak kapıdan çıkar çıkmaz önü üç yetişimci tarafından kesildi. Liderleri, soğuk bakışlar atan Zhao Long’tu.

 

“Tümgeneral inzivaya geri döndü. Öncesinde de seni hizmetine katmamızı emretti. Bundan böyle tümgeneralin şahsi korumalarından birisin. Bu görevlendirmeyi kabul edeceksin!”

 

Song Que’nin dudaklarından bir hırıltı yükseldi.

 

“Haddini bil, Song Que.” diye devam etti Zhao Long. “Başka bir kıtada olsaydın dün sergilediğin küstahlık yüzünden infaz edilmiş olurdun. Neyse ki tümgeneral eski günlerin hatırına sana acıdı. Seni cezalandırmamakla kalmadı, bir de üstüne benim komutam altındaki bir şahsi koruması yaparak ödüllendirdi! Bundan böyle tümgenerale göstereceğin saygısızlığa hiçbir şekilde tolerans gösterilmeyecek!

 

“Küstah tavırlarına devam edersen tümgeneralin iyiliği için seni öldürmek zorunda kalacağım!” Zhao Long konuşmasının son kısmı için Bai Xiaochun’a danışmamıştı. Neticede ikilinin arasında özel bir ilişki olduğundan haberdardı. Fakat Bai Xiaochun’un şahsi korumalarının lideri olarak yılanın başını küçükken ezmesi gerektiğini biliyordu. Song Que kendisi için iyi olanı bilmiyorsa Zhao Long, Bai Xiaochun’un öfkesini göze alarak Song Que’yi öldürmeyi bilirdi!

 

Yıllardır Bai Xiaochun’un yanındaydı ve bu yüzden onun onur ve ihtişamını kendi sorumluluğu olarak görüyordu, bu konuda hiçbir ihlale izin veremezdi!

 

Song Que de Zhao Long’un gözlerindeki öldürme güdüsünü görmüş, içlerindeki kışkırtıcı ve öldürücü niyetleri sezebilmişti.

 

Az önce söylediklerinin boş bir tehdit veya abartı olmadığını fark ederken de içini bir titreme aldı.

 

Böylece yarım ay geride kaldı ve Song Que gönülsüz de olsa Bai Xiaochun’un korumalarından biri olmaya alıştı.

 

Bai Xiaochun ise bu yarım ayı Ölmeden Sonsuza Dek Yaşama Tekniğini istikrarlı hale getirmeye adamıştı. Şu anda beden kuvveti ve yetişim anlamında zirvedeydi. Daha da önemlisi, etrafındaki dünyayı yavaşlatacak derecede hızlı ilerleme işine alışmıştı.

 

Albaylarından son gelişmeleri öğrenmek için inzivadan çıkarak 3. Kıtadaki özel ofisine gitti.  

 

Bir tümgeneral olarak tüm raporları dikkatlice dinlemesi gerektiğini biliyordu. Son rapor Büyük Set Şehri ve 3. Kıtada son zamanlarda neler olduğunu açıklayan Zhao Long’tandı.

 

Güzel Liu Li de Bai Xiaochun’un arkasında duruyor, omuzlarına masaj yapıyordu. Yıllardır Bai Xiaochun’un şahsi korumalığını yapan kız, soğuk tavrına rağmen onu bitkin gördüğü seferlerde ona güzel bir masaj yapmaktan yana tereddüt etmezdi.

 

“Şu ana dek kabristanın içerisinde yüzü aşkın mağara keşfedildi. İçeride iki deva yaratığı ruhu bulundu ve uğurlarına büyük savaşlar çıktı. Biri bizlerin oldu, diğeriyse Yabanilerin.

 

“Yarım ay kadar önce yeni haberler geldi. Kabristanın altında hiç kimsenin keşfetmediği korkunç bir alan daha mevcutmuş.” Zhao Long bu cümlelerle raporunu sonlandırdı. Ardından rahat bir tavırla bir şey daha ekledi.

 

“Şahsi korumalarınızın yeni üyesi Song Que tatmin edici bir performans sergiliyor. Ama birazcık isyankâr bir karakteri var ve bazen emirlere uymayı reddediyor. Bu yüzden, efendim, onu bir iki şey öğrenmesi için kabristana göndermeyi planlıyordum.”

 

Bai Xiaochun kafasını sallayarak gülümsedi. “Yo, yo, onu gerçekten tehlikeye düşürecek şeyler yapma. Biliyorsun ki ben onun amcasıyım. Hem çocukların arada bir kafalarının dikine gitmesi normaldir. Şuna ne dersin; ben Dünya Şehrine birkaç günlük bir gezi planlıyordum, onu da yanıma alayım. Artık 3. Kıtanın tümgenerali olarak saflarımıza yeni seçilmişler katma sorumluluğuna sahibim.” Aslında Bai Xiaochun bunu çoktandır planlıyordu. Song Que ile yaşadıklarından sonra kendisini tanıyan insanların gözlerini irileştirmeye can atar olmuştu.

 

Zhao Long anında gerginleşti ve Bai Xiaochun’u fikrini değiştirme konusunda ikna etmeyi düşündü. Fakat en sonunda bundan vazgeçerek onay verdi ve onu güvende tutacak özel hazırlıklar yapmaya koyuldu.

 

Bu yolculuğa tüm 3. Kıtayı götürmesi mümkün olmasa da Zhao Long, beş albay ve beraberinde beş alay ile aşağı yukarı 5,000 asker seçme yetkisine sahipti.

 

Birkaç gün sonra Bai Xiaochun yeşim kağıt aracılığıyla bir talep oluşturarak Bai Lin’den askere alım için Dünya Şehrine gitme izni istedi. Bir tümgeneralin şehirden ayrılması büyük bir olay olduğu için doğal olarak bir generalin buna izin vermesi gerekliydi.

 

Kağıttaki talebi okuyan Bai Lin, Bai Xiaochun’un gösteriş yapmak ve yoldaşlarına ne kadar harika olduğunu sergilemek istediğini anında anlamıştı. Doğrusu Bai Xiaochun bunu yapan ilk kişi değildi. Albayların pek çoğu bile bu yollardan geçmişti.

 

Bai Xiaochun’u iyi tanıyan Bai Lin, bu talebe onay vereyim gitsin diye düşündü. Hatta ona biraz bilgi verdi, nelerden kaçınması gerektiğini anlatmakla kalmadı, hedefine başarıyla ulaşmak için ihtiyaç duyacağı bir şeyler de öğretti. Bai Xiaochun ise başlangıçta şok olmuş, sonraysa Bai Lin’in ne kadar tecrübeli olduğunu anlamıştı.

 

“Burada ön saflardayız,” demişti Bai Lin, “bu yüzden Dünya Şehri halkı seni kesinlikle övgü ve hatta hediye yağmuruna tutacaktır. Ama işleri fazla abartma…” Ardından birkaç bilgece söz daha etmiş ve Bai Xiaochun’un talebini onaylamıştı.

 

İki günün daha geride kalışı ve formalitelerin halloluşuyla birlikte Büyük Set Şehrinin kapıları açıldı ve binlerce siyah zırhlı yetişimci Cennetkarışı Denizi yolunda ilerlemeye başladı. Tabii ki Bai Xiaochun tam ortalarındaydı.

 

Altın rengi zırhıyla fazlasıyla kışkırtıcı görünüyordu. Kolunu gururla sallayarak askerlerini harekete geçirmekle meşguldü.

 

Zhao Long ve Liu Li iki yanındaydı, Song Que de gönülsüz bir şekilde peşlerine takılmıştı. Albaylar birliklerini sağlam bir formasyonla uçuracak şekilde ayarlamıştı, gözcüler de herhangi bir tehlike olmadığını teyit etmek için önceden yola çıkmıştı. Bai Xiaochun’u korumak ve yollarına çıkan her şeyi ezip geçebilmek için tüm önlemler alınmıştı.

 

Gruptan yayılan yeri göğü sarsıcı öldürücülükte aura uzaklardan dahi tespit edilebiliyordu!

 

Açıkçası Song Que, etrafındaki birlikler yüzünden birazcık gergindi. Son zamanlarda Büyük Set yetişimcileriyle ilgili daha iyi bir anlayış geliştirmiş ve böyle bir grubun kendisini kaşla göz arasında tarihten silebileceğini üzücü bir şekilde öğrenmişti. Onları bir anlığına duraklatmayı dahi başaramazdı.

 

Onu daha da tedirgin eden şeyse tüm grubun Bai Xiaochun’un vereceği her emre itaat etmeye can atışıydı.

 

Bu 5,000 kişilik grupta bir kısmı albay olan Ruhun Başlangıç üyeleri bile mevcuttu. 3. Kıtanın hemen hemen yarısı buradaydı ve Büyük Set Şehri dışında adım attıkları her noktada hayvan ve bitkileri titretiyorlardı, hiçbiri yanlarına yaklaşmaya cesaret edemiyordu.

 

O tuhaf bulut girdapları bile Büyük Set Şehrinin 5,000 yetişimcisinin önünde belirmeye cesaret edemiyordu.

 

Bu yüzden grup, önlerine en ufak bir engel çıkmaksızın Dünya Şehrine giderek yaklaşıyordu.

 

#O daha çocuk  Ayaklarının altına almayı, kendisine dede dedirtmeyi planladığı kişi tarafından bu cümleyi işiten Song Que tabii ki kan kusa kusa bayılıverdi. Bu 'çocuğa' cidden üzülüyorum ama yapacak bir şey yok, belki bir gün o da pes eder de bu kadar üzülmez.
Her neyse, yeni korumamız Song Que ve peşimizdeki beş bin adamla hava atmaya Dünya Şehrine gidiyoruz. Bakalım enteresan bir şeyler olur mu, hadi okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44335 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr