Bölüm 299 : Yeniden Şekillenme!

avatar
5628 22

A Will Eternal - Bölüm 299 : Yeniden Şekillenme!


Çevirmen : Clumsy

 

Yukarılarda şok edici güçleri miras kesimi yetişimcileri veya kan kazıyıcılarla yarışabilecek altın zırhlı kuklalar bulunuyordu. Sayıları pek fazla olmasa da mücadeleye parlak yıldızlar misali katılmışlardı.

 

Savaşa dahil olanlar yalnızca Engin Akım Tarikatı yetişimcilerinden ibaret değildi. Teslim olan Hap Akımı Tarikatı yetişimcilerinden de yardım alıyorlardı, bu da onların hala güçlü olmasını sağlıyordu.

 

Savaş alanı öylesine genişti ki bir ucundan diğerini görmek zor oluyordu. Yüz binlerce yetişimcinin bu alana sığması mümkündü. Tarafların karşılaştığı her noktadaysa ölümcül çarpışmalar yaşanıyordu.

 

Engin Akım Tarikatının dezavantajlı olduğu ve yenilgi üzerine yenilgi aldığı barizdi. Şehri koruyan ulu büyü formasyonları olmasaydı çoktan mağlup olmuş olacaklardı.

 

Fakat Bai Xiaochun’u şaşırtan bunlar değildi, büyü formasyonunun içerisinde kendi yetişim güçleriyle formasyonu destekleyen sayısız ahşap suratlı Hap Akımı Tarikatı yetişimcisiydi.

 

Hap Akımı Tarikatı yetişimcilerinin pek çoğu Engin Akım Tarikatı tarafından köleleştirilmişti. Esas hedefleri onları asimile ederek tarikatlarına katmaktı fakat işgalin aniliği Engin Akım Tarikatını bu plandan vazgeçmek zorunda bırakmıştı. Ve o yetişimcilerin formasyonu destekleyen insan şekilli ruh taşlarından pek bir farkı kalmamıştı.

 

Tüm bunların birleşimi şok edici bir manzara sağlıyor, Bai Xiaochun ilk defa böylesine büyük ölçekli bir savaşla karşılaşıyordu.

 

Savaş alanında rüzgâr yoktu, yalnızca kan kokusu dört bir yana yayılıyor, zemine işliyor, hatta dövüşmekte olan yetişimcileri bile istila ediyor gibi görünüyordu.

 

Kandan nehirler akıyor, her yerde cesetler göze çarpıyordu. Bedenlerin kimileri tanınamayacak kadar harap edilmiş, kimileriyse bütün kalmıştı. Her halükârda o suratlara yerleşen boş bakışlar asla yaşanamayacak bir hayata yönelik özlemi taşıyordu.

 

Bai Xiaochun kan ve ölüm manzarası karşısında soluksuz kalmıştı. Öldürmeye yabancı olmasa da böyle büyük çaplı bir savaşa tanık olmak içinde büyük bir çatışma doğurmuştu.

 

Bir yarısı çığlıklar atmak ve tehlikeden olabildiğince çabuk şekilde kaçmak istiyordu.

 

Diğer yarısıysa kalbinin küt küt atmasını sağlıyor, zihni mutlak bir delilikle savaşa dahil olma arzusuyla dolup taşıyordu.

 

Derin bir nefes alırken zihni durumun gerçekliğiyle yüzleşmekteydi. Pek çok arkadaşının savaş alanında olduğunu biliyordu ve olup bitenleri gördükten sonra kaçmasına imkân yoktu.

 

Bedenini bir titreme teslim alırken kalbinde sarsılmaz bir kararlılık yükseldi ve tam hızla harekete geçti. Savaş alanına adım attığını çok az kişi fark etmişti. Fakat Engin Akım Tarikatının devasa savaş yaratıklarından biriyle çarpışmakta olan Karayağız da o azınlık arasındaydı ve hemen ürpererek uzun bir çığlık koyuverdi.

 

Bu bir neşe çığlığıydı ve çınladığı anda kalan tüm Ruh Akımı Tarikatı savaş yaratıklarının yetişim basamakları ve savaş güçleri yavaş yavaş yükselmeye başlamıştı.

 

Bu da hem mücadele kabiliyetlerini hem de iyileşme faaliyetlerini sağlamlaştırmıştı. Şaşırtıcı olsa da savaş yaratıkları için keyif verici bir gelişme olduğu su götürmezdi.

 

Bu esnada savaş alanı sınırlarında biri Kan, biri Ruh Akımı Tarikatına ait çaresizlik içerisinde iki Qi Yoğunlaşma çırağı bulunmaktaydı. İkili kana susamış dört Engin Akım Tarikatı çırağı tarafından mütemadiyen sınır dışına itiliyordu.

 

Çıraklar acı gülücükler eşliğinde birbirlerine bakmaktaydı. Son günlerdeki ortak çalışmaları aralarında bir nevi arkadaşlık doğurmuştu. Fakat artık ölüm üstlerine çökmüştü ve onlar için hiçbir umut yok gibi görünüyordu.

 

“Sizleri başta pek sevmemiştim ama artık bundan sonra bir hayat varsa orada da birlikte savaşabilmeyi umuyorum!”

 

“Hahaha! Anlaştık!” Başta iki farklı grupta olan bu ikilinin yoldaşları savaşta ölmüştü. Kalan ikiliyeyse omuz omuza vermiş bir şekilde ve ölümüne dövüşmeye hazır halde gülmek düşmüştü.

 

İşte tam da o anda menekşeye çalan kan rengi ışıltılar saçan bir figür belirdi ve en ufak bir karşılık veremeyen dört gaddar Engin Akım Tarikatı çırağının kafaları bedenlerinden ayrıldı!

 

Bai Xiaochun gelmişti!

 

Hayatları kurtulan iki yetişimci anlık bir şok sonrasında şaşkın çığlıklar atmaya başladı.

 

“Saygıdeğer Kan Efendisi…”

 

“Tarikat Amcası Bai!”

 

Bai Xiaochun dönerek ikiliye baktı. Onların bu ölümcül mücadele sırasında arkadaş olduğunu fark etmişti.

 

Böyle arkadaşlıklar iki tarikatın kaynaşması adına çok önemliydi. Bu yüzden onlara başıyla onay verdi ve savaş alanının başka bir noktasına yöneldi, gittiği herhangi bir yerde ona direnebilen çıkmıyordu.

 

Ölmeden Sonsuza Dek Yaşama Tekniği beden kuvvetini tarifsiz bir noktaya taşımıştı. Aynı zamanda defansif kapasitesi de şok ediciydi.

 

Tek darbesine dayanabilen kişi sayısı bile pek azdı ve her yumruğu ölümcül bir güç barındırıyordu. Bu özellikle de ardı ardına düşmanları indirmesini sağlayan Dağ Sarsan Darbe için geçerliydi.

 

Dağ Sarsan Darbesi onun görünmesini dahi zorlaştırıyordu. Engin Akım Tarikatı yetişimcileri zaman zaman onu kuşatmayı başarsa da vahşi bir yaratık misali öfkeli saldırılar gerçekleştiriyor, patlamalar doğuruyor, kemikler kırıyordu. Tek bir düşman bile Bai Xiaochun’u tutmayı başaramıyordu!

 

“Ölmeden Sonsuza Dek Yaşama Tekniğinin savaşa özel tasarlandığı kesin!” Bai Xiaochun derin bir nefes alarak büyü tekniklerinin tüm gücünü geri çekti. Etkilerini maksimize etmek için güçlerini doğru anda salması gerektiğini çoktan öğrenmişti.

 

Yalnızca bedensel gücünü kullanarak Engin Akım Tarikatı Kuruluş Kadrosu yetişimcilerinden birine saldırdı ve hemen ardından kan yağmuru eşliğinde dönerek kendisini sırtından bıçaklamaya çalışan farklı bir kişiye yumruğunu savurdu.

 

Arkasındaki yetişimcinin kolu yüzüne yerleşen derin bir şok eşliğinde patlamıştı. O çığlıklar atıp geriye yığılırken Bai Xiaochun’un sağ eli bir büyü hareketiyle ışıldadı ve kan rengi bir ışık parmağından çıkarak kan kılıcına çevrildi. Bir an sonra düşman, kılıcın saplanışıyla hayata veda etmişti.

 

Bir saniye olsun duraksamayan Bai Xiaochun yeniden uzaklaşmaya başladı. Hızı, çevikliği ve beden kuvveti sayesinde sudaki balıktan farksızdı.

 

Nereye gitse rastladığı Kan Akımı Tarikatı yetişimcilerinin yetişim basamaklarını ve savaş güçlerini arttırıyor, sonuç olarak alandaki tutkulu savaş çığlıklarını kuvvetlendiriyordu.

 

En nihayetinde Kokulu Bulut Tepesi yetişimcilerinin yönettiği muazzam bir büyü formasyonu devinin bulunduğu alana ulaştı.

 

Yakınlarda bilhassa tanıdık görünen bir dev daha mevcuttu; bu Dao Tohumu Dağının dokuzuncu büyü formasyonu ürünüydü. Yani esasında Bai Xiaochun’un kontrol etmesi gereken devden bahsediyorduk.

 

Yokluğunda devin gücü diğer devlere kıyasla fark edilir ölçüde azalmıştı. Ve dev, an itibariyle siyah zırhlı bir kuklayla savaş halindeydi.

 

Alanda üç tip kukla bulunmaktaydı; yeşil, siyah ve altın. Yeşil kuklalar sıradandı. Siyahlar daha güçlü ve daha az yaygındı. En nadirleriyse altın olanlardı. Farklı ebatlarda olan siyah kuklaların 300 metreyi bulanlarının üzerinde altın izler göze çarpmaktaydı.

 

Altın izli bu siyah kuklalar savaş gücü bağlamında siyah kuklalardan fazlasıyla üstündü.

 

Söz konusu siyah kukla büyük bir kılıçla ileri atılmış haldeydi. Formasyon devi nispeten hazırlıksız olduğu için de siyah kuklanın onu bıçaklaması gayet kolay olmuştu.

 

Sonucunda dev çarpıklaştı ve içerisindeki insanlar kan kusmaya başladı. Gözleri delilikle titreşen topluluğun kılıcın devi kesişini izlemek dışında yapabileceği hiçbir şey yoktu.

 

Gümbürdeme sesleri yankılanmaktaydı; devin çökmenin eşiğinde olduğu barizdi.

 

Ansızın siyah kukladan küçümseyici bir ses yükseldi: “Ruh Akımı Tarikatı büyü formasyonu üretimleri göklerin altındaki her noktada ünlüydü, bilhassa Dao Tohumu Dağı dokuzuncu formasyonu... Bugünkü halini görmek ne üzücü!”

 

Kukla bu şekilde kılıcını savurmuş, formasyon deviyse çökmeye iyice yaklaşmıştı. İçerisindeki herkes acı gülümsemeler takınmış haldeydi. Bai Xiaochun yokken kafasız bir ejder gibiydiler. Devin pek çok kabiliyeti işlevsiz kalıyordu ve formasyonun çökmesi, ölümüne bir mücadelenin başlaması an meselesiydi.

 

Fakat tam da o anda soğuk bir homurdanma işitildi.

 

“Formasyonu dağıtın!” Bir mühür işareti ortaya çıkmış, formasyon devinin üzerine konmuştu. İçerideki insanlarsa titriyor, gözleri kendilerine doğru uçmakta olan kişinin görüntüsüyle neşe doluyordu.

 

O kişi Bai Xiaochun’du. Formasyondaki grup kuvvetli kahkahalar atmaya, bir yandan da iki elli büyü hareketleri gerçekleştirmeye başlamıştı. Bai Xiaochun’un mührü deve işledikçe büyü yavaşça dağılıyordu.

 

Gümbürdeme sesleri eşliğinde dev silikleşiyor, içerisindeki insanlarsa Bai Xiaochun’a doğru ilerliyordu.

 

“Yeniden şekillen!” diyen Bai Xiaochun’un elleri bir büyü hareketiyle kıpırdanmaya başladı.

 

Topluluk göz açıp kapayıncaya dek havada gruplaşırken Bai Xiaochun’un elleri bulanıklaşmış ve orijinal formasyonun gücü salınmıştı!

 

Gümbürdeme sesleri eşliğinde yeni bir formasyon devi şekillenmeye başladı. Bu dev diğerlerine nazaran çok daha uzun ve tamamen cismaniydi. Tıpatıp kadim çağlara ait gerçek bir deve benziyor, yüz hatlarıysa Bai Xiaochun’u fazlasıyla andırıyordu.

 

Devin gözleri açılırken Bai Xiaochun da kılıç keskinliğindeki bakışlarını kaldırmıştı.

 

“Gerçekten Dao Tohumu Dağı dokuzuncu formasyonunun gücünü görmek mi istiyorsunuz? Size göstereyim bakalım!” Bai Xiaochun’un enerjisi tavan yapmıştı, ardından ileri doğru attığı adımla her tarafı sarstı.

 

Siyah kukla ise önce şaşkın göründü, sonraysa gözleri savaş arzusuyla ışıldamaya başladı.

 

“Bai Xiaochun?!”

 

 #Bizimkinin korkaklık etmeyip hırslandığı anlarda neler başarabildiğini çok iyi biliyoruz. Artık iki taraf tarafından da tanındığı için hiçbir gücünü sakınmasına gerek yok. O zaman üzgünüz Engin Akım Tarikatı, bizimki size acı tecrübeler tattıracak gibi görünüyor. Hadi okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43990 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr