Bölüm 301 : İnanılmaz Öfkeli!

avatar
5551 22

A Will Eternal - Bölüm 301 : İnanılmaz Öfkeli!


Çevirmen : Clumsy 

 

“Bu savaşın nasıl sonlanacağı umurumda değil, Du Xuemei. Sen öleceksin!”

 

“Du Xuemei Dünya Sicimi Kuruluş Kadrosunun zirvesinde. Onu öldürmek sıradaki Usta Limitsizin kökünü kazımak olacak!!”

 

“Du Xuemei, Küçük Kardeşimi öldürdüğün andan beri bugünün hayalini kuruyordum!” Dört Kuruluş Kadrosu yetişimcisinin kimi intikam için kimi de savaşta puan kazanmak adına Xuemei’yi öldürmek istiyordu.

 

Normal şartlarda Başpapaz Limitsizin ortaya çıkmasından endişelenmeleri gerekirdi. Ama tarikatlar bütünüyle savaşa girdiği ve her şey ortaya koyulduğu için artık bir şansları vardı!

 

Bu yüzden ne pahasına olursa olsun tüm güçleriyle saldırıya geçmişlerdi.

 

Xuemei’nin çenesinden kanlar sızıyordu ve bu kanlara siyahlık karışmıştı; belli ki zehirlenmişti. Hap Akımı Tarikatının yarısından çoğu Engin Akım Tarikatı tarafından asimile edilmişti ve onlar da zehri güçlü bir silah olarak kullanırdı!

 

Xuemei acı bir kahkaha attı ve ifadesi çaresizlikle titreşti. Yukarı baktığında Engin Akım Tarikatı başpapazlarından biriyle çarpışan babasını görebiliyordu; kendisine yardım edecek vakti olmadığı belliydi. Kan kazıyıcılar ve baş kıdemliler de ölüm kalım mücadelesi içerisindeydi, zaten savaş alanı öylesine büyüktü ki Xuemei'nin herhangi birinin dikkatini çekmesi mümkün değildi. Birileri durumunu fark etse dahi herkes Engin Akım Tarikatı yetişimcileriyle meşguldü, hiç kimse onu kurtarmaya gelemezdi.

 

Ayrıca babasının dikkatini dağıtmak istemiyordu. Ne yazık ki aylar süren savaş sonrasında hayatını kurtaracak kıymetli bir nesnesi de kalmamıştı. Yapabildiği tek şey geriye doğru sendelemekti, ağzından kanlar sızıyor ve görüşü kararıyordu.

 

“Gerçekten burada ölecek miyim?” diye düşünüyordu. Dişlerini sıkarak bir büyü tekniği gerçekleştirdi. Bu esnada elinin tersindeki silik yara net bir şekilde görünür hale gelmişti…  

 

Dört Engin Akım Tarikatı yetişimcisinin gözlerine öldürücü ışıltılar yerleşmişti. Onlar yaklaştıkça kaotik bir mücadele patlak veriyor, Xuemei defalarca geriletiliyordu. Kızın giderek güçsüzleştiği barizdi, bedenindeki yaraların sayısı çoğalmaktaydı.

 

Ölümün gölgesi üzerine çökmüştü.

 

İşte tam da o anda 3,000 metre mesafedeki Bai Xiaochun’un gözleri Xuemei’ye dokundu.

 

Onu gördüğü an zihni bulanmıştı. Kızın ölümcül bir tehlike içerisinde olduğu ve durumu irdeleyecek vakit bulunmadığı belliydi. Xiaochun’un o saniyede düşünebildiği tek şey… Xuemei’yi kurtarması gerektiğiydi!!

 

Fakat dört Kuruluş Kadrosu yetişimcisi ikincil önemdeydi; Xuemei ile arasındaki 3,000 metrelik mesafe çokça Engin Akım Tarikatı kuklasıyla doluydu ve Xiaochun’un oraya tam hız gitmesi imkansızdı!  

 

Tek seçeneği yolunu çarpışarak açmaktı!

 

Gözleri kanlanan Xiaochun avazı çıktığınca bağırmaya başladı: “Orta Tepe yetişimcileri, bana katılın!” Bu sözler sonrasında cennetsel şeytanını havaya sıçrattı ve gök gürültüsü misali bir kükreme koyuvermesini sağladı.

 

Bai Xiaochun’dan çıkan kuvvetli kan qi’si kan rengi bir ışık sütunu şeklinde göğe yükselmekteydi. Her şey sarsılıyor ve başpapazların bakışları dahi şaşkınlıkla çevriliyordu.

 

Ani kan qi’si yükselişinin etkilerini ilk hissedenler Orta Tepe yetişimcileri olmuştu. Çünkü Bai Xiaochun Kan Lordu olmasının yanı sıra onların kan efendisi olma özelliğini de taşıyordu!

 

Savaş alanındaki tüm Orta Tepe yetişimcilerinin kan qi’leri Bai Xiaochun’un bağırışıyla yankılanmaya başlamıştı. Ve hemen hemen aynı saniyede her biri Xiaochun’a olabildiğince yaklaşma dürtüsüyle dolmuştu!

 

Bu dürtüyü bastırmak imkansızdı; bu yetişim basamaklarını istikrarsızlaştırırdı. Üstelik bastırmamak yetişim basamaklarını düzenli olarak arttırıyordu!

 

Bu yüzden Orta Tepe yetişimcileri göz açıp kapayıncaya dek Bai Xiaochun’a yönelmeye başlamıştı.

 

Topluluk yaklaştıkça kan qi’leri cennetsel şeytanı sarmalıyor, yavaş yavaş devasa bir kan kılıcı oluşuyordu!

 

Bu sırada Bai Xiaochun derin bir nefes aldı ve artan Orta Tepe yetişimcileri eşliğinde Xuemei’ye doğru ilerlemeye koyuldu.

 

Orta Tepe yetişimcileri topluluğunun ve kılıcını kuşanan cennetsel şeytanın görüntüsü uzaklardan bir kan denizini andırıyordu!

 

Karayağız da uzaklardan delici bir çığlık koyuvermiş ve yeri göğü sarsarak kocaman bir savaş yaratığı grubuyla birlikte harekete geçmişti.

 

Olanları görüp kanı kaynamaya başlayan Ruh Akımı Tarikatı üyeleri de bulunuyordu. Kısacık bir süre içerisinde Bai Xiaochun’u çevreleyen yetişimci sayısı binleri bulmuş, savaş alanı keskin bir kılıç misali kesilip aşılmaya başlanmıştı!

 

Savaş alanında bütün olarak başpapazların bile soluğunu kesen şok edici bir gelişme yaşanmıştı.

 

Kan Akımı Tarikatı ve Ruh Akımı Tarikatı güçlerini birleştirme konusunda henüz ilk evredeydi. Pek çok çırak çoktan dostluk geliştirmiş olsa da iki tarikat net bir şekilde ayrıydı ve taraflar çoğunlukla kendi mücadelesini vermekteydi.

 

Gerçek şu ki iki tarikatın esas dövüş potansiyelinin yalnızca yüzde elli kadarı sergilenmekteydi.

 

Engin Akım Tarikatının hala direnebiliyor oluşunun bir sebebi de buydu. Ruh ve Kan Akımı Tarikatı üyeleri de bu durumun bilincindeydi fakat bunu değiştirecek bir şey yapılamamıştı. Neticede müttefik oluşları çok kısa süre içerisinde gerçekleşmişti.

 

Ama Bai Xiaochun’un belirişi, attığı çığlık ve yönlendirdiği kan qi’si durumu tamamen değiştirmişti!

 

Gittiği her noktada Kan Akımı Tarikatının savaş gücünü arttırıyor, Ruh Akımı Tarikatı savaş yaratıkları da tüm güçleriyle etrafında toplanıp gururla dövüşüyordu.

 

Üstelik Kan Akımı Tarikatı yetişimcilerinin güç artışı herhangi bir yetişim basamağıyla sınırlı da kalmıyordu. Dış Kesimden başpapazlara dek herkes bu faydadan nasibini alıyordu.

 

Bu sayede Kan Akımı Tarikatının gücü bütün halde yüzde otuz kadar yükselmişti. Onların şaşkınlıkla nefesi kesilirken Ruh Akımı Tarikatı da böylesine bir yükseltmeden faydalanamıyor olmalarına rağmen Kan Akımı Tarikatı yetişimcilerinin sevinciyle daha sıkı mücadele verir olmuştu. Güçlerini birleştiren iki tarikat inanılmaz ezicilikte bir güç sergileyebiliyordu!

 

Bai Xiaochun her şeyin merkezindeydi ve etrafında gruplaşan yetişimcilerin sayısı binlerden on binlere çıkmaya başlamıştı!

 

Pek çoğu Kan Akımı Tarikatındandı ve Xiaochun’a yaklaştıkça teknikleri daha güçlü bir hal almaktaydı!

 

Savaş alanında hayatta kalmak için başvurulabilecek pek çok şey vardı ama belki de en önemlisi kişilerin bireysel kuvvetiydi!

 

Bai Xiaochun kan qi’si ve Kan Akımı Tarikatı arasında bir yapışkan görevi görmüş, aynı zamanda Ruh Akımı Tarikatı ve Kan Akımı Tarikatının da bağlayıcı gücü olmuştu. Bu, hiç olmadığı kadar belirgindi.

 

Ruh Akımı Tarikatı, Kan Akımı Tarikatı ve hatta Engin Akım Tarikatı başpapazları dahi sarsılmıştı. Tabii şehirde toplanmış olan başpapazlar da bu şaşkın kitleye dahildi.

 

“Demek Bai Xiaochun o?!”

 

“Bu savaşın sorumlusu o mu?!?!”

 

“Başpapaz Bin-Surat Bai Xiaochun öldüğü takdirde Ruh Akımı Tarikatı ve Kan Akımı Tarikatı arasındaki işbirliğinin bozulacağını söylemişti!!”

 

Tüm gözlerin çevrildiği Bai Xiaochun 10,000 yetişimciyle çevrili şekilde savaş alanına hücum etmekteydi. Olanları gören tüm Engin Akım Tarikatı çırakları sarsılmış ve hiç düşünmeden gerilemeye başlamıştı. Xiaochun ile Xuemei arasındaki 3,000 metrelik mesafeyse birkaç nefeslik sürede kısalmıştı!

 

Hücuma katılanların sayısı arttıkça kan kılıcı da daha çok kan qi’siyle doluyordu, neredeyse tamamen şekillenmişti!

 

Bu sırada Xuemei gümbürdemeleri işitmiş ve yetişim basamağının toparlandığını hissetmeye başlamıştı. Hatta savaş gücünün arttığını da hissediyordu, bu sayede Engin Akım Tarikatı Kuruluş Kadrosu yetişimcilerine karşı direnmeye devam edebilecekti. Dört rakip ise Xuemei ve Bai Xiaochun arasındaki ilişkiyi bilmiyor olmalarına rağmen birbirlerine bakmış ve dişlerini sıkarak nihai kozlarına bel bağlamaya karar vermişti. Bu noktada Bai Xiaochun’dan kaçabilmek için Xuemei’yi bir an önce öldürmeleri gerekliydi.

 

Yetişimcilerden biri bir büyü hareketiyle siyah bir ejderha çağırdı. Bir başkası bir klon doğurdu. Kalan ikili ise uzun bir ip ve siyah bir mum olmak üzere güçlü büyü nesnelerine başvurdu! 

 

“Du Xuemei, ölmeye hazırlan!!”

 

Siyah ejder kükreyerek Xuemei’ye atıldı, onu uzun ve keskin kılıcını kuşanmış klon takip etti. İp havada dönerek güçlü bir aura yaymaya başladı ve onu da kılıç keskinliğinde bir duman çıkaran mum izledi.

 

Gümbürdemeler yankılanırken Xuemei’nin ağzından dökülen kan miktarı artıyordu. Siyah ejderden aldığı darbeyle geriletilmişti. Ardından yaklaşan klona doğru bir büyü hareketi gerçekleştirerek sağ parmağıyla bir erik çiçeği sembolü yarattı. Sembol klonu yok etmiş fakat Xuemei de ipi kesilmiş uçurtma misali geriye uçurulmuştu.

 

Sırada ip ve mum vardı, iki ölümcül kuvvet çabucak dokuz metre mesafeye erişmişti!

 

Xuemei acı bir şekilde gülümsedi, görüşü kararmaya başlamıştı. Zaman iyice yavaşlamış gibiydi. Düşünceleri eski anılarına kayıyordu ve o esnada tedirgin, öfkeli bir kükreyiş işitti.

 

Bu kükreyişin kaynağı Bai Xiaochun’un Cennetsel Şeytan Bedeninden başkası değildi. Xuemei’yi böyle ölümcül bir durumun içerisinde görerek cennetsel şeytanının elini devasa kan rengi kılıçla birlikte uzattı. Ve kılıç dört Kuruluş Kadrosu yetişimcisiyle buluşmak üzere harekete geçti!!

 

“Geberin!!”

 

#Kızdırmayacaktınız bizim kaplumbağayı! Zaten gaza gelip güçlenmişken bir de hassas noktasına dokundular, ortalığı ne derece birbirine katacağını merak ediyorum doğrusu. Hadi okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr