Bölüm 522 : Gerçek Ruh Besinini Koruyor

avatar
3852 18

A Will Eternal - Bölüm 522 : Gerçek Ruh Besinini Koruyor


Çevirmen : Clumsy 

 

1,000 ruh küresinin uçuşu herkesin ağzını açık bırakmıştı. Ji Feng gözlerine inanamayacak derecede şoktaydı. Pagodanın etrafına ölümcül bir sessizlik hakimdi.

 

Pagodanın etrafında uçuşup 1,000 küreyi gören yetişimcilerinse gözleri irileşmekteydi.

 

“Bi… bin mi?”

 

“Cennetler! Gerçekten 10,000,000 kinci ruhu mu var? Bu nasıl mümkün olabilir ki?!?!”

 

“O kürelerin her birinde 10,000er ruh olmasına imkan yok. Değil mi?”

 

Herkes şoktaydı ve Ji Feng yoğun bir tedirginlikle boğuşuyordu. O 1,000 kürede kaçar ruh olduğunu bilmek imkânsız olsa da gerilmeden edemiyordu. Ancak tam ağzını açıp bir şeyler söyleyecekken yeterince üstünlük taslayamadığını düşünen Bai Xiaochun dudaklarını yalayarak şöyle dedi: “1,000 ruh küresiyle 2,000,000 ruhunu ezmek birazcık sıkıcı. Şuna bir bak bakalım!” 

 

Ne zaman gösteriş yapabileceği bu tarz durumlarla karşılaşsa fazlasıyla heyecanlanırdı. Boğazını gürültülü bir şekilde temizledikten sonra elini yuvarlak çizecek şekilde sallayarak 1,000 ruh küresi daha uçurdu. Fakat işler bununla sona ermiş değildi…  

 

Ardından 1,000 küre daha belirdi. Bir 1,000 daha. Ve bir 1,000 daha.

 

Göz açıp kapayıncaya dek havada süzülen küre sayısı 10,000i bulmuştu!

 

Etraftaki herkesin zihinleri bulanmış, hayret nidaları yükselmişti. Kaç ruhla karşı karşıya olduklarını hesaplamaya çalışarak bakarken içlerindeki şüphe daha da yükselmişti. Hatta pek çoğu tahminlerinde haklı olduğuna dahi inanamıyordu.

 

“Yok artık…”

 

“10,000 mi? Tamam… teorik olarak mümkün. Belki her birinde yalnızca birkaç ruh vardır?” Herkes bilinmezliğin gerginliğiyle beklerken Ji Feng ağzını daha fazla kapalı tutamamıştı.

 

“Beni oyuna getirebileceğini mi sanıyorsun, Bai Xiaochun?” dedi yüksek sesle. “O kürelerin her birinde 10,000 ruh olduğuna inanmayı reddediyorum. Ne şaka ama! 10,000er ruh barındıran 10,000 küre, ha? Gerçekten senin gibi biri 100,000,000u aşkın ruh toplayabilir mi sanıyorsun?” Ji Feng’in kanlı gözleri, onun kesinlikle Bai Xiaochun’un 100,000,000 ruh topladığına inanmadığını kanıtlıyordu.

 

Neticede bu derece kalabalık ruh grupları yalnızca büyük çaplı savaşlarda görülürdü. Üstelik hepsi bir anda salınacak olsa tüm gök kaplanır ve yer yerinden oynardı.

 

“İnanmıyor musun? Ehh, neden bir göz atmıyorsun ki?!” Diyerek çenesini hafifçe kaldıran Bai Xiaochun sağ eliyle bir büyü hareketi gerçekleştirerek parmağını ruh kürelerine doğru salladı.

 

“Açılın!”

 

BOOOOOOOOOMMM!

 

10,000 ruh küresi patladı ve kaşla göz arasında dökülmeye başlayan ruhlar tam 30,000 metrelik alanı doldurdu, ardından 300,000 metreye dek yayıldı!

 

Fakat işler bununla sona ermiş değildi! Tek nefeslik sürede bu alan 3,000,000 metreyi buldu!!

 

Tabii ki Bai Xiaochun bunu kasten yapıyordu. İsteseydi böyle dramatik bir durumu önleyebilirdi. Ama şu anda 3,000,000 metrelik bir alan kinci ruhlarla doluydu. Bu alan Büyük Set Şehri limitlerini fazlasıyla aşıyordu ve tüm şehir karanlığa boğulmuştu. Yer ve gök sarsılıyor, beş lejyondaki sayısız yetişimci şaşkınlık içerisinde göğe bakıyordu.  

 

“Yabaniler mi saldırıyor?”

 

“Büyü formasyonu yok mu edildi?!?!”

 

“Ne... ne oluyor?!?!” Şaşkınlık nidaları yükselirken pagodanın yakınlarındaki yetişimciler tir tir titreyerek sessizleşmiş, zihinleri bomboş kesilmişti…

 

Beş lejyon generalleri bile sarsılmış, Bai Lin ve diğerleri açığa çıkarak göğe şaşkın bakışlar atmıştı.

 

“Kaç... kaç ruh var orada!?!?”

 

Sayısız ışık huzmesi pagoda göğünde uçarken beş lejyonun hemen hemen tüm yetişimcileri yaşananlara tanık olabilmek adına birbiriyle mücadele veriyordu.

 

Bu hengâme Chen Hetian’ın da pagodadan çıkıp hayretler içerisinde etrafa bakmasına yol açmıştı. O noktada pagodanın üzerindeki göz tarifsiz bir parlaklık, heyecanlı görünen bir ışık saçmaya başladı. Adeta gözün bir ruhu varmış ve o ruh mutluluktan havalara uçuyormuş gibiydi.

 

Bir yerçekimi kuvvetinin yayılışıyla çığlıklar atan rüzgarlar eşliğinde bir anafor şekillendi. Çok geçmeden şok edici ruh denizi özümsenmeye başlandı ve bu süreç tam bir saat sürdü.

 

O ışıklar tarafından yıkanan Bai Xiaochun tarifsiz bir tatmin tatmıştı. Ve tabii ki savaş kredisi de tavan yapmış durumdaydı.

 

Ruh denizi silinirken çenesi kalkık, ifadesi sakin ama kalbi heyecandan küt küt atarak havada süzülüyordu.  Doğrusu içten içe sakin kalması gerektiğini kendisine hatırlatıp duruyordu.

 

Alandaki yetişimciler aptallaşmıştı ve her biri Bai Xiaochun’a bir çılgın veya bir tanrıymış gibi bakıyordu!!

 

Ji Feng ise Bai Xiaochun tarafından fiziksel bir darbe almışçasına şiddetle titriyordu. Tüm dünyası bir anda tersyüz olmuş, zihni bomboş kesilmişti. Bu olayı ömrü boyunca unutamayacağı barizdi.

 

İnsanlar Ji Feng’e sempati dolu ifadelerle bakmaya başlamıştı. Az önce acımasız bir darbe yemişti; rakibi onun 2,000,000unu 100,000,000 ile ezip geçmişti…

 

Bai Lin, diğer generaller, hatta üç gözlü Chen Hetian bile sempati doluydu. Bai Xiaochun işte bu inanılmaz gurur anında boğazını kuvvetlice temizleyerek lafa girdi: “Herkes biraz gerilesin. Bu seferki grup daha da kalabalık olacak…”

 

Henüz kimse tepki veremeden pagodanın üzerindeki göz Bai Xiaochun’u teşvik eder gibi görünen kör edici ışık huzmeleri gönderdi ve oluşan inanılmaz baskı etraftaki tüm yetişimcileri uzaklaştırdı!

 

Bai Lin ve diğer generaller bile bir istisna olamamıştı. Artık yakınlarda duran tek kişi apaçık gözlerle olanları izleyen Chen Hetian’dı. Daha önce gözdeki gerçek ruhun böyle bir şey yaptığına hiç tanık olmamıştı. Bai Xiaochun’un emirlerini takip eder gibi bir hali vardı.

 

Alnında ter damlalarıyla mırıldandı: “Bu… bu…”

 

Tam da o noktada Bai Xiaochun çantasına vurarak bir sürü ruh küresi çıkarttı. 1,000. 3,000. 5,000…

 

Göz açıp kapayıncaya dek 10,000 ruh küresi daha belirdi!

 

İnsanların soluğu kesilirken yeni ruh küreleri eklendi. 15,000. 20,000... 30,000... 40,000…

 

Şehirdeki her yetişimci olabildiğince sarsılmıştı. En sonunda kürelerin sayısının 60,000e ulaşışı insanları inanılmaz bir kargaşaya sürükledi.

 

“İmkânsız!!”

 

“Bu Bai Xiaochun Yeraltı Nehrine falan mı erişti!?!?”

 

“Bu kadar çok ruh… Cennetler! Onlar… onlar gerçekten ruh mu?!?!”

 

“Duyulmamış. Bu kesinlikle duyulmamış bir şey!!”

 

Bai Lin ve diğer generaller sersemlemiş, Chen Hetian ise tamamen şaşkına dönmüş, tepki dahi veremez hale gelmişti.

 

En sevinçlileriyse devasa gözdü. Heyecanla açılmıştı, keyiften titrer gibi bir hali vardı.

 

Çok geçmeden 80,000i aşkın ruh küresi görünür olmuş ve gözün heyecanı Büyük Setin büyü formasyonunu etkilemeye başlamıştı. Kalkan dalgalanıp çarpıklaşıyor, görünüşü gözlemcilerin kalplerine şok salıyordu.

 

Yaban Arazilerin dışındakiler de kalkandaki çarpıklaşmayı görebiliyor ve ne olduğundan emin olamasalar da büyük bir olay olduğunu idrak edebiliyorlardı. Meraklanan Sahibe Al-Toprak ise neler olduğunu görmek için Büyük Sete ilahi hislerini göndermişti.

 

İşte o noktada 90,000 ruh küresi açığa çıktı ve göz, delice bir keyif çığlığı atarak yer ile gökteki her şeyi titretti!

 

Bu ses Sahibe Al-Toprağı ansızın ürpertmişti. Yaban Arazilerdeki çadırında gözleri kocaman açılan kadın koca bir ağız dolusu kan kusarak, “İmkânsız!” dedi. “Gözdeki gerçek ruhun İlahla yaptığı anlaşma gereği Büyük Seti korumaya razı olmasını anlayabiliyorum. Ama neden beni yaralayıp uzaklaştırmak için Gerçek Ruh Yankısı kullanacak kadar ileri gidiyor ki?!?!?!”

 

#Bizimki terfi edeyim derken yine tüm dikkatleri üzerine çekti, hatta gözdeki gerçek ruhu bile mest etti. Sürekli 'isteyerek yapmadım ki' diyerek bir sorun yaratmasına o kadar alışmışım ki her bölü çekine çekine okuyorum acaba şimdi ne olacak diye 
O zaman bakalım bir şey olacak mıymış, bir sonraki bölümde görüşmek üzere!

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44308 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr