Bölüm 526 : Yeni Tümgeneral Mi?

avatar
3904 18

A Will Eternal - Bölüm 526 : Yeni Tümgeneral Mi?


Çevirmen : Clumsy 

 

Song Que soğuk bir kahkaha attı, bu defa Bai Xiaochun’u ona katladığından emindi. Onu ayaklarının altına alıp merhamet dilemeye zorladığını bile hayal edebiliyordu.

 

“Bana ben senin amcanım demeye cüret ediyorsun ha?! Ehh, bu defa sen bana dede diyeceksin!” Bai Xiaochun’un keder dolu bir şekilde yere yatışını hayal etmek Song Que’nin kalbine hoş bir sıcaklık getiriyordu.

 

Tabii ki Bai Xiaochun’un Büyük Set Şehrindeki maceralarıyla ilgili hiçbir haber almamıştı. Dünyadan izole olduğu üç yılın ardından aceleyle Büyük Sete yönelmişti ve gerçekleşen değişiklikleri bilmesine imkân yoktu.  

 

Kibir dolu bir kalple en sonunda Büyük Sete ulaşan Song Que, gözlerini devasa büyü formasyonu kalkanına çevirdi. Tabii ki o ve grubu kalkana yaklaşma fırsatı dahi bulamadan önce üzerlerine soğuk bakışlar kilitlenmişti.

 

Ardından duvardan buz gibi bir ses yankılandı.

 

“Kim var orada?!”

 

Song Que’nin ifadesi titreşti ve kalbindeki kibri bastırarak yerinde duraksadı. Duvarın dışında ne kadar harika olduğunu düşünse de buraya dönmüşken pervasız davranmaya cüreti yoktu.

 

Neticede hiçbir şekilde beş lejyonu kışkırtacak seviyede değildi. Arkasındaki iki yoldaşı da betleri benizleri atık şekilde duraksamıştı.

 

Song Que kollarını saygılı bir şekilde kavuşturarak cevap verdi: “Efendim, ben mütevazı hizmetkarınız Song Que. Bunlar da tarikattan yoldaş çırak dostlarım. Dışarıdaki görevlerimizden dönüyor ve Büyük Set Şehrine girmeyi talep ediyoruz.” 

 

Az önce duvardan seslenen kişi tesadüfen görevde olan Zhao Long’tan başkası değildi. Tabii ki o bir Deri Yüzücüler 3. Kıta üyesi ve Bai Xiaochun’un şahsi korumalarındandı. Bai Xiaochun inzivaya çekildiği için 3. Kıta ile ilgili meseleler çoğunlukla ona ve on albaya teslim edilmişti.

 

Song Que ve yoldaşlarına bakan Zhao Long’un bakışları yumuşamıştı. Sonuçta Bai Xiaochun’un da bu seçilmişler gibi tarikat karargahından geldiğinden haberdardı, yani birbirlerini tanıyor olmaları mümkündü. Elini sallayarak grubun kimlik madalyonlarını toplamak ve gezi izinlerini teftiş etmek için bir grup yetişimci gönderdi.

 

Ardından madalyonlara bizzat bakarak özel bir teknikle şüpheli bir durum olmadığından emin oldud ve duvardan ayrılan yetişimcilerin ihtiyaç duyduğu izinleri kontrol etti. Bir yetişimci dışarı her çıkışında görevdeki askerler o izinleri damgalardı. Dönüşte denk gelinen asker başka bir lejyona aitse teyit için orijinal lejyona gidilirdi.

 

Fakat Zhao Long, damganın Deri Yüzücülerin 3. Kıtasına ait olduğunu tek bakışta görebilmişti. Tek fark önceki tümgeneral dönemine ait oluşuydu. Beş lejyonun kuralları ve gelenekleri gereği her yeni tümgeneral gelişinde yeni bir damga gerekli olurdu.

 

Zhao Long başını kaldırarak şöyle dedi: “Kimlik madalyonlarınız hakiki. Fakat size hatırlatmalıyım ki şehre giriş yaptığınız zaman büyü formasyonu madalyonunuza kilitlenecek. Eğer gerçek kimliğiniz madalyondaki bilgilerle örtüşmüyorsa, ele geçirildiyseniz veya birinin yerine geçtiyseniz o zaman anında bedenen ve ruhen öldürülürsünüz!”

 

Song Que ve yoldaşları biraz afallamıştı fakat birbirlerine bakıp onay verdikten sonra ilerlemeye başladılar. Bu üçünün de dışarı çıktıktan sonra Büyük Set Şehrine ilk dönüşüydü ve bu yüzden gerilmemek ellerinde değildi. Neticede duvarın üzerinden kendilerine kilitlenen öldürücü, soğuk bakışların hesabını tutmak imkansızdı.

 

Üçlü hızlıca büyü formasyonunu aştı. Ardından onları tarayan dalgalanmalar belirip yavaşça silindi ve kendilerini duvarın altında buldular.

 

Rahat bir nefes alan Song Que duvarın üzerindeki figürlere baktı ve ansızın beş lejyona katılma dürtüsüne kapıldı.

 

Dışarıda başardığı sıra dışı şeyler sayesinde beş lejyona katılmak kötü veya zor bir tercih gibi görünmüyordu.

 

Grubun formasyonu sorunsuzca aştığını gören Zhao Long belli belirsiz bir gülümseme eşliğinde yan kapının açılmasını emretti. Kapıdan giren grup, karşılarında kendilerini bekleyen Zhao Long’u buldu.

 

Zhao Long kollarını kavuşturup gülümseyerek, “Bu inceleme gerekli bir formaliteden ibaretti Yoldaş Daoistlerim, umarım gücenmemişsinizdir.” dedi.

 

Bir an sonra bakışları grubun en sıra dışı üyesi olan ve lejyona katmaya değer görünen Song Que’nin üzerinde duraksadı.

 

Song Que de bir gülümsemeyle karşılık verdi. Zhao Long’un onu diğerlerinden ayrı tutması harika hissettirmişti. Sıradan bir asker olmadığı da barizdi, bu yüzden kollarını saygıyla kavuşturarak sohbete başladı. Çok geçmeden birbirlerine isimleriyle hitap etmeye başladılar.

 

Ve artık birbirlerini daha iyi tanımaları sayesinde Zhao Long şöyle dedi: “Kardeş Song, Deri Yüzücülere katılmakla ilgilenir misin?”

 

“Um...” Song Que bu soruyu işitmekten son derece memnun kalsa da suratına tereddütlü bir ifade yerleştirmişti.

 

Zhao Long’a kalırsa Song Que oldukça yetenekli bir bireydi, o yüzden onu Bai Xiaochun için kadroya katmak istemişti. Sıcak bir surat ifadesiyle şöyle dedi: “Endişelenme, şu anda karar vermene gerek yok. Biraz düşünür, yanıtını sonra söylersin. Bu arada izin damgalarınızı güncellemeniz gerekiyor.

 

“Damgalarınız 3. Kıtamıza ait ama yeni bir tümgeneral komutayı devraldı. Bu yüzden damgaları güncellemek için benimle garnizona geleceksiniz.” 

 

“Yeni tümgeneral mi?!” dedi Song Que. İki yoldaşı da birbirine şaşkın bakışlar attı. Büyük Sete pek aşina olmasalar da tümgenerallerin son derece önemli kişiler olduğunu ve böyle değişikliklerin her gün gerçekleşmediğini biliyorlardı!

 

Song Que pervasız davranmaya kalkmadı. Tabii ki Zhao Long’la rahat bir sohbet edebilirdi ama söz konusu bir tümgeneral olduğunda gücendirici herhangi bir şey yapamazdı. Hayatlarını Büyük Seti korumaya adayan beş lejyon yetişimcilerinin olabilecek en korkunç bireyler olduğundan haberdardı. Bu bilhassa her biri yeri göğü sarsabilecek saygıdeğer figürler olan tümgeneraller için geçerliydi.

 

Song Que kendisini bir seçilmiş olarak görse de bir tümgeneralin karşısında böcekten farksızdı. Tümgeneral olma düşüncesi bile iç çekmesine yol açmaktaydı.

 

“Acaba Ben, Song Que, bir gün tümgenerallik gibi kudretli bir pozisyona ulaşabilir miyim…” Bu düşünceler biraz cesaretini kırsa da pozitif olmaya çalıştı ve kendisine bir tümgeneral olacak kudrette olmasa da neslindekilerin çok daha ötesinde biri olduğunu hatırlattı. Ayrıca ayakları altında ezeceği Bai Xiaochun’u görmeye de can atıyordu. Bu yaşandığında Bai Xiaochun’a gerçek bir seçilmişin ne olduğunu öğrettiğinden emin olacaktı!

 

Bu düşüncelerle kalbi neşe dolmuştu ve izinle ilgili formaliteleri tamamlayıp Bai Xiaochun’u bulmayı iple çekiyordu!

 

Hemen Zhao Long’a başıyla onay verdi. Yoldaşlarının da aynı şeyi yapışıyla üçlü grup 3. Kıtanın garnizonuna yöneldi.

 

Song Que yol boyunca tümgeneralle ilgili daha çok detay almak istemişti ama bunu yapmamakta karar kıldı. Bunun yerine kadın yoldaşına anlamlı bir bakış attı. Uzun süredir birlikte çalıştıkları için mesajı anında alan kız da soruşturma işini üstlenerek, “Bu yeni tümgeneral kim peki?” dedi.

 

“Bilmiyor musunuz?” diyen Zhao Long kıs kıs gülerek devam etti. “Ehh, pek fazla detay vermek istemem. Kim bilir, belki de tümgeneralle birbirinizi tanıyorsunuzdur.” 

 

Bu cevapla birlikte konuşma sona ermiş ve Song Que ile yoldaşları iyice meraklanmıştı.

 

Grubun damgaları yenilenirken Bai Xiaochun yetişiminde kritik bir andaydı. Tüm kıymetli materyalleri özümsedikten sonra gözleri kararlılıkla titreşmiş, dişlerini sıkmış, qi geçitlerindeki enerjiyi hissetmişti.

 

Dalgalanmalar kudretli dalgalar şeklinde kafasının üzerinde köpürüyor, adeta cennetsel bir su ejderine dönüşerek kafasındaki son qi geçidine atılıyordu.

 

GÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜMMMM!

 

Zihnindeki yoğun sesleri Bai Xiaochun’dan başka işiten yoktu. Aynı zamanda tir tir titremeye başlamış, kulaklarına çatırdama sesleri dolmuştu.

 

Yoğun yaşam gücü tarafından bir kapı açılmış gibiydi ve Bai Xiaochun kükreyerek iki elli bir büyü hareketi gerçekleştirdi. Ardından yeni kıymetli materyaller ezildi ve onları da içine çekti.

 

Son qi geçidinin de dağılışıyla yaşam gücü bedeninde özgürce akmaya başladı, üzerindeki dağ gibi ağırlığın, mührün varlığını hisseder oldu. Oldukça kötü bir histi.

 

Bir şey tarafından tamamen bastırılıyordu. Önceleri bu belirgin baskıyı hissedemiyor olsa da şimdi bilincine yayılmıştı. Bu, Ölmeyen Ten ve Ölmeyen Cennetsel Kral üzerinde çalışırken iki defa tattığı şeydi.

 

An itibariyle temas ettiği şey… “Üçüncü pranga!”

 

#Song Que'nin haline gülsem mi ağlasam mı bilemiyorum... Bizimkinin onu nasıl karşılayacağını çok merak ediyorum, acaba meşhur cümlelerini kullanır mı? Ve tabii Song Que'nin tepkisi de soru işareti. 
Ayaklar altına almaya çalıştığı kişinin o 'saygıdeğer' tümgeneral olduğunu öğrenecek. Öyleyse bakalım neler olacakmış, okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr