Bölüm 527 : Tümgeneral Sen Misin?!

avatar
3951 18

A Will Eternal - Bölüm 527 : Tümgeneral Sen Misin?!


Çevirmen : Clumsy 

 

“Sıradaki adım prangayı aşmak için bir yol bulmak!” Derin bir nefes alan Bai Xiaochun yaşam gücünü dizginledi ve tüm bedeni siyah bir ışıltı taşımaya başladı.

 

Aynı anda bedeninde yoğun bir beden kuvveti oluştu, öyle ki yumruğunu sıkmak bile çatırdama sesleri doğuruyordu.

 

En şok edici kısımsa elde ettiği hızdı. Gözleri titreşirken parmağını şaklatarak inziva odasını açtı ve dışarı bir adım attı.

 

Adımını atar atmaz ortadan kaybolmuştu. Bu göze ışınlanma gibi gelse de değildi. Yalnızca inanılmaz bir hızla odadan çıkarak gökte belirivermişti.

 

3. Kıta garnizonunun üzerinde süzülürken önünde uçarak şaşkın bir suratla, son derece yavaş şekilde kanatlarını çırpan bir kuşu fark etti. Ardından etrafında döndü ve her şeyin ağır çekimde ilerliyor gibi olduğunu gördü.

 

Şok edici bir hissiyattı ve artık ışınlanmanın sınırında harikuladelikte bir hıza sahip olduğunu anlamıştı.

 

“İnsan yeterince hızlanınca geri kalan her şey yavaşlıyor mu?” diye mırıldandı. Artık tek bir noktada süzüldüğü ve hareketi kestiği için her şey hızlıca normale dönmüştü.

 

Tam da o anda Zhao Long, Song Que ve iki yoldaşını garnizon kapısından geçirmekteydi. Üçlü, içeri girer girmez gökyüzünde süzülürken şeytani bir tanrıyı andıran, şok edici enerjiler saçan uzun, ince figürü fark etti…

 

Ve onlar o şeytani tanrıya bakarken Bai Xiaochun da Song Que’yi gördü.

 

Ansızın bakışları buluştu…

 

Gözleri irileşen Song Que’nin nefesi kesilmiş, bakışları hızlıca yere inmişti. Ardından gözlerini kapattı, kendine hayal gördüğünü, muhtemelen son zamanlarda Bai Xiaochun’u çok düşündüğü için böyle bir şey yaşadığını söyledi.

 

“Kesin öyledir.” dedi kendi kendine. “Sadece hayal görüyorumdur…” 

 

Fakat o kendini kontrol etmeye çalışırken Bai Xiaochun coşkuyla bağırdı: “Que’er!”

 

Bai Xiaochun heyecandan tir tir titriyordu ve gözleri yangın yeri gibi ışıl ışıldı.

 

Kendisine ‘Que’er’ dendiğini işiten Song Que’ninse zihni bomboş bir hale gelmiş, sarsılmıştı. Kendisini hayal gördüğüne ikna etmek için sergilediği tüm çabalar suya düşmüştü.

 

Titrememek için verdiği çaba yüzünden kaskatı kesilmiş, suratında boş bir ifadeyle, anormal bir şekilde, sayısız yıldırım yediğini hissederek kalakalmıştı.

 

O sırada Bai Xiaochun içten bir kahkaha eşliğinde yere inerek Song Que ve iki yoldaşına koşturdu.

 

Tümgenerallerinin meditasyon seansını sonlandırdığını fark eden 3. Kıta yetişimcileri de ışık huzmeleri şeklinde harekete geçti.

 

Xiaochun’a ulaşan ilk kişi diğer şahsi korumalarla çevrelenmiş halde saygılı bir selam veren güzeller güzeli Liu Li oldu.  

 

“Meditasyondan çıktığınız için tebrikler, yüce insan!”

 

Zhao Long da son derece ciddi şekilde Song Que ve yoldaşlarından bir iki adım uzaklaşıp kollarını kavuşturarak iyice eğildi.

 

“Meditasyondan çıktığınız için tebrikler, yüce insan!”

 

Şahsi korumalarından işittiği bu tebriklerden son derece memnun kalan Bai Xiaochun aceleyle Song Que’ye ulaşmış, bu sırada onun inzivadan çıktığını gören diğer yetişimciler de düzinelerce ışık huzmesi şeklinde yaklaşmaya başlamıştı.

 

Bu huzmelerin on tanesi Öz Formasyonun büyük çemberine ait auralara ve engin bir saygınlığa sahipti. Başka şartlarda girdikleri her yere hükmedebilecek insanlardı.

 

Li Hongming’in de dahil olduğu bu kişiler 3. Kıta albaylarıydı. Her biri saygılı bir şekilde yaklaşıp selamlarını sunmaya başlamıştı.

 

“Selamlar Tümgeneral!”

 

Gelenlerin ve selam verenlerin sayısı arttıkça Song Que’nin önünde dikilen Bai Xiaochun’un gözlerindeki ışıltı artıyordu. Etraftakiler de onun ne kadar mutlu olduğunu sezebiliyordu.

 

“Demek gerçekten sensin, Que’er. Gerçekten sensin!! Kendini böyle kötü bir duruma nasıl soktun, Que’er? Yani ben kendimi kötü durumda sanıyordum ama belli ki senin durumun benimkinden çok daha vahimmiş.

 

“Que’er, teyzen seni bana emanet etti. Kıdemlin olarak seninle ilgilenmek benim sorumluluğum. Buraya vardığımızda beni umursamazca terk etmiş olsan da yeğenim olduğun için sana birazcık müsamaha gösterebilirim. Şuna ne dersin; dışarı çıkmayı ve görev yapmayı unut gitsin. Benimle kal. Ben artık bir tümgeneralim, sen de benim şahsi korumalarımdan biri olabilirsin!”

 

Bai Xiaochun sahiden de eski bir dostuyla karşılaştığı için heyecanlıydı. Tabii ki Song Que’nin yollarını ayırırken kibirli bir tavır takınmış olması işleri daha da iyi yapmıştı. Sonuçta Bai Xiaochun bir tümgeneral olmaktan çok memnun olsa da yakın zamanda Nehre Meydan Okuyan Tarikata dönemeyecekti, haliyle ihtişamıyla hava atacağı eski dostları olmaması hayal kırıklığına uğratıcıydı. Bu yüzden öylesine heyecanlıydı ki her an patlayabilirmiş gibiydi; bu dünyadaki en eşsiz hislerden biriydi.

 

Bu sırada Song Que’nin iki yoldaşı Bai Xiaochun’a şok içerisinde bakakalmıştı. Giyim kuşamı nispeten basit olsa da oldukça etkileyici görünüyordu. Silik, düşük yıldızlarla çevrili parlak bir ay gibiydi. Onu üstün gösteren bir şey mevcuttu. Ruhun Başlangıcında olmadığı bariz olsa da o aşamadan da korkunç görünüyordu. Bir de insanların ona tümgeneral dediğini işitmek ve önlerindeki kişinin 3. Kıtanın tümgeneralinin ta kendisi olduğunu anlamak zihinlerini bulandırmış, içlerini karmaşık hisler teslim almıştı!!

 

Ayrıca onun Bai Xiaochun olduğunu da anında anlamışlardı. Neticede hepsi Yıldızlı Gök Dao Polarite Süperstarlarındandı ve Bai Xiaochun’un onlar arasında daha ünlü olması mümkün değildi. Neredeyse gözlerine inanamayacaklardı fakat ellerinden gergince iç çekmekten başka bir şey gelmiyordu. Ayrıca Song Que’nin şok edici bir desteği olduğunu işitmek de durumu iyice şok edici kılmıştı. Amcası bir tümgeneraldi!!

 

İkisi de istemsizce başlarını eğip kollarını kavuşturarak selam verdi.

 

“Selamlar, Tümgeneral, selamlar.”

 

Bu esnada Song Que’nin bakışları bomboştu. Her şey çok hızlı gelişmişti, buna hazırlıklı olmasına imkan yoktu. Daha az önce ne kadar harika olduğunu ve Bai Xiaochun’u nasıl da aşağılayacağını düşünüyordu. Şimdiyse Bai Xiaochun bir tümgeneral olarak karşısında duruyordu…

 

Song Que beti benzi atık şekilde kekelemeye başladı: “Bai Xiaochun... bu nasıl mümkün olabilir? S-sen… sen gerçekten bir tümgeneral mi oldun?!” 

 

Olanlara inanmakta zorlanıyordu; hayatı bir komedi filmine dönmüştü.

 

Lakin bu sözlerin ağzından çıkışı Bai Xiaochun’un askerlerinin kaşlarının çatılmasına yol açmıştı, pek memnun olmadıkları belliydi. Hatta Liu Li soğuk bir şekilde homurdanmıştı. Bu kişiler ünlü bir askerin başarılı birlikleriydi ve öldürücü auralarının ani yükselişi Song Que ile yoldaşlarını ezecek seviyedeydi.

 

“Ne cüretle tümgeneralin adını kullanırsın!” diye bağırdı Zhao Long. “Ona öyle gönlünce ismiyle hitap edemezsin!”

 

Song Que’yi genel olarak takdir etmiş olsa da komutanını bu şekilde sorgulaması ansızın öfkesine yenik düşmesine yol açmıştı.

 

Li Hongming ve diğer albaylar da hoşnutsuz şekilde kaşlarını çatmış, gözlerinde öldürme güdüsü belirmişti. Hatta tüm garnizon bir anda atağa kalkmaya hazır bir yaratığa dönmüş, yeni gelenlere onları tüketmek üzereymişçesine bakışlar atar olmuştu!

 

Bunca kötü bakış karşısında Song Que ve iki yoldaşının kalpleri yerinden çıkacakmışçasına atmaktaydı. Genç kadın anında yere çöküp secdeye başladı ve orta yaşlı adam da onu takip etti. Etraftaki yoğun öldürücü auraya bakılırsa bunu yapmadıkları takdirde ruhen ve bedenen öldürüleceklerinden eminlerdi!

 

Song Que ise tir tir titriyordu, beti benzi atıktı. O da diğer ikili gibi diğerlerinin öldürücü auralarındaki yoğunluğu hissedebiliyor ama korkmuyordu. Öylece Bai Xiaochuna’a bakarken kederi ve öfkesi diğer tüm düşünceleri bir kenara atıyor, hayal kırıklığı onu sel sularında boğulacak raddeye getiriyordu.

 

“Bu imkânsız… evet imkânsız…”

 

#Üzgünüm canım söz konusu Bai Xiaochun ise hiçbir şey imkansız değil. Asıl senin hala bunu anlamamış olman imkansız 
Bizim kaplumbağa için harika bir gün değil mi? Prangasıyla temas etti, iyice hızlandı, etrafını ağır çekim gösterecek bir şekilde hareket edebilir hale geldi ve tam da bunu denerken Song Que karşısına çıkıverdi. İşler onun için daha güzel olamazdı herhalde. Bu buluşmadan sonra diğer koruyucuları da bulur muyuz acaba bir yerlerde? Neyse şimdilik Song Que ile yetinelim diyor ve devam ediyorum, bir sonraki bölümde görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44329 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr